24 Aralık 2013

Yazamıyorummmm...

   
   Bugünlerde hiçbir şey yazamıyorum. Aslında önceden yazdıklarımda yazıdan sayılıyor mu bilmiyorum? Sahi ne diyorsunuz bu konuda? Herkesin anlayabileceği bir şeyler yazayım istiyorum ama olmuyor. .s Yazılar hep özele kaçıyor nedense, beceremiyorumdur belkide.. Yazma işi bana göre bi iş mi onuda bilmiyorum. Sadece bir şeyleri kağıda akıtmayı seviyorum. Sanki yazdıkça içimdekileri boşaltıyormuşum gibi geliyor. Yazmanın da bi çeşit terapi olduğu ortada canlarım ama aslında spa falan da deneyebilirim dimi? :))
   Konu bulamıyorum yazmak için. .s Politika yavan ve boş bence üzerinde konuşulacak bir demokrasi olmadıktan sonra kaset skandallarını yazacak halim yok ya şekerim!! :) Kurgu yazmak hoş ama bu blog için boş bence, zaten bir şeyler kurgulayacak halim de yok şu günlerde. Gündemde olan şeyleri yazayım desem gazeteler yazıyor zaten bana ne hacet.. Söyleyin ben ne yazayım ya?? Yine seçme saçmalar yayınlamak kalıyor bana üzgünüm ama konu bulamadık yani. Aklına bir şeyler gelen olursa yorum atsın canlarım.. 


                                                                                                                               -seçme saçmalar iyi günler diler-


P.S: Bitanecik aşçım nice mutlu yıllara... .)

En delikanlı mevsimdir kış. Yüzüne yüzüne vurur yalnızlığını.



Not: Bu sözü ben nette dolaşırken görmüştüm. Altına "Orhan Veli Kanık" yazmışlardı ama nette yaptığım araştırmalar sonucunda emin olamadım yazarı kimdir.

Yakınlaş biraz, gidince kış oluyor biliyorsun.

demiş "Nurullah EREN"..


İçimdeki sıkıntılar aldı yürüdü tek başlarına iktidar oldular...


  • Sonra sen gittin uzaklara. Aramıza mesafeler girdi. Mesafeler girince suskunluklar girdi. Sen üzülme diye anlatamadıklarım ve senin anlatamadıkların girdi aramıza. Sonra sen gittin işte uzaklara birbirimizin bilmediğimiz, görmediğimiz diğer yanlarını gördük ve de özlemler girdi aramıza.. Özledikçe hırçınlaşmalar, hırçınlaştıkça suskunluklar...  İşte sen gittiğinde yalnızlık vardı sadece benim yanımda... Can acısı, hasret ve de gün geçtikçe büyüyen sevda... Gittin ama geleceksin de.. Gelene kadar bizi yiyip bitirmese bu kara sevda.. Sevgiliye mektuplar..
  • İş yerinde ayrı sıkılıyorum. Eve gidiyorum ayrı sıkılıyorum. İnsanlar zaten can sıkmak için yaratılmışlar mübarek... İçim bir fena oluyor artık.
  • Haftaiçi çok şükür bitti diye sevinmişken, cumadan başlayan pasta çalışmalarını hiç mola vermeden ancak cumartesi sabah yedi buçukta sonlandırabildik. Buna müteakip de sabah on buçukta geri kalktık. Bu uykusuzlukta bu bünye en nihayetinde kafayı yedi tabii ki de.. Ancak yeni açıldım gençler.
  • Pazartesileri hiç sevmem. Salı'dan da geçtim. Gelsin artık şu hafta sonu diye dualar üstüne dualar ettim.
  • 2 gün sonra blogumun doğum günü...
  • Bugün de hiç yazacak havam yok gerçekten. İçinizi daralttım biliyorum ama neyse depresyonuma verin.
  • Sevgiler. 
20 Aralık 2013

Cumalar Candır. :)


  • Hele de günün sonuna gelinmişken.. :)
  • Sabahtan beri bu resim yazı ekranında, yazı ekranı da önümde ama saçma sapan işlerle uğraşmaktan iki lafın belini bükemedim. :(
  • Gamze bensiz pasta malzemesi alışverişine gitti bugün gözüm yaşlı oturdum çalışıyorum. Ah o an orada olsaydım.. :(
  • Akşama çifte pasta çalışması var. Dükkan'dan canlı yayında olacağız hepsinizi beklerim. :)
  • Pastaya müteakip kesinlikle muffin de yapılacak. Cupcake konusunda henüz karara varamadık. :)
  • Kartvizitlerimiz geldi gözüm gönlüm şenlendi. Lakin az biraz da kızgınım o kartvizitin arkasını hangi akla hizmet siyah basmışlar ben bilemedim. :(
  • Şimdi işten çıkmadan patronum olacak Deli Kadın Müzeyyen'i  akşam içtiması için bir arayayım. Genel fırçamı yiyeyim sonrası o rahat ben rahat... 
  • Uzun uzak yollar gideceğim. Beylikdüzü istikametine gidecek olan varsa Zincirlikuyu'da görüşürüz. :)
  • Herkese selam eder, hızlıca giderim.
  • Applesodaa. :)

Ah hayalim...


Hayallerim arasında sevdiceğimle aynı eve sahip olup da her şeyiyle ilgilenmek başı çektiğinden resim tam benlik canlar.

Sevdiceğimin vereceği tepki de aynen resimdeki gibi olacaktır yüzde yüz eminim..
Bendeki bu fırın kullanma oranıyla hatta daha fazlası da olabilir. :) 

Not: Resmin kaynağı neresidir bilmiyorum. Bir google'a sormaya da üşendim açıkçası..

Sevdiceğime Mektuplar #2

Bugün 80. gün ve tam olarak hissiyatım budur. :(

Özledim sevdiğim...

Oyuna geldim!

 
   Son birkaç yılın problemi olarak kimseye güvenmeme huyu edindik toplum olarak. Aslında insanlara güvenme en azından bir şans verme taraftarıydım ta ki bu sabaha kadar. Bazen saflığıma şaşırıyorum. Aslında o kadar kolaymış ki beni yönlendirmek. Neden kolay biliyor musunuz? Çünkü güveniyordum. Hani arkadaşız ya aslında... Aslında işin aslı herşeyin kocaman bir yalandan ibaret olması...

   Sabah sabah güne böyle bir gerçekle ayılmama mı yanayım? Yoksa başka bir konu arasında bunu ağzından kaçıran kişiye bakarken hissettiğim düş kırıklığına mı? Bir anda kafamda herşeyin tak tak tak diye yerine oturmasına müteakip içimde açılan fay hattına mı?

   Filmlerde yapıyorlar ya hani tam karmaşık filmin en sonuna gelindiğinde kişinin kafasında görüntüler beliriyor eskiye dair ve birden her şey anlam kazanıyor... İşte o gerçekmiş.. Bu sabah bizzat yaşadım...

   Peki neden? Acaba neden yaptılar diye düşünmeden edemiyorum. Bu işin içinde 5 kişi var ve hepsinin kendince nedenleri vardı biri hariç ve ben hepsine aslında kızgın olsam da neden yaptıklarını biliyordum. Ama o sonuncu yok mu o... Asıl beni o oyuna getirdi. Ama işte neden? Onun görünürde bir çıkarı da yok ki? Neden yani?

   Gerçi neden aramamak lazım. İnsanlar 5 tl için birbirini öldürüyor da burada bir oyuna gelmişim onu mu sorguluyorum değil mi? Artık nedeni her neyse ne bu insanların bize yaptığını affetmiyorum. Dolayısıyla da buradan ayrılacağım. Kafamda yavaşça her şey yerine oturuyor ama şaşkınlığımı hala atabilmiş değilim. Ve o yüzümdeki inanamamazlık ifadesi de henüz taze..

