27 Ağustos 2022

Size bir sürprizim var!

Selam çiçeklerim,

O kadar yoğun bir haftaydı ki -onu sonra bilahare anlatırım tabii- ne zamandır niyetlendiğim bu hediye postunu atmaya ancak fırsat bulabildim.

Efenim şöyle güzel, miniş, tatlış bir kutu hazırladım.

Yaz mevsimi de tam bitmek üzereyken, hoşçakal yaz konseptiyle hediye etmeye niyet ettim.

Tek yapmanız gereken katıldığınızı belirten bir yorum bırakmak.

1 eylül itibariyle kazanan arkadaşımızı açıklayacağım tahminen aynı haftanın cumartesi günü de kargo ile gönderirim.

Şimdiden şansınız bol olsun dileklerimi şuaraya bırakıyor ve dinlenmeye gidiyorum.

Kocaman sevgiler.
26 Ağustos 2022

Bir şarkı: Esmer...

Can Bonomo çok ama çok severim veeee
kasım ayı için sonunda bir Can Bonomo konseri bileti bulabildim.
Bu şarkı da, bu başarıma ithafen şurada dursun. :)
21 Ağustos 2022

2022'de beşinci tur kitap alışverişleri...


Kitap kulüplerini kurduk tabii, buraya kadar herşey iyi hoş da okumak için seçtiğimiz kitabı da mecbur sipariş etmek gerekti. (Yazar burada nasıl da alışveriş sanki mecburiyet bir işmiş gibi anlatıyor, oysa ki kitap koleksiyoncusu olma yolunda önünü alamıyorlardı.) 

Efenim herşey instagram üzerinden yakın arkadaşlar arasında kurduğumuz kitap okuma kulübünde okunmak üzere "Sarıyaz" kitabının seçilmesi ile vuku buldu.

Açtım Amazon'u sipariş vermek için bir ne göreyim, indirim var. :) Olacak iş değil.

Buradaki kitaplardan bazılarını bloglardan, bazılarını bookstagram hesaplarından not almışım. Bazıları da o an gözüme güzel göründü ve böylece hepsi benim oldu. Ehh tabii sadece bu resimdekilerle sınırlı kalmadı alışveriş, bakalım başka neler almışım.


Gılgamış Destanı ve Sokrates'in Savunması o an gaza gelerek aldığım ktiaplar, aklımda fikrimde hiç yoklardı esasen. Yeraltından Notlar'ı da Dostoyevski'ye giriş amaçlı aldım. Bu kitapların okuması benim açımdan nasıl geçecek hiç bilmiyorum, süprizlere açığım. Hadi bakalım.


Ay Bahçeleri'ni indirime girsin de alayım derken serinin ikinci kitabı Ölühane Kapıları yayımlandı bile, fakat azizim el yakıyor bu kitaplar... Madeline Miller'ı "Ben Kirke" kitabı ile tanıyıp sevmiştim ve ikinci kitabını da almak istedim. Cadının Yüreği ise çok çok indirimdeydi. :)


Mustafa Kutlu'yu doğum günümde hediye gelen "Hesap Günü" kitabı ile sevmiştim. O kitabın ilginç bir dili vardı ve bende yazarın diğer kitaplarında nasıl bir dille anlatım yaptığını merak etmiştim, en meşhur kitaplarından biri olan "Uzun Hikaye" kitabı ile de bu merakımı gidermeye karar verdim.

İnce Memed iki senedir aklımdaydı lakin evdekiler bitsin diye beklerken baktım ki biteceği yok ilk kitabını alarak serinin okumasına başlamak için yol açayım kendime dedim. Bütün seriyi bir kerede almadım ki sonradan yine alışveriş yapacak sebeplerim olsun, kendinizi kandırmakta benim gibi olun. :)

"Tanrılar ve Canavarlar" ise "Yılan ve Güvercin" serisinin son kitabı, ne yalan söyleyeyim niye okuyorum bilmiyorum bu seriyi... Çok fazla fantastik kitap okumuş olan benim gibi biri için yavan kalıyor. Fantastik dünyasına yeni yeni giriş yapıyorsanız seversiniz. Yazarın güzel ve akıcı bir dili var. Bu kitabı da okuduktan sonra bu seriyi buradan hediye etmek istiyorum. O yüzden en kısa sürede okuyacağım.

