30 Mayıs 2022

"Dik yokuşların başında sert fırtınalara kafa tutacaktık ama sırtımız üşüdü."

demiş Ceylan Taş, "Eyvahlar Olsun" isimli kitabında...
Aynı zamanda kendisi eski bloggerdır.
27 Mayıs 2022

2022'de üçüncü tur kitap alışverişleri.

Elimdeki kitapları okuyup bitirdim desem yalan... Ama yığından okunacaklar eksildikçe de yenilerini almak için acayip bir istek duyuyorum. Sanki evde bir yığın okunacak kitap olmazsa boşluğa düşecekmişim gibi... Bir de tabii artık herşeyin ekstra pahalı olması nedeniyle nerede bir indirim görsem hemen sipariş veriyorum. Malum bu fiyatlar bugün var, yarın yok.

Yukarıdakiler BKM siparişimden; Gönülçelenler indirimdeydi ve yazarın bir önceki kitabını okuyup sevmiştim (şimdi Netflix dizisi oluyormuş) bende attım sepete. Hamlet'i "Kayıp Fısıltı" önerisiyle not almıştım. Aytmatov okumaları ruhuma çok iyi geldiği için "Leylak Dalı"nın önerdiklerini ve önermedikleri arasından da indirimde olanları aldım. Aytmatov kitaplarında ben en çok Ketebe Yayınevi'nin kapaklarını beğendim, çevirisi ve imlası da çok düzgün bu nedenle bu seri için bu yayınevinden devam ediyorum.

Algernon'a Çiçekler, Aşk Hipotezi, Leyla Mektubum Eline Ulaştı Mı?, Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk ve Palto'yu takip ettiğim bookstagram hesaplarda görüp işaretlemiştim. Gulyabani'den sonra bir kaç Hüseyin Rahmi kitabı daha edinmek isteiğim için Mürebbiye ve Hazan Bülbülü'nü seçtim. Avucumdaki Çimen İzi ve Kalp Kırmanın 16 Yolu da tamamen isimlerini beğenmem ve indirimde olmaları sebebiyle sepete girdi. :)

Burada da Amazon siparişlerim ile bakışmaktayız. Beş kitap alınca %5 ilave indirim yapıyorlardı, bilirsiniz indirim varsa benden kaçmaz.

Oblomov'u sevgili "Şule Uzundere"nin blogunda görüp not almıştım. Bir Elmanın İki Yarısı ve Aşık Erkekler Kitap Kulübü bookstagramlardan not aldığım kitaplardı. Tweet Savaşları sırf haftalarca çoksatanlarda kaldı diye merakımı celbetti. Sıradaki Muthiş Paulie Fink ve Çoğu Zaman Derbeder ise deli dehşet bir indirimdeydi.

Tam o sıralarda annem tutturdu Üsküdar'da Nevmekan'a gidelim orda çocuk oyun alanı var diye. Bayram sonrası Çınar'ın gönlü olsun diye gezmeye gittik. Nevmekan'ın karşı sokağında da eskiden sıkça gittiğim Kırkambar isimli sahaf var. Pandemi sahafları da vurmuş sanıyorum; genelde güncel kitaplardan çok fazla olur sahaflarda ama en güncel kitaplar iki üç sene önce çıkanlardı. Öyle çok çekici şeylere denk gelemesem de bu iki şiir kitabı ile eve döndüm.

Pek indirime girmeyen Bulurum Seni serisi Hepsiburada'da indirime girince Çınar'a kitap siparişi vermek için girmiştim ki birde ne göreyim. Hepsiburada'da benim param varmış; iade ettiğim birşeyin parasını Cüzdan uygulamasına yüklemişler bende hiç fark etmemişim. Çınar'a aldıklarımın yanına da yukarıdaki arkadaşlar eklendi. Tamamen o an indirimde olanlara göre seçtim.

Yeniden Amazondayız. Bir Gün Tek Başına'yı yaklaşık bir senedir okumak istiyordum ama arkadaş hiç indirime girmiyordu. Tesadüfen başka birşeye bakarken Amazon'da indirimde olduğunu gördüm. 

