30 Temmuz 2011

Gizli-Saklı Yetenekler # 2

Seni aldatmıyorum ve kandırmıyorum,
Yalan söylemiyorum,
Nedeni saklı değil, bunu sende biliyorsun,
Ölüm kadar gerçek olanı..
Seni seviyorum dokunamasamda,
Görmesemde seviyorum,
Nasip değilse de sarmak bedenini,
Ruhunu yani asıl seni istiyorum,
Ölümsüz yanını seviyorum,
Zamanın sonsuz olduğu yerde yaşamak seninle
Ve ölüm, bedenime gerçek..
Ben ölümsüzüm...
Aşkım sonsuz!!

Outlow

Aşka yanmak...

   İçten içe yalnızlıklar susarsın.. İçten içe kanarsın, yanarsın, parçalanırsın. Dıştan, gül bahçesinde gonca misali açarsın. Ay gibi parlarsın. Işıl Işıl, yıldızlara kafa tutarsın. O zaman sana bakan her aşk ehli anlar.. Sen acının dağladığı o güzel yüreksin. Sen; bazen layığını bulamayan, bazen dengesini tutturamayan, bazen gizlice sessiz sedasız sevensin. Yanmak çoğul eylem değildir ya. Ondan susarsın yalnızlıkları bilir aşk ehli.. Zaman ilacına tutunursun çaresizce, gururunu baston yaparsın kendine. Peki neden bir ses vermiyor, imdadıma yetişmiyor, öylece seyirci kalıyor diye sorma.. Aşk meretini içine nefes diye çekerken sen kime sordun ki? Kana kana yanınca aşk ehli olacaksın. Aşk ehli olunca, aşktan yanana kimsenin çare olamayacağını sende anlayacaksın..

Gizli-Saklı Yetenekler # 1

Düşünüyorum

Tam olarak ne yapmak istediğimi bilmemekle beraber türlü şeylere ve neredeyse her türden insana gıcık olasım var yine. Bazen böyle olur ya insan. Herkese gelirler ufaktan. Bu da öyle bir şey işte.

Neye sardırsam, kime gıcık kapsam diye bakınırken, hedefi büyütüp genel bir sinirlik haline girdim. Şahane de oldu gerçekten. Twitter’da  Vogue Turkiye şöyle buyurmuş: iyi çanta, yanına şık ayakkabılar ister. İyi valla, ne güzel dünya diyorum. Çanta ayakkabı olsun insanın en önemli sıkıntısı şu hayatta. Yoksa, 3. köprü, YSK, ÖSYM, dış borç, küresel ısınma falan boş konular. Geçiniz.

Meta ile var olan insanın küçük aklına erişmek istiyorum. Minicik bir dünyada mutlu mutlu yaşamak istiyorum."Yarın, ne giysem?" diye uzun uzun düşünmek istiyorum. Vogue alıp elime, Lucca’ya gitmek istiyorum. Böyle Tophane’de oturup durmak yerine, sanat sepet derdine düşeceğime Prada çantamla hangi ayakkabımı match etsem derdiyle yanıp tutuşaydım ne olurdu acaba?

Ne yapıcaz biz bu insanlarla acaba?

Düşünüyorum…


P.S: Bu yazının sahibi o mütevazi insana paylaşmama izin verdiği için çok teşekkür ediyorum. 

Yeni Bir Şey

   Yeni bir şey yapmak istedim. Değişiklik olsun dedim. Bir seri başlatıyorum. Serinin adı gizli saklı yetenekler olsun dedim. Bilmiyorum işte içimden öyle geldi. Bu seride her seferinde bir başkasının yazısını paylaşacağım. Eğer sizde benim de yazım olsun derseniz yazılardan birinin altına yorum yapın ben size ulaşırım. :) 
28 Temmuz 2011

Ölü Sevici ~ Emre GÖKÇE


Suçsuz olduğum bir cinayetten yorgun ellerim..
Acılarına yeni bir tohum atıp güneşsiz ormanlarında çürüyecek bir fidan daha sana bu hoşça kal..
...
Öldüğümü anlattım,konuşma..


Kalakalınca anlarsın
Bir ölünün sana selam verip alamayışını
Ya da aradan geçen onca zamanda öldüğünü anlamayışını..

Sen yine seni haklı çıkartan yanlarınla soğuk bakışlarıma meydan okursun..

Hiçbir şeyi denememişken;


- ''denedim'' diye çekilmene lanet olası
- ''denedim dedim'' diye uzaklaşmana devam edersin..

Oysa ben artık seni sevmiyorum..


