28 Şubat 2023

#Çınar'dan seçmeler.

Hello canlarım,

Size bir adet boyuna göre market arabası bulduğu için sevinçten ağzı kulaklarına varan Çınar ve Çınar'dan seçmeleri getirdim. :)

1. Bu aralar kafayı polislikle bozdu bizim oğlan;

Ben: Babaanneni neden tutukladın?
Çınar: Çünkü babaannem dedemin kalbini çalmış.

2.Çınar'ın odasındaki oyuncak sepetinin en üst bölmesine boyu yetişmiyor. Babasına oradan istediği şeyleri söyledi, babası da Çınar'a uzattı.

Çınar: Sen çok iyi bi babasın.

3. İkea'nın meşhur tren setini bir kurup bir kaldırıyoruz. Yine bir akşam kurduk, bana nasıl sürüleceğini öğretti ve şöyle dedi;

Çınar: Hey çocuklar sizde böyle tren oyunu oynuyor musunuz? Yorumlara yazın, hoşçakalın.

Yemin ediyorum çocuk değil youtuber doğurmuşum diye bir tırsmadım değil...

4. Çınar benim terliklerimi giymiş geçen gün şöyle bir şey söyledi;

Çınar: Ben anneyim, benim başım dönüyor.

Bunu yazarken başım yine bir tur dönedurdu, ne olacak bu halim benim, başım fır fır...

5. Her akşam bir tur Çınar'ı yatağa yatırmak için ikna seansına başlıyoruz. "Pijamalarımızı giyelim, yatağa yatalım, çizgi film açalım." dedim. Cevap olarak bana;

Çınar: Immm bu çok sıkıcı.

6. Marketten Çınar'a bir kitap almıştım. Uzun bir zaman sonra dikkatini çekti. "Hadi bunu okuyalım." dedi. Ben okudum, dinlerken kötü kalpli avcı karakterine kafayı taktı. Sonra kitabı eline alıp, o bana hatırladıklarını anlatmaya başladı.

Çınar: İşte kötü adam buradan ağacın tepesine çıkmış, buradan böyle kaçmış.
Ben: Aaa öyle mi?
Çınar: Kötü adamın yanına geldik.
Ben: Kötü adamın yanına mı geldik?
Çınar: Bak bu kötü adam işte.
Ben: Vay canına.
Çınar: Şu ters bacaklıyı görüyor musun?
Ben: O ters bacaklı mı?
Çınar: Evet bak bi ayağı burada, biri burada, ağzı burada, sinirli, baykuşlara yardım etmek istemiş, kafesleri görüyor musun?
Ben: Görüyorum.
Çınar: Bunlar böyle kötü adama yazıklar olsun diyolar...
Ben: Öyle mi diyorlar.
Çınar: Hımm.
Ben: Peki.

Not: Arada bir Çınar'la konuşurken ses kaydı alıp teyzesine atıyorum, bunu da o anda kaydetmiştim. Sonra kayıttan yazdım diyaloğu, buraya eklemeyi becerebilsem ekleyecektim ama olmadı, maalesef. 

7. Bir sabah uyandık, ben şöyle kollarımı kaldırıp bir gerindim, bana baktı ve şöyle dedi.

Çınar: Anne seninde kolunda sakalların var mı?
Ben: Sakal mı ne sakalı?
Çınar: Hani böyle babamın oluyor ya siyah siyah..
Ben: Hımm benim yok ondan.
Çınar: Benim de yok.

Bonus: Bu aralar ilginç bir şekilde telaffuz ettiği kelimeler aşağıdaki gibidir.

Rica ederim - hica ederim
Namaz - mamaz
Yuvarlak - yuvallak
Vanilyalı - valinyalı
Navigasyon - mamigasyon
Gitar - bitar

Not: Bu yazıyı şubatın başında yazmıştım. Olanlardan sonra yayınlamayı unutmuşum. Yeni bir ayın ilk yazısı olsun, bir parça gülümsemeye, biraz umuda ihtiyacımız var.
27 Şubat 2023

2023 Ocak Ayı Okuma Raporu


Bu yıl başka bir sürü şeye daha ağırlık verdiğimden geçen seneki kadar verimli okumalar yapamayacağım sanırım. Yılın açılışını 7 kitapla yaptım, bakalım sonraki aylarda neler olacak?

Gönülçelenler: Aralığı 14 kitapla kapatınca yeni yılın ilk okuması şöyle hafifçe bir şey olsun demiştim... Ali Novak'ın Walter Erkekleri ile Hayatım kitabını da okumuştum ama bu kitap kesinlikle çok daha güzeldi. Tatlı bir ilk aşk hikayesi... Şöyle hiç birşey düşünmeden biraz zaman geçirmek istiyorum derseniz öneririm.

Yalnız Sıkıcı İnsanlar Kahvaltıda Parıldar: İsminden ötürü aldığım bir kitaptı Oscar Wilde'ın bu eseri. Bir konusu var diyemem. Küçük paragraflardan oluşan bir çırpıda okunabilecek, altı çizilecek güzel sözlere sahip bir eser.

Aziz Bey Hadisesi: İtiraf etmeliyim ki Suzan Defter üzerine de Aziz Bey Hadisesi'ni okudum ama hala Ayfer Tunç'un neden bu kadar övülen bir yazar olduğunu kavrayamadım. Sanırım birşeyleri kaçırıyorum ama ne?? Kısa ama etkili bir kitap olmasının yanında çok çarpıcı bir eserdi de diyemem. Okumak konusundaki kararı size bırakıyorum.

Ya Yarın Yoksa: En yakın arkadaşların aşık olduğunu itiraf edememe sorunsalı üzerine bir kitap. Yer yer aksasa da genel anlamda hoştu diyebilirim. Ancak yazar ya çaptan düşüyor ya da ne yazsa satar bağlamında bastılar bilemiyorum ama çok daha iyi eserleri mevcuttur Jennifer ablamızın.

Goriot Baba: BKK Ocak ayı kitabı olarak okuduğumuz bir klasikti. Detaylı yazı için şuraya müracaat edebilirsiniz.

Çoğu Zaman Derbeder: İçeriği hakkında bir fikrim olmadan indirimden aldığım bir eserdi. Ollie ve Will'in bir yaz aşkı yaşayıp sonra hiç beklemedikleri bir anda yeniden karşılaşmasıyla başlayan bir hikayelerini ele alıyor, okurken ben keyif aldım. Ancak herkese hitap etmeyecektir, içeriği araştırmadan almamanızı öneririm.

