31 Ocak 2018

Evi kiraladım zannederken ben...

Gün 1, olay 1. :)

Dün naçizane evin camına asmak için kiralık ilanı çıktı alıyorum.
Fakat bakın ne yapmışım.

SAHİBİNDEN KİRALIK
0 555 55 55
E.... Ç...

Yani aslında ne yapmışım kocamı kiralığa çıkarmışım.
Yapmışım da, yaptığımdan bile haberim yok. :)

Sabah sabah kocam telefonda çemkirince mevzuya ayıldım.

Sonra baktım böyle olmayacak evi emlakçıya verdim.
Ömrümde ilk kez ev sahibi olmuşum; annemlerde ev yok, kayın validemlerde ev yok.
Ben nereden  bileyim nasıl kiraya veriliyor bu meret canım...

Aaaaa, gelmeyin üstüme.

İsyankar Applesodaa akşam bültenini sundu.
30 Ocak 2018

Deliyim, gözü kara deliyim!..

Bendeki bu deli cesareti nereden geliyor hiç bilmiyorum lakin yine bana gelenler geldi.
Taşınıyoruz a dostlar!...

2 yıl 4 aydır sürdürmekte olduğum evlilik hayatımda şu ev üçüncü evim olacak.
Bir bayılıp geliyorum.

Ailelerimiz Çengelköy'de oturduğundan, biz mecburi Tuzla'da ikamet ettiğimizden her hafta bir 
de aile görme mesaisi yapıp yeni yeni dertlere gark olduğumuzdan, 
kestik bitti, taşınıyoruz dedik. :)

İki hafta sonra taşınıyoruz.

Bu arada inşallah iflasa sürüklenmeyiz diye tırnaklarımı kemirip dua üstüne dua eder oldum. 
Kendi evimi de acilen kiraya vermem gerekiyor. 

Varsa Tuzla'da ev arayan ulaşsın bana. :)

Bana dua edin de iflas etmeyelim olur mu?
Gidip evi kiralığa çıkarayım.

Öperim gözlerinizden.

Sevgilerle, Delikız Applesodaa.
29 Ocak 2018

52/5: Ormanda yol ikiye ayrılıyordu. Ben az kullanılanı seçtim...

Bir gün Ölü Ozanlar Derneği diye bir film izledim.
Bir daha da unutamadım.

N. H. Kleinbaum'un aynı isimli kitabından uyarlanarak sinemaya kazandırılmış.
İzlediğim en iyi uyarlama filmlerden biriydi.

Bu dize bana farklı olduğumu hissettiriyor. Herkesin aynı yoldan gittiği bir hayatta
başka seçimler yapabileceğimi, başka tavırlar sergileyebileceğimi,
kendim olabileceğimi hissettiriyor.

Tam anlatamadım da işte hep hastalıktan bunlar ama öyle bir his işte...

Dizeler Robert Frost'un "Gidilmeyen Yol" şiirinden.

Sevgilerle Applesodaa.

Not: 52 haftalık çelınçın bu haftaki konusu "hayatınıza yön veren bir alıntı" idi.

52/4: Manzaraya daldım ses çıkarma...

Bütün hafta bekledim ki kar yağsın da size karlı bir pencere fotoğrafı sunayım diye.

Yağmadı kerata. :(

Hastalıktan öldüğümden kalkıp pencereye gitmeye de çok üşendim.
Tüm gün gördüğüm masanın resmini paylaşayım dedim.

Manzaram yok, özel sektör çalışanıyım ben.
Tüm gün ekran bana bakıyor, ben ona bakıyorum, karşılıklı bakışmalara doyamadık.

Sevgilerle Applesoda..

Not: 52 haftalık çelınçımızın bu haftasında konumuz "Şu anda pencerenizden görünen manzara nasıl?"

Mim: Sinema ve Ben

1. Sinemada izlediğin ilk film?
Harry Potter ve Ateş Kadehi... İlk sinemaya gidişimdi, ayrıca da tek başıma gidişimdi. Bir hafta boyunca harçlıklarımı biriktirip de bileti almıştım. :)

2. Film en güzel ......'de/da izlenir?
Kişisel fikrim sinemada izlemek. Salondaki enerjiyi, sessizliği, bütün bir salon dolusu insanla beraber gülüp, beraber ağlamanın büyüsünü seviyorum...

