31 Temmuz 2012

Ama... :(

Sevdiceğimle şu resimdekilerin hepsini yapmazsak kıskançlığımdan öliciimmmm!!!

30 Temmuz 2012

Mutsuzluk üzerine..

 
   Bu mutsuzluk üzerine bir yazı olacak çünkü bugün çok mutsuzum. 21. yaş depresyonuna girdim sanırım. Ne kendimi, ne yaptığımı, ne giydiğimi, ne saçımı, ne başımı yani sizin anlayacağınız hiçbirşeyi beğenmez oldum. Haliyle aslında bu halimle kendi canımın sıkılmasına sebep oluyorum. Cehennem sıcaklarının da bu duruma hiçbir katkısı olmuyor tabii ki. Eski püskü, yırtık pırtık pijamalarımı giyip yatmak, yatmak, yatmak istiyorum. Hiçbirşey yapmak istemiyorum. Kimseyi görmek istemiyorum... Ergenlik depresyonlarıma geri döndüm. Kimse beni anlamıyor diye düşünüyorum. Kimse yanımda olmuyor. Herkes kadar yalnızım işte. Bu lanet olsun dedirten sıcaklardan mı yoksa oruç sebebiyle açlığımın başıma vurmasından mı bende bilmiyorum ama var işte bende bir haller.. Mutsuzum.. Çok umutsuzum.. Sanırım erken menopoza girdim. Of off.
23 Temmuz 2012

En sevdiği renk mor olan kadın...


   En sevdiği renk mor olan bir kadın tanıdım. Şarkı onu anlatıyor gibi. Zamanı yaralarla ölçer en sevdiği renk mor olan kadın. Zaman yaralar onu, iyileştirmez.

   En sevdiği renk mor olan kadın, en sevdiği kelime 'asi'.
   Zamanı yaralarla ölçen kadın, geçmişiyle kavgalı...
   Kırdığı kalpleri dizmiş ipe, genede en büyük zararı kendine...

   En sevdiği renk mor olan kadın, en yakın arkadaşım...

20 Temmuz 2012

Sezenler Olmuş...




Seni yerde gökte bulamazlarken, bende gizli olduğunu sezenler olmuş...

Bu şarkının burasına tav olmuştum ben. Hoş bunun bir şarkı olduğunu bile bilmiyordum ya neyse öğrendim dostlar. :) Gerçi şarkının dumlu dumlu, domur domur yerlerine gelince kendimi bir garip hissediyorum ama yine de başı ve sonu çok güzel bence... :) Hele kadının sesi çok hoş...
18 Temmuz 2012

Olmak...

Ressam olur insanlar, başkalarının kalbini kazıya kazıya.
Ya da resim olurlar senin gibi, kazına kazına.


Dar Alanda Kısa Paslaşmalar
16 Temmuz 2012

Geçmiyor günler..

