Hello,
Bayramın birinci günü dışarı çıkmaya ikna edildim ama daha evden çıkmadan bazı tatsızlıklar oldu.
Dışarı çıkmak da bana yaramadı, bedenen orada ama aklen ve kalben neredeydim allah bilir...
Eve dönüş yolunda bir şekilde kendimi ağlarken buldum, insanların ağlayan kadınlara uzaylı gibi bakmasını ne yapsak bilemiyorum bu arada...
Öyle ağlayarak ve yürüyerek sakince eve döndüm. Her ikisine de ihtiyacım vardı ve iyi geldi diyebilirim.
Ama o sırada birşey farkettim, neden ben hep yalnızım?
Biliyor musunuz ben birilerinin çocuğu olmak nasıl birşey hiç bilmiyorum sanırım. Yani sanmam gerçekten bilmiyorum.
Babam sadece kendisi ile ilgilenen bir insandı, annemse babam yüzünden sinir hastası olmuştu. Kullandığı ilaçlardan uyuşuk uyuşuk dolaşırdı. İlaçları bırakınca da iş buldu ve evden kaçmak çaresi oldu.
Küçük anne diyorlardı bana, altı yaşındaydım ve evde kız kardeşimle yalnız kalıyordum. Mesela "küçük anne" tanımlamasından ne kadar nefret ettim insanlar asla bilmez, çünkü bana kimse sormadı bunu... Beni bu tanımlamanın karşılığına dönüşmek zorunda bıraktılar.
Saat kullanmayı ben o sırada öğrendim. Akşam annemin eve geleceği saati beklerdik, kızkardeşim ağlardı. Bazen susturmayı başarırdım bazen de başaramaz bende ağlardım. Camda otururduk beraber ağlardık.
Yani anneliği çok iyi bilmekle beraber (çünkü çok uzun süredir kardeşlerimin annesiydim), bir ebeveyne sahip olmak nasıl birşey bilmiyorum. Seni düşünecek büyüklerinin olması her şartta iyiliğinin gözetilmesi nasıl birşey hiç bir fikrim yok.
Belki önceden bunlar canımı acıtmıyordu ama anne olduktan sonra sanırım eksik çocuk yanlarım ortaya çıktı.
Hatta kız kardeşim ve erkek kardeşim ben boşanacağımı söylediğimde çok şaşırdı ve nasıl tepki vereceklerini bilemedi. Aslında sanırım onlar için de sanki ablaları değil anneleri boşanıyor gibi bir durum oldu.
İşte o gün eve dönerken gerçekten her şartta iyiliğimi gözeten bir annem-babam yok diye çok ağladım. Yanlış anlamayın kendi kendimin sırtını sıvazlamayı çok iyi biliyorum. Bilmem yine de ağlamama engel olmasa da.
Önceki gece Çınar'a durumu anlattıktan sonra sarıldık yattık Çınar'la. Düşünüyordum o sırada, kendi kendimi telkin ediyordum, geçecek hepsi zamanla diye...
Sonra dedim ki kendime belki de biz Çınar'la birbirimize sarıldıkça benim yaralarım da geçer.
Ne diyorsunuz sarılırsak geçer mi sizce de?
An itibariyle bugün boşandık, cuma günü gidip son resmi evraklarımızı teslim alacağız. Çınar bugün babasının evinde ve eğer isterse orada kalacak. "Burada kalmak çok iyi bir fikir." diyormuş babasına.
Sanırım ben kocamı, Çınar'da beni terketti. Tabii ki bu işin şakası.
Biliyorsunuz yaşarken hiç komik değildi ama üç beş sene sonra geri gelip okuduğumda yazının içerisinde gülebileceğim küçük anlar olsun istiyorum.
Muhtemelen yakında yine gelirim, kalın sağlıcakla.
Eksik kalan çocukluklarınızı sevgiyle kucaklıyorum.
