29 Haziran 2022

Bir şarkı: Papatyanın yeri...

 

Dün akşam annemler dizi izlerken bu şarkı çalıyordu.

O an tam odaklanamadım Çınar'la oyun oynuyorduk. 
Shazam'la baktım neymiş, sonra dinlerim diye. Sabah geldiğimden beri kaçıncı kez dinliyorum bilemedim.

Kızın sesinin tonu çok hoş; şarkınında güzel, dinlendirici bir havası var.
Aynı zamanda çok eski bir şarkıymış izlenimi veriyor. -Belki de eski bir şarkının cover versiyonudur bilemedim şimdi.-
Ayrıca şarkının sözleri de çok tatlı, anlamsız bir yığın değil.

Sizin için de buraya bıraktım. 
Bakalım benim kadar sevecek misiniz?

24 Haziran 2022

Ayrılık ayrılık aman ayrılık....

Gün geçmiyor ki bir yaprak dökümümüz olmasın. Ama hayat işte ayrılıklar da yaşama dahil...

Kız kardeşim yurtdışına gitti. Temelli. Epey de uzak, hem de soğuk... İsveç. Hatırlarsınız Kuzey Işıklarını görmek istediğimden bahsetmiştim. Taa o zamandan belliydi aslında gidişi.

İnsan ilk duyduğunda bir acayip oluyor. Ama sonra evrak, kağıt, kürek işleri öyle uzuyor ki... Verilen tarihlere hep bir erteleme geliyor. Biliyorsun gidecek aslında ama... Amaaan nasılsa şimdi değil diyorsun.

Haftaya, belki de sonraki haftaya derken işte bir sabah bir haber geliyor. Herşey tastamam edilmiş, iki güne ayrılık...

Ayrılık ayrılık aman ayrılık, her bir dertten alan yaman ayrılık... 

Bizim tatil için yola çıktığımız gecenin sabahında kız kardeşim de İsveç'e uçtu. Çınar'a son zamanlarda anlatmaya başlamıştı. Uçağa bineceğim gideceğim diye. Kendim tek olsam otursam karşısına, anlatsa, bu kadar koymazdı heralde. Ama onun Çınar'a anlatma çabası, Çınar'ın anlama çabası, kızkardeşimin de içindeki gizli hüznü... Ne bileyim işte yalan yok en çok teyze - yeğen ikisinin bu anlarını gördükçe içim bir kötü oldu.

Sabah yolda Çınar uyanınca "Teyze uçtu mu?" diye sordu. "Evet, anneciğim." dedim. Sonra da günlerce teyzesini sormadı. Henüz kendi iç dünyasında kabullenemedi sanırım. O kabullenme elbet gelecek, sonrasında neler olacak, yaşayarak göreceğiz.

Annem deseniz toptan yasta, sanki dönülmez akşamın ufkundayız her birimiz. Gerçi kadının oğlu askerde, kızının biri gitti yad ellere, ötekisinin de tatili durmuş durmuş aynı haftaya denk gelmiş neylesin değil mi? Neyse biz döndük de Çınar annemi şimdilik oyalıyor en azından...

Giden olmak da elbet zordur ama arkada kalan olmak da çok zor.

Ne bileyim işte ne yana dönsem bir ayrılık.

Öyle bir anlatayım istedim.

Not: Bu teyze ile Şirince'de karşılaştık, bize kekik sattı. Çok tatlıydı. Bir de resme yazının şarkısını bıraktım.
23 Haziran 2022

Detaylarda buluşalım.

Selam canlarım,

Ben İlkyardım Eğitimi'nde ter dökerken sizler muhtemelen bu yazıyı okuyor olacaksınız. Öyleyse gününüz güzel geçsin diyelim.

Sevgili Deep bir önceki yazıda tatilin detaylarını sormuş. Bilmem faydası olur mu ama detaylar aşağıdadır.

Tatil için İzmir Kuşadası-Menderes arası bir yerde kaldık. Otelin ismi Aria Claros. Önceki yıl giden bir arkadaşın tavsiyesi üzerine burayı seçmiştik.

