27 Ekim 2011

Kendini Oyalama Yöntemleri Vol. 3


  • Çalışın, çalışın, çalışın! İnanın hiç birşey yapmaya vaktiniz kalmıyor ve kimseyi düşünecek halde olmuyorsunuz. Bütün gün çalışıp, gece uyuyorum ya da tam tersi. Düşünmeye vaktim bile yok, ohh relax yani. 
  • Umursamayın. Şu çok kroca söze geliyor işin sonu ama kafana tokadan başka birşey takmayacaksın abi. :D Allah'ım iğrencim ama asıl mevzuyu anladınız sanıyorum. 
  • Boş kalan her vaktinizi sosyal aktivitelerle değerlendirin. Ama ağlamaklı filmlere gitmek ya da sahilde öyle tek başına takılmak yok. Nerede kalabalık orada siz olun. Aman sabahlar olmasın! :D 
  • Herşeye yeniden başlayın. Herşeyinizi yenileyin. Sevdiklerinizi bile. 
  • Çok gereksiz canınızı sıkan insanları hayatınızdan komple çıkarın. Bir de onlara canınız sıkılmasın. :)
  • Baktınız hiç olmuyor yeni birini bulun. Çivi çiviyi söker, budur bunun ilacı.. :)
26 Ekim 2011

Utanıyorum...

Annemle babam birbirlerini telefonla aşkitom diye kaydetmişler. Allah'ım ebeveynlerimden utanıyorum :S

Zamanı yitirirken...

   Zamanımı çok boş şeylerle harcadığımı farkettim birden. İşe gidip gelmek dışında ne bir insanla görüşür oldum, ne de başka bir şey yaptığım var. Zamanı yitirirken ben hala dönüp dönüp arkama bakıyorum, yeni farkettim. Kaybettiklerim çok, hemde öyle çok ki... Düşünüyorum hayatımın dönüm noktalarını, zamanı o noktalara geri alasım geliyor. En başa dönebilseydim eğer;
  • 18 yaşıma giderdim. İlk erkek arkadaş edindiğim o noktaya ve hemen vazgeçerdim o kararımdan. Övünmek olsun diye demiyorum ama işe yaramaz erkek seçmekte üstüme tanımam. Çıktığım üç adet adamın her biri de birbirinden boş ve gereksizdi. 
  • O en sadık kardeş, dost dediğim adamla arada mesafeler bile olsa da saatlerce konuştuğumuz o noktaya dönerdim. Bazı insanlarla onu hiç tanıştırmazdım o zaman ve bir yanımın ömür boyu geri gelmemecesine beni bırakıp gitmesine izin vermezdim.
  • O en eski noktalardan birine dönebilseydim eğer çook eskiye lisenin başlarına.. O zaman hayatımın yarısına eşlik eden o insana o kadar değer vermezdim. Bir gün gelecek ve elimi uzattığımda o değilde bir başkasını bulacağımı bildiğimden acıtmasına müsaade etmezdim.
  • Üniversite başlarına geri dönebilseydim eğer insanlara hiç güvenmezdim. Güvenmezdim ki sonrasında yaptıkları canımı yakmasın.
  • Çocukluğuma dönebilseydim eğer bugün burada olmazdım. Bu yazıyı yazmazdım. Bu kadar çok canım yanmamış olurdu. Ben başka bir yol, başka bir hayat seçmiş ve hiçbirinizi tanımamış olurdum. Tek pişmanlığım Gamze ve Elifleri tanımamış olmak olurdu o zaman. Onlar olmadan olmazdı yine de itiraf etmek gerekirse. Belki yan yana ve aynı yolda yürümüyoruz. Belki eskisi gibi görüşemiyoruz. Ama ne zaman ki bir derdin olsa üçünü de elini uzattığında bulabilirsin. Bakarsan belki et ve tırnak değiliz. Canımın canı dediğin insanlar kadar yakın bile görünmüyorlardır belki de. Ama asıl can onlardır. Ne zaman neye ihtiyacın olduğunu onlar bilir. Ne zaman ki ihtiyacım var desen onlar gelir. Onlar herşeydir. 
  • Yelit çikolatası için birşey demeye gerek duymuyorum. Kendisi tam bir baş belası olduğundan gelip o hayatta da beni bulurdu eminim.
  • Kübra'cım. Canımın canı. Gözümün bebeği! En başa dönsem kardeş olalım isterdim. Kan bağımız olmadan da kardeşiz biz onunla. Her zaman yanımda. Yanındayım. Senle olmaktan yana nasıl pişman olurum ki. Başka bir hayatta da olsam yine seni bulmak isterdim. 
  • İsmi geçen değerli şahıslar dışında hiçbirinizi tanımamış olmaktan pişmanlık duymazdım. Yoluma bakar pişman olacağım yeni yanlışlar yapardım. Belki umursamaz biri olurdum da canım bu kadar yanmazdı.. O zaman siz olmazdınız ve ben başkası olurdum. O zamanlara geri dönebilseydik güzel olurdu. O zamanlara geri dönebilmek gibi bir ihtimal bile olsa olurdu..
22 Ekim 2011