   Kendi işlerime odaklanmalıyım ve sonra da alıp başımı gitmeliyim...
   Ama herkese kırgınım..
   İçimde kocaman bir boşluk...
   Yine aldandım...

Sevdiceğime Mektuplar #1


Sevdiceğim sen yokken kış mevsiminin de hiçbir anlamı yok.
Oysa ki en çok kışı severdim ve seninle tanıştığımızda sonbahardı. İlişkimiz başladığında kıştı.
Geçirdiğimiz kış mevsimlerinden en çok ellerimi senin ceplerinde ısıtttığım anları anımsamayı seviyorum. :)

Geldiğinde yine kış olacak. Ellerimin özlemini gidermeye kesin kararlıyım. 
Geldiğinde ellerim hep senin ceplerinde olacak. :)
18 Aralık 2013

Delireceğim...


  • Bu içimdeki sıkıntılar aldı yürüdü. Şu yalnızlığım gittikçe büyüdü. Sevdiceğimin hasretinden içim şişti. Gördüğünüz üzere hiç iyi değilim. Yakındır delireceğim..
  • Kendim için yeni bir dünya kurmaya çalışıyorum. Dükkan'ın işleriyle koşturup duruyoruz Gamzemle. İnsanın bir işe kendisinin kalkışması da çok garip... Herşeyiyle ilgileniyorsun ve yorulmuyorsun. Gece üçlere kadar mutfaktayız ama hiç sesimiz çıkmıyor. Bazen keki tutturamıyoruz ama umudumuz kırılmıyor. Yeniden başlıyoruz. Yeni bir yol açıyorum kendime. O yolda ilerlemek ve herşeyi unutmak istiyorum.
  • Hasretlik çekmek de çok zormuş bu arada ve insan herşeyi sevdiğine sırf sevdiğinden yapıyor. Özlüyoruz birbirimizi, birbirimizden çıkarıyoruz acısını. Aşkta mantık olmuyor lafları çok doğruymuş meğerse..
  • Bu haftasonu iki pasta siparişi var. Geçtiğimiz hafta siparişimiz yoktu ama boş da durmadık hani. İki önceki postta görebileceğiniz üzere dükkanın sitesi artık hazır. :) Hiç bilmediğim işlere kalkıştım ama site işini de biraz bildiğim yollara sokarak hallettim velhasıl. :) Kartvizitler de bugün yarın geliyor, ay değmeyin keyfime şekerim.
  • Değmeyin diyorum ama değiyorlar. Keyif falan bırakmadılar ki... İşyerinden bana artık fenalık geldi. Ciddiyim gerçekten geldi. Bu kadar mı sorunlu bir yer olur ya hiç bilmiyorum ben... Başkalarının arkasını toplamaktan bıktım. Depresyona soktular beni..
  • Zaten Güneşi Beklerken'in de yeni fragmanı yaynlanmadı. Fenalardayım.
  • Dükkan'da bir tur atmayı unutmayın. Sevgilerle Applesodaa...

Onun aklı bende...


Şimdi sözümü yuttum ve son bölümlerinde nihayet Kerem Zeynep'e açılacak gibi olduğundan diziyi izledim. 
Tabii sonraki bölümü de izledim. :)

Bu şarkı da son bölümde çalıyordu dilime dolandı, kaldı.
Şimdi siz biliyorsunuz tabii şarkıdan gına gelene kadar sadece bunu dinleyeceğim.

Gözlerinizden öperim.
Applesodaa

Nerelerdeydim??

Dükkandaydım casperlarım. 
Şimdi size dükkandan bir kaç fotoğraf göstereceğim ve sonrasında sizleri de dükkana beklemekteyim. :)


Burada Ceren Hanım'ın 1. yaş günü pastasını görüyorsunuz.
Bizim yaptığımız ikinci, bir müşteriye yapılmış ilk pasta kendileri. :)


Muffin'ler. :) Bizim evde artık normal kek pişmiyor. Bir misafir mi geliyor hemen evdeki malzemelere göre bir tepsi muffin yapılıyor. Lezzeti tartışılmaz. :)


Truffeler da pazar günümüzü şenlendirdiler. :)

Şimdi nerede bu dükkan diyenleri buraya alayım.
Sipariş vermeyen her bir Casper'a sevgiler saygılar sunarım..
13 Aralık 2013

Cumalar candır!


  • Evet bir cumalar candır yazısıyla daha yeniden karşınızdayız sevgili casperlarım. :) Lakin günün bitimine çok az kala bende de enerji kalmadı. Bende enerji kalmadığından da buraya günün anlam ve önemini yansıtan bir resim yerine, sevdiceğime selam olsun diye çok sevdiği bu şarkıyı koydum. :)
  • Mabel Matiz'e biz sevdiceğimle aramızda "Çirkin Sesli Adam" diyoruz. :) Çirkin sesli  falan ama yani adamın totalde üç şarkısını ikimiz birlikte dinlemekten de keyif alıyoruz. :)
  • Atkıda üçüncü leveldeyim canlarım. Yani sizin anlayacağınız üçüncü ipe hayırlısıyla geçmiş bulunmaktayız. :) Atkının bitmesi için ben son çeyrekte şiş tıkırdatmaya devam ederken siz de boş durmayın da kaybettiğim "sarhoş adamın yürüyüşü" adlı örgünün videosunu bir bulup atıverin gari. :) Hamile bir arkadaşım boyunluk aşerdi napalım yani şimdi örmeyelim mi bacım?
  • Bu arada yaptığımız keklerin, pastaların resmini koymadık diye mi sipariş vermiyorsunuz? Çok hainsiniz.. Tamam bende tembelim evet ama yine de insan meraktan olsun bir kurabiye sipariş eder. Hiç toplumsal kalkınmaya yardım etmeyelim değil mi? Siz sipariş vermezseniz, başkaları vermezse nasıl çıkacak bu karanlıklar aydınlığa.... :(
  • Bugün yine kafam nerelere gitti belli olmadığından saçmalama sınırımı da  geçmiş bulunmaktayım. Aman siz bana çok da aldırış etmeyiniz lütfen...
  • Doğum günüme bile sipariş alan sevgili corporate'imin ortağı Gamze'ye selam eder. Kendisini sevgiyle anarım...
  • Bu arada akşama şeker hamurundan gül, çan çiçeği ve kedi denemeleri yapacağım. Bu üçü arasındaki ilişkiyi lütfen sormayınız biliyorsam ne olayım. :) Yarın tatlı mı tatlı Zeynep Hanım'a gideceğim için elim boş olmasın diye kendisine de bir ufak pasta yapacağım :)
  • Şimdi bir sonraki haftanın siparişleri için malzeme listelerini çıkarmaya ve model düşünmeye gidiyorum.. 
  • Sevgilerle pastacı olma yolunun başındaki zorlu engelin üstünde oturan Applesodaa..
12 Aralık 2013

Çıkışa az kala..