Otelin temizliği çok güzeldi, yemekler lezzetli ve çok çeşitliydi. Deniz, havuz vs. hepsi her an ulaşılır durumda ve tertemizdi. Hiçbirşeyde sıkıntı yaşamadık. Konaklamamız herşey dahildi. Türk kahvesi hariç hiçbirşeye para ödemedik. Türk kahvesi sevmediğim için ben hiç birşeye para ödememiş oldum. :)

Sığacık'a 40 dakika, Şirince'ye 50 dakikada ulaştık. Efes 20 dakikalık bir mesafedeydi.

Bir önceki yıl daha da küçük bir veledimiz olması sebebiyle bir de kıştan önümü kestiremeyip son dakika bir plan yaptığım için ilk kez apart otel tercih etmiştik. Yemekleri ben yaptığım ve hiç birşeyden şikayet etmediğim halde kocam "Seneye herşey dahil tatile gideceğim, hiç sevmedim." diye yedi bitirdi bizi.

Bu tatili de 2021 yılı Aralık ayında almıştık. O tarihten Haziran ayını öngörmek haliyle çok zor o yüzden cüzi bir rakam ödeyip ücretsiz iptal hakkı da almıştık. Bizim 5 gecelik çift kişilik oda konaklamamız çocuk için gereken ücret ve ücretsiz iptal hakkı da dahil 5300 TL idi. Şimdi bu fiyata bir tatil ayarlamak çok zor.

O yüzden en öncelikli önerim yapacağım bir tatil diyorsanız, ücretsiz iptal şansınız olan bir yerden alın ve erken rezervasyon indirimlerinden mutlaka faydalanın. Biz "TatilBudur" üzerinden almıştık konaklama hizmetini hiç bir problem de yaşamadık.

Aynı otele farklı sitelerde farklı ücretler çıkıyor, mutlaka hepsine bakmakta bir fayda var. Bu tatilden çok memnun kalan tatil ekibinin erkek ahalisi yine aynı yere 10 gün gelelim diye sözleşerek ayrıldılar.

Seneye bu fiyatları hayatımızda göremeyeceğimiz için erken rezervasyonda birşey bulursak ne ala... Fakat ne vizyonsuzluk aynı yere yine gelelim demek. Daha gezecek, görecek çok yer var. Biz size aynı klasmanda bir yer buluruz dedik, konuyu kapattık. :)

Varsa başka merak edilen birşey yorumlarda görüşelim. 
Sevgiler.
21 Haziran 2022

Durum Raporu: Tatilden dönüş çilesi...

Evet sevgili dostlar bir şekilde tatil bitti bizde döndük. Döndük ama nasıl döndük, herkesin aklı hala tatilde. Seneye on günlük gidelim diyoruz inşallah bütçemiz elverirse, çünkü bu tatil kimseyi kesmedi. 

Gerçi benim tek tatil planım bu değil o sebeple bilemedim. Daha yeni döndük ama Kurban Bayramını geçirmek için eşimin ailesinin göl manzaralı yeni yapılan yayla evine gideceğiz. Asıl tatil Çınar'ı babaannesine satar satmaz başlayacak benim için. :)

Tatilimizde çocuklarla ne kadar olabilirse o kadar iyiydi. Kimse güneş yanığı olmadı. Kimse hasta olmadı. Çocuklar bol bol havuza ve denize girip yorgunluktan bayılana kadar vakit geçirdi (benim oğlan hariç eğlenceyi kaçırmasın diye gündüz bile uyumadı sıpa).

Üç akşam çocukları babalarına kilitleyip kızkıza otelde vakit geçirdik şahaneydi. Sıfır beklentiyle gidince vallahi insanın gözüne herşey pek bir güzel görünüyor. :)

İkinci günümüz çok yağmurluydu, çocukları otelin kapalı havuzu kesmeyince öğleden sonra Sığacık'a gittik. Sondan önceki gün artık kimsenin deniz kenarlarında perişanlık yaşayacak hali kalmadığı için havuz, deniz işine erken paydos edip Şirince'ye geçtik. Resmi de Şirince'de Aziz Dimitrios Kilisesinin bahçesinde çektim. Çokda güzel bir haberi yine o aynı bahçede otururken aldım lakin paylaşmam yasak. :)

Yola çıktığımız günde eve dönmeden Efes'e uğradık. Hem gezme, tozma, kültürel yerleri ziyaret; hemde havuz, deniz, kum, güneşe doyduğumuz güzel bir tatil oldu. Artık darısı öteki tatilerimizin başına.

