30 Nisan 2012

Terbiye...

   Bir insanın terbiyesini dinlediği müziklerin kliplerinden anlarsın!..

P.S: İşte o çağa gelmiş bulunmaktayız. Telif yüzde yüz bende... :)

Müzik evrenseldi..

   "Müzik evrenseldir." diye bir slogan vardı bir zamanlar.. Müzik hakikaten evrensel miydi? Sanmıyorum.. Bazı şeyler hep lafta kalmaya mahkumdur.. Ermenistan'ın 2009 yılındaki Eurovision şarkısı Jan Jan'dı.. Hiç unutmadım o şarkıyı nasıl da sevmiştim.. Onlar kazansın çok istedim kazanamamışlardı.. Kim kazanmıştı hatırlamıyorum da beğensem hatırlardım. (Google'a girip bakmaya da üşeniyorum. Ne de olsa konuyla alakası yok kazananın. Bıdı bıdı yapma başımda allasen ya..)
   Bu sene Azerbaycan'da yapılıyor diye katılmıyorlar Eurovision'a.. Hoş yarışma umrumda değil, ben müziklerle ilgileniyorum.. Ama müzik o kadar da evrensel değilmiş anlayacağınız.. Evrensel müzik sorunları aşabilirdi.. Aşamıyordur belki de neyse dostlar.. İşte güzel bir şarkı dinleyin hatırlayacaksınız..

Jehan Barbur - Gidersen

 
Sesine kurban olduğum.... :)

Dün, bugün, yarın..

  • İsim konuyla kesinlikle alakasız, ama hemen uydurabilirim. Dün sevdiceğim yanımdaydı, bugün çalışıyorum, yarın da tatil.. :D Daha ne ister bir insan...
  • İşim var diye şükrediyorum ama çalışmak yine de ayılıp, bayılıp sevinebileceğim birşey değil..
  • Haftasonu bir Edirne yaptık geldik. Ne gördün diye sor.. Sadece Selimiye'yi gördüm. Gezmiş, tozmuş sayılırım aslında hee.. :)
  • Bazı kızlar var mesela ağızlarında hep bir küfür, hep bir küfür.. Etme demiyorum bacım et de her kelamının sonuna kondurma yani.. Sinirlenince et, ne bileyim asabın bozulunca et ama her cümlenin girişi, gelişmesi, sonucu küfür olmasın.. Olmasın yani..
  • Erkek milleti tutturmuş pes oynayan kız bulursam evlenirim. Küfür eden kız bulursam evlenirim.. Cümle olmayacak özellikleri toplamışlar, bir liste yapmışlar; bulurlarsa evlenecekler.. Adamların evlenmeye niyeti yok ya işi uzatıyorlar bu bir. İkincisi tumblr hatunları alem hatunlar misilleme yapmışlar; oldu olacak halı sahaya gelip maç da yapsın sizinle diye.. :) Az bile demişler..
  • Bu haftanın outu; nutellacı kızlar (gerçi onlar ömür boyu out ya neyse) ve pes oynayan kızla evlenirim diyen dangalaklarmış.. :)
  • Havalar bir ısınıp, bir serinlemese birde... 
  • Birde tatil mekanı lazım bana şöyle Ağva civarında... Arayan bulaydı.. Bulur da nasıl bulur..
  • Yine saçmalamaya başladığımdan bu posta da bir son veriyorum.
  • Söz sende blogspot..
26 Nisan 2012

Sevgiye dair..

   Bazı insanlar sevdiğini belli edemez ya; onun acısını da gelir sizden çıkarır sonra..


   İşte böyle sever bazı insanlar. Sevdiği de, sevmediği de belli değildir. Annem mesela, böyle sever o da. Acıta acıta sever.. Sevmese de fark etmeyecekti ya..

Endişeler..

   Hep endişelendim. Çocukken bir baltaya sap olamamaktan, ortaokuldayken aşık olmaktan, lisede sınıfta kalmaktan, üniversitede maddi zorluklardan, okul bitince işşiz kalmaktan, işim varken geçinememekten kısacası herşeyden endişe duydum.