   Yeni kurbanlarımı buldum. Teyitleştik, görüşme saatlerini ayarladık. Üzülüyorum ama bu benimkisi de bir yerde iş işte yapıyoruz mecbur...
   Dün Sevdaluk dizisini izledim. Böyle bir huzur bir dinginlikti ki üzerimdeki... Ah görmeniz lazımdı.. :) Bir yandan örgümü örüyorum. Bir yandan dizimi izliyorum, dinliyorum. Arada da şişimle başımı kaşıyorum. :) Allah değmeyin keyfime..
   Bu akşam da kısmetse aynı seremoniyi tekrarlayacağım ama izleyecek dizi yok. Artık ne çıkarsa bahtıma kısmet şekerim. :)
   Demet Akbağ demiştim bak unutturdunuz. Hükümet Kadın'ı geçen sene ilk izlediğimden beri Demet Akbağ hayranlığıdır ki bu bendeki aldı başını yürüdü. :) Lakin pek de güzel oynuyor şimdi demeden geçmeyeyim.
    Bugünü de kısmetse böyle bitirdik yavaştan ah yarım saat bir erken çıkış verseler de yine neşemi bulsam.. 
   Neyse Albeni eşliğinde iş yerindeki son dakikalarımı en azından ağzımın tadı bozulmadan geçireyim. Bu arada Albeni ile bir reklam anlaşmam yoktur. Lakin illa ki Applesodaa'cığım biz sana bi koli yollayalım derlerse de "Ay şekerim alamam." diyemeyeceğim. :)
   Applesodaa kasvetli ofisten içindeki son neş'e kırıntılarıyla bildirdi. :) Kıymet de bilmiyorsunuz lakin....

Karlı sabah...


  • Bu sabahta yine karlarla uyandık. Bizim ev inanın ki dışarıdan daha da soğuktu. Küçük bir kuzey kutbu olan evimizi bilenler bilirler. Uyanır uyanmaz kanım damarımda dondu sanki...  (Doğalgaz sobalı evlerin temel problemi sadece tek bir odanın ısıtılabiliyor olması. Kombi şart...)
  • Dışarısı eve göre nispeten daha sıcak olduğundan biraz keyfim yerindeydi yollardayken açıkçası. Ayrıca Büyükşehir de deli gibi çalışmış haklarını yemeyelim. Bütün yollar açıktı. Otobüsler tıkır tıkır işliyordu. Hatta insanlar arabalarını bırakıp toplu taşıma kullandıklarından yollar da bomboştu. :) 
  • Şimdi günün ilerleyen saatlerinde vakit sanki durdu da hiç geçmiyormuş gibi geliyor bana. Hatta bugün lanet bir pazartesi havası veriyor. Tatile bir gün kaldı diyen perşembeye hiç benzemiyor.
  • Bu arada sevdiceğimin selamı var sizlere. :) Sevdiceğim demişken dün birinci ip bitti de ikinciye bile başladım. Atkı örmek bizim işimiz 1991'den beri. :)
  • Bugün kırk kişilik bir doğum günü pastası her an sipariş edilebilir ve bunun tüm stresini hissediyorum üzerimde ben. :( Bu hafta sonuna  plan yapmıştım ama iş plan falan dinlemiyor. Yine de planımı da uygularım pastamı yaparım. Ama pasta iki katlı olacak. Hayat çok zor doğrusu. :(
  • Ayrıca bir de kartvizit peşinde koşturma olayım var ki sormayın evlere şenlik. Kendi kartvizitimizi kendimiz online olarak tasarladık. Sonra da sipariş ettik. Tasarıma laf yok, güzel oldu da... Kalitesi nasıl olur onu hiç bilemiyorum... Ucuz etin yahnisi gibi olmasın da sonra...
  • Neyse şu son beş dakikada ne oldu bilmiyorum ama içimdeki bütün enerji bir anda kaydoldu gitti. Gideyim iş yerine yeni kurbanlar bulayım. Buranın nasıl lanet bir yer olduğunu bilmiyor ki zavallılar mühendis aranıyor ilanını görünce koşarak geliyorlar. :(
  • Applesodaa ofisten içinde bir ton sıkıntıyla bildirdi. Selamlar, saygılar.
11 Aralık 2013

Ah yağmur dönerken kara...


  • Günün anlam ve önemine ithafen bu şarkıyı seçtim canlar. Her ne kadar Ankara şehrini pek sevemesem de Vega'nın sesi hürmetine. :)
  • Henüz işten çıkabilmiş değiliz. Yirmi  dakika sonra çıkacağız. Kar nedeniyle bize sadece ve sadece yarım saatçik erken çıkış verildi anlayacağınız. Dertliyim, kederliyim...
  • Eve nasıl gideceğimizi ciddi ciddi düşünüyorum. Yani aşırı bir trafik olacağı malumumuz. Acaba otursam bir yerlerde vakit mi öldürsem?? Düşünmeye devam edeyim.
  • Dün elbetteki gittim o ipleri aldım. :) Hatta atkıya da başladım. Sevdiceğimin üşümemesi için önümüzdeki hafta sonuna kadar yetiştirmem lazım. Durmak yok örmeye devam. :)
  • Haftasonu minik bir pasta yapıp şirin mi şirin bir hanımefendiye ziyarete gideceğim. :) Ona da bir atkı örmeyi planlıyorum ama yetişecek mi bilemedim. :)
  • Son onbeş dakika kalmış gideyim de aheste aheste toparlanayım. :)
  • Bol karlı seyahatler. Applesodaa..
10 Aralık 2013

Bugün...

   
   Ben anladım bugün Peter Pan'ın neden hiç büyümediğini.. Düşünsenize bir; şimdi kar yağacak ve çocuklar gülüp, eğlenip, poşetlerle kayarken biz büyükler ise işyerinde camdan dışarıyı sıkıntıyla seyredeceğiz.
   Onlar kar yağıyor diye mutlu olurken; biz akşam oluşacak trafiği düşünüp hüzünleneceğiz. Onlar ıslanırken kahkahalar atarken, biz yollarda hiç tanımadığımız insanlara sırf sinirimizden bağırıp, kalplerini kıracağız.. Onlar eve girince biraz daha dışarıda kalıp kar keyfi yapamamanın burukluğunu yaşarken; bizler eve vardık diye derin bir oh çekeceğiz.
   Kar yerden kalkana kadar her gün söyleneceğiz. Her gün biraz daha suratsızlaşacağız. Sürekli kardan şikayet edip, sevimsiz çekilmez mahluklar olacağız..
   Oysa ki çocukluğumuz hiç gelmeyecek aklımıza, hatta aklımızın ucundan bile geçmeyecek. Kara bakıp da bir tebessüm bile etmeyeceğiz. 
    Bizde genç olmuştuk sizi anlıyoruz laflarının külliyen yalan olduğunu şimdi anladınız değil mi? Bu yıl kar yağdığında bir kere olsun kar topu oynamaya çıkacağım. İçimde hep bir yanım çocuk kalmalı. Çocukluğumu, çocuk yanımı unutmayacağım. Büyümek dünyanın  güzelliklerine kör olmak demekse biraz büyüyüp, biraz çocuklaşacağım. :)

Yağarsa yağmur yağar...