Olaysız döndük şükür. 

Durum bildirimi an itibariyle sona ermiştir. Şimdi gidip yığın yığın olmuş ofis işlerimi halletmeye devam edeyim. Azalacaklarına giderek çoğalıyorlar niyeyse.

Kucak dolusu yaz neşesi gönderiyorum.
Sevgiler.
13 Haziran 2022

"Özgüven, üzerinde taşıyabileceğin her şeyden daha çekicidir."

demiş Sophia Christina Amoruso "Patronkız" isimli kitabında.

Kendisi eBay'de açtığı Nasty Gal isimli hesabında ikinci el dükkanlardan alıp üzerinde
düzeltmeler yaptığı kıyafetleri yeniden satıyordu.

Nasty Gal ismini markalaştıran Amoruso'nun şirketi 2016 yılında Bohoo Grup'a 20 milyon dolara
satıldı. Ayrıca bu kitap Girlboss ismiyle Netflix tarafından Türkiye'de yayına sunulan
ilk orjinal içerik grubunda dizi olarak yer alıyordu.

Kendisi eğer iş kurmak istiyorsanız ilham almak için doğru bir kişi denilebilir.
Marka olma yolunda azmetmeden önce kendisinin pek de imrenilecek bir hayatı yoktu.
Ama bazen çok doğru anda küçücük birşey yapmak insanın hayatını değiştirebiliyor.

Sevgiler.

Not: Pazartesileri alıntı günü ilan ettim. Ne dersiniz, nasıl gidiyor?
11 Haziran 2022

Koleksiyoncu muyum, neyim?

 
Birşeyi sevince b*kunu çıkaran birilerini tanıyor musunuz hiç? Eğer tanımıyorsanız beni tanıdıklarınız arasında o kategoriye koyabilirsiniz. Abartmakta üzerime insan tanımam çünkü...

Herşey tam olarak şöyle gelişti. - Otuz bin milyon bardak almamın, kaldı ki ihtiyaç bile değilken, nedenini şimdi sıvamadan açıklamaya çalışacağım. - Ben bir arkadaşıma hediye alacaktım. Bu sıralar da her yerler tatilde malum. Seramikçiler de sırra kadem bastı, çoğunda sadece bir iki ürün var. 

İçime sinen birşeyler bulmak için geziniyordum ki bir süredir takipte olduğum bir hesaba denk geldim ve oradan iki bardak aldım. Hangisini daha çok beğenirsem onu hediye ederim diye düşündüm, ilk kez almak her daim risktir.

Tam o işi halletmiştim ki daimi müşterisi olduğum Griseramik tasarım pazarı duyurusu yaptı. Aslında tasarım pazarı nisan ayında olacaktı ama firmanın iş yoğunluğu nedeniyle yapılamamıştı. Bende herhalde bu sene olmayacak diye aklımdan silmişim. Tam da silememişim demek ki çünkü duyuru cuma geldi. Cumartesi sabah dükkandaydım. :)

Tasarım pazarında üzerinde ufak defosu olan ürünler satışa çıkıyor. Normal fiyatının hemde yarısına ya da yarısından daha az bir fiyata; gerçi burada defo dedikleri de şöyle birşey mesela boya yapılırken fırça kaymış boya yayılmış; bakınız love yazan fincanın içindeki kalp. Kedili olan tek bir tane kaldığı için, Girl Power ve Tea olanlar uzun süredir satışta olmalarına rağmen rağbet görmedikleri için, Home Sweet Home da üzerindeki gri rengi fırın sıcaklığı nedeniyle tam istenilen tona ulaşamadığı için tasarım pazarına konulmuşlar ve tabii ki hepsi benim oldu.