   İnsan olamamaktan hiç endişelenmemişim. Sanırım iyi bir insan sayılabilirim. Elbet takdir karşıdakilerin. Ama işte görüyorsunuz ya hep birşeylerden endişe etmişim. Hala da ediyorum. Her an herşey bir endişe konusu..
   Aslında öyle vesveseli biri de değilim. Bir de öyle olsam nice olur halim. Hayır, bu endişeler her zaman arkadan dürtüp duruyor beni. Zaman zaman uykumu da kaçırıyor.

   Çözümü hiç düşünmüyoruz. Düşünsek bir çıkar yol bulur, halledebiliriz herşeyleri ama düşünemeyiz. Düşünmeyi bize öğretmediler. SBS, OKS, ÖSS derken endişeden ölmeyi, kabuslarla yaşamayı öğrettiler de, düşünürsen elbet bulursun bir çaresini demediler.

   Niçin desinler?

   Hal böyleyken herşey çok daha kolay değil mi?

Off off...

  • Mp3'üm hakkın rahmetine kavuştu sonunda. Ekranında "Power Off" yazısı ile birlikte dondu kaldı öyle.. İçim yanıyor içim.. Sabahları kol kola işe gelirdik. Akşamları kablolarına sarınıp da uyurdum. Evlat acısı gibi oturdu yüreğime.. Acıyor acıyor acıyor...
  • Bir dünya para verilip alınan babet de yara yapıyor. Pazardan ucuza alınan da.. Nerede adalet???
  • İnternetten alışverişi kim icat ettiyse benim cüzdanıma kastı varmış. Gördüğümü alıveriyorum. Kendi kartımın limiti de dolu kardeşimin kart numaralarını kaydetmiştim telefonuma oradan alıveriyorum iki dakikada. Can güvenliğim ve maddi varlığımı sürdürebilmem için ya alışverişi bırakacağım ya da kredi kartının numaralarını sileceğim. Tabii bir de kardeşimin alınanlardan haberinin olmayışı var ki dostlar eyvah eyvah... Düşündükçe içim ürperiyor.
  •  Dert bende derman olmuyor kimse derdime.. Aman sabahlar olmasın.. Olmuyor ya zaten neyse. Yatıyorum akşam. Sevdiceğim de gece vardiyasında erken yatıyorum bende iş güç olmayınca. Tam uykunun kollarına atmışım kendimi bir gürültü kopuyor. Little brother gelmiş annem ona avazı çıktığı kadar bağırıyor. Ya sabır çekip, gidin başka yerde kavga edin diyorum. Tam tekrar uykunun koynuna girmişim. Kuzenim geliyor. Annemin telaşlı konuşmasıyla bağırması arasında oktav farkı yok yeminle. Bu sefer hiddetleniyorum. Kalkıp kapıyı çarpıyorum, susun be diye bağırıyorum. Güç bela uykuya dalıp, o rüya senin bu rüya benim gezerken; sabah sister'ı kahvaltıya çağıran annemin çığırtmalarıyla gene uyanıyorum. Hemde kendi çalar saatimden 1 saat önce.. Reva mı bu?? Sanmıyorum... İlahi adalet neredesin, nerede??
  • Bir de annemin çok sevgi dolu oluşu var mesela.. Dışarıda olduğum her akşam istinasız arar ve şöyle der: "Ne Cehennemdesin?!"... Nasıl da sevgi dolu... Bilemezsiniz..
  • Fizy'ye de ne oldu bilmiyorum ama artık beni hatırlıyor.. Allah'ım ne büyük sevinç... :)
25 Nisan 2012

Sıkıntılar...