Evet efenim, bende durumlar böyle... Ne diyorsunuz güzel almış mıyım? 
Var mı içlerinde merak ettikleriniz ya da okuduklarınız?
19 Ağustos 2022

Keşf-i Blogger Etkinliği 2

Selam canlarım,

Yeni bir etkinlik buldum ve hemen dahil olmak istedim.

Sevgili Edischar ve Taha Akkurt Keşf-i Blogger Etkinliği'ni başlattılar.

Bu yayında yapılması gerekenler çok basit;

1-Linklerini paylaşan güzel arkadaşları takip etmek.

2-Kendi güzel linkinizi yazının altına eklemek.

3-Linkinizin yanına, sizi veya blogunuzu tanımlayan bir söz, hayat mottosu ya da kısa bir şiir yazmak.

4-Yaziyi sayfanızda paylaştıktan sonra da Edischar veya Taha Akkurt'un sayfasına yorum bırakmak.

Blog Linklerimiz;

edischar.blogspot.com "Işılda!" 

akkurttaha.blogspot.com "Allah'ım kaderimden şikayetçi değilim. Aksine bahtiyarım evrende bana da rol verdiğin için!"

dearmonarosa.blogspot.com “Sevgili Anna, en güvendiğin insanlardan kötülük görüp üzülmen güçsüz biri olduğun anlamına gelmez. Fizik kurallarına göre; sırtını dayadığın bir nesne birdenbire giderse sen de o yöne doğru devrilirsin. Yani bunun güçsüzlükle alakası yok.” 

applesodaa.blogspot.com "Tek sayfa da olsa kitap okumadığım günü boşa geçmiş sayıyorum."

fairytaleess.blogspot.com "Herkes çıkarsın kalbini o çirkin mücevher sandığından ve herkes onu birbirine fırlatsın tanrım." - Didem Madak

dogacesnicisi.blogspot.com "Sanat uzun hayat kısa!"

sadevederin.blogspot.com "Sadece yazıyorum. :)"

nurruyakara.blogspot.com "Hayat kısa, kuşlar uçuyor." - Cemal Süreya

yuregiminiklimi.blogspot.com  "Vakit geçirmece, günlük gibi bir şey işte."

zehranindunyasi.blogspot.com "Hayat sevince güzel boş boş oturma hayatı güzelleştirmek için çaba göster. Kimse sana altın tepside güzellik sunmuyor. Çabalamadan bu iş olmuyor. İyi ya da kötü önemli olan nasıl baş ettiğindir."

www.filmgundemi.com "Filmsiz hayatın tadı yok... Sinemalara gelen filmleri haftalık olarak takip edip hepsinin bilgilerini yazıyorum."

fatihpinarca.blogspot.com

kaplandiary.blogspot.com "Hayat, ciddiye alınamayacak kadar önemlidir. - Oscar Wilde

biredip.com  "Bazı şeyleri sana yazdığımı düşünme. Hepsini sana yazıyorum."

aytaccraftsveparmakbebekler.blogspot.com  "Biriktiriyorum."

ucunkuslar.blogspot.com "Mutluluk Kaf Dağı' nın ardında değil... Uçun Kuşlar..."

mavitanla.blogspot.com "Sevgisiz kalan her çiçek bir gün solar."

Hadi çıkın çıkın gelin çoğalalım. :)

17 Ağustos 2022

2022 Temmuz Ayı Okuma Raporu

Temmuz ayı bayram telaşesine karıştı ve ışık hızıyla bitti. Bu ay içerisinde altı kitap okuyabildim. Ayın yarısında tatilde olduğum düşünülürse bayağı iyi bir hızla ayı kapattım diye kendimi avutuyorum.

Otomatik Portakal: Bu kitap için ne desem bilemiyorum gerçekten... Neden bu kadar ünlü olduğunu anlamaya ben vakıf olamadım. Kitabı kesin bir tarafsızlıkla okuyabilmek için kitapla aramda bayağı bir duygusal mesafe bırakmışım okurken, dönüp bakınca fark ediyorum. Ne öneriyorum, ne önermiyorum karar size kalmış.