Applesodaa
Ne tuhaf değil mi, bazılarımız hayata tek başına koyulmanın zorluklarıyla başa çıkarken bazılarımız da aşırı sevgi ile eli kolu bağlanmış yaşamın zorluklarında kalmış. Her halükârda bir şeyler bize dokunuyor.
YanıtlaSilKocaman sarıldım sana ve küçük sana. Tabii ki her şey harika olacak ve dönüp baktığında iyi ki diyeceksin.
:) Kocaman sarıldım bende size...
SilEvet çok tuhaf gerçekten umarım zaman hepimize iyi gelsin, sarsın yaralarımızı.
"Ama sonra bir şey fark ettim, neden ben hep yalnızım?" dediğin cümlede sana sarılmak istedim. Ne demek istediğini çok iyi biliyorum. Bazen erken yaşta yaşından büyük ve olgun görünen çocuklara methiyeler dizildiğini duyuyorum. Bu benim hiç hoşuma gitmiyor. Mizaç bir tarafa bir çocuk neden yaşının hatalarını yapamıyor, neden yaşıtları gibi umarsızca kahkahalar atamıyor, bu beni hep düşündürmüştür. Erken yaşta büyümenin ne demek olduğunu şahsen de bilen biri olarak sana ve de çocukluğuna sarılmak istedim. Bir taraftan 'Eserinizle gurur duyun!' diyecek kadar güçlü hissediyorsun, öte yandan zaman zaman aynı soruyu sorarken buluyorsun kendini: 'Neden ben hep yalnızım?' diye...
YanıtlaSil"Bir taraftan 'Eserinizle gurur duyun!' diyecek kadar güçlü hissediyorsun, öte yandan zaman zaman aynı soruyu sorarken buluyorsun kendini: 'Neden ben hep yalnızım?' diye..." tam olarak böyle gerçekten.
SilEvet çok güçlüyüm, savaşıyorum, elimden geleni yapıyorum ama bazen oturup hüngür hüngür ağlamak ve birinin elinin sırtımı sıvazladığını da hissetmek istiyorum.
Neyleyelim her istediğimiz de olmuyor bu hayatta.
Senim için yorucu ve zor olmuştur. Bir yerden sonra kendini düşünmeli artık insan yoksa sağlıklı kalmak mümkün değil.
YanıtlaSilBenim ailem hep yanımda oldu ama fazla bağ da yoruyor gerçekten. Sürekli onları memnun etmeli, onların istediği gibi olmalıyım diye düşünüyor aslında yaşamak istediğini yaşayamıyorsun. Aileyle bile biraz mesafe olmalı bence, hele belli yaştan sonra.
Aileyle mesafe en güzel hatta çok güzel bir şey gerçekten bir de kendimi duygularımı bile anlayamadan milletin beklentilerini karşılama çabası altında ezilmek istemiyorum.
SilAh! (o kadar çok duygu ve kelime barındırıyor ki bu ünlem, daha sonra yine gelip yazacağım) <3
YanıtlaSil:) Canımsınız.
SilZor bir dönem ufaklığa dikkat et duygularını belli etmeyebilir
YanıtlaSilGözüm hep üzerinde.
SilZamanla geçer mi bilmiyorum, çünkü hiç sizin adımlarınızdan yürümedim. Ama o yalnızlık hissini başka olay ve durumlarda deneyimledim. Ağlamak rahatlamanın bir yolu, sarılmak da. Hele sarılmak, en güzel yolu. Ne mutlu ki sarılabileceğiniz birisi var. Her şey yoluna girecektir. Siz cesursunuz. Ben de size sarıldım, gerçekten. Bir önemi yok belki ama size şu an sarıldım.
YanıtlaSil:) Bir önemi olmaz olur mu hiç, okuduğum her yorum kalbimde bir hafiflik içimde yeni bir güç kıvılcımı yaratıyor.
Sildüşünme madem geçmişi çocukluğunu çınara iyi ebeveyn ol yeter ayrıca uygun ise terapiye de gitsene :)
YanıtlaSil