Misafir Odası: Sanırım ayın en etkileyici kitabı Misafir Odası idi. Bir arkadaşınızın ölmek için evinize geldiğini düşünün... Aslında ölmek için değil tedavi için geliyor ancak durum o kadar vahim ki; herkes ölmek için burayı tercih ettiğini düşünmeye başlıyor. Çarpıcı, sarsıcı ama hepimizin başına gelebilecek bir içeriği konu alan bir eserdi. Öneririm.

Bende durumlar böyleydi, şubatta görüşmek üzere...

Adios.
13 Şubat 2023

Anne olunca ölmek de zor...

Selam,

5 şubat akşamı kuafördeydim, bir anda gelen bir istekle saçlarımı boyatmaya gitmiştim. Oradan çıkmadan sürücü kursundan arayıp direksiyon derslerinizi bu haftaya planlıyoruz dediler, olur dedim.

O akşam ben hala eski bendim. O akşama dönüp dönüp bakıyorum da ne kadar tasasızmışım... Sanki onsekizine yeni basmış başında kavak yelleri esen o kız gibi...

O sabahtan sonra herşey değişti. Artık hiçbirşeyi ertelememeye karar verdim. Deprem ülkesinde hatta olası, devasa bir deprem beklenen bir ilde yaşıyoruz ama deprem çantamız yok. İlk işim bir deprem çantası yapmak oldu. Bir kaç gündür eksikleri topluyorum bu akşam herşeyi çantaya koyacağım inşallah.

Evdeki mobilyaları sabitleme işini kocama bıraktım. Bende koruyucu ailelik başvurumuzu yaptım. 

Koruyucu aile olmaya biz bugün karar vermedik, çocuğumuz olmadan önce verdiğimiz bir karardı. Hatta çevremizde de bilinen ve sıklıkla karşı çıkılan bir kararımızdı. (Detaylar mühim değil.) Çınar anasınıfına başladığında gerçekleştirmeyi düşünüyorduk ama yarınımız var mı belli değilken dedim ki ne için bekliyoruz? Neden erteliyoruz?

Hayat bir gün, o da bugünse eğer şimdi tam zamanı işte...

Yapabileceğim tüm yardımları elimden gelen herşeyi yaptım. Hala daha yapabileceğim birşey oldukça da peşindeyim bu işin. Eşim bu haftanın sonunda deprem bölgesine gidecek. Oradaki ekipler çok yorulduğu için kademeli değişim başlatıldı.

Oturup böyle saatlerce ağlayasım var ama ağlayamıyorum. Bir kere düşsem sanırım uzun bir süre kafamı kaldıramam ama düşemiyorum. İnsan anne olunca hislerini yaşamayı bile yarına bırakmak zorunda kalıyor...

Yaklaşık beş sene önce falandı sanırım uzun bir aradan sonra üniversitedeki ev arkadaşlarımızla bir whatsapp grubunda bir araya gelmiştik. O zaman aramızda anne olan tek arkadaşım şöyle bir şey demişti: "Anne olduktan sonra ben en çok ölmekten korkar oldum."...

Bazen olur birşey bir anda mıh gibi çakılır aklınıza... Çocuğum olduktan sonra da sık sık aklıma geldi. Hep beynimin bir yerinde dolandı bu cümle...

Ölmek korkum var mıydı bilmem üzerine hiç düşünmemiştim. Ben hamileyken deprem olmuştu, eşim gece nöbete gidecekti "Sen annemlerde mi kalsan?" demişti. Bende "Öleceksem de kendi yatağımda öleyim zaten rahat yatamıyorum, bir de başka bir yatakta perişan olamam." demiştim.

Ne laf!

Çok korkuyorum. Ölürüm de çocuğum ortada kalır. Onun iyi olduğunu, iyi olacağını bilmeden başıma birşey gelir. Başımıza bir hal gelir de onu koruyamam diye çok korkuyorum.

Anne olunca ölmek de zor...

Orada olanlara dertleniyorum, eve sığamıyorum. Acayip bir perişanlık içinde günleri atlatıyorum sadece...

Canım çok yanıyor, bir daha 5 şubat öncesindeki gibi tasasız bir gün yaşar mıyız bilmiyorum...

Hoşçakalın.
Sağlıkla.
1 Şubat 2023

Durum Raporu: Yorulmak Olmaz!

Canlarım ciğerlerim,

Görüşmeyeli umuyorum ki hepiniz iyisinizdir. Ben ise henüz yeni durulmaya başlayan fırtınalı bir deniz gibiyim.

*Geçtiğimiz bu süre içerisinde bir arkadaşım çalıştığı şirkette bana çok uygun bir pozisyon olduğunu söyledi ve CV'mi istedi. Sonra oturdum baktım, ay benim ondanım yok ki....

*Harıl harıl CV yaptım, yolladım. Allahın İsveçlisi ile Paris üzerinden İngilizce görüşeceğim diye türlü sinir stres geliştirdim. Sonuç? Bu pozisyon için benimle devam edemeyeceklerini bildirdiler. Ya zaten ben size başvuru yapmamıştım ki siz beni önce çağırıp, sonra niye reddettiniz. Aşk olsun, gerçekten pek kırıldım.

*Bu arada dışarısı fırtınalı iken sanmayın ki bizim şirketin içinde durumlar stabil... Ekibimin içerisinde çok sinsi kişilikler var. Yani gerçekten insan ekip arkadaşına da arkasını dönemeyecekse... Lanet olsun sizin kurumsal dünyanıza diye sövüyorum gün aşırı...

*Bu arada ben herkese kendimi fazla açıyorum sanırım. Yani zannediyorum ki herkes de benim gibi iyilik olsun istiyor. Bir fikrimi söylüyorum, o fikrimi çalıp kendisinin gibi lanse ediyor. Ben karşımdakinin kıdemlisi olduğum halde üstüne gitmiyorum, o kuş kadar beyni ile benim projemi lead etmeye çalışıyor. Ben içerde bir pozisyon için başvuru yapayım diyorum. Hem üstü olduğum, hem kendisinden altı sene daha fazla bu alanda deneyimim olduğu, hemde o pozisyon için üç yıldır eğitimde olduğum halde bende başvurcam diye yüzüme böğürürcesine bir ifadeyle geliyor. Kardeşim engel mi olduk? Ne b*k yersen ye yahu allah allah... 

*Ha bide ben valla fazla fazla açığım yapacağım iş görüşmesini bile ekip liderime söyledim. Yok ya ben kadın olmam (adam olmam çok cinsiyetçi geldi bir anda içime, çünkü kızdıklarımın hepsi adam cinsinden ya hani), akıllanmam ben...