Kalp Kırmanın 16 Yolu: Otomatik Portakal sonrası havam değişsin diye başlamıştım. Kitabımızda ayrılan bir çiftimiz var. Biz kitabı, kızın eski sevgilisine yazdığı mektuplar üzerinden takip ediyoruz. "Kadınlar ne söyler, erkekler ne anlar?" cümlesine bir örnek bu kitap, kızın sevgili oldukları dönemde yaşadıklarını, hissettiklerini ama erkeğin bunlara ne kadar farklı bakıp, olayları nasıl farklı hatırladığını görebiliyorsunuz. Esas kızı ben sevdim, kitabın güzel ve hızlı okunan bir yapısı var öneririm. 

Kızımın Katiline Mektuplar: Bu kitabı 5 lira indirimlerinden almıştım. Hikayeyi annenin gözünden okuyoruz. Kızı vahşice katlediliyor ve o andan itibaren katilin arama çalışmaları, katilin bulunması, kadının içinde yaşadıkları, duygu durumu hepsini takip edebiliyoruz. O kadar çok kadın cinayeti oluyor ki ülkemizde, bu kitap bir yerde bizim her gün haberlerde gördüğümüz olayların iç yüzüne götürüyor bizi... Hiçkimsenin hayatının dışarıdan görüldüğü gibi olmadığını, şiddetin; şiddet mağduru istemediği müddetçe dışarıdan anlaşılmayacağını çok güzel gösteriyor. Tavsiye ederim.

Yıldırım Sesli Manasçı / Askerin Oğlu / Beyaz Yağmur: Kasvetli bir kitap sonrası havam değişsin diye Aytmatov'un bu ince öykü kitabını okudum. Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere üç öyküden oluşuyor kitap. Aytmatov için çok fazla söze gerek yok kendini su gibi okutuyor. Bu kitapta en sevdiğim öykü Yıldırım Sesli Manasçı oldu.

Aşk Hipotezi: Çok satan kitapları okumayı severim, bu kitabı da bir müddet çok satanlarda kaldığı için almıştım. Kitabı kısaca özetlemek gerekirse çok sevdim. Kitabımızdaki karakterlerden esas oğlan profesör, esas kızımız ise sanıyorum doktora öğrencisiydi. O kısım aklımda kalmamış. Hikayemiz bir aşk oyunu ile başlayıp gerçeğe dönüyor. Sıkmadan bunaltmadan akıyor. Olayların arka planı kitaplarda pek görmediğimiz bir arka plan olduğu için (laboratuvar) kitap daha ilgi çekici bir hale geliyor. Bir de en sevdiğim kısım esas kızımızın tez hocasının adı Ayşegül'dü. :) Öneriyorum.

Kehribar Geçidi: Bu kitabı Nazan Bekiroğlu ismini görür görmez aldım. Üzerinde hiç araştırma yapmadım, ne anlatıyor hiçbir fikrim de yoktu. Arka kapak yapısı da gizemli bir dille yazılmış, esas içeriğe dair pek bir ipucu vermiyor.

Kitabımız bir yedi uyuyanlar hikayesi, hikayemiz MS 300 yıllarında başlıyor. Kahramanlarımız bir azatlı köle, bir lahit kopyacısı, bir yazıcı köle, bir tapınak kandilcisi, bir uykusuz çoban, bir gezgin, bir yüzbaşı bir de Kehribar... Her bir karakterin kendi hikayesi var, her karakterin hikayesine vakıf oluyoruz. Arka planda ise Nasıralı İsa Hristiyanlık dinini duyuralı 300 sene olmuş, kimi insanlar ise gizliden gizliye Hristiyan olup, Hristiyanlığı yaşamaya çalışıyor. Derken imparator Hristiyanlığı yasaklıyor ve Hristiyanlıktan vazgeçmeyenler için bir katliam başlatıyor. Bu katliamdan kaçan karakterlerimiz ise kendilerini yüzyıllar sonrasında buluyorlar. Ne Roma eski Roma, ne de Hristiyanlık eski Hristiyanlık... Hiçbirşey bıraktıkları gibi değil...

Kitap aslında güzel, 600 sayfa olmasına rağmen sıkmadan bunaltmadan kendisini okutuyor. Karakterlerin her biri üzerinde çok düşünülmüş ve derin derin anlatılmış. Nazan Bekiroğlu'nun sekiz yıllık çalışması olduğu söyleniyor ve üzerinde uzun süre çalışıldığı belli. Ama arka kapak yazısına bakarak konuyu anlamak mümkün değil. Ben daha farklı bir hikaye beklerken çok başka yerde buldum kendimi, konuyu bilsem bu kitabı bir başka zaman okurdum. Çünkü o sıra aradığım hikaye bu değildi. yine de sevdim ve 600 sayfa da ne canım diyorsanız öneririm. :) 

Ağustos raporunda görüşmek üzere...
9 Ağustos 2022

Durum Raporu: Kısa kısa ortaya karışık.