  • Bugün kar yağacak dediler. Gözlerim camlarda kaldı ilk düşen karı ille de görmek istediğimden.. Ancak bize yine hasret, bize yine hüsran... Oysa ki bembeyaz bir sabaha uyanacağım düşüncesiyle uykuya dalmıştım. :(
  • Resmin faziletine gelirsek; sabah aynen bu resimdeki gibiydi yollar. Şemsiyelerin savaşı bölüm bir. Aman benim şemsiyem bir başkasınınkine değmeye görsün hemen şöyle gözlerini belertip bakıyorlar. Allah'tan ufak tefek minnacık birşeyim de küçük kız çocuğu sanıp gülümseyip gidiyorlar. Minyon olmanın ekmeğini çok pis yiyorum ne yalan söyleyeyim. Hem otuzumda bile 20 göstereceğim şekerim bundan iyi daha ne olsun. :)
  • Dün akşam İstanbul trafiği felç falan değil doğrudan kangren olmuştu. Annemin arayıp uyarmasıyla beraber Beşiktaş'tan ip alma işini erteleyip doğrudan metrobüsle eve geçtim. Ama o ipler alınacak. Alınmalı. Bu akşam kısmetse kar yağarsa erken çıkarım da geçerim inşaallah. :) Gerçi hala yağmadı...
  • Bu arada İstanbul'un trafik sorununun asla ve kat'a çözülemeyeceğine dün akşam kesin karar verdiğimden bu sabah kendimi yormadım ve trafikte bir güzel otobüste uyuyup dinlendim. Kesin çözüm olarak ise sevdiceğimi de ikna edip izdivacımızı yaparken başka bir şehre taşınmayı çok fena planlıyorum.. :) İstanbul ben bir ihtimal hani, olur ya gidebilirim. Hazırla kendini...
  • Akşam saatlerine doğru bu kar kesin gelecek diyorlar lakin o kadar geç vakit gelirse işten erken çıkamayız ki.. :( Erken çıkasım var... Çıkmam lazım...
  • Kafam bugün çok karışık.. Şiddetli karın ağrısıyla beraber, mide bulantısı ve halsizlik de diğer belirtilerim.. Sanırım tükenmişlik sendromum var.. Bu iş, bu deli patron beni bitirdi canlarım..
  • Neyse artık neyi anıp da ne hazırlamak gerekiyorsa, patron geldi. Ben kaçtım.
  • Sevgiler, saygılar..
9 Aralık 2013

Öğreniyorum..

Derler ki: "Kişi kendinden bilir işi."
İlk bakışta size bir anlam ifade etmediyse de bu laf yabana atmayın derim.
Sizi gerçekten tanımayan, bilmeyen insanlar her zaman sizi kendisi gibi zannetme hatasına düşecektir.

Kendisi çıkarcı, kurnaz, saman altından su yürüten bir kişilik sahibi kişiliksizse, sizi de öyle görecek, size de öyleymişsiniz gibi davranacaktır.
Alınmayın, hatta kızmayın bile sadece gülümseyin. Çünkü aslında bir kişi size nasıl davranıyorsa bu onun kendi kişiliğinin bir yansımasıdır.
Eğer size güvenilmez biriymişsiniz gibi davranıyorsa, kendisi asla güvenilmeyecek biridir.

Yani demem o ki: Bir insan hakkında hiç bir fikir sahibi değilseniz. İnsanlara davranışını inceleyin.
Peki ben bu kanıya nereden mi vardım?
Bizzat yaşladım.
Öğreniyoruz yavaş yavaş değil mi?

Bekledim bekledim de meyve de veremedim...


  • Bu resim hepimizin doğasını anlatıyor kanımca. Kimse de "Ay şekerim ben hiç böyle biri değilim." demesin. Demesin gelir itina ile döverim bizzat çünkü. Türk milleti olarak hepimiz tembellikte yüksek ihtisas yaptığımızdan. Öylesine boş boş beklemek de tabii ki bizden sorulur. :) Özellikle ben cumaları öyle böyle değil nasıl bekliyorum bilseniz. Neyse geçelim bu maddeyi uzadıkça uzadı fazla çiğnenmiş sakız misali...
  • Kış geldi mi adettendir illa ki bir adet örgü örülür. Bende bugün gidip ip alacağım. Geçen sene takmadığım halde milyon tane boyunluk ördüm kış boyu, e tabi ki bu durum kız arkadaşlarıma yaradı. Sıcacık geçirdiler kışı. :) Bu sene dedim koy kızları bir kenara, sevdiceğime atkı örmeye karar verdim. Yılbaşına kadar durmak yok yola devam o örgü yeni yıla girmeden bitecek arkadaşlar. :)  
  • Hafta sonu yine bir adet pasta üzerinde gözlerimiz uykusuzluktan pörtleyene kadar çalıştık. Gamze Hanım'ın yoğun çemkirmelerine boyun eğerek ilk üç boyutlu pastamızı da yaptık. İkra bebeğe yolladık. :) İnsanları böyle şeylerle mutlu etmek çok güzel bir duygu. :) 
  • Evet evet inan olsun ki bir ara o pastaları buraya koyacağım. :) (Kimse bu dediğime inanmadı fakat neyse.)
  • Herkese Hükümet Kadın'a gitmeyi tavsiye ediyorum bu arada. Şu soğuk, suratsız kış günlerinde insanın içini sıcacık ısıtıyor filmin neşesi. :) Bir araya buraya Hükümet Kadın'la ilgili bir yazı da gelecek. (Amin inşaallah...) Kısmetse yıl bitmeden şu yazıları aradan çıkarırım gibime geliyor.
  • Neyse ben öyle bir can sıkıntısıyla gelmiştim. İşten çıkmama 45 dakika kalmış olmasının hazzıyla gidiyorum. İp lazımsa Beşiktaştaki pasajda bulunan kurdelacıda bu akşam görüşelim. Gözlerinizden öperim. Yarın kar yağacakmış sıkı giyinmeyi unutmayın derim. :)
  • Applesodaa, Etiler ofis. 
29 Kasım 2013

Cumalar Candır, Canandır...


  • Bugün sizce de çok güzel bir gün değil mi? :) Bence öyle şekerlerim.
  • Yağmurun en nihayetinde dinmeye karar vermesine müteakiben trafiksiz bir güne uyanmak, kendi işimi kurmuş da patron olmuşum gibi sevindirdi beni. :) 
  • Her ne kadar yataktan sürünerek kalksam da ve kendi kendime "Ah noluuur 2 dakika daha.." diye ağlasam da otobüse bindikten hemen sonra yolun açık olduğunu gördüğüm an gecenin bir yarısı güneşi görmüşüm gibi oldum. :) Sonrası bir huzur, bir güzellik. :) 
  • Tüm yol boyunca kitabımı açtım ve yavaş yavaş okudum. Rabbimin hikmetinden sual olunmaz işte günlerdir bitse de kurtulsam dediğim sıkıcı kitabın bile bir anda güzelleşesi geldi günün şahaneliği karşısında.. :)
  • Şimdilik herşey olağanüstü bir sessizlik, sükut ve huzur halinde seyretse de günün güzelliği her an bozulabilir. Zira henüz sevdiceğim aramadı ve bazı günler gerçekten hiç keyfi olmuyor. E onun keyfi olmayınca benim hiç ama hiç olmuyor. :( Ve tabii ki patron faktörü de var kendisi henüz teşrif etmediğinden bugünümüze nasıl bir olay getireceğini de bilmiyoruz.
  • Doğum günüme son bir ay kızlar heyecanlanıyorum. Acaba bu sene neler istesem... Sanırım ilerleyen günlerde bu konu üzerine çalışacağım.. :)
  • Eğer günü böyle güzellikle sonlandırabilirsek yarın bu keyifle dikiş nakış işlerine el atacağımdır sanırım. :) Bu hafta dikişleri hallettim, hallettim yoksa önümüzdeki üç hafta boyunca siparişlerimiz olduğundan pastalardan nefes almaya bile sıra gelmeyecek. :) 
  • Bir ara ciddiyetle ve hakikatle buraya o pastaların resimlerini koyacağım. Biliyorum inanmıyorsunuz ama koyacağım canlarım.. İnanın lütfen..
  • Bana okuyacak kitaplar, filmler lazım. Siz casperların da artık bir işe yaramanız lazım ama lütfen yani bir yorum bırakın da blog şenlensin... :( Üzülüyorum farkında değilsiniz...
  • Neyse artık gidip biraz çalışıvereyim bari ben.
  • Resmi Niyans'ın blogundan çalıntıladım. Bilginize.
  • Sevgiler, saygılar.
27 Kasım 2013

Yüreğinde isyan varsa gel yanıma, yanı başıma...