3. Film izlerken olmazsa olmazın var mı? Varsa neler?
Sessizlik, sessizlik, sessizlik... Bir de arkadan koltuğumu tekmelemezlerse çok mutlu olurum. Nedendir bilmiyorum ama sürekli başıma geliyor...

a.Tek başına mı kalabalık mı?
Evdeysek tek başıma, sinemadaysak zaten film boyunca yanımdakini unutuyorum, affola. :)

b.Mısır mı cips mi?
İlla bir şey yemek ihtiyacı hissetmem ama sinemaya gidince mısır kokusu hep aklımı çeliyor.

c. İki boyutlu mu üç boyutlu mu?
İki boyut Allah'ın emri de, üç boyut varsa da alırım bir dal...

d.Avm sineması mı sokak sineması mı?
Lokasyon olarak en yakınımda bulunan tercihimdir.

e. Filmden önce fragmanını izlemek mi, yorumlarını okumak mı?
Fragman çok aramam oturup izlemek için  ama denk gelirsem bakarım. Yorumları mutlaka okuyorum.

Bu güzel mime beni davet ettiği için İzel Tolu'ya teşekkür ediyorum. Hoşuma gitti derseniz yapın, biz de okuyalım. :)
24 Ocak 2018

iyi demiş...


Söz sessizlikte,
ışık karanlıkta,
yaşam ölürken;
bomboş gökyüzünde
uçarken parlar atmaca.

Yerdeniz Büyücüsü

Bugün güzel insanlardan Ursula K. Le Guin'de gitti. Git gide yalnızlaşıyoruz...
23 Ocak 2018

Eyvah Düşemedim...

Rehitu blogunda Kim Milyoner Olmak İster'e başvurduğundan ama hala bir cevap
gelmediğinden bahsetmişti.

Bende bunu okuyunca size kendi yarışmaya katılamama hikayemi anlatmak istedim.

Yıl 2012; Eyvah Düşüyorum yarışması başlayalı çok bir zaman olmamış daha,
iş yerindeki bir arkadaşım yarışmaya katılmak istiyor.

Allah'ım nasıl bir heves her gün izliyor ve yarışmaya bayılmış durumda sürekli yarışmadan
bahsediyor ofiste, en sonunda başvuru formunu doldurmaya başladı.

Hemen yan masasında oturduğumdan, ben de başvurayım bakayım diye bir düşünceyle
açtım formu, fakat açmaz olaydım zamanın ÖSS sınavı formu doldurmaktan
daha kolay olurdu.

O kadar çok soru sormuşlar ki form sonsuza uzanıyor.

İlk üç beş soruyu ciddiyetle cevapladıktan sonra içime bir daralma hissi geldi ve sallamaya
başladım.

"Hangi gazeteleri okursunuz?" şeklinde bir soruya "Gazete okumaya ihtiyacım
olduğunu düşünmüyorum. İhtiyacım olan her bilgiye sahibim." gibi içimde oluşturduğum 
çantasını bükülmüş bileğinde  taşıyan ikoncan alter egomla cevap veriyorum.

Bütün sorulara bunun benzeri cevaplar verdikten sonra "Bismillah" deyip formları
gönderdik.

Aradan geçen bir kaç günün sonunda telefonuma bir mesaj geldi.
Yarışmanın ajansı Endemol Shine görüşme için bilgi mesajı atmış. Beşiktaş'ta yer alan ajansa
mülakata çağırıyorlar.

O gün bardaktan boşanırcasına bir yağmur yağmasaydı alter egomu da alıp
görüşmeye gidecektim. Yarışma için ekrana çıkana kadar ikoncan rolümü sürdürüp ekrana 
çıkınca kendi benliğime dönerek beni oraya çıkaran herkesi
şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükleyecektim.

Fakat çok yağmur yağıyordu ve beni bilen bilir ki yağmurlu bir günde öğle yemeğine bile çıkmam.
Kalkıp da Beşiktaş'a gitmem mümkün değildi.

O gün de böyle ünlü olamadım işte.

Ne yapalım kısmet. Belki gelin evine katılır, toplu katliam falan yaparım.
Kim bilir?

Bu arada iş arkadaşıma yarışmadan bir görüşme talebi birlikte çalıştığımız on bir ay 
boyunca kesinlikle gelmedi.