*Bütün bu pozisyon, yeni iş streslerinin arasında birde annem ameliyat oldu. Refakatçilik görevimi başarı ile atlattım ve bir kez daha anladım ki "yaralı parmağa işememek" atasözü çok doğru. Tam lazım olunca herkes bir anda nasıl da ortadan kayboluyor değil mi?

* Dertlerim derya olmuş ben arasında başıboş bir kayık gibi salınırken bir anda Azerbaycan'a gitme mevzusu çıktı. Pazartesi gidebiliriz dediler. Pazar akşam yola düştük; uçağımız o kadar çok rötar yedi ki, gece birde varacağımız yere sabah dörtte indik, otele beşte vardık. Artık uyuyacak zaman kalmamıştı, o günü uyumadan atlattım ama bütün dengem şaştı yeminle...

*Tam eve döndüm sabahına kayınvalidemler yola revan oldular. Onları uğurlayıp ay ben bu evi nasıl temizleyeceğim diye iki gün depresyona girdim. Arkasından da aldım elime bezi başladım ovalamaya; orası bugün, burası yarın derken hallettim gitti. Daha da tam bitmedi ama akşamdan akşama ovalamaya devam, hemde stres atıyorum. 

*Bloguma yorum yapan arkadaşlardan anladığım kadarıyla tüm blog alemi diyette... Diyet etkinliği falan vardı da bana mı demediniz? Bak valla çok bozulurum. :)

* Bu arada bilmem fark ettiniz mi ama iki aydır her postta yaza yaza hepinize en az on kez doğum günü kutlatmışım. Bende az sinsi değilmişim hani. :)

Bende durumlar böyle, kahvaltı hazırlamaya üşendiğim için ofise geldim, şimdi de oje sürdüm. Ofiste adeta bir tatil havası var bende ona uydum gitti...

Sizde neler var, neler yok? Anlatın biraz.

Çüs...

BKK Ocak 2022 Okuma Raporu

Selam kitap kurtları, yoldaşlarım,

Blogger Kitap Kulübü'nün 2023 yılı için ilk okuması olan Sevimli Kitapların seçimi Goriot Baba üzerine tartışmaları açıyorum.

Babalar ve Oğullar'dan sonra etkinlik kapsamında okuduğumuz ikinci klasikti, okunması yine benim tahmin ettiğimden çok daha kolaydı. 

Etkinlik kapsamında okunması en zor kitap rekorunu Şato hala elinde tutuyor diyebiliriz bu durumda. :)

Güncel olarak BKK üyelerinin Goriot Baba hakkındaki yorumları aşağıdaki gibidir:
Kitap hakkındaki en temel düşüncem evlerden ırak evlatlar görüp halinize şükretmek maksadınız varsa mutlaka okuyun, okutun.

Kitabı okurken dizlerini döven teyzelere döndüm iyice...
  • Yarebbim onlar nasıl evlatlardı (evlerden ırak)? 
  • O zavallı Goriot Babanın çektiği zulüm neydi? 
  • Hele ya o tıyniyetsiz genç çocuk Rastignac?!
  • Kafamdaki en delice soru ise; biz medeni kanunu bu Fransa'dan mı almıştık allah aşkına??
  • Sonuç Matmazel Victorine çok ucuz yırttın evladım...
İşte size kitabı kısaca özetledim sayın. Sevgili zavallı Goriot Baba'nın iki adet mendebur kızı var. Birisi kontes, obürü barones fakat evlat olamamışlar işte... Adamı yıllarca parası için sömürüp, parası bitince bir kenara atmışlar.

Evlatlarını görmek için yol kenarında bekleyip ordan geçmelerini gözleyen bir baba bizim bu Goriot Efendi... Gerçi kendisi de az kabahatli değil; yememiş yedirmiş, içmemiş içirmiş fakat terbiye edememiş...

Adam ölüm döşeğine düşünce yaptığı hatayı anladı fakat kızları hala baloda en güzel ben olayım derdinde idi...

Hele bu Fransızların evlilikleri beni benden aldı. Bir evlilik minimum üç veya dört kişiden oluşuyor. Bazen taraflardan birinin, bazense her iki tarafın birden mutlaka metresi oluyor. Gizli saklı yaşanan şeyler de değil alenen herkesin gözüne soka soka.... 

Bundan sonra Türk dizilerine laf etmeyeceğim vallahi beterin beteri varmış...

Bir de işte göya Goriot Baba'ya acıyıp ona yardımcı olan pansiyondan arkadaşı Rastignac vardı. Fakat her ne kadar adama karşı niyeti iyi olsa da kadınları sadece zengin olma yolunda bir araç olarak görüyor, hatta onlara aşık olduğuna da kendini bir güzel inandırabiliyor.

Bir Fosforlu Cevriye'deki mendebur, bir de sen Rastignac... Bu ikisini tanımlayacak en iyi sıfatlar; tıyniyetsiz, basiretsiz, cibiliyetsizdir! Ah bir karşıma çıksanız da ben sizi evire çevire bir dövsem. Vallahi bu karakterler adamı kangren eder, beni de şiddete meyyal bir şahıs haline getirdiler....

Velhasıl-ı kelam bu hikayenin en masumu sendin kuzum Victorine, çok da ucuz yırttın... Rastignac'ı Victorine ile evlendirmeye çalışan bir deyyus vardı fakat neyse ki kendisinin ne ipe sapa gelmez bir yaratık olduğu anlaşıldı da bu iş de olamadı çok şükür.

Kitabı okunma kolaylığı açısından sevdim. Ruslarınkine benzeyen isimlendirme tantanası yüzünden yoruldum. Ah yarebbim bunları da mı görecektik diye okurken dövündüm allah dövündüm. Oyy ben size neler diyeyim diye o yelloz kızlarına sinirimden kudurdum. Metresi gidip başkasıyla evlendi diye dağ başına inzivaya çekilen kadın yüzünden birinci evre kanser oldum. Allah topunuzun bin belasını diye söverekten de kapattım.

Yani tam olarak hakkını vere vere #neokudumbecanım....

Adios.
19 Ocak 2023

Ne tuhaf değil mi? Bir türlü ait olamadığım yerde, ne çok misafir ağırlıyorum…

demiş Yasemin Sakallıoğlu 
"Dış Güzellik Yasaklansın Ruh Güzelliğine Geçelim" isimli kitabında...
16 Ocak 2023

Seri Kitapları Seri Okuyoruz Okuma Etkinliği 2022 Sonucum

Hello dostlar,
2022 yılının başında Seri Kitapları Seri okuyoruz etkinliğine katılmıştım. O yazıya şuradan müracaat edebilirsiniz.