*Banyoyu su basıyor. Bilfiil, hergün, mütemadiyen su içindeyiz. Sanırsın ki Çengelköy'de değil yağmur ormanlarındayız. Şıp şıp şıp tavandan damlamak suretiyle altı ay önce başlayan su maceramız. Eh artık bu olayın b*ku çıktı mertebesine vardı. Ev sahiplerine ağzımı açtım, bilen bilir ben had safhaya ulaşınca çok ağır konuşurum. Daha artık ne diyeyim ya...

*Bu hafta olaylar çok sulu bir hal aldı. Çınar önceki gece ağlayarak kalktı, çişin mi var oğlum diye sorarken çok terlediğini fark ettim. Odasında üzerini değiştirdim. Tekrar kucağıma aldım sakinleşsin derkeeenn ılık ılık birşey göbeğimden aşağı doğru akmaya başladı. Daha vahimi ne biliyor musunuz dostlar? Sular bir saat önce kesilmişti. Çamaşırlar ve bulaşıklar makinede kalmıştı, bende öyle çişli kaldım. Bu da böyle bir anımdı işte. İlerde dönüp bakınca komik gelir belki. Ama tabii ki yaşarken trajikomikti.

*Kocam drone aldı. Hay alayım mı diye sorduğunda "Al hayatım sen bilirsin." diyen ağzıma tüküreyim. Türkiye'de droneların köküne kıran girmiş gibi gidip teşhir ürününü aldılar arkadaşıyla. Üç kez batarya değişimi, bir kez de servis ziyaretine rağmen yok arkadaş efektif olarak çalışmıyor. Mağazadan görüp aldıkları için iade şansı doğmamıştı şimdiye kadar, şimdi iadeye gönderdi. Kabul olur da inşallah şu drone çilesi biter.

*Ofis taşınmasının sonundayız. Bu hafta size son kez ofisten sesleniyorum. Haftaya eşyalarımız taşınacağı için homofis olacağız. Sonraki hafta da yeni yerimizdeyiz. :)

*Kendime bir okuma listesi yapmaya karar verdim. Deep'in son yazısını okurken 2023 için hedefler belirlesem güzel olur diye düşündüm. Mesela hiç Bulgakov okumadım, o nedenle bir adet Bulgakov oku diye bir maddem olacak. Bu sene hiç tiyatro eseri okumadım, onu da listeye alacağım. Varsa böyle afili önerileriniz yorumlara beklerim efenim.

*Herşeyi bir sosyal medya gönderisi olarak mı düşünmeye başladım acaba diye bir sorguladım kendimi bu sabah... Yeni ofis için giriş kartlarımız geldi. Eskisi ve yenisini yanyana koyup story attım, zaten kullandığım tek sosyal medya uygulaması da instagram. Yeni kartı alınca aklıma şu story fikrinin gelmesi beni bir düşündürdü. Siz ne diyorsunuz?

*Kitap kulüplerimde gelişmeler devam ediyor. Kulüplerim diyorum çünkü bir tanesi beni kesmedi arkadaşlar ve ben iki tane daha kurdum. :) İlki için instagramda yakın arkadaşlar olarak etiketlediğim bir gruba duyuru yaptım. Hedefim altı kişiydi ve hedefime hemen ulaştık. İlk kitabımızı seçtik -Sarıyaz - Mahir Ünsal Eriş- siparişlerimizi verdik ve hatta bir iki arkadaşım bitirdi bile, ay sonunda bir kafede toplanıp "kitap bahane sohbet şahane" diyeceğiz inşallah. :) 

Blogda gelişmeler devam ediyor Deep sağolsun etkinliğimizi duyurduğu için daha geniş kitlelere ulaşmayı hedefliyorum. Şu an için oniki kişilik hedefimize ulaşamasak da Eylül ayında başlayacağız. Umuyorum ki kervan yolda düzülür de gaza gelip hepiniz bize katılırsınız. 