Beş tane ile günü kapattım sandıysanız beni hiç tanımamışsınız demektir. :) Yukarıdaki Home Sweet Home'dan fotoğrafta yok ama iki adet almıştım, birisini arkadaşıma hediye edeceğim.

Buradaki iki adet olan turunculardan bende zaten vardı, birini kuzenime, diğerini de sevgili eltime hediye aldım. Benim gibi eltiniz olsa dediniz dimi, hey gidi, mükemmel miyim ne? Ay valla bugün ciddi kalamıyorum. Birde kendimi abartarak övmekten hoşlanırım aralarda.

Yoncalı fincan deneme ürünü olarak yapılmış, o nedenle hiç satışa çıkmamış. Mavi uzun olan fincan normalde altın dekorlu satılıyor ama bu fincanda seramik ufak pürüzülenmiş bir noktada o yüzden hiç süslenip satışa sunulmamış. Bu hali bile çok tatlı değil mi ama? Turkish Coffee'nin bende başka rengi vardı, bu rengine de karşı koyacak iradem yoktu açıkçası.

Öyle işte aldıkça aldım arkadaşlar. Baktım kılık - kıyafet, kozmetik, ayakkabı vs. herşey o kadar pahalı ki, bu ay ihtiyaçları bile bir kenara koydum ve kendime ayırdığım bütçeyi kitap ve bardak için kullandım. Bakayım hiç de üzgün değilim, benden kıymetli ne var şu hayatta? Arada bir kendimize bir güzellik yapalım diyorum ben? Siz ne dersiniz?

Çaya kahveye gelmek isteyen olursa beklerim, bedava çocuk sevme hizmetimiz de var. :)

Sevgiler.

Not: İlk hediye olarak başka bir yerden aldığım fincanlar burada yok, onları çekmeyi unutmuşum. Hay Allah.

9 Haziran 2022

2022'de dördüncü tur kitap alışverişleri...

Mayıs ayı okuma raporunda Palto'dan bahsetmiştim hatırlarsanız. İşte herşey bu kitabı almamla başladı. Can Yayınları'nın İnce Klasikler diye bir serisi olduğunu böylece öğrendim. Bakayım başka neler varmış dememle beraber (seride 60 kitap var şu anda ) bir baktım ki Amazondayım...

Efenim İnce Klasikler serisi'nin beni ilk cezbeden yanı yazar çeşitliliği oldu. Bir kısmı hiç bilmediğim, bir kısmı ise bildiğim ama hiç okumadığım yazarlardan olduğundan, bu ince kitaplar yeni yazarlarla tanışmak için güzel olur diye düşündüm.

Düşünmekle de kalmadım şu yukarıdakileri aldım. Bunları da seversem, seriyi tamamlarım beni kimse tutamaz. :)

Bu Türk Edebiyatı Klasikleri serisinden yaptığım okumalardan çok keyif aldığım için bu seriden de üç kitap ekledim. Muallim Naci tamamen o an önüme çıktığı için sepete düştü. Şinasi'nin Şair Evlenmesi'ne Edebiyat derslerinde sıklıkla yer verilirdi ama içerik değil de bir şeyin öncüsü olduğundan bahsedilirdi. O konu neydi anımsamıyor olsam da kitabın ismi aklımdaydı ki alayım dedim. Hüseyin Rahmi de yeni takıntım malumunuz bu da bizim eve gelmeye böylece hak kazandı. 

İthaki'nin Japon Klasikleri dizisi ilk çıktığında kapakları ile beni canevimden vurmuştu zaten... Amazon'da da nispeten indirimde olunca bu üçü benim oldu. Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın; Kağıttan Dünyam İlkay'ın geçenlerde bahsettiği Nazlı Kar isimli kitabın yazarından, o sebepten yazara giriş için iyi olur diye düşündüm. Diğerlerini alışım da anlık gelişti.


Amazon beni benden iyi tanıyor arkadaşlar. Bir ara Haydar Ergülen kitabı okusam diye bakmıştım nette gezerken, baktı ki önüme çıkanı alıyorum hemen "Yayan Yapıldak"ı çıkardı önüme. O sırada İnce Tren'i de ben seçtim. O değilde bu kitapların kapakları ne güzel ya...