   -Şarkının devamını hiç getirmiyorum, çünkü konu dışı kalabilir kendisi. O sebeple dinlemek isteyenleri şöyle alayım.

   -Resim kesinlikle benim iş dünyamı yansıtıyor. Çalışmak istemiyorum ve bu içimde bir kara delik misali büyüyor, büyüyor, büyüyor. Neden bende işini seven insanlardan olamıyorum hiç bilmiyorum. Sanırım bu iş bana göre olmadığından ruh halim bekleye bekleye lapaya dönmüş mercimek çorbası misali şişti de şişti.

   -Neyse ruh halimi geçelim. Geçmezsek ben bu baskıya dayanamayıp patlayacağım..

     -Dünü kendime tatil ilan ettim ve de işe hastalık sebebiyle gitmedim, ki bu hastalık beni perişan etti, sürüm sürüm süründürüyor. Burnum tabiri caizse bir musluk misali kendini koyverdi. :(

   -Bu aralar biraz film izlemeye verdim kendimi. Dün "Now You See Me"yi izledik sisterla ve de yaratıcı olmasına rağmen çok da açmadı ikimizi de. Daha öncesinde ise ben sırf Alexis Bledel uğruna "Violet&Daisy" filmini izledim ama kesinlikle berbat ötesiydi. Onun öncesinde ise "Suç Çetesi" ni izledim. Fragmanına bayılmıştım ve film de kesinlikle yanıltmadı. Biraz "Django"yu andırıyordu sonu ama mükemmeldi. :) Tabii Ryan Gosling de öyle. :) Bu aralar izlediğim hatırda kalacak güzel filmlerden biri de "Remember Sunday"di. :)

   -Kendime okuyacak yeni bir kitap arıyorum. Önerilere açığım.

   -Bir de Kore dizisi izlemiş bitirmiş bulunmaktayım. Benim izlediğim ilk Kore dizisiydi "The Master Sun" ve kesinlikle güzeldi. Hikaye sıkmadan 20 bölümde final yapmaları ise beni cezbeden başka bir unsur oldu. Tavsiye ederim. :)

   -Biraz oradan, biraz şuradan, biraz buradan toplama bir yazı oldu ama hastalığıma verin üzerime gelmeyin.

   -Applesodaa. Ofis. (Mesai saatinden çaldım sizin için...) 

22 Kasım 2013

Zor değil..

Deniyordum seni, sen seversin bunu..
Sevmediysen peki, sen tamamla sonunu...

Aslında zor da değilmiş gibi yapıyoruz.
21 Kasım 2013

Bu aralar, şu sıralar...


  • Aşure mevsiminin gelmesiyle beraber annem de ömründe ilk kez aşure yapmaya meyletti. Bakalım sonucunu bu akşam göreceğiz. Zehirlenmezsek eğer canlarım bu yakınlarda yine gelirim.
  • Babam evdeki cevizler bitmesin diye akşam çaylarını kayınpederimde içmeye karar verdi. Eee onlarda ceviz çokmuş ama öyle diyor.
  • Bu aralar canım bir kabak tatlısı çekiyor ki anlatamam size. Lakin anneme ben şimdi kabak tatlısı yap desem. Yine bana hasret, yine bana hüsran olacak. Çünkü annecim son iki senedir tüm kabak tatlılarını istisnasız yaktı. Şimdi bir kabak daha mundar olmasın, gönlüm elvermeyecek.
  • Bu sırada çok mükemmel bir doğum günü pastası yapıp, sattık. unutmazsam eğer onun da resmini eklerim bidenelerim. :) 
  • Havaların tamamen kararsız olmasından dolayı, bende kararsız bir hastalık geçiriyorum. Turp gibi olmama rağmen sesim nereye gitti belli değil. Günler geçti, sen gelmedin be güzelim. Neredesin ey insafsız... :(
  • Gideyim bir kış çayı daha içeyim ben. Selamlar saygılar...

Evrene mektubum var..


Şu evrene mesaj yolladım, pozitif enerjimi yolladım vesairelerine hiç inanmasam da denedim yavrularım. Sırf sizler için kendimi ne hallere soktum görün, duyun... 

Neyse işte konuya gelirsek, ne zaman evrene mesaj yollasam. 
Evren cevaben bana kocaman bir sessizlik yolluyor.
Ama artık çok sıkıldım bu evrenin beni takmamasından şimdi de evrene iadeli taahhütlü mektupla şu resmi yolluyorum..

"Hep istedim, hiç olmadı." Eee artık "Daha da Davos'a gelmem!" yani. Senden bir şey istersem bir daha bu daha iki olsun canım.

Susmadım, susamadım..


Sylvia Plath kimdir bir fikrim yok canlarım. 
Google amcama sormaya da üşendim..
Ama şu resimde yazan söz yeminle bak beni anlatıyor. 
İç sesim benden ayrı yaşıyor gerçekten, sus desen susmaz. 
Kendi kafasına göre takılıyor işte. 
Burada yazdığım bütün yazılar da bu iç sesimi susturma çabalarımdan.. :) 
Susmuyor ne yapayım?
Yakında roman falan da denemeliyim bence işte o denli geveze bu iç ses...

51. Gün


   51. günün öğleden sonrası şimdi. Gittin gideli kendi kendime yetmeye çalışıyorum. Yetemiyorum tabii ki..

   Sen gittin gideli sabahın köründe beni kaldırıp, hadi diye götürdüğün kahvaltılara hasretim..

   Akşamları, gece, sabah vakit ne olursa olsun seni arayıp da boş boş konuşmalarımla seni taciz etmeye hasretim.

   Senle yola çıkıp da "Tuvaletim geldi, benzinlik yok mu?" demeye, Ankara tabelalarını saymaya hasretim...

  Akşam yemeklerinde ara sıra göz göze geldiğimizde birbirimize yolladığımız minik gülümsemelere hasretim..

   Sen gittin gideli, her şeyi koy bir kenara sana hasretim.. Özledim sevdiceğim çok ama çok özledim..

   Bir de işte bu resim var ne zaman baksam kendimi görüyorum bu resimde.. Çünkü elimi uzatıyorum sen tutamıyorsun.. Gel de sımsıkı tutalım birbirimizin elinden...
15 Kasım 2013

Herkes bazen kaçmak ister.


  • Herkesi bir kenara koyalım da en çok da benim kaçıp uzaklaşasım var her şeyden. Sanki üzerime bir fil oturmuş gibi hissediyorum. Ya da kamyon çarpmış gibi, silkinip de atamadığım bir ağırlık var üzerimde...
  • Havalar da hiç yardımcı olmuyorlar sağolsunlar. (Bu havalar kaç kişiyseler artık? Ayrıca resmiyetime bakılırsa önemli iş adamı gibi görünüyorlar.) Sanki kar yükleniyor bulutlar. Bu sene kış erken gelecek derim hiç de engin olmayan hava tahmin tecrübelerime dayanarak. 
  • Hani hep deriz ya alıp başımı gitsem uzaklara. Sahi o nasıl oluyor? Nasıl olduğunu bilen varsa, ben bir kez yapmıştım diyen varsa bir el atsın konuya, bir fikir versin.
  • Artık geceleri kabus görmüyorum çok şükür ki. Rüya alemim oldukça karışık olmakla beraber, rüyalarımı anlamaya çalışmak ise sanatsal filmleri anlamaktan daha zor inanın ki. Bir süre önce her gece kabus görmeye başladım. Aylar sonra normal rüyalara geçtik ama onlar da normal olmaktan biraz uzaktı. Uyandığımda gece boyu spor yapıp, uykusuz kalmış gibi bitkin oluyordum. Şimdilerde ise bebek gibi uyamama rağmen, sabah kalktığımda dayak yemiş gibi hissediyorum. Ya Rab hikmetinden sual olunmaz ama gör halimi artık...
  • Sevdiceğimde bildiğiniz üzere (nasıl bilmeyeceksiniz ki her konuyu oraya bağlıyorum) uzaklara gitti yine. Hasretlik çok zormuş ben bunu öğrendim, artık bunu bilir bunu söylerim. Bir de o gittiğinden beri şu resim gibi siyah beyaz sanki her şey. Mazhar Alanson'un reklam müziğine geliyor konu "Hayattan rengi alın, geriye neyi kalır ki?" İşte sevdiceğim gidince hayatın tüm rengi, neşesi, eğlencesi, mutluluğu da gidiyor onunla beraber. Bana bir burukluk, surat asmak ve böyle her yere yaza yaza okuyan varsa eğer işkence etmek kalıyor. 
  • Dayanın canlarım son 11 ay.. :(
  • Applesodaa. Sevgiler. Saygılar.