Etkinliği 21 adet kitapla sonlandırmış bulunuyorum. Kitap listesi aşağıdaki gibidir. :)

1. Güz Alacakaranlığı Ejderhaları

2. Kış Gecesi Ejderhaları

3. İlkbahar Şafağı Ejderhaları

4. Şeftali Kokan Bir Yaz

5. Şeftali Kokan Sırlar

6. Şeftali Kokan Bir Aşk

7. Körelten Hançer

8. Dune Çocukları

9. Dune Tanrı İmparatoru

10. Haşhaş Savaşı

11. Kan ve Bal

12. Birimiz Ölmek Üzere

13. Kutsal Suçlar

14. Medici - Floransanın Efendileri

15. Kağıt Prenses

16. Paramparça Prens

17. Çarpık Saray

18. Lekeli Taç

19. Düşmüş Varis

20. Soğuk Kan

21. Zaman Katibi - Gizemli Binici

Vallahi ne seri okumuşum be canım olmuş tam, çünkü okurken aslında illa seri okuyayım diye düşünmemiştim. 

Her Ay Bir Tuğla Okuyoruz etkinliğine katılmamıştım ama hobi olarak onu da saydım. 500 sayfa üzeri sadece 5 adet kitap okumuşum. 

2023'de bakalım neler olacak.

O zaman görüşürüz gençler...

Adios.

9 Ocak 2023

2022 Aralık Ayı Okuma Raporu

2022 için hedefim yılda 60 kitaptı, ama aralığa girerken bir de ne göreyim zorlasam 120 olabiliyor. Kendi kendime meydan okudum ve de kazandım tabii ki... 120 kitapla yılı başarıyla kapatırken aralık ayının hasılatı da 14 kitap oldu.

Hedefi tutturmak için ince kitapları seçtim evet ama napalım zaman kısıtlıydı ya hu. :)

Yüz Yüze: Yılın kapanışına bir Aytmatov koymasaydım olmazdı. Erkeklerin askere alınması sonucu yalnız kalan kadınların hayatta kalma savaşını ele alan öyküde, kadınlardan birinin kocası askerden kaçıp geliyor. İnsanın insanlığı ile savaşını da görmek için okunması gerek, küçücük ama çok etkili bir kitap.

Nohut Oda: Melisa Kesmez ile tanışma kitabı olarak seçmiştim. Kalemi çok hoşuma gidince iki kitabını daha sipariş ettim. Öykülerden oluşan bu kitapta yok yok, çok içimizden bildik öyküler bir yerde hepsi, beni en çok, en son öykü etkiledi, ahh Handan...

Akıl Karaya Vurdu: Bahaettin Karakoç bilirdim de Abdurrahim Karakoç hiç okumamıştım, merakımdan aldım ama benden çok kocama hitap eden bir eserdi diyebilirim. Şiirler çoğunlukla siyasi hiciv içerikliydi.

Aramızdaki En Kısa Mesafe: Ne umuyordum bilmiyorum ama bulduğum aradığım şey değildi... Herşeyi bir kenara bırakıp üzerinden bir ay zaman geçince ikinci bir Bıçakçı kitabı okuyasım geliyor lakin bitirir bitirmez sorsanız bana yetti derdim. Dili çok nev-i şahsına münhasır bir yazar olan Bıçakçı'yı iyice araştırmadan almayın derim.

Algernon'a Çiçekler: BKK için aralık ayında bizzat benim seçtiğim kitaptı. Okuduğuma çok memnun olduğum, okumayan kalmasın istediğim bu kitap için detaylı yazım şuradadır.

Dünya İçin Bir Şans: Kitabı tamamen kapağına bakarak seçmiştim, yazarının da Ece Erdoğuş Levi olduğunu görünce tamam dedim, okumalıyım. Zira yazarla tanışmayı uzun zamandır istiyordum. Fakat bu kitabın bu kadar tatlı çıkacağını, içerisinde bu kadar güzel çizimler barındıracağını aslında hiç tahmin etmemiştim. Küçük-büyük herkesin okuyabileceği zamansız bir kitap. Günümüzde gözümüzün önünde duran mülteci sorununa çok farklı ve insani bir yönden bakıyor. Küçük bir çocuğun gözünden dünya nasıl bir yer görmek istiyorsanız, hiç durmayın, alın, aldırın.

Güneşin Oğlu: Güneşin Oğlu hem London sevgimden, hemde Can Yayınları'nın İnce Klasikler serisini toplama çabamdan ötürü edindiğim bir kitaptı. İncecik ama çok şey anlatan bir eser, hafif muzip bir yönü de yok değil. İki öyküden oluşan bu kitaptaki öyküler oldukça etkileyiciydi ancak ben ikinci öykü olan "Güneşin Tüyleri"ni daha çok sevdim. Her iki öyküde de ortak bir kahramanımız var David Grief ve bence Grief'le mutlaka tanışmalısınız.

Yasak Aşkın Kanıtı: Yazarın kalemi ile ilk tanışma eseri olarak doğru bir kitabı seçtiğimi düşünüyorum. Belli bir okuma doygunluğuna ulaştığım şu dönemde farklı tarzda yazılan kitaplar daha da çok ilgimi çekiyor. Burada kitap tamamen mektuplardan oluşuyor. Dört ayrı kişinin belli bir zaman dilimi içerisinde yer alan mektupları ile konuya vakıf oluyoruz. İtiraf etmeliyim ki kitap beni sonuyla oldukça şaşırtı. Kısa ama keyifli bir okuma keyfi sunuyor. Öneririm. 

Portakal Yokuşu: Yine küçük küçük öykülerden oluşan bir kitaptı, ismi güzel, kapak daha da güzel olunca atıvermiştim sepete çok da düşünmeden. Keyifli bir kaç saat geçirmek için alabilirsiniz.

Başa Dönemeyiz: Sevgili Buraneros'un önerisiyle almıştım. Önce bu kitabı mı yoksa önce Rüzgar Bizi Götürecek kitabını mı okusam ikilemime ise Mithad Selim'in şu yazısıyla son vermiştim. Bu kitabı okuduktan sonra Furuğ'un Rüzgar Bizi Götürecek isimli kitabına da başladım. Ancak Başa Dönemeyiz'de Makbule Hanım'ın Furuğ'u anlatışı o kadar güzeldi ki, doğrudan Furuğ şiirlerini okumak o kadar keyif vermiyor diyebilirim. İncecik olduğuna bakmayın okudukça devleşiyor bu kitap...