Demem o ki; reytinglere oynayacağınızı garanti eden bir insan profili çizemiyorsanız,
geçmişinizde büyük acılar yoksa, yahut bir aptal sarışın izlenimi 
veremiyorsanız (kendim dahil tüm sarışınlardan bu benzetme için özür dilerim)
"bizimla değilsınız!"

Sevgilerle, üşengeçliği sayesinde şöhreti tepikleyen Applesodaa.
22 Ocak 2018

Bohçacı geldi hanıııımmmmm!!!

Dikkat dikkat bu bir çekiliş postudur!

İçimden geldi, elimden de geliyordu, kalktım hediye vermeye geldim. :)

Şu resimde görmüş olduğunuz üç adet küçük mutfak havlusu ayrıca bir de şefin spesiyal
havlusu sizlere hediyemdir.

Havluları kazanan kişilerin istekleri doğrultusunda üzerine yazılar yazacağım.
"Bu mutfakta grev var!" sloganından tutun da "Ayşe pişirir, Ali ancak 
göbek şişirir!!!" isyanına kadar havlunun üzerine sığdığı müddetçe
canınız ne isterse onu yazacağım. :)

Resimde göremediğiniz en altta kalan havluya en sevdiğim şairlerden birinden bir dize
ve de dizeye uygun bir resim işliyorum. O da artık çekilişte sonuncu gelen
kişinin kısmeti olacak. 

Gelelim kurallara; beni önünüze gelen her mecradan en az on kere takip ettikten sonra....
Şaka şaka. :)

Blogumu hali hazırda takip ediyorsanız "Alırım bi dal!" yazmanız yeterli; takip etmiyorsanız,
takip ettikten sonra "Bende alırım bi dal!" diyebilirsiniz.

Duyanlar duymayanlara haber versin, sonra kimse ben bilmiyordum demesin. :)
31 Ocak çekilişe son katılım tarihidir. 1 Şubat'ta burada kime piyangodan
ne çıktı duyuracağım.

Sonra artık havluların üzerinde nasıl cümleler belirecek hep beraber görelim. :)

Sevgilerle, Applesodaa.

Not: Yorumlara bir de size ulaşabileceğim bir mail adresi ilave ederseniz
durum fevkaledenin de fevkinde olacak.

xoxoxoxo 


19 Ocak 2018

52/3: Daha sık yapsam dediğiniz 5 şey...

Alıp başımı gitsem mesela...

Gidemiyorum. O zaman şu aşağıdakileri yapmaya çalışayım.

*Hafta sonu kaçamakları.
Plansız, programsız, bir anda çantamızı alıp gitsek. Kendimizi, ruhumuzu, aklımızı
dinlendirsek. Kendimizi dinlesek...

*Spor.
Hayatta yaptığım tek spor koltuğa uzanmak, zaman zaman evde pilatese başlıyorum on gün
sürmüyor bir yerlerde unutuyorum sporu.. Biraz hareket etsem mesela...

*Sağlıklı yemekler...
Allah ne verdiyse yiyorum abilerim ablalarım. Trans yağlar da bende, fast foodlar da,
ekmek de bende, makarna da... Şimdi çok hissetmesem de acısı sonra çıkacak
biliyorum, o sebeple azıcık da sağlıklı yesem mesela...

*Üretmek.
Daha çok üretmek üretmek üretmek istiyorum.
Havlu, çerçeve, boya, badana Allah ne verdiyse elimin değdiği birşeyler üretmek
istiyorum.

*Şiir okumak.
Ne zamandır hiç şiir okumuyorum. Daha çok okusam. Mesela Oruç Aruoba okusam,
okusam da ruhuma bir huzur mutluluk yayılsa...

52/2: Evim, yuvam dediğiniz yer hakkında yazın...

Evim evim güzel evim...

Ayakları evin kapısından geçmeden bünyesi rahat edemeyengillerdenim.

25 sene yaşadığım ana evimi de, velhasıl-ı gittiğim başka her bir evi de çok fena yadırgıyorum.
Yatamıyorum, uyuyamıyorum. Belli bir saatten sonra ayağımı uzatamayınca
sinirleniyorum.

Ne zaman ki evimin kapısından giriyorum, o zaman rahata eriyorum.

Ev benim için, kendi düzenimin olduğu yeri ifade ediyor sanırım.
Yastıklarda kendi kokumu duymak istiyorum. Koyduğum
eşyayı koyduğum yerde bulmak istiyorum.