Bu üçü de işte piyangodan. :) Düşünce kitabının kapağına vuruldum. Kim ne derse desin, kitap dünyasında dış görünüş de önemli bir şeydir bence. Kapanda Bir Hayal'i daha önce bir yerde işaretlemişim ama neden bilmem öylece aldım. Otuz Dokuz Basamak da gözüme güzel göründü.

Bu arkadaş da en son gelen. Diğer kitapların hepsi ertesi gün teslim edildi. Bu kitap da beşinci gün falan sanırım geldi. Amazon kargo konusunda bir harika. Reklam yapıyorum diye bana para falan verselerdi bari.. Neyse.

Jaguar Kitap'ı çok övüyorlardı. Tanışmak için övülen bir kitabını seçtim bende. Kısmet bakalım.

Nitelikten çok niceliğe bakarak yapılmış bir alışveriş olmuş sanırım. Genelde kitap kapaklarının güzelliğine göre seçtim. Olsun bazen hiçbirşey bilmeden başlanılan okumaları da çok severim. Öylece arabaya atlayıp varış yerini bilmeden yola çıkma hissi verir bana.

Eee ne diyorsunuz sizce de #fakatnealmışımbecanım olmamış mı? Gerçi şunu söylemekte fayda var toplamda 198 TL ödedim arkadaşlar. Bence çok karlı bir alışveriş oldu.

Sevgiler.

7 Haziran 2022

Durum Raporu: Tatile gitmeden önce son çıkış.

Bu sabah en çok istediğim şey homofis olmaktı belki de... Ama maalesef ofisteyim. Olsun napalım.

Bu aralar günler nasıl sona eriyor ben hiç bilmiyorum. Bir bakmışım ki akşam olmuş... Tabii bunda şu anda çiş bırakma eğitiminde olmamız büyük etken.

Tam dedim ki tatile gidip geleyim de tuvalet eğitimine öyle başlayayım. Ama annem işte... Bir gün işten geldim ki Çınar'da bez yok. Tüm gün bez takmamanın verdiği rahatlığa alışan evladım paşam da artık bez takmayı reddedince zorunlu çiş eğitimimiz başladı.

Trajikomik olan kısımlar ise aşağıdaki gibidir.

    -Çiş eğitiminin üçüncü gününe tekabül eden gün Ankara'ya erkek kardeşimin yemin törenine gideceğiz.
    -Elimde kalan bezleri ay ben ne yapayım?

Ankara'ya gidiş ve dönüşümüz tuvaletlerde geçti desem yeridir. Saatte bir çiş molası ile beraber bende de tükenmişlik sendromları baş gösterdi.

Ankara işi ise ayrı trajikomik, kardeşimin kız arkadaşı da bizimle yemin törenine geleceğini bildirdi. Okey dedik, tamam biz zaten gidiyoruz seni de götürürüz. Kızın Ankara'ya gittiğinden ailesinin haberi yok. Kaldı ki vardık Ankara'ya demez mi akşam saat altıda evde olmam lazım. Iııı, eee, şey kızı oracıkta paralamadığım için lütfen beni bir tebrik edin.

Dönüş yolunda da her yarım saatte bir kardeşim kız arkadaşını arıyor. Sürekli bir telefon trafiği, günde bir kez ya aranıp ya aranmayan annemin ise zoruna gitti biraz bu durum ama neylersin işte... Besle büyüt danayı, tanımasın anayı.

Hadi onu atlattık döndük eve, bu sefer kocamın yeni yapılan dişi ağrımaya başladı. Ağrı kesici falan da fayda etmiyor. Cumartesi günü tam altı kez Çınar'ı yıkamışım, yerlerden temizlediğim çiş ve kakanın haddi hesabı yok. Tuvalet için ikna çabalarında tükenmişim. Akşam kocam da gelip mızmızlanmaya başlamaz mı?! Tam o an cinnete beş kalaydı arkadaşlar...

Üçüncü sayfa haberlerine manşet olacaktım.