  • Üniversite yıllarımda (yani yaklaşık dokuz ay kadar önce) bizim okuldan çocuklar "Geldi bahar ayları gevşedi gönül yayları" derdi. Hakikaten geldi bahar bize de bir haller oldu.. Böyle bir baygın haller içindeki bedenim sormayın gitsin.. Aklım yerinde ama vüdudum sıcakta kendinden geçiyor.. Kış gelse olmuyor, yaz gelse olmuyor.. Nankörlük ciğerimize işlemiş kardeşim.. Bünyem bile memnun edilmek istemiyor..
  • Bu yorgun ruh hali beni öldürüyor. Beni benden alıyor. Sanki ben ben değilmişim gibi.. Of kendimden sıkıldım..
  • Sevdiceğimin şirketi yat gezisi yapmış. Eyvahlar olsun dedim. Gidecek tek başına bende evde kafayı yiyeceğim bütün bir cumartesi gecesi.. Ama sevdiceğim demiş kız arkadaşımı da getiriyorum. Dışarıdan katılım olmayacak cevabını alınca da gelmiyorum öyleyse demiş.. Gel de sevme şimdi ama...
  • Bugün çok yoğunum. Boş günüm olsa yazasım gelmez zaten ama yoğunluk olunca işten kaytarasım geliyor. :) 
  • Aslında şöyle güzel güzel şeyler yazmak istiyorum ama zaman zaman gelen ilham eğer elimde not defteri ve kalem yoksa geldiği gibi gidiyor... 
  • Bu hafta yeni aldığım babetler canıma okudu. Biri değil ikisi değil cümlesi böyle bu babetlerin. Topuklu ayakkabı alsan zaten ömrü billah yürüyemezsin. Converse ayak sağlığına zararlıymış. Ya şıpıdık plaj terliklerini giyip işe gideceğim bu gidişle ya da ayaklarımı bağışlayacağım. Yetti artık gün yüzü görmedi yavrucaklar ayol..
  • Maziye yolculuk dedim. Ne kadar sevimsiz eski şarkı varsa bugün onları dinledim. Hep sevdiğim şarkıları dinleyince bir kıymeti kalmıyor. Azıcık kötü müzik görmeye görsün kulaklarım hemen yatıp kalkıp kıymete bindiriyor benim şarkılarımı.. Çok karışık oldu sanırım ama bu konunun bir ana fikri vardı. Birincide olmadıysa bir daha oku bulacaksın biliyorum..
  • Hande Yener'in de sesi kötüymüş bu arada.. Eski şarkılar deyince aklıma geldi. Ayrıca o "Atma" şarkısı beni hayattan soğuttu. O nasıl bir işkencedir Allah'ım Çinliler Hande Yener ve Hadise'nin ex sevgilisi olacak o adamın bu şarkısını bulsa başka teknik aramaz. Bağıra çığıra geziyorlar ortada. Al sana şarkı oluyor bu da. Bu durumda benim üç yaşındaki yeğenim süper star olur o zaman sizin yanınızda. Gerzekler.. Hele o adamdaki özgüven aklımı başımdan aldı. Karga gibi sesiyle salınıyor ortalarda. Ozan Doğulu'ya özendi zağar ama herkesin kulvarı ayrı be güzelim.. Ay tamam konu sakız gibi uzuyor. Bütün nefretimi kusmayayım şimdi ortaya. :)
  • Neyse ben gidiyorum. Aklıma birşeyler gelirse gene gelirim.. XOXOXO
16 Nisan 2012

Buika - Falsa Moneda


Today..