Sadece,ellerinde kanım dururken insanların içinde beyazlar içinde gezmene dayanamıyorum!

Öyle bir ben işte..

   Hayatımın neresindeyim hiç bilmiyorum. Çok büyük tahammülsüzlüklerim var artık. Kendime bakmak istemiyorum. Bu gördüğüm de ben değilim sanki. 35 Yaş şiirindeki gibi düşman kesildim tüm aynalara... Kendi kendime bile iyi gelmiyorum. Öyle kesif bir yalnızlık kokusu var ki üzerimde.. Ağlamak istiyorum, gözyaşlarımda arınırım belki diye.. Herşeyi yıkıp, döküp, kırmak istiyorum! Savaşlar çıkarmak istiyorum, ruhuma iyi gelir belki diye.. Herşey belkiler için mi, belki de.. 
   Aslında öylesine bir yalnızlık olmalı ki benimki dostlarla kaynayan bir derya.. Öylesine bir ben olmalıyım ki yeniden, varlığı yokluğundan âlâ. Öyle bir hayat olmalı ki benimki yakınımdan geçemediğine yanmalı yüreğin. Ah ben öyle bir ben olmalıyım ki çok uzun zaman öncesinden çıkıp gelmişçesine saf, masum ve hala çocuk.
   Biliyorum yaşamalıyım bu hayatı soluk soluğa, nefes nefese.. Her bir anın değerini bilmeliyim. Hepsi bir mücevhercesine.. Gel Hayyam'a kulak verelim bu gece. Aldığımız her nefesi fırsat bilelim seninle, ot değiliz ya yeniden bitmeyiz be! 
   İnsanız ya yaşarken bile ölüyormuş gibi acı çekmeyi severiz. Varlığına duacı olduğumuz kadar yokluğuna bedduacıdır kırık kaplerimiz.. Her seferinde yaralarımızı saracak biri çıkar iyileşiriz. Bir gün yeni bir surette gelirsin aniden, çatlamaya başlar dıştan sağlam görünen kalbimiz, kanar yine en derinden..
   Bu hikaye yine başa döner. Yine yeniden bir boşluk. Kimdik, kiminleydik bilemeyiz.. Yine bir tahammülsüzlük hatırlayamadık. Yine, yeniden, en baştan!! Çünkü bir zamanlar insandık. Doğumumuzdan ölümümüze kadar sevmeye şartlandık. Bu yüzden her geleni dost sanıp, bağrımıza bastık. En derinden, en sevdiklerimiz tarafından umarsızca kanatıldık.. Ümitli bekleyişlerimizde hunharca katledildik.. Ama yine olsa yine sevmez miydik?? Severdik be canım severdik!!


P.S: Yazıyı yazdım. Sissy'e okudum. 10 üzerinden puan ver dedim. Tam 6.5 diyordu ki, bak ayağımı yastığına koyarım iyi düşün dedim. :) 9.0 dedi.. Biliyordum, ben bir dahiyim!! Muahh!! :D
26 Temmuz 2011

Bu millete ne oluyooo??

  • Bu ergenler neyin kafasını yaşıyo böyle yahu? Hayır, onları da ergen gençlik olarak ayırmak istemiyorum aslında ama var bunlarda bi rahatsızlık. Yolda gördüm bugün bi kaç tanesini. Yakmışlar bi ateş tükürükleriyle döndürmeye çalışıyolar. Olum iyi misiniz siz ya?? Ateş hiç tükürükle söner mi?? Ne içiyonuz siz?? Valla mal demek istemiyorum size ama harbi öylesiniz he! Gerizekalılar.. Sonra da gençlik nereye gidiyor diye yaygara koparıyonuz. Merak etmeyin lan bi yere gittiği yok olduğu yerde duruyo mankafalar. Bunlar ne ileri gidebilir, ne de geri.. Dolayısıyla da geleceğin en etkili mesleği kaldırım mühendisliği olacak bakın demedi demeyin sonra he!
  • Bi de yerlere tüküren mankafalar var. Ne zamandır çemkircem bunlara da unutuyom. Hazır tükürükten girmişken devam edeyim dedim. Yolda görüyorum yaşlı başlı amcalar haaakk-tüüü diye koyveriyo. Anam siz manyak mısınız?? Yolun ortasına tükürmek niye? Hayır bi de çekiyo içine balgamı koyveriyo sonra.. Yaşlı başlı demicem bascam küfrü. Sonra da gençler terbiyesiz oluyo.. Küçük çocukları görüyom. Onlar da aynı ama dedesi yapınca, toruna ne denir ki?? 
  • Bu lafın sonunda şunu diyesim geliyo. Alcan bunlardan birer tane sallandırcan. Sonra bak bi daha yapıyolar mı? Tabi len, başka türlü olmaz!!
24 Temmuz 2011

Ahh Sıkıldım Artık!!!