Durdum şöyle bir baktım da bayağı bir sabretmişim yahu. Kaldı ki ben sabırsızlığı ile tanınan bir insan olarak bu yönümü iyi geliştirmişim ne dersiniz?

Şu tatili de atlatsaydık bir... Valla tatil artık benim için keyif alınacak birşey değil, bir an önce atlatılacak birşeye dönüştü, yanında keyif de alırsam ne âlâ... Beklentiyi sıfırda tutunca herşey daha iyi gelişiyor. Çocuklu iki tatilden sonra benim anladığım budur.

Doktorumun güneş yüzü görmeyeceksin uyarılarından sonra nasıl olacak onu da bilmiyorum ama olacak bir şekilde ben bu tatili ocak ayında almıştım ne bileyim bana güneş yasağı geleceğini...

Ay valla ben içimi buralara döktüm bir rahatladım, o zaman bana hayırlı başarılar.
6 Haziran 2022

"Kesilmeye meyyal çorbalar deryasında ne çok şeyi enine boyuna düşünebiliyor insan, hey gidi.

Hatta insanın enine boyuna bir şeyleri uzun uzadıya düşünebilmesi, döküp yeniden
dizebilmesi ya da iyice karıştırabilmesi için bir tahta kaşıkla tencere
şart gibi."

Ceylan Taş - Eyvahlar Olsun

Not: Tahta kaşık değilse de çırpıcılı bir sekiz aylık Çınar fotosu buldum. #balyanak
2 Haziran 2022

2022 Mayıs Ayı Okuma Raporu

Fakat ne okuduk be canım diyerek konuya giriş yapayım. Mayıs ayı okumalarım genellikle zorlu geçti. Nedense bu ay çok sıkışık zamanlarda kitap okudum. Yolda yürürken kitap okuma yeteneklerimi de gözle görülür derecede geliştirdim. Neyse gelelim kitaplara, 11 kitapla verimli bir ay geçirdim diyebiliriz.

Dune Çocukları: Dune serisine bir kaç ay ara vermekle çok iyi bir karar vermişim. Peşpeşe okumak için zorlayıcı bir seri diyebilirim. Ayda bir kitap olarak yola çıkılsa çok daha zevk alınabilir. Bilimkurgu seviyorsanız bu seriyi gerçekten öneriyorum. Atreides ailesinin Dune gezegenine gönderilmesiyle başlayan olaylar zincirini ele alıyor. Kitaplar zamansal olarak birbirinin devamı değil. Kitaplar arasında uzun bir zaman dilimi geçmiş oluyor ve böylece farklı kahramanlar üzerinden gezegen üzerinde yaşanan macereları takip edebiliyoruz. Serinin üçüncü kitabı olan Dune Çocukları benim en sevdiğim ikinci kitap oldu. Serinin diğer kitapları için heyecanlıyım.

Fakir Kene: Birhan Keskin'in basılmış son eserini de okumuş bulunmaktayım. Okuyacak başka kitabının olmaması beni çok üzüyor. Diğer eserlerine nazaran daha az zevk aldım diyebilirim ama yine de iyiydi.

Nefret Mektupları: Geçen ay okuduğum Rakipler kitabının yazarı bu kitabın yazarlarından birisi aynı zamanda; Rakipler'i ne kadar önermiyorsam bu kitabı da o kadar öneriyorum. Gerçekten çok keyif aldım okumaktan. Karakterlerimizin tanışma hikayesi çok ilginç başlıyor. Charlotte gerçekleşmeyen düğününden elinde kalan gelinliğini satarken mağazada başka bir gelinliğe rastlıyor ve gelinliğin içindeki not dikkatini çekiyor. Bu notun peşine düşmesiyle birlikte de hikaye başlıyor.

Uzak: Oruç Aruoba'nın elimde olan son kitabını da okudum. Açıkçası bazı kitaplarını çok severken bazı kitaplarından da çok zevk alamadım. Bir müddet kitaplarını almayı düşünmüyorum.

Baharın Peşinde: Bu kitabı indirimde 5 TL'ye almıştım yanlış hatırlamıyorsam. Tam bir ergen kitabı, bir on sene önce okusam daha çok keyif alabilirdim sanırım, bu yaşımın okuması değilmiş. Ruhuma daral geldi okurken. 