Kendi seçtiğim renklerin içinde huzurla ayaklarımı uzatmak istiyorum. :)

Ev dekorasyonumuz ağırlıklı yeşil krem, evlenirken fark ettik ki ben bayağı bayağı
yeşil seviyor muşum. :)

Halısını marketten, kitaplığını internetten aldığım evim...
Eşyalarını ellerimle seçtiğim bu evi içinde yaşayarak yuva yaptık.

Yuvamı seviyorum. :)
16 Ocak 2018

52/1: Nelere şükrediyorsunuz?

Haberini Saçaklı'dan aldığım, Türkçe mealine Fermina Daza'dan ulaştığım
yeni bir çelınç ile karşınızdayım.

Tembellik bende hobidir, o sebeple en azından haftada bir yazıyı garantileyeyim dedim.
İnşallah nihayete erdirebilirim.

İlk haftanın konusu "Nelere şükrediyorsunuz?" olarak seçilmiş.

Her gece yatmadan önce içimden bir dua geçiririm.

"Başımı sokacak bir evim, yatacak yatağım, yiyecek yemeğim, sağlıklı ve sıhhatli olduğum
için şükürler olsun."

Ayrıca olduğum insan için de şükrediyorum.
Kendime yetebildiğim için, tek başıma kalsam da kimsem olmasa da ayakta kalabilecek
gücüm olduğu için...

Beni anlayan, dinleyen, yardıma ihtiyacım olduğunda elimden tutan, olmadığında kendi
başımın çaresine bakmama izin veren bir eşim olduğu için şükrediyorum.

Yaşamanın mucize olduğu şu dünyada bu günleri görebildiğim için şükrediyorum.

Şükredecek daha çok güzellikler bulmamız dileğiyle, Applesodaa.

Not: Siz nelere şükrediyorsunuz?

Durum bildiriyorum...

   Babamın ameliyatı sorunsuzca nihayete erdi. Kendisini yoğun bakıma aldılar, iki günlük bir yoğun bakım bekleyişi sonrası servise çıkaracaklar. Bir hafta kadar daha hastanede ikamet ettikten sonra inşallah eve götürebileceğiz.

   Babam ameliyata güle oynaya gitse de, annem yelkenleri kaptı koyverdi her an "ay bayılacağım ve tansiyonum düştü" aksiyonları ile ortalığı teyakkuz halinde tutmayı başardı.

   Dün geceyi de sebepsiz bir şekilde uykusuz geçirdikten sonra kalktım işe geldim.

   Hislendim, kimsem yoktu size geldim. Şaka şaka bu sabah mutluyum.

  Güzel günler diliyorum hepinize, kucak dolusu sevgilerle.

  Applesodaa sabah haberlerini sundu, söz sende blogspot.

  Son durum: Saat 9:55 itibariyle babam uyanmış doktora "Ne zaman hamsi yiyebilirim?" diye soruyormuş. :)
13 Ocak 2018

Felaketler kaçar kaçar geliyordu?

2017 yılının Aralık ayında bir gün kayın pederimin arayıp; "Kızım bana bir doktor randevusu
al." demesiyle beraber her şey tepetaklak oldu.

Ailelerimizin ıvır zıvır tüm işlerden sorumlu bakanı ben olduğum için doktor randevularından
telefon hafızalarına kadar bilumum alakasız derde derman olmakla mükellefimdir.

Kayın pederime kulak burun boğaz randevusu almışken, babam arayıp kalbinin sıkıştığından
bahsetti. Ona da bir kardiyoloji randevusu aldım.

Buna müteakip de sorunlar bir bir ortaya saçıldı.

Buradan sonrası yüksek dozda ruh sıkıntısı içerir, aman dikkat!

Kayın pederime uyku apnesi, babama kalp kapakçığının değişmesi gerektiğine dair teşhis koyuldu.
Kayın pederimi uyku testine, babamı anjiyoya yolladık.

Uyku testinin sonuçları ile babamın ameliyat tarihini bekleye duralım, annem iş yerinde
tabureden düşerek belini çatlattı.

Babamın ameliyat tarihi belli oldu ve cuma günü yatışını yaptık. Öğlen yatış yaptığımız
hastane ameliyat için kan gerektiğini saat 16:30'da bildirdi.

Babamın kan grubu 0 Rh- olduğundan hummalı bir koşuşturma sonucu kanları ve donörleri bulduk.
Ancak bu sefer açık kalp ameliyatı yapmaya karar veren hastane ilk başta istediği miktarı
ikiye katladı.