   Sevdiğimin kardeşi nişanlanıyor o da Amasya'ya gitti mecburen. Ama arada mesafelerin olması hiç de hoş değil.. Hiç değil. Valla değil. Böyle bir yanım eksik gibi.. Elimi kesmişim de sanki sızlıyor gibi.. Öyle birşey işte anlatabilsem...
   DGS sınavı geçti gitti ve ben sınava giremedim. Çünkü başvurular ne zaman başladı da bitti haberim bile olmadı. :( Sorumsuzluk duygusuyla yaşamak böyle işte iyi oldu sana dedim kendi kendime..
   Haftasonu denize gittik ama gitmesek daha mı iyiydi bilemedim. Cumartesi gününden kalan yanıklarım hala sızım sızım sızlıyor. Bugün kıyafet giymeyi zor başardım. Zira her tarafım pancar kırmızısı ve sanırım bronz değil de kızarık kalacağım yaz boyu. Çünkü iki gün geçmesine rağmen kırmızılıklarımda hiç bir azalma olmadı... Off yanıyorum...
   İş, işte bildiğiniz gibi sıkıcı mı sıkıcı üstüne birde bugün yoğun mu yoğun. Çekilir dert değil sizin anlayacağınız. Beni çalıştığım hiç bir iş mutlu etmiyor niyeyse kendime uygun bir iş bulmadım mı acaba hala ben?? Gerçi bir önceki işim beni bundan onbin kat daha mutlu ediyordu ama neyse artık. Kendim ettim kendim buldum. Kahretsin!!
   Orkidemin bir çiçeği kurudu. Valla çiçeğe iyi bakamadım diye sevgilim on yıl başımın etinin yiyecek sanıp çok korktum ama annem yandan yeni bir çiçek filizlendiğini gösterdi. İçime su serpildi. Sevgiliniz birşey alınca kıymetli oluyor. Çiçeklerin yüzüne bakmayan ben söylüyorum bakınız bunu o sebeple ki dikkate alınız.
   Sevdiğime aldığım nevresimler geldi bu arada. Yani dolandırılmamışım. Ama işte gelin siz onu bana anlatın. O kadar korktum ki uyduruk birşey çıkacak diye. Kaliteli ve hoş çıktığını söylemeden edemeyeceğim şimdi. Hatta battal boy tek kişilik bir takım çıktı. Sevgilimin deyişiyle evlenince kullanabiliriz. Çift kişilik yorgan bile girer onun içine. :)
   Çok sevdiğimle ilgili bir yazı oldu farkındayım ama ne yapalım insanın sevdiği uzakta olunca böyle oluyor.

Haydi herkese iyi günler.... :)
13 Temmuz 2012

Yara..

Kimse bilmez be canım bir yara bir ömrü nasıl kanatır.

Yılmaz Odabaşı

Şeytani Düşler

Bir an gelir birini seversiniz. O iyi ya da kötü olduğu için hissetmezsiniz bunu. Sadece seversiniz. Bu sonsuza dek birlikte olacağınız anlamına gelmez. Birbirinizi incitmeyeceğiniz anlamına da gelmez. Yalnızca seversiniz. Bazen olduğu kişiye rağmen, bazense olduğu kişi yüzünden. Ve onun da sizi sevdiğini bilirsiniz. Kimi zaman sırf siz olduğunuz için, kimi zamansa size rağmen.

Anita Blake - Şeytani Düşler
Laurell K. Hamilton
11 Temmuz 2012

Geceler...

Sizin geceleriniz güzeldir, buzlu viskilere limon sıkılır.
Bizim geceleri görseniz çıldırırsınız; sessiz duvarlar üstünüze yıkılır.

Yılmaz Güney
9 Temmuz 2012

Hüzünlü şarkılar..

   Fizy'yi açmışım öyle hüzünlü şarkılar çalıyor ki dalmış, kalmışım.. Öğle yemeğinde yediğim cacığında uyku getiren etkisiyle deyim yerindeyse sızıp kalacağım şimdi masaya..

   Kendine gel kızım dedim. Geldim. Hiç işim yok bugün, burada oturacağıma evde de oturabilirdim ya neyse.. Akşam çikolata ile kız kıza işler peşine koşacaktık, oradan da sevgilim alıp eve bırakacaktı beni.. Gerçi plan hala öyle de ilkokul arkadaşlarım buluşma ayarlamışlar. Hep birlikte Çınaraltı'nda takılalım hele ley ley.. Ama insan plan yapmadan haber verilir bu değil mi? Değilmiş işte..

   Haftasonu bu haftasonudur, önümüz ramazandır dedik, plaj arıyorum saatlerdir. Taşı toprağı altın İstanbul'un suyu çamur, çorak nedense.. Neyse sanırım Kilyos'ta Uzunya plajında olacağız Kübra Hanım yüksek müsadelerini sunarsa. Gelmek isterseniz bekleriz. Kendi plajınızmış gibi davranın canım davete gerek var mı? :)

   İçsel sıkıntılar yaşıyorum şu anda.. Sevdiğime nevresim takımı aldım. Hala gelmedi nedense, ilk kez internetten dolandırılmışım gibi bir hisse kapılıyorum. Yapamazsın bana bunu Trendyol.. O değilde bazen internetten alınan ürünler hiç orada göründüğü gibi gelmiyor. Ola ki nevresim de o kategoriye dahil olursa ayvayı yedim... :( A dostlar nerelere gideyim..