Ve... Sonraki Hayattan Kırk Öykü: Yazarın kim olduğunu bilmesem bu kitabı Kaplan Diary'nin yazdığından şüphe ederdim. İçinde kırk tane minik öykü var ve her biri ölümden sonraki hayatı ele alıyor, bazen komik, bazen de trajikomik bir dille... İlginç bir eserdi, Kaplan Diary'ye kesinlikle öneririm, geri kalanlar kendileri karar versin. :)

Fosforlu Cevriye: "Ben böyle aşkın ızdırabını ulan..." diye içimde naralar attıran edebiyatımızın güzide bir eseri kendisi... Ben hariç herkes sanıyorum ki filmini izlemiştir, bende kısmetse ay sonunda tiyatrosunu izleyeceğim. Cevriye'nin bu bir türlü karşılık bulmayan aşkı beni yordu ne yalan söyleyeyim. Ben tez canlı bir insanım, böyle günlerce bekleyemem, yok hiç bana göre değildi. Okurken içime hafakanlar bastı...

Öğrenci Kız: İthaki'nin Japon Klasikleri serisini sırf kapaklarından toplamaya başlamıştım ama içerik de boş değilmiş hani dostlar. İçeriği su misali dupduruydu bir kapağı açtığımı, bir de sona geldiğimi biliyorum. Ama beni öyküden ziyade yazar hakkındaki kısa bölüm çok daha fazla etkiledi diyebilirim.

Meyhanede Hanımlar: Canımın içi Hüseyin Rahmi olmadan ayı kapatamazdım tabii ki... Meyhanede Hanımlar çok ama çok ilginç bir eserdi. Cumhuriyet Döneminde kadınlara tanına özgürlükler ile içki yasaklarını aynı kitabın çatısı altında birleştiren yazar bizi bir uçtan diğer uca savuruyor okuma yaparken... Daha önce Gulyabani'nin önsözünde yer verilen halktan bir teyzenin mektubu vardı. Orada teyzemiz çok edebi dile kaydığını eski dile dönmesini salık veriyordu. Bu kitabı okurken teyzenin ne demek istediğini de anladım. Okuyun ya kısacık, valla çok seveceksiniz. :)

Bende durumlar böyleydi, şimdi gözler 2023'te bakalım neler okuyacağız.

Görüşmek üzere çüş.
6 Ocak 2023

Bir küçük iyilik...

Bazen böyle ufacık birşey yaparsın ya hani, ufacık mini minicik birşey ama o minicik şey senin kalbinde kocaman büyür. Karşı taraftaki hissini ise biz belki de hiç bilemeyiz.

Bugün böyle minik birşey yapmaya niyet ettim. Niyet ettiğim andan beri bile bambaşka biriyim. Bu yazı bitmeden karşı taraftan cevap gelirse sizi de bu niyete ortak edeceğim.

Evin bana bayağı bayağı dar geldiği günlerdeyim. Kayınvalidem ve kayınpederim gelmişti biliyorsunuz. Allah var çok yardımcı oluyorlar. Kayınvalidem geldiğinden beri mutfağın kapısından girmedim desem yeridir. Ama 110 metrekarelik ev her geçen gün bana daha da bir küçük gelmeye başladı sanki. :)

Kocamın hediye için verdiği paralar son indirim furyası ile beraber suyunu çekti. Son gelenlerin hepsini de beğenir ve iade etmezsem bu doğum günüm çok bereketli geçti diyebilirim. Aldıkça aldım vallahi.

Kızkardeşimin hediyesi kitaplıklarım ise gelmişti ama kurulmayı bekliyordu, dün o işi de hallettik çok şükür. Şimdi güzelce düzenlemesi kaldı.

Arkadaşlarımın gönderdiği hediyeler var birde, hergün en az bir hediye geliyor. Hediyeden yana pek bereketli bir yıl oldu. Darısı artık 33 yaşıma....

Ben size hediyelerden bahsederken cevap geldi. Instagramda @yusufun_hayal_dunyasi isimli bir hesap var. Serebral palsi hastası çocuğunun bakım masraflarını karşılamak için çok güçlü bir anne takılar yapıp satıyor. Kim bilir belki bugünlerde birilerine ufak bir güzellik yapmak istersiniz. Çok cüzi bir rakama bir hatıra satın alabilirsiniz.

Arkadaşlar arasında yürüttüğümüz tüm kitap klubü kızlarım için birer adet sipariş ettim ben, iyilik paylaştıkça büyür diye düşünüyorum. Aklınızda olsun.

Şimdi gidip çalışayım, işlerim dere tepeyi aştı dağ oldu.

Öperim gözlerinizden.

2 Ocak 2023

#Durum Raporu: 2023'e Giriş

Sevgili gençler ve ruhu hep genç olanlar,

Yeni bir yaşla beraber daha da gençleştiğimi hissettiğim bir sabaha uyandım. Yaşlanmak zaten nedir ki? 

Nüfusta 32 dediğine bakmayın siz, benim hep yaşım 19. :)

Kıssadan hisse bir döküm yaparsak bakalım neler yapmışım 2022'de:

1. Ocak, mayıs ve ekimde olmak üzere üç kere hastalıktan fenalıklar getirecek duruma geldim.

2. Bulduğum her bir tatil fırsatının hakkını vererek; İzmir, Amasya, Samsun'un muhtelif kısımları, Ankara ve Sapanca'ya seyahatler yaptım. Efes'e bayıldım, Sığacık ve Şirince'yi emekliliğim için aklıma kaydettim.

3. Kızkardeşimi ülke dışına, erkek kardeşimi askere uğurladım.

4.  Başarısız bir kreş denemesi yapıp, etkisi aylarca sürecek bir travmanın altında kaldım.

5. Koç Müzesi'ni ilk kez, Beylerbeyi Sarayı'nı canım sıkıldıkça, Abdülmecid Efendi Köşkü'nü de sergiyi bahane ederek ziyaret ettim.

6. Çınar'la iki kez tiyatroya gittim. Yılın başında henüz çok küçükken ve "Bitmedi mi?" diye sorarken, yılın sonunda bitince "Hadi bi daha!" diyecek kadar büyüdüğünü de aklıma kaydettim.

7. Muhtelif zamanlarda Çınar'ın kabızlık sorunları ile uğraşıp hepsini alnımın akı ile bertaraf ettim. Sayısız ateş nöbeti tuttum, yenilmedim, o ateşe de geçit vermedim.

8. Analar günümde küçük danamdan ilk çiçeğimi aldım. (Sponsor teyzeler sağolsun, varolsun.)

9.  Çocuk etkinlikleri hariç; 1 tiyatro, 1 müzikal, 2 konser, 1 de stand up gösterisine gittim.