     Hergün yeni bir katliam haberi, hergün yeni bir acıya uyanıyoruz.. Her gece bir yasa yatıp, her sabah bir cenaze merasimine kalkıyoruz.. Evet, hepimiz terörü lanetliyoruz.. Evet, hepimiz PKK'nın yok olmasını istiyoruz.. Ama hiçbirşey yapmıyoruz. Kim ne derse desin ne devlet birşey yapıyor, ne de millet.. Uyanalım artık yeter!! Benim içim acıyor, canım yanıyor. Sizin de yanmıyor mu?? O evlatlarını kaybeden aileler neler yapsın peki unutsun mu?? Ne yapmalıyız bilmiyorum ama artık birşey yapmalıyız bunun farkına varalım!!!
15 Temmuz 2011

Mimozaya konan yusufçuk..

Yaralarımızın payına kalan,
Kin davasıdır artık sevgilim.


 Gönül geçince ‘‘Gelme beklemem!’’ ve 
‘‘Bekleme gelmem!’’ dediğin o çoraktan,
Yaradaki kan da benim gibi kurudu çoktan.

‘‘Yalnızlık, âşıkların içindeki acının Türkçesidir.’’

Ben yazdım...
Sen de yazdır yüreğine bir yere!

Ben okudum...
Sen de okut gözlerine gecelerce!

Ben ezberledim...
Sen de ezberlet bedenine sessizce!

Bir daha görememek için seni,
Kurtulursam dönememek için sana,
Ayak bileklerimi kestim ben az önce...

Ya öldü de!
Ya da artık süründüğümü düşün ömrünce.
Ama emin ol bundan böyle sana geri dönmeyeceğime!

Emre GÖKCE
11 Temmuz 2011

Aşk..

   Hani bir söz var ya. Aşk bile bile delilik. Bence aşkın en güzel tanımı bu. Evet, aşk bile bile delilik! Bir taraf çok sevecek şayet öteki taraf hep eksik..
    Sen ne kadar seversen sev öylesi sevilmeyeceksin.. Çünkü aşkta hem sevmek, hem sevilmek yok ey dost. Ya seveceksin, ya da sevileceksin.. Niye karşılıklı olmuyor mu diye sorduğunu duyar gibiyim.. Olmaz canım olmaz öylesi.. Öylesi sevgi olur.. Sadakat olur.. Bazen dostluk olur. Ama aşk olmaz. Aşk her zaman tek taraflı olur. Aşk demek acı demek değil mi? Aşk yanmak değil mi? Zaten öteki taraf da sevse ne acı olur, ne yangın.. Aşk yalnızlığındır senin.. Dünya üzerinde cehennemi yaşamanın diğer bir adı.. Aşk asla sahip olamadığındır senin.. Ölüp ölüp de dirilmenin edebi tanımı.. Aşk her köşe başında onu hatırlamaktır. Bu yüzdendir dönemeçleri sevmeyişin.. Aşk her gece gözünden akıttığın incilerdir senin.. Gözümün nuru deyip de mi sevmiştin..?
     Aşk sensin.. Yalnızlıkla cezalandırılan da sensin.. Sahibi olduğun bu şehirde yürümeye korkan da.. Tam unuttum dediğin anda bir köşeden çıkan ona ait bir eşya ve kahrolan yine sensin.. 
     Bin kere seveceksin, bir kere aşk olacak bunun adı.. Bin gün mutlu olacaksın ama her gün içinde bir sızı.. Nerede, nasıl, kiminle ne yaşarsan yaşa aklının odalarının birince çınlayacak onun adı.. Lanet edeceksin, yine de içten içe o odadaki varlığına sevineceksin..
     Unutmak diye birşey yok. Sorma sakın.. Bir kere aşka tutuldun mu ömür boyu yanacaksın...
10 Temmuz 2011

Kayıp mı oldumm??