   Böyle oynaklı şarkılar açtım. Şimdi de yerimde durmak istemiyorum. Bunca senedir düğünde, nişanda oynamadım. Geçen hafta arkadaşımın kız kardeşi nişanlandı işte orda yine oynamayalım bunca yıllık ağırlığımızı bozmayalım dedi Elifcim. Aman dedim kim tanıyor bizi Gamze evlenirken ancak bir daha görüşürüz kalk oynayalım. :) Zorla kaldırdım sonra bir daha oturtamadık hatunu. :D Meğerse ne kurtlar varmış içinde dökülecek... :)) 21 yıl ama canım az da değil hani.. :)

Neyse işte öyle bir sıkıntıyla geldim..

Sevgi ve saygılarımla gidiyorum..

Söz sende blogspot.

 

Canınızı acıta acıta giden insanlar, birgün; canları acıya acıya geri gelirler...

Tabi artık ne önemi kaldıysa...

Müdür Bey'in Yeşil Kürkü :)


Bu türküyü çok sevdim önüme gelene dinletiyorum. :))
4 Temmuz 2012

ÜF!

Şimdi içim sıkkın..

Sevdiceğimle bu hafta görüşebileceğimiz tek gündü bugün. Bu akşamki planımızı kendisini balık tutarken hasta ettiği için ertelemek zorunda kaldık. :( Onu görmek istiyorum. Bencil miyim neyim bilmiyorum?

Şimdi canım sıkkın.

Hasta olduğu için üzgünüm, görüşemeyeceğimiz için mutsuzum. Bu akşamım boşa çıktı huzursuzum. Ne yapsam içim içime sığmayacak. Bugün hiç bitmeyecek. :(

Şimdi başım ağrıyor.
Sanırım hasta olacağım bende. :( Onu görmek için bir yol düşünüyorum olmuyor. Ayrı eve çıkmanın zamanı geldi mi ne artık?

Şimdi yalnız hissettim.
Seni göremeyeceksem bu sabah uyanmamın anlamı neydi? Seni göremeyeceğimi bilerek kalktığım her sabah işkence...

Bu yalnızlık aldı yürüdü. Gitgide sen oldu büyüdü.

...

Kapı çaldı.

Olay dün saat üç sularında cereyan etmiştir.

İş yerinde güzide masamda oturmuş çalışıyorum. Ya da çalışıyor görünüyorum.

Kapı çaldı.
Ekrandan başımı kaldırmadan, elimi telefona uzattım. Ahizeyi kaldırdım ve 23'ü tuşladım.
Kapı açıldı.
Bir adam başını uzattı içeri "Huriye Hanım" dedi.
Elimi hafiften kaldırdım, tam karşısında olduğumdan beni görür diye kısık sesle de "Benim." dedim.
Kapıyı iyice araladı.
İçeri girdi.
Elinde dev bir orkide.
Şoka girdim.
Çıktım.
Tekrar şoka girdim.
Tekrar çıktım.
Heyecanlandım.
Nefesimi tuttum.
Kalbim "KÜT KÜT" atmaya başladı.
Aksiyon filmlerinde en önemli olayların olduğu sahneler kadar yavaştı adamın bana doğru ilerleyişi.
Geldi.
Çiçeği masama bıraktı.
Bir kağıt koydu masaya.
"İmzanız." dedi.
Elimi uzattım.
Kalem bile yazamadı heyecandan.
Aceleyle birşeyler karaladım.
Şoka girdim yeniden.
Adam garip baktı.
Çıktım.
Baktım ona balık gibi kocaman açılmış gözlerle.
Teşekkürler diyebildim sanırım.
Gitti.
Şoka girdim.
Çıkamadım.
Gözüm doldu.
Ofisteydim ağlayamadım.
Titreyen ellerle minicik zarftaki notu zor çıkardım.
Okudum.
Gözüm doldu.
Ellerim titredi.
İçim kıpır kıpırdı.
Hala da öyle...

Not: Umarım "cereyan" böyle yazılıyordur.... Ayrıca orkideyi götürmeden resmini çekseydim keşke masamda.. :( Tüh!

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.