  • Bu sabah dedim ki; "Kızım özgürlük falan değil bu annen terk-i diyar eylemiş olsada sen hala aynı saatte kalkıyorsun.." Öyle söylendim söylendim kendime aynı anda da hazırlandım tabii çok fonksiyonlu bir kızım ben. :D
  • Evin reisesi olmak zor işmiş meğerse, bilmeyenlere duyurulur yani. Ne kadar çok yapılacak iş varmış. Eski Türk filmlerinde sayarlardı ya çamaşır, bulaşık vs. vs. aynen dostlar aynen hepsi bir dert..
  • Bu vesileyle ileride bir gün yapacağım evlilik kararını düşünmeye itiyorum kendimi. Ya eve Slav ırklardan bir hizmetçi alıp; ucuz yollu çalıştırıp, keyfime bakarken aldatılmayı göze alacağım. Ya da işimi gücümü kendim yapıp yorgunluktan kendimden geçip annem gibi akşam saat sekiz oldu mu uykuya dalacağım. Bunun bir hali yolu yok mu a dostlar.. Sanırım Desperate Housewife'da Lynette gibi enerji hapları alarak bu işi çözebilirim. Bu da bir çözüm değil ama konu sekiz bilinmeyenli bir denklem ki ben matematiği de hiç sevmem zaten.. Ay neyse sonraki madde lütfen.
  •  Benim işyerimin olduğu semt köşklerden, villalardan, konaklardan geçilmeyen bir semt ki gelin görün dostlar yağmurun azıcık şiddetli yağmasıyla birlikte sokakta logar kapakları fırlıyor. Her yer lağım suyu.. Pis bir koku sonra da... Peki ne var sonra da biliyor musunuz? Buranın adap bilmez insanı var. Hadi belediye birşey yapmıyor. O kadar parayı mezara götürecek değilsiniz ya yedi ceddimi içine alacak villanızın bir aylık kirasının onbinde birini verin bir bakım yaptırın şu logarlara! Ne de olsa sizin pisliğiniz içindeki!! Ama hayır ne yapıyorsunuz peki sizler?? Son model zerre kadar emek vermeden aldığınız o arabalarla sular içindeki sokaktan saatte 120 km'yle geçip kim var kim yoksa sokakta yürüyen, bokunuza batırıyorsunuz. Hiç parası olduğu için bir insandan nefret etmemiştim ama sizden ediyorum!! Çünkü insan olmak nedir hiç bilmiyorsunuz. Geçenlerde havanın oldukça soğuk olduğu bir akşam arkadaşımla yürüken arabanın sıçrattığı suyla belden altımız ıslanmıştı ve eve öyle donarak gitmek zorunda kalmıştık. Bu sabahsa sadece ayaklarıma biraz su geldi ama yine de çok öfkelendim. Yedi ceddinize verip veriştirdiysem de rahat edemedim. Sizler için en büyük bedduam b*kunuzda boğulun inşallah!!
  • İşte aslında aslında her zamanki gibi vasat ve normal olarak başlayan günüm, çok ama çok sinirli kızgın bir boğaya (deyim yerindeyse) dönüşmemle sona erdi.. 
  • Ciğeri beş para etmez insan dedikleri işte bu insanlar. Hoş insan da değiller ya neyse..
13 Nisan 2012

Fantastic Stories..

   Fantastik kitaplar okumayı seviyorum. Evet, hala biraz beyin gelişimimde eksiklikler var. Çünkü okuduğum herşey kabus olarak geri dönüyor bana. Nasıl isterdim şöyle felsefik birşeyler okuyup; entel dantel görünmeyi.. Haklısınız, istemezdim. Neyse yine de 6 yaşında bir çocuğun beyin nöronlarına sahipmiş gibi davranan beynim yüzünden bu hafta uyuyamıyorum hiç..
   Vampirler, kurtlar, ejderhalar, büyücüler, elfler... Aslında hepsi gerçek olsaydı bu kadar ilgi çekici olmazdı. O kitapları ilgi çekici kılan da bu sanırım. Yoklar. Ama olsalardı.. Bir yerlerde okumuştum; umut bititirmiş insanı. Sanırım umut yada herhangi başka birşey okudukça daha çok okutturuyor. Gerçi ilkokulda Ayşegül'ün Maceraları'ndan sonra kitap okumayan gençliğimiz için değil vampir ne olursa olsun okuyor diye sevinmeliyiz.
    Okumak iyi de her okuduğunuza kaptırmayın benim gibi kendinizi. Hayır canım, vampirlere inanmıyorum tabii ki de. Ama geçen hafta Vampir Akademisi serisini okurken yazar Rose'un ve Lissa'nın öpüşme anlarında bir hissi tasvir ediyor sürekli. Öpüşürken eylemin kendisine odaklanıp, hisleri arka plana ittiğimden olsa gerek ki; bu hisse karşı bir merak oluştu bende.. Ya aynen öyle tövbe tövbe.. Hayır eylemi bıraktım resmen durdum o noktada. O his geldi mi diye iç dünyamı yokluyorum. Evet bana istediğiniz hakareti edebilirsiniz ama kısık sesle olsun lütfen...
   Neyse hissiyatı bıraktım. Geçen gene banyoda düşünüyorum (hep orda geliyor düşünme hissi ben ne yapayım). Bu fantastik alem hep gözümün önünde.. Eragon Rose'la kol kola, Bella Harry'le çıkıyor falan derken aklıma birşey takıldı. Mesela Elfler, Cüceler hem Yüzüklerin Efendisi serisinde hemde Miras serisinde aynen çıkıyor karşımıza. Ufak farklara takılmayın şimdi. Okuyucuya karşı bir inanç aşılamak var sanki. Benzer dünyalar okudukça gerçeklik hissi uyandırıyor. Çünkü başka bir yerde daha vardı bu diye beyniniz sürekli dürtüyor sizi okurken. On sene daha vampir kitapları okumaya devam edersek belki kan içmeye bile hevesleniriz belli olmaz. Evvel zaman hatırlarsınız ufacık bir yavrucak da kendini pokemon sanıp camdan atmıştı. Bir başka yavrucak kendini spider man sanıp tavandan asmıştı.. Çocukları kandırmak kolaydı da sanki sıra bize gelmiş gibi.. Bilemiyorum tam emin de değilim de öyle aklıma geldi. Dedim ya banyonun buharı yüzünden olsa gerek.
   Neyse dostlar bu iş böyle olmaz dedim. Gerçek dünyaya dönmek lazım. Bu hafta Sabahattin Ali'nin kanımca okunması gereken kitaplarını okudum. Başka gerçeklikler arayışı içindeyim şimdi..