  • Bugün bütün günü evde geçirdim. Değişik bi deneyimdi. 
  • Sabah yatakta gözümü açar açmaz Tuğba Özerk'in el gibi şarkısı geldi aklıma. Bütün gün onu söyledim durdum.
  • Burada hava çok güzeldi. Rüzgarlı ama sıcak.. Hoşuma gitti. Kahvaltıyı denize karşı rüzgarla beraber yaptık.. 
  • Denize gitmek istiyorum bi arkadaş bulursam yanıma.. Herkesler bi yerlerde sıkıldım böyle de yalnızlıktan.. 
  • Kimse yok. Yapacak bişey yok. İçimde bi kara delik. Kaybolmuş hissediyorum.. Kayıp mı oldum acaba?? Kendimi kaybettim mi bilemiyorum ama yakında aklımı kaybedeceğim kesin..
P.S: Ne bir ses ne de haber gelmiyor artık senden. Öylece kalakaldım da deli hasretinle ben.. Bir yabancı selamı ile hüzünlere daldım. Kendi ellerimle ben, beni kederlere saldım...
9 Temmuz 2011

İstanbul ve ben çok yalnızız..

  •  Bu gece camdan dışarıyı izledim.. Denizi seyrettim. Şehrin ışıklarını.. Kendimi çok yalnız hissettim. Bütün gün etrafım insanlarla çevrili ama hepsinin içinde ben çok yalnızım.. 
  • Sabahın ilk ışıklarında, daha kargalar bile uyanmadan çıkıyorum evden sessizce. Kimse duymuyor gidişimi.. Biraz yürüyorum müzik eşliğinde ve servisime binip yola koyuluyorum. Yol uzun. Günün en önemli saatleri bunlar.. Derin alemlerde dolaşırken bi bakmışım, gelmişim..
  • Sonra kahvaltı faslı.. Burası zor yiyemiyorum. Bu durumda da herkes bana kızıyor. 
  • Çalışmaya başlayıp günün oyanlanma kısmına geçiyoruz.. İş varsa iş, yoksa kitap okuma, test çözme gibi işlerle kendimi meşgul ediyorum.. 
  • Yenilemeyen bi öğle yemeğinin ardından oyalanmalara devam..
  • Sonra da akşam.. Günün en zor ikinci kısmı.. Yine yormak kendimi.. Sonra eve yürüyüş yavaşça ve her akşam hiç gitmediğim en uzun bi yoldan gitmek.. Böyle yapıyorum artık nedeni yok..
  • Sonrası malum.. Yemek yemiyorum tokum diyerek. Duş alıyorum.. Belki ders, belki tv, belki pc. Sonra uyku...
  • İşte bütün bir günü böyle geçiriyorum.. Çok garip geliyor bana hala. Kendimin nasıl değiştiğini görüyorum.. Herkes görüyor. Herkes bana iyi davranıyor. Ama yapmayın böyle diyecek halim yok yine.. 
  • Herkes iyi olmamı istiyor. Bunun için uğraşıyor..
  • Sonuç mu?? İstanbul'da bir kız.. İstanbul ve ben ikimiz de çok yalnızız...
8 Temmuz 2011

Gittin değil mi? Şimdi ne desem kar yağıyor...

Senin gibiler vakitsiz susan aşkı severler
Seni bu kör kuyulardan salan neyin şarkısıysa
Gözlerinin kahvesinden içtiğimde oydu

“Şimdi eksilen her yanıma adını verdim
Bu yüzden güzelim ben…”

Dudağını düğümlediğim fırtınaları kopardım sonunda bir bardak su da
Sana dayanamadı bıçak kemiğe dayandığı kadar
Elbette unuturum sonunda
En fazla bir mevsim ağlarım
Alışırım yalancı baharlara ama;
Ama yine de biri beni kandırsın yokluğunda
Sen bu şiiri okurken ben başka bir şiir de olacağım
Başkasının kollarında da senin yollarını adımlamak varmış meğer
Sana anlattıklarım ne çok şey susuyor
Ve sustuklarım neler söylüyor

“Gittin değil mi?
Şimdi ne desem kar yağıyor…”
6 Temmuz 2011

Sonra...

Kendime sakladığım,senin bizden gizlediğindi.

Ucu paslı,sırtı terli,bir yüzü yaradan,diğer yüzü yârdan silüetli...

Bir bıçak kadar soğuğuz artık şimdi.

Aklımdan hiç çıkamayışını da çıkar aklımdan.

Sana bir daha dokunamayacak olmaksa beni bu kadar yalnızlaştıran,
Bileklerinle kes bileklerimi.

Ama bir daha dokun bana...


Kanım çekilirken de hep isterim ben katilimi.

Çıkan can mı çeker?
Akan kan mı çekecek?
İşte bu bilinmez...

Emre GÖKCE / Sonra...




Geceleri yastıklar,
Sabahları aynalar öptü en sevdiğinin ölüsünü.
Hissetmedin mi?

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.