Bir yağmur bekliyorum, bizi bize anlatsın.


Ne zaman ki sevdiceğimi uzaklara yolcu edecek olsak, gün yağmura duruyor.
Zaman zaman inceden çiseliyor. Zaman zaman ıpıslak ediyor.

Ne zaman ki senden uzak kalacak olsam, sana güçlü görüneceğim diye ağlayamıyorum ya sevdiğim. 
Gökyüzü yerime ağlıyor. Gökyüzü yağmur ağlıyor.

Anneme kalırsa bereketten, rahmet nihayetinde ama bana kalırsa işin hikmetinden.

Şimdi ne zaman yağmur yağsa orada bil ki, ben seni düşünüyorum. O yüzden tam da şimdi bir yağmur bekliyorum, bizi bize anlatsın.

Not: "Bir yağmur bekliyorum, bizi bize anlatsın." Abdurrahim Karakoç'un bir dizesidir.   

Her şeyden biraz kalır..


demiş Turgut Uyar. 
Bazen öyle güzel söylüyor ki birileri, üzerine ne söylesen eğreti kalır.
O yüzden hiç birşey söylemeye gerek yok bence.
Ne söylesem zaten eksik kalır.

Bahçada yeşil çınar...


Çalıkuşu'nu pek takip edemiyorum ama kızkardeşceğizimin severek izlediği tek Türk dizisi olması dolayısı ile kendisi konudan haberdar olmuş ve de sabah sabah beni de haberdar etmiştir. :) 
Fahriye Evcen de gayet dinlenebilir yorumlamış. :)

Bu türkünün de bende yeri bir ayrıdır.
İlk kez sevdiceğimle beraber dinlemiştim bu türküyü hemde canlı performanstı.  :)

"Bahçada yeşil çınar, boyun boyuma uyar. Ben seni gizli sevdim, bilmedim alem duyar."
Bu dörtlükte en sevdiğim kısmıdır. :)

Toplu taşıma heryerde sevgilim!!


Bu resmi çok beğeniyorum, ne zaman görsem hafif bir tebessüm oluşuyor yüzümde.
Devir şimdi modern Ferhatların devri. 
Kimse kimseden dağları delmesini, imkansızı yapmasını beklemiyor da, "Gel" dediğimizde sorgusuz sualsiz gelecek bir sevgili cümlemizin hayali. :)

E bu durumda teşvik etmek lazım karşı tarafı kızlar. 
Haydi şimdi hep beraber tekrar ediyoruz.
  " Sevgilim Ferhat olmana gerek yok. Bin dolmuşa gel.."

:)

Sevgiler, saygılar.
14 Kasım 2013

Sevdiceğim...

Hayatımsın. Bunu bilmeni isterim.
En önce bunu bilmeni.



   Canım, sevdiğim, yüreğim...

   455 km. 6 saat 40 dakika. 
   İşte o kadar uzak olacağız birbirimize. Her nerede olursan ol benim kalbim gelir seni bulur..

   İçimde bir acı var şimdi, gideceksin diye. Ah gitmen gerekmese keşke.. Ama olsun. Ben beklerim. Çünkü sen beklemeye değersin...

   Seni çok seviyorum!
7 Kasım 2013

Bu yağmurlu sabahta...

  • Bu sabah aklıma hepsi birbirinden alakasız olmakla beraber içinde yağmur geçen dünya kadar şarkı geliyor. Sanırım bu yağmurlar beni kötü etkiliyor. Şarkıları örneklendirirsek.
  • Ruh halimin karmakarışık olduğunu yukarıdaki şarkılardan anladınız sanıyorum. Velev ki bunda gün aşırı istifa etmeme rağmen istifamı kabul ettiremeyişimin etkisi oldukça büyüktür. Bunun yanı sıra (dert de hiç bitmiyor anasını satayım) sevdiceğimin izne gelişi yılan hikayesine döndü. Ha bugün, ha yarın diye diye iki haftayı devirdik. O yollar bizi birleştirmedi halen..
  • Evden pasta, kek işine girdik hatunlar hepisinize duyurulur. Bilimum kek, kurabiye, pasta yanı sıra hediye paketleri, nikah şekerleri yani demem o ki Allah ne verdiyse biz size yaparız Gamze'mle. Ticari bir hamle olarak şimdilik fiyatlarımızı düşük tutuyoruz. Feys, tvikır ve instegramda bizi "Küçük Süprizler Dükkanı" adı altında bulabilirsiniz. Yakında internet sitemizi de hizmete sokmamıza müteakiben her yerden rahatsızlık vereceğimiz duyurulur. "Şekerim aklımda şöyle bişey var ama nasıl yapılır bilmiyorum?" ile başlayan tüm cümlelerinize derman olunur. :) Daha sonra bizim minnak tükkanla ilgili detaylı bir post ile dünya aleme yayında bulunacağımı da belirteyim. Bu madde çok uzadı geçelim lütfen.
  • Ne zaman yağmurlu bir sabaha uyansam güne bir - sıfır yenik başlıyorum. Islanmaktan zerre hoşlanmayışımı, kendimi yağmurda eriyecek şeker zannettiğimi bilen bilir, bilmeyenlere selam ederim. Velhasıl ki ben yağmurun 'y'sini görse dize kadar çizmeleri çeken, işe giderken ıslanmaktan öleceğimi zanneden ve ıslandıkça şirretlik oranı yükselen bir insanım. Hal böyleyken otobüste, vapurda neler çekiyorum varın siz bir düşünedurun. 
  • Tabi bence sadece benle alakalı değil bu durum. Misalen bu sabah bakıyorum, yağmur herkesi birazcık gergin yapmış. Aman birinin şemsiyesinin suyu ötekinin papucuna düşmesin hemen karşıdaki kişiyi öldürüp, parça pinçik edip, o parçaları kedilere yem edeceğini ifade eden bir bakış yollanıyor.
  • Buradan çıkarmamız gereken sonucu da yazarak konuyu bağlayayım iyice sırılsıklam olma yolunda ilerliyoruz yoksa.. Heh işte anafikre gelirsek; yağmurlu günler herkeste bir gerginlik bir mendeburluğa neden oluyor görüldüğü üzere, ben görmedim diyenlerin hemen bir toplu taşıma aracına binmesi salık verilir. Ayrıca yağmur ve romantik kelimelerini aynı cümlede kullanmaya kalkan adamın dilinden dolma yaparım. Kesinlikle yağmurlu günlerde hele ki yağmur altında el ele diz dize yürümeyle romantiklik falan olmaz. İnsan sırılsıklam olmuş, su bilmem bi yerinden çıkmış romantiklik de hangi gavurun oyunuymuş? Niye sinirlendim bilmiyorum lakin neyse herkese benden çay, selamlar, saygılar..
  • Bu yazının asıl şarkısı Vega'dan "Bu sabahların bir anlamı olmalı." olsun. Çünkü bence bu sabah güzel bazı birtakım haberler alabilirim. Amin inşaallah. :)
  • Applesoda, Etiler-İstanbul.