10. Eş ve analık görevleriden bağımsız zamanlar yaratmayı öğrendim. Her hafta en az bir kez kız kıza saatlerin verdiği ruh sarhoşluğu için kendimi dışarı atabildim.

11. 60 kitap hedefleyip 120 kitapla beraber yılı kapattım. 10 kez kitap alışverişi yaptım. Doyasıya okusam da, aldıklarıma doyamadım.

12. Blogda tam 111 yazı yazdım. En çok görüntülenen yazım "Çığlık atmak istiyorum!" olurken, en çok yorum alan yazım ise "Durum Raporu: Birtakım içsel sıkıntılar..." oldu.

13. Büyüdüğüm, kendimin daha çok farkına vardığım, farkımı ortaya koyduğum, insanlara hayır demekten çekinmediğim, bir miktar daha planlı, hafif organize, ama içsel olarak alabildiğine serbest yaşadığım bir yıldı. Güldüm, ağladım, kavga ettim, sinir krizinin eşiğine geldim, gezdim tozdum, yenildim, yenilendim. 

14. Evliliğimde yedinci, analıkta üçüncü yılımı başarı ile geride bıraktım.

Bu yıl kendime dair, kendim olmaya dair çok şeyin farkına varabildim. O nedenle ben senden pek mesud ayrılıyorum 2022. Hoşçakal.

Hoşgeldin 32 yaşım, hoşgeldin yeni yıl...

Hepinize musmutlu bir yıl olmasını dilerim. Hadi şimdi gitmem lazım ofistekiler bana pasta ısmarlayacak yeni yaşım şerefine.

Görüşürüz, çüs.

Not: Yılbaşı doğumlu olmanın da bir handikapı var ki; yıl gider, yaş biter. Yıl gelir, yaş gelir. Ordan gün aldım, buraya kattım hesapları bende hiç yok. Bu da böyle gereksiz bir bilgiydi ama dursun, lazım olur. :)
31 Aralık 2022

2022'de onuncu ve de sonuncu tur kitap alışverişleri...


2022'de kendime engel olmadım, olamadım, almalara doyamadım. Hatta aldıkça aldım, aldıkça aldım. Evet yılın onuncu ve de sonuncu kitap alışverişi yazısını da açıyorum hazırsanız. Bu alışverişin sponsoru olan kocama da can-ı gönülden teşekkür ediyorum.

Kocam doğum günüm sebebiyle bana yüklü bir miktar hibe etti. :) Bende bir kısımcığını kitap alışverişi için değerlendirdim. Amazon'da bir aydan fazladır sepetimde bekleyen ürünlere de böylece kavuşmuş oldum.

Burada yer alan Sırça Köşk ve Yeni Dünya'yı daha önce farklı bir yayınevinden almıştım ancak onları arkadaşlarıma yaptığım yılbaşı hediye paketlerine koydum ve yenilerini Türk Edebiyatı Klasikleri serisinden aldım, kısa zamanda okurum umuyorum. 

Hüseyin Rahmi biliyorsunuz ki 2022 yılında tanışma mutluluğuna ulaştığım yeni favori yazarım olduğundan aynı zamanda bu serinin ilk kitabı olan kitap da kendisinin kitabı olduğundan aldım gitti. Diğer ikisini de öylece seçtim.


A'dan Z'ye Düşünmek kitabının Su'nun Harikalar Diyarı blogunda görüp not almıştım. Annelik Her Zaman Toz Pembe Değil zaten blog dünyasının mihenk taşlarından Blogcu Anne Elif Doğan'ın kitabı olduğu için aldım. E bir de anayım tabi merak ettim. :)

Metin Akpınar'ın kitabını yine bloglarda görüp not almıştım ama affola blog ismini unuttum, yorumlarda o bendim derse burayı hemen güncelleyeceğim. :) Goriot Baba zaten BKK'nın ocak ayı kitabı olarak sepette bekliyordu.


Aylin Balboa'nın bir kitabı daha var elimde okunmayı bekleyen ama Bir Garip Şeyma bu kitabı övünce sen benimsin deyip attım sepete. :) Ayın Aydınlık Yüzü aldığım ama henüz okumadığım Deli İbrahim Divanı hakkında öyle güzel yazmıştı ki, o sırada gözüme çarpan bir başka Ahmet Büke'yi de sepete atıverdim.

Mutlu Olma Sanatı ve Uysal Kız sürekli birilerine hediye ettiğim kitaplardan olduğundan bu yıl kaçıncı kez alıyorum bilmiyorum ama kararlıyım bu sefer önce okuyup sonra hediye edeceğim. :)

Uçurtmayı Vurmasınlar ise bir pişmanlık kitabı, her alışverişin sonunda olur. Tam siparişi verirsiniz, sonra bir kitap ya gözünüze çarpar, ya birden aklınıza düşer. İşte son İdefix alışverişimden sonra aklıma düşen ve bu sepete ilk giren kitap da buydu. :)


Sanıyorum bu yazıyı okuyanların yüzde sekseni Kelebeğin Rüyası filmini izlemiştir. (Bu arada ben hala izlemedim.) Ama hakkında pek çok yazı okuduğumdan Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu isimli şairlerimizi konu aldığını biliyordum. Yeni yeni şairlerin dünyasına açılmam lazım diye bir his içimde peyda olduğundan bu kitapları da sepetime attım.


Gelelim kütükler kategorisine... Ejderha Cumhuriyeti, Haşhaş Savaşı serisinin ikinci kitabı ve ben bu serinin ana karakterine gıcık oluyorum ama yarım bırakmak da adetim değildir o sebeple aldım gitti. Alice Teşkilatı'nı sevgili Gül Akça'nın blogunda görüp not etmiştim, indirimde olmasıyla beraber sepete girmeye hak kazandı. :) 

Veba Geceleri BKK'nın Mart ayı kitabı olarak sepette kendine yer buldu. Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi ise sevgili Leylak Dalı'nın en sevdiği Ayfer Tunç kitabı olarak önermesiyle beraber benim oldu. Sonuçta Leylak Dalı'ndan iyi bilecek değilim, ben daha bir tek Suzan Defter'i okudum. :)


Bu da alışverişin bonusu. Bir Garip Şeyma'nın blogunda görüp hop atmıştım sepete, önce ben okurum bir kaç sene sonra da Çınar'a okurum diye. Yatırım yatırımdır neticede. :)

Yine #fakatnealdıkbecanım hashtaginin hakkını verdim, darısı #fakatneokudukbecanım hashtaginin başına inşallah. :)

Bu alışverişle birlikte evde toplamda okunmayı bekleyen kitap sayısı 149'a ulaştı.