Takip ettiğim ve önerilerine güvendiğim bir bookstagram hesabı (hangisi olduğuna bakmaya üşendim) geçen yıl okuduğu en etkileyici kitap olarak Dünya Ağrısı'nı seçince, birden aklıma Leylak Dalı'nın da başka bir Ayfer Tunç kitabını önerdiği gelince bu kitabı da not almıştım. Yine aynı hesabın son günlerde okuduğu kitap da Hakkari'de Bir Mevsim'di ve ben neden hiç Ferit Edgü okumadım diye düşünürken buldum kendimi, sonra baktım ki hepsini almışım.
Ehh buraya kadar hepsini okuduysanız, benden size bir kahve. :)
Eee ne diyorsunuz içlerinde okuduklarınız, merak ettikleriniz ya da iyi ki almışsın dedikleriniz var mı?
25 Mayıs 2022

Ev mi işi?

Kayıtlara geçelim cumartesi günü alerjiden öleyazdım.

Cuma günü alerji ilacım bitmiş, halihazırda kendisi bir hastanede çalışan kocama gelirken (hastanenin bahçesinde yer alan) eczaneden ilacımı almasını rica ettim. Unutmuş.

Ertesi sabah kalktığımda gözlerim şişmiş zor açılıyordu. Burnum çeşme misali sürekli akıyordu ve ben psikolojik olarak tükenmiştim.

Annem sen bu halinle çocuk bakamazsın deyip oğlumu da alıp karşıya (Avrupa Yakası) teyzeme gitti. Nasıl gözü yiyor bebek arabası + Çınar ikilisi ile o kadar yol yapmayı bana sormayın, ben bilmiyorum.

Ayağımı bacağımı uzatıp yatacağım derken, makinedeki çamaşır geldi aklıma... Onları as, ötekileri katla, şurayı şöyle, burayı böyle derkeeen... 

Bir de baktım ki bütün dolapların yazlık kışlık işi bitmiş. Ay aman ortalık çok toz oldu diye süpürge yapmışım. Tuvalet banyo böyle kalmasın diye oraları da temizlemişim...

Benim kendimle derdim ne bende bilmiyorum. Akşam oturdum baktım şöyle etrafa görünürde hiçbişey de yok. Mesela kocama sorsak evde ne yapmışım fark etmez bile. 

Ev işi nankör diye boşuna demiyorlar demekki... Neyse ödül olarak kendime ne zamandır canımın istediği ama gidip yiyemediğim waffle'ı sipariş ettim. O kadar da iyi geldi ki afiyetle yedim.

Sonra pazar günü ne yapsak diye düşünürken Çınar baffle dedi (waffle), kocam da canım ne zamandır istiyor diye gidelim dedi. Bende sanki dün koca waffle'ı mideme indirmemişim gibi hiçbir şey çaktırmadan gittim bir daha yedim. 

Hiç pişman değilim, gene olsa gene yerim. 

Şu an yine bir canım waffle çekiyor. Ay nerden düştüm ben bu tatlı batağına? 
Biri bana bir dur desin rica edicem. Lütfeen.
24 Mayıs 2022

Siz kim oluyorsunuz da okuduğum kitapları yargılıyorsunuz?

Okuduğunuz kitapların yargılandığını hissettiniz mi hiç? Okuduğunuz kitaba dik dik bakanlar oldu mu? Bilirkişi edasıyla kitabın ismini görünce gözlerini deviren münasebetsizlere denk geldiniz mi?

Ben toplu taşıma araçlarında sıklıkla bu durumla karşılaşıyorum. Okuduğum kitabın ismine ve kapağına göre çeşitli tepkilerle karşı karşıya kalıyorum. 

Yargılayıcı bakışlarını ok gibi insanlara yönelten sevimsiz varlıklar yüzünden kitap kılıfı kullanan tandıklarım var benim.

Oysa ki; kime ne? Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum benim ne okuduğumdan sana ne diye! Kaldı ki genelde bu yargılayıcı bakışların sahiplerinin ellerinde de bir kitap olmuyor, artık kitabı geçtim gazete bile olmuyor.

