29 Haziran 2012

Güzellikler adına..

   
   Niye bu şarkıyı seçtim bilmiyorum. İçimden öyle geldi.. Çok zaman öncesinde çok dinlerdim. Yarın önemli bir  gün sayılır bizim ufaklıklardan biri evleniyor yarın da nişanı var. 21,5 yaşında olmakla beraber bu kızlar ne zaman büyüdü ne zaman evlenmeye hazır oldu bilmiyorum. Gerçi insan çevresinde mutlu çiftleri gördükçe çok özeniyor ama 18 henüz evlenmek için çok erken.. Mutluluğuna gölge düşürmek istemiyoruz. Aklı selim konuşmalarla aklını başına getiremediğimizden; kıyafetlerle beraber en şık gülümsemelerimizi giyinip arz-ı endam edeceğiz nişanda.. Ama beni mutlu eden birşey var bütün bu olan bitenin arasında.. Dördümüz ne olursa olsun her sene bir kere bile olsa görüşebilmeyi bir şekilde başaran dördümüz yarın yine bir arada olacağız. Bazı arkadaşlıklar ömür boyu sürer, mesafelerin bile ayrı tutamayacağı insanlar vardır. Bizim için de öyle.. İkisi zaten birarada şimdi orda biz de ikimiz yarın gidip hazırlıklara dahil olacağız. Umarım herşey çok güzel olur... Güzellikler adına, umutlarımız için orada olacağız.. Birbirimize olan bağlılığımızla yan yana duracağız..

26 Haziran 2012

Dünyanın Çivisi Çıktı!!!

   Bugünlerde şiddet haberlerinin ardı arkası kesilmez oldu. Rusya'da çocuklarını 15. kattan atıp öldüren "anne"! Çin'de daha sadece 8 aylık olan torununun kollarını kesen "anneanne"!! Şimdi neresi olduğunu hatırlamıyorum ama seneler önce terkettiği çocuğuna geri dönüp onunla ensest ilişkiye giren "anne"!!
   İnanın midem kalkıyor bu haberleri gördükçe ve her yen gün yeni bir dehşet daha ekleniyor. İnsan mı bunu yapanlar bile diye sormayacağım insan olmadıkları aşikar. Ama ya "anne"?? Anne olmak çok başkaydı hani? Nasıl yapar bir insan evladına bunu?
   Kıyamet yaklaşıyor diye düşünmeye başlıyorum artık..
   Her yeni sene yeni bir katliam modası gelişiyor. Geçen sene ailesini katleden evlat haberlerinden geçilmezken ortalık bu senede aileler evlatlarını katlediyor. Seneye kardeşi kardeşe kırdıracaklar. Söylemedi demezsiniz.
21 Haziran 2012

Neyiz ki biz?

"Neyiz ki biz zaten? Anılar, ve anılar, ve anılar ve unutmalar, ve unutulmuşluklar."

Oruç Aruoba

Güvenilirlik


   Biz herkesi kendimiz gibi sandık. Ama hiç kimse masum değilmiş. Herkes yalanlarıyla sarmaş dolaş yaşayıp, tensel zevkler için kişiliklerinden vazgeçmiş. 

   Herkes sahtekar, çıkarcı ve riyâkar olmuşsa; “Vay ne olacak bu dünyanın hali!” diye dövünmenin anlamı yok. Giden gitmiş... İçimizde birşeyler ölmüş ve bundan sonra doğan hiçbir çocuğa “Güven” ismi verilmemiş. Bazı iyi ve güzel değerler gibi insanlara güvenmek de modern dünyaya kurban edilen kültür miraslarımızdan olmuş. 

   Yalanların kol gezdiği dünyada artık yılandan korkmanın bile bir anlamı kalmamış. Yolda yürürken irkilmek ve her an tetikte olmak refleks olmuş. Herkes öyle şüpheci olmuş ki yolda durup bir “Selamın Aleyküm” demek bile kırk yıllık ahbabını korkutur olmuş.

P.S: Yazar burada çok abartmış, ne dediğini bilmiyor.
20 Haziran 2012

Söylese o ben söyleyemem..


Söylese o ben söyleyemem sevdiğimi... :)
19 Haziran 2012

Kısa kısa...

   Gel zaman, git zaman gene geldim. Zaten benimki de tilki hesabı, dönüp dolaşıp kürkçü dükkanına geliyorum. :) Cümle taşı taş üstünde bırakmayan ne güzel okunası yazılar yazan bloggerlar varken benim pek de yazasım gelmiyor ne yalan söyleyeyim.. Yine de her insanın bir meşguliyeti olmalı, ben de yazarak terapi yapıyorum kendime. Neyleyim..