Ameliyat pazartesi sabahına kaldı.

Kanlar bulundu. Uyku testinin sonuçları hala gelmedi. Bu arada babam iyileştikten
sonra da annemin de ameliyat olması gerektiği ortaya çıktı.

Kendi hayatımda bir sağlık sıkıntısıyla zaten uğraşırken üzerine bir de
bu kadar ameliyat bana fazla geldi.

Tam resimdeki ayıcık gibiyim. Kafamı hangi duvara vursam diye derin derin düşünüyorum.

Tüm bunları hayatımın özel kısmında yaşarken, iş kısmında altı aydır beklediğimiz
devasa projenin ihale dosyaları da o sırada geldi.

Günlerdir gündüzleri proje saymaktan, günün geri kalan saatlerinde de sağlıksal sıkıntılar 
nedeniyle uykusuz kalmaktan helak oluyorum.

Şu anda evde proje sayıyor olmam gerekiyordu, fakat şirket ağına bağlanamadım.
Yaklaşık bir saattir yurt dışı ile yaptığım görüşmeler sonucunda onlar da problemi çözemedi
ve ileri bir tarihte çözmek üzere bir kayıt aldılar.

Derdim çoktur neresinden yanmaya başlayayım bilemedim.

Buraya kadar okuduysanız eğer, ruhunuzu böyle daralttığım için özür dilerim.

Applesodaa bir buhran anında bildirdi.

Sevgiler.
10 Ocak 2018

Sonra işte böyle sürprizler yapıyorlar, gözlerim doluyor...

Yüzsüzlükte sınır tanımadığım artık herkesçe bilinen bir gerçek.

O sebeple bu sene de doğum günü hediyelerimi seçmiş herkese de aldırmıştım. :)

Kocama üç adet bot, bir adet topuklu ayakkabı; cancağızım ahiretliğim Gamze'ye
bir adet mont, bir adet deri ceket, kayın babama da yeni bir cep telefonu kilitlediğimi kayıtlara
geçebiliriz.

Yaşasın kış günü doğmak. :)

Kendim yüzsüzce isteklerde bulunduğumdan başka hediye beklemiyordum lakin bu sene herkes
bana sürpriz yapmaya niyetlenmiş olacak ki hediyelerin devamı da geldi.

Annemden elbise ve kazak, erkek kardeşimden bir paket Damak çikolata, kocamdan bir poşet 
Capri-Sun ve koca bir kutu makaron 
ve ve ve 
Gamzem'den de bu resimde görmüş olduğunuz kitap geldi.

Gamze 2013 yılına kadar olan yazılarımı o seneki doğum günüm için bir kitap
haline getirmişti. Artık ikincisini yapmanın vakti gelmiş diye
düşünmüş ve dün kargo ile geldi hediyem.

Hiç böyle bir şey beklemiyordum, o sebeple de tastamam sürpriz oldu.

Sürprizli günler dilerim, Applesodaa.
4 Ocak 2018

17'yle 17

Cağnım Saçaklı ve Sonik Hanım bir mim oluşturmuşlar.
Saçaklı kendi sırasını savınca, araya kaynak yapmaya karar verdim. 
Karşınızda 17 fotoğrafla 2017...

Ben fotoğrafları kolajlamaya da tini mini boyutlarda düzenlemeye de pek üşendiğimden
orjinal boyutları saldım üzerinize gitti. :)

Dikkat ettim her yerde kendimi fotoğraflamışım, şu on yedi fotoğrafı bulana kadar
on yedi sene yaşlandım. Seneye çevreme daha çok dikkat etmeye karar verdim.
Bu da bana ders olsundu. 

Keyifli seyirler. :) 

- Yılın ilk haftası annemlere giderken yoldan bir görünüş. -

- Bu senenin ilk ve tek nişan şekeri siparişleri. -

- Kızılca Köy'de bir haşhaş tarlası. -

- Kuş bakışı Amasya. -

- Annemin evinde bir akşamüstü. - 

- Bakmaya doyamadığım Yason Burnu. -

- Köy yolunda gördüğümüz tilki yavrusu. -

- Kızılcıklar oldu, avuçlarıma doldu. -

- Anneannemin penceresinden. -

- Ordu, Saraycık. -

- Bir teleferik macerası. - 

- Gölcük'te günü batırmak. - 

- Çanakkale yolunda havadar bir umumi tuvalet. -

- Assos Antik Tiyatro. -

- Assos Antik Kenti. -

-Assos kıyısında.-

- Yılın son hobi çalışması. -

Bu sene düğünlerden ne çekmişim yahu, nereye gittimse bir düğüne sebep gittim. :)
Bitti sandıysanız, bitmedi. Sıra size geldi. Yorumlarda sizleri darlamak için
bende Saçaklı'ya yardımcı olacağım.