Bazen insanlardan çok bunalıyorum, yılgın hissediyorum. Bazense öyle öfkeli ve yorgun oluyorum ki bakışlarımla patlıyorum. Sözel olarak patlamama ise ramak kaldı demedi demeyin.

Gene bir sinir harbinde miyim neyim? Neyse kaçtım ben.

Adios...

Not: Bu resimdeki kitaplağın eve geldiğindeki ilk hali ne kadar da düzenli ve şirinmiş. Şimdiki halini görmeyin kitaptan yıkıldı yıkılacak. 

23 Mayıs 2022

"Hava ne kadar hiddetli olursa olsun, yağmur ne kadar şiddetli yağarsa yağsın, deyimin aksine gök asla delinmez."


demiş Zeynep Selvili Çarmıklı "Pembe Fili Düşünme" isimli kitabında.

Aslında bu sözü geçtiğimiz çarşamba tam yağmur başlamışken paylaşacaktım ama konuyla alakalı
fotoğraf bulamadım. Malum telefonumun heryeri bebe fotosu dolu...

Bu çok aradığım fotoğraf ise Amasya Boraboy Gölünden... 
Oraya gittiğimizde aniden her yeri sis kaplayıp birden yağmur bastırmıştı sonrasında...
17 Mayıs 2022

Ofisten bildiriyorum.

Sabah şerifleriniz hayrolsun dostlar,
Bu sabah böyle güne çok enerjik başladım nedendir bilinmez. Ay dur buldum, aylar sonra ilk kez bir pantolonun içine dert tasa çekmeden, tepinmeden girdiğim için olabilir. :)

Kilolu falan değilim de bu homofiste ye iç otur derken göbek yapmıştım ve pantolonlardan yana dertliydim. Ramazan ayında bayağı bir toparlamıştım ki Ramazan sonrası da iki öğün yemeğe devam etmeye karar verdim. Sabah ve akşam yiyorum. Aslında öğlenleri ben acıkmıyormuşum da, alışkanlıktan yiyordum demek ki... Şimdi öğlenleri kitap okuyorum ofiste ya da bahçede; bu düzeni sevdim bana iyi geldi.

Biraz ofis biraz homofis düzenine de henüz tam alışamadım. Çalışırken müzik dinlediğim zamanlar ofiste yüksek sesle şarkıya eşlik etmek geliyor içimden, alıştım tabi evde konser havasında takılmaya.

Konser demişken, çok konsere gidesim var. Ama Can Bonomo istiyorum ve henüz denk getiremedim. Neyse yaz yeni başladı, illa ki denk getiririm diye düşünüyorum.

Geçen gün instagramda bir arkadaşım kahve reelsi çekip paylaşmış. Kahveyi bardağa dökerken üç beş açıdan çekilmiş video parçalarını birleştirmiş. Ay düşündüm düşündüm, yani soğumuştur o kahve içilmez ki... Ne diyeyim çabasına sağlık valla üşenirim ben böyle şeylere.

Yolda gelirken Youtube Music'in bana önerdiği bir playlisti açtım. Ofise gelip tam yeni oturmuştum ki Sezen Aksu - Rakkas çalmaya başladı. Yav dedim noluyoruz, düğüne geldik sanki. Ama içimden bir oynamak hevesi de gelip geçmedi değil.

Akşama misafirim var. Yurtdışına transfer olan iş arkadaşım geliyor, bende kalacak iki gün çok mutluyum. Misafirin de işte böylesini severim, kendini özletenini, bilmem anlatabildim mi. :)

Dün öğlen ofise girdiğimden beri herkes beni tebrik ediyor. Ne oluyoruz ya falan oldum bir an, meğerse hepimizin dinlemesi gereken ikinci çeyrek değerlendirme toplantısında (ben kulaklığı bi kenara koymuş başka işler yapıyordum) satışı yapılan son projemiz için beni tebrik etmişler. Ben tabi konudan bihaber... Neyse toplantı kaydını yollamışlar açayım da bakayım ne demişler. :)

Bende durumlar böyle işte güzel insanlar.
Sizler nasılsınız?
14 Mayıs 2022

2022 Nisan Ayı Okuma Raporu

 

Nisan ayını geride bırakalı epey oldu ama okuma raporu için ancak fırsat bulabildim. Benim açımdan 10 kitapla verimli bir okuma ayı oldu, ne zamandır beklettiğim bazı kitapları okunmuşa havale etmenin rahatlığı var üstümde...