   Şimdi şöyle aklıma gelenleri bir yazayım da;
  • Bazı dizi isimleri çok komik.. Dün yeni bir dizi başlayacakmış onun reklamını gördüm. "Hayatımın Rolü" adı da. Beğenmedim valla. O ne öyle rol yapıyorsunuz zaten bir de dizi adında ne arıyor. Gerçi konusunu bilmeden çok atıp tutmasam iyi olur. Ben televizyonda izlemem pek zaten, bana neyse.. Neyse geleyim ötekine. "İki Yaka Bir İsmail" var birde. Konusunu da öğrendim aynı Sopranos vardı yabancıların ona benziyor. Yine izlemedim diziyi ama adına bir yorum yapmazsam içimde kalır, dert olur bana. Bence adı "Şerefsiz İsmail" olsa daha çok gerçeği yansıtırmış. Doğruya doğru şimdi..
  • Gerçekler var "Al sana! Al sana!" dermişçesine insanın suratına vuran gerçekler.. Ne zaman güvenmeye çalışsan seni incitecek insanlar olduğu gerçeği var.. Ve bir de bazı insanların hiç de göründüğü gibi olmadığı gerçeği.. 
  • Küs kalmamak gerek kimseyle.. Aslında bazen karşıdaki kişi haketmiyor da değil.. İçinizden hiç gelmese de kendinizi zorlayıp barışın.. Affetmek zor zanaat bence.. Zamanla içinizde yumruk gibi taşa dönüşmüş kininiz yumuşar geçer.. Eskisi gibi olmaz gerçi hiçbirşey ama olsun.. Zaten asıl affetmezseniz içiniz daha çok yanar. O taş büyür büyür sizi de yakar..
  • Harry Potter kitaplarım bir bir kayboluyor evden.. Ey hırsız! Getir onları geri bir dünya para verdim ben onlara. Bak iki cihanda elim yakanda ona göre, demedi deme sonra!!
  • İşyerinde bana yine işle ilgili konularda haftada bir mail gönderen bir site var. Bu mailleri ben okumuyordum da geçen gün gözüm takıldı birisine. Açtım baktım ki konu tamamen başka duruyor. İşle hiç ilgisi yok gibi. "Allah Allah" derken ben tamamını okuyunca daha da bir hayret ettim. Çünkü yazının başında tamamen genel kültür bilgisi veren yazar, yazının sonunu işle ilgili konuya ustalıkla bağlamış. Birçok yazısına baktım üslubuna hayran olduğum bu yazarın. Sıkıcıdan da öte bilişim sektörü için bulunmaz nimet yazılar yazmış. "Acaba bu yazıda nasıl bir bilgi veriyor?" diye meraktan birçok yazının başını okudum. Ama işle ilgili kısımlarına bakmadım. Ah şu tembelliği gözü kör olsun.. Olsun... Şuradan yazarın yazılarına göz atabilirsiniz..
  Yine bir başka mevsimde görüşürüz gibime geliyor. Sağlıcakla kalın..

Diren Karadeniz!

Cümle Karadeniz'li sanatçı bir araya gelmiş. Ne güzel eylemiş...

Hayat bir garip..

   Niye böyle başladım söze bilmem ama öyle değil mi ki?

   Geçen gün tuhaf birşey oldu. Kıyfet türünden almak istediğim iki şey.. Birisini iki sene evvel arayıp tarayıp üzerime göre olanını bulamamıştım, ötekisini internette görmüştüm ama son aldığım elbise kaldır at çöpe halinde geldiği için almamıştım. İlkini Ümraniye sokaklarında sıcaktan terim üzerime akarak Kübra'yla elbise bakarken buldum. Kaçırmadım aldım. İkinciyi tıka basa yenilen bir yemekten sonra göbeğimi ve öküz ölüsü gibi ağır olan laptopumu zar zor taşıyarak Gamze hanıma Kadıköy'de bolero bakarken buldum. Onu da aldım..

   Bir zamanlar özellikle ilkini nasıl da çok istemiştim.. Bazen deriz... Aslında nankörüz hep deriz: "Hiçbir istediğimiz olmuyor!" diye. Aslında oluyor istediklerimiz. Ama kaç mevsim geçiyor üzerinden olmadan o var işte. Anlık istiyoruz herşeyi.. Bir an ona ağlarken bir sonraki an başka birşeye bakınıyoruz. O yüzden hatırlaması güç evvelden ne istediğimizi.. Ama zorlayın kendinizi, hatırlarsanız görürsünüz. Çok isterseniz bir şeyi olur.. Oluyor...

P.S: Benimkiler kıyafet üzerinden verilmiş örnekler diye ciddiye almamazlık edeni kaynanası kızılcık sopasıyla kovalasın. Hıh!

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.