Hadi görüşürüz kaçtım.. xoxoxoxo
12 Nisan 2012

Safe & Sound


You'll be alright, Come morning light, You and I'll be safe and sound...

Yalnızlık


Büyütme bu kadar, altı üstü yalnızlık.
Küçültme bu kadar, altı, üstü, önü arkası, sağı, solu, her yeri yalnızlık.

I'm back again!!

  • Evet yeniden geri geldim. Zaten benim bu yazılar hep geri geldim ile başlayıp, iki ay sessizlikle sona eriyor. Neyse en azından kendimi bilmem de iyi birşey.
  • Mutluyken yazamıyor insan. Bu konuya bir blogger değinmişti. Ama şimdi o bloggerın adını hatırlamıyorum. Özürlerimle beraber sözünü paylaşmak istiyorum. Ya mutlu olacaksın ya da yazar. Tam olarak söz dizimi böyle olmayabilir ama ana fikir buydu. Neyse işte velhasıl-ı kelam yazan kişi haklı. Zaten bakınız yazılarıma hep bir hüsran zamanı yazılmış. Her daim yazabilen insanlara nasıl özeniyorum bilseniz. Ama benim yapımda sorumsuzluk var yazamıyorum.
  • Neyse yine çok ama çok şeyler yazacaktım aslında ama buraya oturunca unutuveriyorum hepsini. Not tutma alışkanlığı edinmeye çalıştıysam da nafile.. Ne yapsam olmuyor.. :)
  • Sevdiceğim Hint Bülbül'ü almış. Ben bir uzaktan hayvansever olaraktan yumurtlarsa alıp bakacağım söz dedim. Tanrım nasıl büyük bir sözün altına girmişim.. Sarhoş da değildim aslında ama...
  • Annem depresif oldu. Menopoza falan da girmiyor. Neden hala böyle garip halleri var anlamıyorum. Bu hafta Kıbrıs'a gidiyor babamın yanına bende evde 'Bütün kızlar pijamalarımızla toplandık!!' partisi veriyorum. Bütün kız arkadaşlarıma duyurulur. Hafta boyunca müsaitiz. Pijamasını alan gelsin..
  • İnanamazsınız hayatımın belli bir ciddiyet kazandığını düşünen annem ve arkadaşlarımın anneleri beni çeyiz almaya ikna etti. Bence bu Hint Bülbülü bakarım demekten bile daha kötü bir söz.. Böyle şeylere nasıl razı ediyorlar beni hiç bilmiyorum..
  • Bu aralar asi oldum yine. Ergenliğim aklıma geldi bakın şimdi. O zaman böyle herkesi üzen sözler sarf ederdim.. Yine kırıcı oluyor söylediklerim ama lafımı geri de almıyorum. Sanırım bazı insanlara karşı affedici olamıyorum.. Kin ve nefret insanı mahveder biliyorum. Ama.. Hep bu 'ama'lar bitirdi bizi zaten..
  • Bu hafta patronlarım da yok fırsat bu fırsattır canlarım.. Ben Amerikan versiyonu 'Ejderha Dövmeli Kız' izleyeyim şimdi.. Hadi bakalım görüşürüz.
  • Söz sende blogspot...

    XOXOXOXOXOXOXOX

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.