4 Kasım 2013

Bazı vedalarda hoşçakal denilmez...



Evet hoşçakal denilmez. Bazen istifa ediyorum denilebilir. Şahsımın az sonra yapacağı gibi; şu anda çay ve hoşbeş eşliğinde size sesleniyorum, sonra da istifa dilekçemi yazacağım. Peki ne mi oldu?

Ah ne çok şey... Şimdi her şeyi geride bırakmış ve kafamı toplamış olmamla beraber bana uzun süredir sıkıntı veren bu işten uzaklaşmaya yönelik aldığım kararın dinginliği var üzerimde. Bundan sonra ne mi olacak? Bilmiyorum ki bende, bekleyip göreceğiz hep birlikte.. Hayat bakalım bu sefer nereye savuracak. Şu sıralar hiçbir şeye üzülmemeye karar verdim artık. Çünkü sevdiceğim gelecek. 
Ve herşeye rağmen işin ucunda ölüm de yoksa hayat güzeldir. 
Bunun filmi de vardı izleyeyim bari bir ara.
 Herkes bana yeniden iş baksın. Bu sefer bu dediğimi de ciddiye alın ama artık.
Gözlerinizden öperim..

Applesoda
Ulusa Seslendi.

Not: Başlık bir şiirden alıntı ama şimdi hatırlayamadım. Blogda arşivde var arayan bulur. ;)
31 Ekim 2013

Acısından.

   İçi acır insanın, kelimeler yetmez anlatmaya. Belki de kelimelere kızmıştır anlatamaz. Bazen konuşmaya, bazen susmaya düşmandır. Can acısından bir orta yol tutturamaz. Mutluluğu yakalayamayışındandır aslında hep bunlar. Kovalayıp tutamayışından. Sonra bir gün gülmek gelir içinden, bakar unutmuş gülmeyi, o da acısındandır.

   İnsanı en çok sevdiği öldürür ya aslında hepsi bundandır.

   Resmin çevirisi: Çünkü kimse beni senin kadar mutlu ve üzgün yapamaz. (Tam çevirisi için bir bilene okutup, üfletiniz.)

Sadece mutsuzsam...




Ve gözlerin gelir geçer içimden,
Su içerken,
Sen sokulurken akşam kızıllığına,
Ekmeği bölerken,
Yalnızsam, yıllar nasıl geçmişse aradan,
Unutmak kolay sanmışsa şarkılar,
Şiirler yalan yazmışsa ayrılığı,
Kör olsun sözlerim, unuttuysam adını,
An gibi aklımdasın...
An gibi aklımdasın...
Aklımdasın....

İbrahim Sadri
28 Ekim 2013

I love you and I miss you what else is there to say?

"Gerçek şu ki: seni özledim."

(Her zamanki gibi tam teçhizatlı bir çeviri için işin ehline bir danışınız.)

Özlemek de güzel şey diyenler var sahi ama ya içimdeki kimsesizlik hissini ne yapacağız?

Ya her sabah yatakta t-shirtlerine sarılmış uyandığım halde hissettiğim kaybolmuşluk hissi?

O yokken elmalı soda içemeyişim? Onun arabasına benzeyen bir tane gördüğümde içinde sanki ikimiz yanyana oturuyormuşuz gibi geçip gidişini seyredişim?

O yokken hayattan hiç keyif alamayışımı ne yapacağız??

Sen gittiğinden beri sevdiceğim bir kez olsun sabah yürürken gökyüzüne günaydın demedim. Sokak kedilerine selam vermedim.

Sen giderken bence bu şehri de yanına alıp gittin... Yoksa böyle yabancı davranır mıydı bana; seninle yürüdüğümüz yollar, o köşebaşı sokaklar, lahmacuncumuz, dürümcümüz..

Sen gittiğinde güzel olan herşeyde seninle birlikte gitti. Sanırım herşeyi güzel kılan sendin sevgilim. Yoksa doğup büyüdüğüm bu yere böyle bir gecede yabancılaşmış olmamı aklım almacayak.

Hatırla sevdiğim sana hep ne demiştim: "Bu şehir güzelse senin yüzünden.." Haklıymışım. Şimdi böylesine haklı olmanın getirdiği hüzün var içimde.. Yokluğunda tanıyamadığım bir şehir. Yokluğunda eksik hissettiğim bir benliğim var.. Sen yokken ne varsa içinde bir eksiklik var. Gelde tamamlanayım. Tamamlanalım artık...

Gel... 


Yazının şarkısı: Honorory Title - Far More
Başlıkta geçen söz şarkıdan alıntıdır.
Türkçe meali ise: Seni seviyorum ve seni özledim. Söylenecek başka ne var?
24 Ekim 2013

Günaydın Türkiye :)

   *Bu sabah gayet enerjik hissediyorum kendimi. Tabii aslında işe neredeyse yerlerde sürünerek gelmemi göz ardı etmeliyiz. Sevdiceğimin sesini duyduğumdan beri bahara gözlerimi açmış gibiyim. :) Ey aşk sen nelere kâdirsin...
   *Biraz kitap okumaya verdim kendimi o sebeplen pek sık gelip gitmiyorum buralara. Bazen de puzzle yapıyorum. İnsanının sinirini stresini almaya yaramıyor bence ama gayet güzel sinir edebiliyor. :) En azından beni oyalıyor ben ondan tercih ediyorum.. Bu arada A101'lerde puzzlarda indirim var ilgili olan varsa duyurulur. Şahsen ben almadım kalitesi nasıl bilmiyorum ama bi gidip bakın derim..
   *Sabahları rezene çayı içiyorum çoğunlukla ve gerçekten iyi geliyor. Poşet meyve çaylarının hepsinin tadı bana aynı geliyor. Ama rezene başka canım. :)
   *Bu arada şeker kullanmayı bıraktım. Çayı kahveyi şekersiz içiyorum. Eskiden büyük bir kupaya neredeyse 6 şeker attığımı bilenler şaşıracaktır. Ancak bir süre sonra şekersiz içmeye öyle alışıyorsunuz ki şekerli içilmiyor. Hem de sağlık açısından faydalı şekerim. Gerçi ben dişlerimi korumak için bırakmıştım ne yalan söyleyeyim. Ee milyon dolarlar veriyoruz ne de olsa dimi ama.. :(
   *Sıradaki görevim sevdiceğime sigarayı bıraktırmak. :)
   *Ayrıca İncirli'de kurulan pazara gitmenizi salık vereceğim sizlere. Şahsen ben bayram öncesi tanesi 5 TL'den 5 bluz alıp bayramı 25 TL'ye getirmiş adamım. :) Ayrıca metrobüsle İncirli durağında indikten sonra pazar yürüme 5 dakika bile sürmüyor, yani gidilebilir. :)
   *Şimdi işi çok savsakladım, gidip azıcık çalışayım bari. Hepinizi sevgiyle kucakladım. İyi bir iş günü olması dileğiyle Applesodaa ofisten bildirdi. :)


Not: Bugünün şarkısı da bu olsun.. :)


22 Ekim 2013

Bu gidişin dönüşü yokta ondan canım.. :)