Ben çektim, siz çekmeden olmaz. Öyle de paylaşımcı bir insanım. :)
Sevgilerle Applesodaa!
3 Ocak 2018

Mim: Geriye Bakış 2017...

Sevgili Esseve Rin beni mimlemiş, kendisine teşekkür ediyorum.

2017'de okuduğum kitapları, izlediğim dizi ve filmleri paylaşmıştım. Şimdi o zaman sayılarla
2017'ye son bir bakış atalım.

Okunulan Kitap Sayısı: 103
Bir önceki yılı 86 kitapla kapatmıştım. 2017 için hedefim 86'nın üzerine çıkmaktı, başarmışım.
2018 için hedefim 103'ün de üzerine çıkabilmek.
Klasiklerden ve Türk Edebiyatı'ndan daha çok kitap okumayı ve okuduğum yazarları
çeşitlendirmeyi umut ediyorum. :)

İzlenilen Dizi Sayısı: 22
Dizi izlemek açısından verimli bir yıl oldu. Yılın başında izlediğim Kore dizileri
gerçekten güzeldi. Sonrasında vasat dizilere denk gelmem ve havaların
ısınmasıyla beraber yerli yazlık dizilere döndüm ama
sırasıyla hepsi yayından kaldırıldı. :)

İzlenilen Film Sayısı: 4
Yazıyla dört, rakamla dört... Resmen kendimden utanıyorum. :)
Film anlamında çok vasat bir yıl oldu, 2018'de bunu kesinlikle değiştirmeyi planlıyorum.

Blogda Paylaşılan Yazı Sayısı: 98
2016'ya göre bu alandaki rehavetimi atmış sayılırım. Son katıldığım çelınç
sağ olsun, bugünlerde yazmazsam boşluğa düşecekmiş gibiyim. :)

Instagramda Paylaşılan Fotoğraf Sayısı: 41
Instagram hesabımda blogla alakalı paylaşım yapmıyorum ancak mimde olduğu için oturdum,
saydım. :)

Applesoda'nın 2017 bilançosu böyleydi. Varsa bende bir oturup hesap
kitap yapmak istiyorum diyen, yazsın okuyalım.

Sevgilerle, Applesoda.
1 Ocak 2018

2017'den Tavsiye Fantastik Kitaplar...

Her yıl yüzlerce yeni kitap çıkıyor. Günümüzde en büyük derdimiz
sürekli aynı konulardan bahseden kitapları okumak...

Bu nedenle sizlere 2017'de okuduğum en özgün içerikli fantastik kitapları bir liste halinde
sunmaya karar verdim. Kim bilir, belki okumak gelir içinizden. :)




İçimdeki sen az biraz fantastik bir kitap; yer yer insanı üzen, yeri gelince ise güldüren bir anlatımı var. Susanna Ernst'ten ilk kez bir kitap okudum. Matt ve Amy'nin hikayesi bende olduğu gibi sizi de içine çekecektir. Mucizelere ve kadere inanıyorsanız okumadan geçmeyin.









Leah Thomas fantastik dünya anlayışıma bu kitapta yeni bir bakış açısı kazandırdı. Ollie ve Moritz mektup arkadaşı, ama asla bir araya gelemeceyekler çünkü Ollie'nin elektriğe alerjisi var, elektrikle teması canına mal olabilir. Moritz ise bir kalp piliyle yaşıyor. Hikayenin temeli bu şekilde oluşturulmuş ancak okudukça daha bir çok sürprizle karşılaşıyorsunuz. Bir şans verin derim. 








Vampir Akademisi ve Kanbağı gibi çoksatan kitapların yazarı Richelle Mead ise daha farklı ve çok daha naif bir hikaye yazmış.

Uzak Doğu kültürüne ait öğeleri seviyorsanız, bu kitabı da seveceğinize eminim, hikaye Çin'de geçiyor. Fei'ye hayran olacaksınız.