Körelten Hançer: Fantastik kitapları seviyorsanız tartışmasız öneririm. Bu kurguyu daha önce okumamış olmanın da güzelliği var tabi. Beşleme olarak yazılan serinin ikinci kitabı, tuğla kalınlığında ama nasıl bitirdiğinizi bile anlamayacaksınız. Bu hikayenin kurgusunun temelinde renkler var. Bazı renklere hükmedebilen kişilere ışıktar deniliyor ve tüm renklere hükmeden kişiye de Prizma deniliyor. Hikayenin tek bir kahramanının olmaması ve aynı anda devam eden yan hikayelerinin de olması nedeniyle gerçekten güzel yazılmış bir eser.

Yaz Geçer: Murathan Mungan'ın bu kitabındaki bir çok şiiri internet sağolsun zaten biliyordum ama yaz mevsimi yaklaşırken düştü aklıma bir okuma hevesi... Genel olarak çok güzel bir kitap, ben üstteki tuğlanın arasına alarak okudum.

Çengelköy Defteri: Bu kitabın bir hikayesi de yok, birşey anlatma derdi de... Ancak en çok sevdiğim Oruç Aruoba kitabı belki de bu oldu. Yazarın Çengelköy'de ikamet ettiği sırada tuttuğu not defterinden derlenmiş notlarını içeriyor. Yaşlılığın verdiği yalnızlığı, yalnızlığın düşündürdüklerini... Bir meşgale bulmak için olur olmaz şeylere kafayı takmayı anlatıyor. Ben çok sevdim. İlginizi çekerse öneririm.

Selvi Boylum Al Yazmalım: Öncelikle evet vallahi çekilen Türk filmi ile neredeyse birebir aynı diyebilirim. İkincisi neden esas kızın adının Asya değil de Asel olduğunu daha önce hiç duymadım bilmiyorum ama siz de eğer duymadıysanız benden duymuş olun. :) Aytmatov çok geç okumaya başladığım bir yazar olsa da çok sevdiğim bir yazar oldu. Belki de daha önce okusam bu kadar sevmezdim. Böyle çok sevince de sevgili Leylak Dalı'nın önerdiği bütün Aytmatov kitaplarını sipariş ettim. Maceralarımız devam edecek efenim. :)

Rakipler: Baştan uyarıyorum bu kitap 18 yaş üstü ve de önermiyorum. Vi Keeland'ın kitaplarının hepsini okudum. Çoğunu da severim fakat en az sevdiğim bu oldu diyebilirim. Ana konu güzeldi aslında ama artık "yok ben bu adamdan nefret ediyorum lakin cazibesine dayanamıyorum" çerçevesinde yazılan kitaplardan da bıktım. Yok illa okuyup bende biraz sinir olayım derseniz. Yorum bırakın bendeki kitap sizin olsun. :)

Soğuk Kazı: Elimdeki Birhan Keskin kitapları bir bir tükeniyor ve yazar yenisini de çıkarmıyor. Hafif depresifim bu hususta... Ah canım Birhan, yine çok güzeldi.

Şeftali Kokan Bir Aşk: Sonunda bu seriye noktayı koydum. Serinin bence en güzel kitabı ilk kitabıymış ama neyleyelim diğerlerini de okudum, yoksa merakımdan duramazdım. Çok fazla para vermediğim için üzgün değilim ve küçük kitap arkadaşıma göndereceğim için onun yaşı itibariyle kıymetini benden daha çok bileceğini düşünerek kendimi avutuyorum.

Bir İdam Mahkumunun Son Günü: Bu ay ki kitap okuma rutinimde her telden çalmışım görüyorsunuz. Klasik olmadan olmazdı. Kitabı bloglardan birinde görüp not almıştım ama affola blogun ismini anımsayamadım. Bu kitabı çok sevdim ve sayfa sayısı itibariyle de yormadığı için bence merak eden herkes okumalı. Zaten konusu isminde aşikar olduğu için çok bir yoruma gerek yok bence.