Seneye hiç kitap almasam, kısmetse bu evdekilerin hepsini üç, beş bilemediniz on seneye okurum gibi, hadi bakalım gazam mübarek olsun.

Sevgiler ve mutlu yıllar.

2023'de görüşürüz.
28 Aralık 2022

BKK Aralık 2022 Okuma Raporu

Selam canlarım,

Aralık ayı evsahibiniz geldi. BKK olarak dördüncü, aynı zamanda da yılın son ayını geride bırakmış olmamızın haklı gururu içerisindeyim.

E bir de tabii ben seçtim diye demiyorum ama iyi kitaptı. :) Önerilerine güvendiğim bookstagram hesaplardan birinde görüp not almıştım. BKK için önerirken okumaktan keyif alabileceğimiz birşey olsun istemiştim ama bu kadar çarpıcı ve de düşündürücü bir eser seçtiğimden de haberim yoktu.

Güncel olarak BKK üyelerinin Algernon'a Çiçekler hakkındaki yorumları aşağıdaki gibidir:
Kitabımız 27 dilde ve 30 ülkede yayımlanmış bir eser aynı zamanda Hugo ve Nebula ödüllerini de almış. Peki ben kitabı seçerken bunları biliyor muydum? Yoo hiç haberim yoktu. :)

Herşey düşük zeka seviyesine sahip bir birey olan Charlie Gordon'un zeka seviyesini artıracak deneysel bir ameliyat olmasıyla başlıyor. Hikayeyi Charlie'nin tuttuğu günlükler üzerinden okuyoruz.

İlk başlarda ne yalan söyleyeyim "Yav bu ne?!" oldum. Çünkü kitap yazım yanlışları ile doluydu ama sonradan anladım ki Charlie'nin günlüğü olduğu için ne kadar anlıyorsa o kadar aktarıyordu ki bu Charlie'yi anlamak yolunda da önemli bir adımdı.

Charlie ameliyatı oldu ve biz gelişimini günlükler üzerinden takip etmeye devam ettik. Nasıl anlatayım bilmiyorum ki; ilk başlarda o hafif hafif göstermeye başladığı zeka kıpırtıları ana yüreğime çok dokundu. Ama sonra durdurulamaz bir biçimde dahiliğe doğru yol almaya başladı.

Her ne kadar zekaya sahip olsa da artık, duygusal olarak yaşadığı travmaların izleri asla silinmedi. Bu duygusal travmalar onu çok farklı iç hesaplaşmalara sürükledi, hafifçe hisleri keskinleşmeye başladı. Acımasızlığa doğru hisleri bulanıklaşmaya başladı ama sonrasında deneyin aslında başarısız olduğunu anladı.

Çünkü Algernon -kitaba da ismini veren deney faresi, bu deneyin tek başarılı hayvan deneği- öldü. Charlie'nin de artık fazla zamanı yoktu...

Kitap beni duygudan duyguya sürükledi... Kah gülümsedim, kah gözlerim dolu dolu çevirdim sayfaları... Oldukça da düşündürücüydü; zaman zaman evlat, zaman zaman ana yüreğim dağlandı. Evlat olarak baktım; ailesiyle yaşadıkları... Korkunç! Hangi çocuk bunu hak eder...

Anne olarak baktım... Nasıl nasıl nasıl yapılır bütün bunlar?! 

Üzerine bir anne olarak yazmaya devam etsem herhalde yazının sonu gelmez. Fakat kıssadan hisse; duygusal anlamda doyurucu bir kitaptı. Uzun zamandır böyle düşünceden düşünceye sürüklenerek hislerim tavan yapmış şekilde okuduğum bir kitap olmamıştı.

Yılın kapanışını Algernon'a Çiçekler ile yaptığım için ben mutluyum. Okuyun, okutun...

Görüşmek üzere, çüs...
26 Aralık 2022

Son düzlük....

Geldik yılın son düzlüğüne...

Zamanın akışını öyle bir kaçırdım ki; bu hafta, bu yılın sona ereceğine az önce haftalık iş toplantısını yaparken ayıldım.

Bir önceki hafta sonu Çınar'ı da alıp kızlarla Balat'ta yapılacak olan kermese gidelim dedik. Sevgili Handan girmiş görmüş ama sıra o kadar uzundu ki Çınar'la hayatta bekleyemezdik. O yüzden Balat turu yapıp döndük.

Bu haftasonu da tiyatrodaydık, çok ama çok sevdi. Aslında geçen yıl da gitmiştik ama bu sene daha da çok farkına vardı ve çok eğlendi. 7 Ocak'ta başka bir gösteri için de bilet almıştım, oğlumun bu sevdasının peşine düşeceğiz elbet. :)

Bu arada bende de tiyatro sevdası değil de ilgisi var diyebiliriz. İki ayrı arkadaş grubundan hediye biletim var. Ocakta hem İki Efendinin Uşağı hemde Fosforlu Cevriye'yi izleyeceğiz. Allah herkese tiyatro bileti peşinde koşma azmine sahip dostlar nasip etsin, amin. :)

Geçtiğimiz hafta kayınvalidemler İstanbul il sınırlarından içeri girebildiler nihayet. Bu hafta ilk haftaları diye pek yalnız bırakmadık ama haftaya Çınar size emanet deyip kendimizi sokaklara atacağız artık. Ocak bitene kadar gelsin toplanmalar, gitsin etkinlikler... "Evin yolunu bilir miydin sen?" cümlesini duyana kadar gezeceğim. 

Şu anda kafamda kırk plan var, her biri bir diğerinden delice. Ne kadarını yapmaya muvaffak olurum göreceğiz... 

Birde önemli bir husus var ki geçtiğimiz hafta yazılı ehliyet sınavından geçtim. Darısı artık direksiyon sınavımın başına... Bana bol bol dua edin...

Sevgiler ve görüşmek üzere.
Adios.
19 Aralık 2022

Durum Raporu: Kafam Leyla...

Selam olsun benim gibi Leylalara...

O kadar çok şey not alıyorum ki buraya yazmak için ama yazamıyorum. Neden? Çünkü her birini başka başka yerlere not alıyorum. 

Elimdeki otuz bin milyon nottan kurtulmaya karar verdim. Yani demem o ki: Dikkat, dikkat bu yazı beyin yakabilir!

