16 Aralık 2023

Multitasking meselesi...

I have a problem.

Bayağı da ciddi bir problem aslında. Ben multitaskingkolik olmuşum. Doktoru varsa gideyim, ilacı varsa içeyim fakat gözünüzü seveyim birisi beni bir düzeltsin.

Yani aynı anda minimum iki iş yapıyor olmazsam kendimi zamanı verimsiz kullanmış hissediyorum.

*Yemek yaparken Türk dizisi dinliyorum. 
*Kitap dinlerken; telefonda oyun oynamak, ütü yapmak, ertesi gün için çantalarımızı hazırlamak, çamaşır katlamak - asmak - yerleştirmek vs. gibi işleri yapıyorum. 
*Yolculuk halindeysem -işe gidiş geliş vs.- kitap dinliyorum.  
*Dizi izlerken mutlaka ya kahvaltı ediyorumdur ya yemek yiyorumdur.
*Proje sayımı esnasında arka planda bir dizi oynatmak ya da müzik dinlemek gibi aktivitem oluyor.
*Kitap okurken bile kahve içme keyfimi yanına iliştiriyorum.

Yani aynı anda en az iki işin hakkından gelemezsem zamanı verimsiz kullandığımı hissediyor ve mutsuz oluyorum. Sırf bu sebepten şöyle oturup keyifle adamakıllı film izleyemez oldum...

Manzaranın keyfine vara vara bir vapur yada otobüs keyfi yapamıyorum.

Multitasking skillerimi analıktan sonra geliştirdim. Zamanım azdı ve herşeye yetişmek isterken de kendimi aynı anda bir çok şey yaparken buldum. Lakin şimdi de bir durup dinlenmek istiyorum yahu...

Biri beni durdursun.

Çünkü ben farkına varmış olsam dahi kendimi yavaşlatmak konusunda henüz muvaffak olamadım.

Yılbaşında bilmem nerenin meleği olarak bir dakika içinde yeni kıyafetini giyip koştur koştur kendini yeniden sahneye fırlatan Adriana Lima'ya "Go Adriana go!!!" diye sahne arkasında gaz verildiği o anı günün yirmidört saati tekrar tekrar yaşıyorum sanki...

Sürekli bir herşeye yetişme telaşındayım, hep bir koşturma ve yetişmeye çalışma halindeyim.

Bir sakinlesem olacak sanki ama çarkı çevir allah çevir dört senedir, takmışım dörtnala gidiyorum. Öyle ha deyince durulmuyor, denedim biliyorum.

Neyse "Bi çaresi bulunur elbet canım, yeniden yaşamanın"...

Sevgiyle.
14 Aralık 2023

Bağlanmak meselesi...

Geçen gün ofisten çıktığımda kulaklığımı bulamadım. Aradım taradım, yok yok yok. Paniğimi size anlatamam. Yol nasıl geçecek, ben nasıl insanlarla iç içe gideceğim diye üzerime üşüştü endişeler. Sonra dedim ki noluyooo?

Sanki elim kolum gitmiş gibi... Bu halime de bi mana veremiyorum. Yolu geri yürüyüp, üzerine 27 kat çıkmaya asla mecalim yok. Ofiste kalmıştır diye kendimi avutuyorum ama ya kalmamışsa diye aklımda bir endişe...

Dedim ki "Ben bir nesneye bu kadar bağlanmış olamam..." Yani telefonumu unutsam bu kadar paniklemezdim herhalde. (Gerçi iş telefonum da olduğundandır belki o rahatlığım, bilemedim.)

Ama bağlanmışım... Seneler evvel bir sabah küpesiz çıktığımda fark etmiştim aslında bu halimi ama onu küpeye bağlamıştım. Sabahın köründe Beşiktaş'ta bir yerden küpe bulup almıştım. Ama hep küpe taktığım için kırk yılın başı bir kez unuttuğum için sanmıştım. Küpe ile alakalı sanmıştım...

Kendimi kandırmışım. Demekki ben nesnelere de bağlanabilen bir insanmışım. Kulaklığıma da öyle bağlanmışım. Herkesle aramda bir mesafe olarak görmüşüm onu, o olmazsa sanki bariyerlerim olmadan insan içine karışmak zorundayım gibi bir algı geliştirmişim...

Ben kendime ne yapmışım? Bir fanus, bir baloncuk yaratmışım sanki ama niye? Bu teknoloji bize neler yapıyor böyle??

Benim derdim ne? Tabii sonsuz dertler denizinde bu da işte bir dertten sayılabilirse...
6 Aralık 2023

Durmak meselesi...

Good morning çiçeklerim,

Elimin yazmaya varmadığı günlerdeyiz yine... Aslında yazmak istemediğimden değil de gerçek olduğuna  inanmayı hala içten içe reddettiğim bir şeyi yazarak gerçek kılmak istemiyorum.

Neyse konumuz o değil, ona da gelecek sıra, bir kaç güne muhtaç olduğum kudret içimde bir yerlerde peyda olunca döker saçarım buralara.

Şimdilik toplu kalsın.

Kendimi savrulmuş hissettiğimi fark ettim. Farkındalığım artınca hissiyatım da arttı. Sandım ki duvardan duvara çarpılıyorum.

Kim bilir? İçimden yeter diye bağırmış olabilirim... İçime içime ağlamış olabilirim. Belki dışarıya bile taşırmışımdır bir kaç damla gözyaşı...

Aklıma da, beynime de durmayı emrettim. Duracağım.

Durdukça aklım, beynim, dimağım berraklaşacak. Durdukça güç toplayacağım. Durdukça bakıp da göremediklerimi görebileceğim. Durdukça idrak edeceğim. 

Devinimin beni çarkında hırpalayarak parçalamaya başladığı bu köşe başında herşeye inat öyle dimdik duracağım.

Bazen durmayı bilmek gerekmiş, anladım. Sizin de varsa böyle anlarınız durun, duralım. 

Sakinleşelim. Hem ne demiş şarkıda "Bi çaresi bulunur elbet canım, bi uyuyup uyanalım." 

Sevgiyle.

Not: An geliyor içimde bir farkındalık yakalıyorum. Sonra an geçiyor, unutup gidiyorum. Bu sefer unutmamaya niyet ettim. Böyle küçük farkındalıklarımı bir mesele haline getirip yazacağım. Adını "Mesele Serisi" koydum. Bu da serinin ilk yazısı olsun.

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.