İmkansız Kale: Bilgisayar oyunlarına bir de bilgisayarların tarihine ilginiz varsa bu kitap çok ama çok tatlı bir kitap. Kitabımız bilgisayarların atası Commodore zamanında geçiyor. Kitabın yola çıkış noktası çok komikti, başkahramanlarımız ki kendileri üç adet ergen oluyorlar; Playboy'da yayınlanan Vanna White fotoğraflarına erişebilmek için dergiyi satın alma planları yaparak her gün Zelinsky'nin dükkanına gidiyorlar. O sırada esas oğlanımız Billy, Mary Zelinsky ile tanışıyor. Mary'nin bahsettiği bir bilgisayar oyunu yarışmasına katılmaya karar vermesiyle birlikte de olayların gidişatı değişiyor. Çok keyif alarak okudum ama şunu belirtmeliyim ki benim ihtisasım Bilgisayar Programcılığı üzerine o nedenle siz bir araştırın almadan önce. :)

Dünyanın Ötesindeki Orman: Unutulmuş Fantastik Klasikler serisinde yer alan bu kitabı Tolkien'in esinlendiği kitaplardan biri olduğunu öğrendiğimde aldım. Bir çeşit eski zaman masalı olarak nitelendirebiliriz. İlginç bir kitap ama akıcı bir dili var, sakince okunuyor. Okurken keyif aldım, öneririrm.

Dağlı: Tamamen gezerken tesadüf eseri denk geldiğim kitaplardan biriydi Dağlı ve öylesine almıştım. Yazarın güzel ve akıcı bir dili var ama arka kapak tamamen yanıltıcı diyebilirim. Kitabın içeriği bir aşk hikayesi gibi sunulsa da eşzamanlı olarak Mervani Devleti'nin de kuruluştan yıkılışa öyküsü anlatılıyor. 

Gökyüzü Herkesindir: Livaneli'nin Serenad'dan başka kitabını okumamıştım. Onu da yıllar önce okumuştum. Bir şiir kitabını alarak değişiklik yapayım dedim ve gerçekten güzel şiirlerle keyifli bir okuma oldu.

Kurtuluş Projesi: Hani bazı yazarlar vardır; bir kez seversiniz ve o andan sonra ne yazsalar kabulünüzdür. Andy Weir, Marslı ile birlikte benim favori yazarlarım arasına girdi (dünyanın en tatlış kitabını dünyanın en kötü filmi olarak çektiler ve bu beni sinir ediyor). Kurtuluş Projesi ise en sevdiğim ikinci kitabı oldu. Marslı'ya pozitif ayrımcılık yapıyor olabilirim. Zira eleştirilerde en iyi kitabının bu olduğu söyleniyor. Başkahramanımız Ryland Grace dünyayı tehdit eden bir organizmayı araştırmak üzere uzay yolculuğuna çıkıyor. Biz hikayeyi iki farklı zaman diliminden okuyoruz. Biri günümüz, diğeri ise Ryland'ın hafızası geri geldikçe geçmişten parçalar şeklinde anlatılıyor. Kitabı çok övmek istiyorum ama ne yazsam spoiler olacak. Okuyun, okutun hatırım için. :)

Palto: Can Yayınları'nın İnce Klasikler Serisinden çıkan bu kitabı bir bookstagram hesabının önerisi üzerine almıştım. İnce Klasikler diye bir serinin varlığını da kitap gelince öğrendim. Öğrenmesem daha mı iyiydi onu bir sonraki yazımda anlatırım. Kısacık, güzel ve de çarpıcı bir hikaye Palto. Kahramanımızın kışın bastırması ile birlikte soğuktan korunmak için yeni bir palto diktirmek zorunda kalmasıyla açılan hikayemiz pek de beklenmeyen bir sona kavuşuyor. Gogol'un kalemi ile ilk kez tanıştım ve diğer kitaplarına dair merakım kabarmadı desem yalan olur.

Evet, benim mayıs ayındaki okumalarım böyleydi.
Ne diyorsunuz, siz neler okudunuz?

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.