Bu yıl okuduğum en özgün içerik ve de en etkileyici kapak tasarımı bu kitaptaydı. Scott Hawkins'in temposu düşmeyen sade anlatımını ve zekasını çok sevdim. 

İçerik bakımından belki herkesin hoşuna gitmeyebilir, konusunu incelemenizi tavsiye ederim. Sadece bir hikaye olarak düşünerek okuduğumdan ben çok sevdim.






Hayalperver konu bakımında daha önce yazılmamış bir konuda güzel bir kitap, ancak yaş bakımından lise gençliği için daha uygun olacağını söyleyebilirim. Yine de ben severek okudum. 









Melissa Landers Yabancı'dan sonra Starfligt serisi ile sahalara döndü. Yabancı serisi de konu bakımından oldukça özgün bir kitaptı. Ancak anlatım bakımından Yıldız Gemisi'ni daha çok sevdim.

Temposu bir an bile düşmeyen bir kitap ve Solara & Doran'ı seveceksiniz.






Veronica Roth Uyumsuz serisinden sonra yeni bir galaksi, yeni krallıklar ve yeni halklar yaratmış.

Cyra ve Akos'u, Tris ve Dört'ten daha çok sevdim. Bir şans verin derim.







Clayshhot adında bir kasabada başlıyor hikaye, bu kasabada on sekiz yaşın üstünde hiç erkek yok çünkü on sekiz yaşına gelince "yükselme" yaşanıyor.

Gray Yükselme'nin ve Konsey'in sırlarını öğrenmek için duvara tırmanınca hikayenin perde arkası ortaya çıkıyor. 

Not: Buradaki ülke başkanı ile Açlık Oyunları serisindeki başkan kötülük bakımından yarışır.




Andrew Shvarts, Game of Thrones'da aşina olduğumuz ismi önemli bir ailede piç olarak dünyaya gelme durumunu almış ve üzerine çok güzel bir hikaye yazmış. Seri olarak yayımlanacak hikayenin ilk kitabı Asil Piçler.

Savaş, komedi, heyecan, macera arıyorsanız, bu kitap doğru kitap.






Bilgisayarlarla aranız iyiyse ve çevrimiçi oyunlar oynamayı seviyorsanız bu kitap tam size göre. Ernest Cline hikaye içinde hikaye yazmış, bambaşka bir dünyanın kapılarını bizlere açmış. 

Wade Watts'a oyun tutkusuna ve zekasına hayran oldum. Film için kitabın hakları satın alındı. Yakın zamanda beyaz perdede de seyredebilirsiniz.





Ruhsuz serisinde ruhuma baygınlık getiren Jodi Meadows Yetim Kraliçe ile beraber gözde yazarlarım arasına girdi. 

Bir prenses aynı zamanda da bir casus ve de kahraman olan Wilhelmina'ya bayıldım. Kadın kahramanlar hakkında okumayı seviyorsanız pas geçmeyin derim.






Gözümün iki nurundan birisi olan Anthony Ryan, Ateş Kraliçe'sini çıkararak Kuzgunun Gölgesi Serisi'ne son noktayı koydu. Eğer hala okumadıysanız, çok şey kaçırıyorsunuz demektir. 

Vaelin'e zar zor veda ettim. On kitap daha yazsa beni kesmezdi. Bu dünyayı bırakmak istemedim ama bırakmak zorunda kaldım. Yastayım...



Çöllerin Asisi de kahraman bir kadının hikayesi. Oyuncaklar yerine silahlar ve bombalar ile büyüyen Amani, makus talihini değiştirmek üzere yola çıkıyor. 
Amani ve Jin, Mavi Gözlü Haydut ve Doğu Yılanı...

Egzotik doğu kültürünün üzerine bir hikaye inşa etmiş Alwyn Hamilton.
Doğu ve doğu kültürü aslında bir nevi bizim olduğundan bazı yerlerde yazar eksik yazmış diye söylenmedim değil, daha iyi bir araştırma yapabilirdi. 

Ancak bütüne bakınca çok küçük parçalar olan bu kısımlar beni rahatsız etmedi.




Ve üzerine söylenecek söz olmayan Zaman Çarkı serisi, fantastik dünyanın ansiklopedisi
sayılacak bu eserlere bu sene başladım.

Gözüm yiyor vallahi diyorsanız buyurun beraber okuyalım. :)

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.