Üçüncü kulüp için ise şirketimin İnsan Kaynakları ile görüştüm. Yeni yerimize geçtiğimizde kitap kulübü için bir duyuru yapacağız. Şu anda birçok katta dağılmış durumdayız. Aynı katta olmadığımız arkadaşları genelde tanımıyoruz. Yeni ofis tek kat olacak, o nedenle kaynaşmak için de güzel olur diye düşündüm. Bakalım neler olacak? Gelişmeleri haber ederim.

*Durum raporu bitmiştir arkadaşlar, dağılabiliriz.
8 Ağustos 2022

"Öyle zannetti ki çıkardığı sesten değil çıkarmadığı sesten mesuldür insan en fazla.

Gün gelir hissetmediğin acının da hesabı senden sorulur, kalbimden sorumsuzum sanma."

demiş Nazan Bekiroğlu "Kehribar Geçidi" isimli kitabında...
2 Ağustos 2022

Tartışma: Self servis...

Geçen bir arkadaşımla Starbucksta oturduk ve kahve içtik. Kalkarken ben kahvemin bardağını da çöpe atmak için aldım. Arkadaşıma bardağını almasını söyledim. "Benim kahvem bitti" dedi. Bende fark ettiğimi bu sebeple çöpe atmak için bardağını almasını istediğimi söylediğim.

Düşüncesi şuymuş burada çalışanlar gelip masadan çöpleri zaten topluyorlar. Evet ama biz sadece kağıt bardaklarda kahve içtik. Herhangi birşey yemedik, masaya servis açılmadı. O nedenle giderken çöpümüzü atıp, çalışanların işlerini kolaylaştırabiliriz.

Kaldı ki olması gereken de budur, çünkü orada çöpleri atmak için banko alanları mevcut kafenin içerisinde.

Yıllar önce zincir restoranlar açıldığında hatırlar mısınız bilmem ama boşlarımızı kaldırmamız için tepsilerin konulduğu servis arabaları olurdu etrafta... Burger restoranları olsun, simitçiler olsun... Hepsi aslında self servis yerler o nedenle bizim yapmamız gereken de giderken çöpümüzü toplamak tepsimizi kaldırmak.

Arkadaşım artık zincir burger restoranlarında bile o tepsi alanlarının görülmediğini söyledi. Bende "Çünkü bizi kurallara uyduramadıkları için nihayetinde kuralları boşverip kendileri bize uydular." dedim.

Yine de boş bardağımızı, tepsimizi vs. kaldırabileceğimiz bir yer varsa kaldırmamız taraftarıyım. 
Siz ne düşünüyorsunuz bu hususta, yorumlarda buluşalım mı?
1 Ağustos 2022

Kitap kulübümüze katılmak ister misiniz?

Benim kitap kulübü arayışımdan bahsettiğim yazının altına sevgili "Kaystros Tyrha - Kaplan Diary"
çok güzel bir öneri ile geldi.

12 adet gönüllü arıyoruz arkadaşlar. Etkinlik başlangıç tarihini ben kendi kendime
verdiğim yetkiye dayanarak 1 Eylül olarak belirledim.

Etkinliğe katılacak olan her arkadaş bir kitap seçecek.
Etkinliğin her katılımcısı sıra ile ev sahibi olacak. İlgili ay içerisinde hepimiz o ay etkinliğe ev
sahipliği yapan arkadaşımızın seçtiği kitabı okuyacağız. 

Ay sonunda etkinliğin o ay ev sahipliğini yapan arkadaşımız bir post açacak ve bu postun
altında kitabın bize hissettirdikleri, düşündüklerimiz, sevdiğimiz veya sevmediğimiz kısımlar
hakkında yorumlaşabileceğiz.

Naçizane önerim -tüm katılımcılar belirlendikten sonra oy birliği ile kabul görürse-
Teams, Hangout ya da Zoom üzerinden, değerlendirme postu yayınlandıktan sonra bir saatlik 
bir online görüşme ile de tartışmak. Tabii bu kısım tamamen isteğe bağlı.

Eee, ne diyorsunuz var mısınız?
Eğer varım diyorsanız etkinlik için uygun bir isim önerisi bırakır mısınız?

"Tarih, insanoğlunun hatırlamayı seçtiği şeydir. Gerçek, bir insanın unutamadığıdır."

demiş Samantha Sotto "Yerçekimi Melodisi" isimli kitabında.

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.