1. Bilenler bilir kasımda Can Bonomo konserine gidecektim. Bilmeyenlere selam olsun, merak etmeyin birşey kaçırmadınız. Birşey hakkında ne kadar çok heveslenirsen o kadar kötü çıkıyor önermem bir kez daha kanıtlandı. Beşiktaş If'e gitmek isterseniz aklınızda olsun ses sistemi çok korkunç.

Kendime not: Senin boyum kısa (1.55), çok kısa!!! O nedenle bir daha ayakta izlenen konserlere gitmeyeceksin.

2. İki arada bir derede nasıl ayarladıysak etkinlik kankam Merve ile ailelerimizi alıp Sapanca'ya gittik. Buz Bungalov'da bir gece konakladık, yer arayan varsa herşeyinden memnun kaldık öneririm. Arada bir şöyle alıp başını gitmek -her ne kadar kocam ve çocuğum yanımda olsa da- iyi geliyor insana. Tebdili mekanda ferahlık vardır diyenlerin bir bildiği varmış yani.

3. Yine bir saç sorunsalı döngüsüne girdim. Kısaltmıştım lakin uzasın diye beklerken bir anda bir gına perileri geldi yine ve kesime gitmekten son anda çocuğa bakacak kimse yok diye vazgeçmek zorunda kaldım. Durduğum yerde bir müddet daha durmam için bana güç ver Allahım. Saç konusunda çok ama çok anlık kararlar veriyorum, sonucunda da çok tatmin olmuyorum bu sıra. Ama şey diyecektim bir de brushligt diye birşey çıkmış, gördünüz mü? Her an gidip bana bundan yapın diyebilirim. :)

4. Doğalgaz faturamın rakamları mitoz bölünüyor. Ekimde 744 TL gelen fatura kasımda 1500 küsür oldu... Aralık sonu gelecek faturaya bakmaya yüreğim elvermeyecek gibi...

5. Bilmem fark ettiniz mi ama memleketçe bir usta sorunsalı yaşıyoruz. Hiçbirşeyin tam olarak bir ustası yok ve sürekli usta olmayan usta sıfatlı şahıslar tarafından mağdur ediliyoruz. Sırf millete işim düşmesin diye her haltı kendim yapar oldum ama yani arada da gelsin bir usta çözsün işimizi deyip bir mola vermek istiyor insan.... (Tavandaki sıva dökülmelerine fazlaca bakmış birisinin anlık isyanı...)

6. İki hafta önce kuzenimin nişanı vardı. Nişan pastasını almaya giden dayıma Çınar'la refakat edelim dedik. Giderken bir sorun yoktu ama dönerken pastayı koyması, Çınar'ı bindirmesi derken kafam durdu. Tam arabaya oturdum kafamı içeri alırken GÜM! Gözümün üstünü arabanın çerçevesine bilfiil geçirdim. Tastamam oraya uydurdum yani. Akşama gözüm şişti ama görünürde biraz kızarıklıktan başka birşey yoktu. Sabah kalkınca bir de ne göreyim, kan oturmuş gözümün kenarına... Bir hafta mosmor bir gözle gezdim....

7. Zaman zaman bazı kelimelere takılıyorum. Bu hafta dilimde bir "müko"dur gidiyor. Herşeye, herkese müko diyip geçesim var. Mükemmelin kısaltılmışı olarak kullanılıyormuş. Peki bu bilgi bende nasıl mevcudiyet buldu. Biliyorsam ne olayım. O zaman tamam, müko.

8. Bazen bazı şeyler hiç beklediğim gibi çıkmıyor. İsimlerinden mütevellit midir, nedir bilmem ama Barış Bıçakçı ve Melisa Kesmez deyince gözümde 30'un az üstü insanlar beliriyordu. Bir de baktım ohooo hiç düşündüğüm gibi değil.Tam tersini de Nermin Yıldırım'da yaşadım. Şöyle Gülseren Budayıcıoğlu gibi bir teyze imajı vardı zihnimde, fakat ne göreyim alakası yok. Durup durup bir daha şaşırıyorum.

Kapanış: Buraya kadar okudunuz ve hala beyniniz yanmadıysa benden size kocaman bir helal olsun. :)

Not: Böyle 1,2 falan diye madde madde yazmayı da çok sevdim nedense... :)
18 Aralık 2022

2022'de dokuzuncu tur kitap alışverişleri...

Herşey sevgili Oytunla Hayat'ın Şeref Motel hakkındaki yazısını okumamla vuku buldu. Bakayım ne kadarmış bu kitap derken kendimi İdefix'de buldum ve bir de baktım ki aldıkça alıyorum...

Sevgili Gül Akça beni Proust'a başlamak için yanlış kitabı aldığım konusunda bilgilendirmişti. O sırada doğru kitabı da hemen sepete attım. Reading Zindanı Baladı ince bir klasik olarak kendine yer buldu hatta okundu bile. Çakıcı'nın İlk Kurşunu'nu da sırf isminden ötürü aldım gitti.


Bu alışverişi yaptığım sıralarda Nohut Oda'yı okuyordum. Melisa Kesmez'in kalemini de sevince indirimde olan bu ikisini de aldım. Elimde olmayan tek kitabı Bazen Bahar, onu da bir ara mutlaka alırım.


Türk Edebiyatı Klasikleri'ni seveceğim kimin aklına gelirdi ki?? Şahsen benim değil Gulyabani'yi merak etmesem sanırım şu serinin keyfini asla bilemezdim. Artık bir Gürpınar fanı olduğumdan ötürü Meyhanede Hanımlar hemen sepete düştü. Diğer ikisini de rasgele aldım. :)


Retorik ve Poetika'yı cancağızım İngiliz Merve getirdi bana, merakından almış asla okumamış. Demiş bari birisi okusun. Her ikisi de ilgimi çekti, özellikle de Poetika.

Genç Werther'in Acıları'nı okumayan tek ben kaldığımdan alayım da çıksın aradan dedim. İvan İlyiç'in Ölümü de Tolstoy sevgimden ötürü sepete girdi. Mutlu Yaşam Üzerine ise Seneca ne tarz yazıyormuş acep diye merakımdan...


Bu ikisi de indirimin çıtır çerez kategorisinden ötürü benim oldu, hatta burada olmayan Kimya Dersleri var birde onu da İngiliz Merve okumak için aldı. :)

Güzel aldım fakat aklım hala Amazon'da sepetimde duran 23 kitapta, kendime bir sponsor bulsam çok iyi olacak... Bi gidip bakayım bana kimler doğum günü hediyesi almadı hala. :)

Ne diyorsunuz mükemmel almamış mıyım??

Görüşmek üzere...

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.