  • Bu şarkıyı günü şarkısı olarak seçtim. Hepinize armağan ettim casperlarım.. :)
  • Yakınlarda sevdiceğim gelecek kavuşacağız diye mutlu mutlu musmutluyum.. :) Musmutlu diye bir kelime olmadığını elbet biliyorum şekerim ama mutluluktan patlamak üzereyimi betimlemek için kullandım gitti. Ay niye açıklama yapıyorsam aaa burası benim yerim, ben ne dersem o olur! 
  • Maddeli yazdığımdan konu biraz daldan dala şeklinde seyredecek idare ediverin gari. :)
  • Öncelikle "Güneşi Beklerken" izlediğim tek Türk dizisi. İdi. Artık izlemeyi düşünmüyorum. Türklüğün şanındandır illaki işleri iyice sarpa sardıralım. İzleyiciyi çıldırtalım da sonra sevenleri kavuşturalım olayına girdiler. Bende sıkıldım. Oysa ki şeytanın bacağını kıracaktım bende Türk dizisi izleyecektim ama olmadı olmadı olmadı... Benim sadık yarim Olivia Dunham'dır. :)
  • Sonra şu aşağıdaki reklama bir bakalım şekerlerim. Allah'ım bu Gülse Birsel'i nasıl Türk usulü pataklayarak sevmek istiyorum bir bilseniz. :) Bu ne kadar güzel bir reklamdır canım. :)


  • Bugün bir sevgi kelebeği halindeyim. Her cümlenin sonunda bir gülücük var fark ettiğiniz üzere. Bununda sebebi sanıyorum sabah sabah muhasebe departman sorumlusuna verip veriştirmemdir. Doldum artık ama napalım kısmet onaymış..

  • Bu yukarıdaki resim de benden tüm aşıklara gelsin..
  • Selamlar, saygılar. Herkese benden çay.. :)

7 Ekim 2013

Evim.net siparişi teslim etmeme konusunda çok net!!


   Evim.net sitesinden yaptığım nevresim alışverişimin sipariş tarihi 18.09.2013. Eylül bitti ekimin 7'si oldu hala bir yanıt yok siteden. Ama siteye çarşaf çarşaf üç gün içinde kargo yazmasını biliyorlar.

   Siparişim ne zaman teslim edilecek dediğimde aldığım yanıt:

  • Değerli Üyemiz,
    Konunun aciliyeti ilgili birime iletilmiştir

    Ürünleriniz önümüzdeki hafta içerisinde tarafınıza ulaştırılacaktır


    İlginize teşekkür ederiz.
    Saygılarımızla.
    Evim.net Müşteri Hizmetleri.
  • 27.09.2013 10:18:25

  O önümüzdeki hafta geldi geçti. Ne bir ses ne de haber gelmiyor senden durumundayız hala. Demem o ki paranızla rezil olmak istemiyorsanız asla ve asla bu siteden bir çöp dahi almayın.

   Hayır bende vazgeçeceğim istemiyorum alın nevresiminizi diyeceğim ama 226 TL'lik bir alışveriş benimki. Ki ben o parayı da sokakta bulmadım. 

   İade alayım bari diyorum onu da alamıyorum çünkü adamlar öyle komik ki teslim etmedikleri ürünün iadesini yapmıyorlar. Zaten teslim de etmiyorlar. Hoş teslim etseler bende iade etsem velev ki paramı iade edecekleri de meçhul. Yani çok organize bir dolandırıcılık örgütü ile karşı karşıyayız. Sakın ha benimle aynı hataya düşmeyin.

   Evim.net müşteriye eziyet etme konusunda çok net. Müşteriyi rezil etme konusunda da çok net. Ama siparişi teslim etmek çok şaibeli...  Ben artık olmayan bir ürünü satın aldığıma ikna olmuş durumdayım.. 

Güncel Not: Evim.net iade yapmaya karar verdi peşlerini bırakmayışımdan ötürü olsa gerek. Henüz iade gelmedi ama beklemekteyim.

Bir Patron Faciası.

   Bende bir patron var evlerden ırak dostlar.. Kadın beni bıktırdı, bezdirdi. Ben kimsenin arkasından kötü konuşmazdım artık ağzıma geleni sayıyorum ve kulaklar duysa kaldıramayacak cinsten. Hoş arkadan konuşmak da sayılmaz benimki. Zira tüm ofis kamelarla 7/24 gözetleniyor ve kanunda yasak olduğu belirtilen şekilde sesli kayıt alıyor kameralar. Açsın baksın izlesin hiç umurumda değil artık.

   Bugünkü olayımızda yine evlere şenlik. Sabah kendisi lütfedip gelmediğinden bir müşteri ile ben görüştüm. Kendisi henüz gelmedi dedim. Sonra da aradım sizi aradılar ben görüştüm diye. "Ne dedin?" müşteriye diye sorunca "Henüz gelmedi." dediğimi ilettim. Öyle mi denilirmiş. Toplantıda, ofis dışında, şurada, burada diyecekmişim. Gelmediği söylenmezmiş, millete neymiş gelip gelmemesinden.. E madem bunları bu kadar düşünecektin kalkıp geleydin. Madem öyle denmez geleydin de açıp sen konuşaydın müşteriyle.. Ben senin kişisel yalancın değilim! 

   Benden bu kadar anacım! Kaprisinden maprisinden ve hatta varlığından dahi bıktım. 
   BIKTIM! 
   Tez zamanda Allah seni bildiği gibi yapa.... Hadi gittim. 

   Dengesiz lanet melanet karı... Iyyh! 

Huzur dediğimiz şey illa ki tek bir yerde midir?

Şarkıyı çok sevdim çok beğendim.. 
Fakat sormadan geçemiciim canlarım. "Neden gitsem huzuru bulsam Ege'de."
Huzur bir orada mıdır? Şiddetle itiraz ediyorum. 
Ayrıca esefle kınıyorum Gripin'i ve zira şarkılarında Ege kullanan tüm sanatçıları da. 

Huzur içimde benim. Sevdiceğimde. Bazen gökyüzünde, denizde... Değil Ege'de.

Evet belki de Ege'yi sevmiyorumdur. Belki de takığımdır. Bilemeyiz.

Bunları sevdim...

Uyandım artık şimdi güne başlayalım. Arada beğendiğim hoşuma giden resimleri biriktirmiştim.
Şimdi onları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Resim diyor ki: "Risk al: Eğer kazanırsan mutlu olacaksın, eğer kaybedersen ders alacaksın." 
Her zamanki gibi tam çeviri için işin doktoruna kadar bi gidip geliniz lütfen. :)

Bu resim ne anlatmaya çalışıyor bir fikrim yok ama ben buna bakınca aynen böyle boşlukta bir başıma hissediyorum kendimi. Yapayalnız ve sinirli.. Sinirliliğimin nedenini sonraki postlarda ifşa ederim..

Cemal Süreya candır. Bende nedensiz bu resmi sevdim..

La paz... Buraya gitmek istiyorum, öyle huzurlu görünüyor ki.. Sanki elimi uzatsam herşey birden bozulacakmış gibi bir havası var. 

demiş Turgut Uyar. İyi demiş.

Chocolata lasagna imiş. Ağzımı sulandırıyor bakmak bile. Bunu nerede bulabilirim biri konuya bir el atar mı please? yoksa oturup evde yapacağım. Çaresizim..

Söz zaten öyle anlamlı ki ne desem boş kalıyor. Sevdiceğim.. <3

Şahsen ben hiçte öyle düşünmüyorum, Lakin resim hoşuma gitti yine de. Şahsen ben yağmur gördüm mü fırtınaya yakalanmışım gibi kaçacak delik arıyorum..

Cevabı öğrenmek için alttaki resme geçelim lütfen..

Cevap bu şirin, tatlı mı tatlı şey tabii ki... O değilde bunun alnına bu şimşeği kim çizmiş küçük Potter bırakın beni yiyeceğim ben bunu... Allahımmm... :)

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.