Aşk-ı Memnu: Bildiğim hikayeleri okumak niyeyse ilgimi çektiğinden almıştım kitabı malumunuz. Bence bu kadar eski tarihte yazılmış bir kitabın dizi uyarlamasını yaparken muhteşem bir iş çıkarmışlar. (Gerçi diziyi de tastamam izlemiş değilim, annemler izlerken aralarda gördüğüm kadarıyla vâkıfım.) Diziyi izlediyseniz kitabı okumanıza gerek yok. Pek az olay, bolca ruhsal durum analizi barındırıyor. Bu tarz okumayı sevmediğim için beni okurken bayıltmasına ramak kaldı diyebilirim.

Tanrı Tavşanken: Sarah Winman ile geçen sene Teneke Adam kitabıyla tanıştım. İlginç bir dili var; çok akıcı, günlük dile çok yakın, çok yalın ve naif. Kendisini okumayı bu nedenle sevmiştim. Bu kitap da beni yanıltmadı. İki küçük arkadaşın çocukluğundan başlayıp günümüzde sona eriyor olay örgüsü. Sarah Winman kitapları biraz farklı değerlendirebilir sanırım çünkü "eh işte" diyecek kimse olmayacaktır diye düşünüyorum. Ya çok seveceksiniz, ya da hiç sevmeyeceksiniz. Arası yok hissi veriyor. Ben seven kısma dahil olduğumdan son kitabını da sepetime attım.

Bu ay okumalar böyleydi işte, biraz o türden biraz bu türden. 
Sizde nasıl durumlar? Neleri okudunuz?

Sevgiyle kalın.

9 Mayıs 2022

Durum Raporu: Ay resmen ünlü oldum!


An itibariyle ünlü oldum sayılır dostlarım.
Sevgili Momentos blog tanıtımlarını yaptığı son podcastinde bana da yer vermiş.
Şuradan Momentos'un bloguna gidebilirsiniz.

Bu renklerini bilemediğim Beylerbeyi Sarayı'nın bahçesinde gördüğüm laleleri de teşekkür
olarak kabul etmeni isterim sevgili Momentos. :)

Not: Annem siyah lale olduğunu iddia ediyor, bende olmadığını o yüzden rengine siz karar verin.

Sevgiler.

7 Mayıs 2022

30 Mutlu Gün 30/21...30

Nisan ayı jet hızıyla sona erdiği için etkinliğin kapanışını bir türlü yapamadım. Hazır iki saat bir boşluk bulmuşum, kalktım size geldim.

21. Gün: İşlerin pek yoğun olmaması sebebiyle homofiste tembellikle geçen bir gün olmuştu. Bayağı bir mesuddum...

22. Gün: Eşimin kuzeninin evi için aldıkları boyanın yanlış çıkması, kimseye sormadan boyayı yapmaları, üzerine de Serabın ben bu boyayı mı seçtim deyip en baştan boyatması ile komedi tadındaydı...

23. Gün: 23 Nisan sebebiyle çocukları alıp Migros'a gitmiş ve oyuncak indirimlerinden faydalanmıştık. Çınar'ın bulduğu herşeyi sepete doldurup sonra da "Ben bunları aldım anne, hadi gidelim." demesi...

24. Gün: Çınar ve kocamı balkona attım ve kış boyu günyüzü görmeyen balkonu temizlettim. Çok keyifliydi. :)

25. Gün: İftara evinde boya badana olan misafirlerimiz vardı.

26. Gün: İşe mont giymeden gittiğim çok güzel bir sabahtı.

27. Gün: Bayram öncesi son ofis keyfisini yaptık.

28. Gün: Şirketin bayram hediyesini abartıp eve bayram kolisi yolladığı gündü. :)

30. Gün: Son iftar hazırlıklarını ailecek güle oynaya yaptığımız gündü.

Mutlu Nisan ayını böylece kapattık.

Görüşmek üzere...

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.