Bizim evin mutfağında :)


  1. Annem "Kapuska mı koyayım, pırasa mı?" diye sorar. Pırasa dersin ama o tabağına kapuska koyar. :)
  2. Babam evde yalnız kaldığında taze fasulye yapar. Ama yemeğe tuz yerine şeker koyar. :) 
  3. Kız kardeşim temiz kepçe bulamadığında yemeği cezve ile koyar. :) 
  4. Kuzenim Türk kahvesinin içine şeker yerine tuz koyar. :)
Özetle; bizim evin mutfağı sizin bildiğiniz evlerin mutfaklarına benzemez. Hiçbirşey normal değildir. Sanırım hiçbir zaman da olmayacak. Bizim evin mutfağında yemek pişirirken Çikolatamla göbek atarız biz. :) Güleriz, eğleniriz. Yemeklerin tadı süper diyemiyorum. Yani şekerli taze fasulye ya da tuzlu kahve tahmin edersiniz ki hiç güzel değil. Ama bizim evin mutfağı şenlikli, neşelidir. :)
20 Ekim 2011

Selamlar, sabahlar...


  • İşten geldim şu saatlerde bir yandan okunacak birikmiş yazılarımı okurken bir yandan  da kuru fasulye yiyorum. Evet zevk meselesi arkadaşım görünce canım çekti, ne yapayım. :)
  • Az önce karmaşık harflerden bir yazıya bakıyordum, gördüğün ilk beş kelime seni temsil ediyor yazıyordu üstünde de. Peki ben ne gördüm?? Şunları; zevk, mucize, kahve, üzgün, sigara. Bir insan bu kadar mı güzel anlatılır yani şoka girdim. Zevk sahibi bir insanımdır. Aynı zamanda ben bir mucizeyim sizinde bildiğiniz üzere. :) Kahve olmazsa olmaz zaten. Üzgünüm sebebi sensin, sen! Ve pasif sigara içicisiyim. Ben içmiyorum ama iş yerinde yoğun olarak dumanına maruz kalıyorum. Başladım sayılır yani. .s 
  • Yorgunum, ölüyorum. Sebebi belli olmamakla beraber akşamları ateşlenmeye başladım. Tam da iş saatime denk geliyor, olmuyor bu yoruyor beni daha çok. 
  • Bazı insanların IQ seviyelerinin 3,5 yaşlarından sonra hiç değişmediğini düşünüyorum. Sanırım haklıyım. .s
  • Cumartesi günü izinliyim. Gelin hep beraber kahve içmeye gidelim. Gelmezseniz eğer yalnızlığımı alır giderim..
  • Bazı insanlar zamansız terk ediyorlar. Bazı insanlar yanlış şehirlerde yaşıyorlar. Bazı insanlara elinizi uzattığınızda ulaşamıyorsunuz. Bazı insanlar ulaşılmak istemiyorlar. Bazı insanlar hiç yoklar. Bazı insanlar ha var, ha yoklar. Geriye bir başınalığınızla birlikte siz kalıyorsunuz sadece ve yalnızım demenin bile yasak olduğu bir memlekette..
  • Yatmaya gidiyorum artık. Bütün bir günü uyuyarak, geceyi de çalışarak geçireceğim. Evet bazen hayatınızın altı üstüne geliyor. Tam da o bazen noktasındayım işte.
  • Benim yerime de bir fincan kahve için. Bu gün şeytana uyun gülümseyin..


                                                                                                                      tatlı rüyalar :)
12 Ekim 2011

...yağdıkça

Yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü,
Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
Ve durmadan
Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
Çalan, çaldıran, yakalatan
Adı bende gizli bir kadındı İstanbul

Şehre bir yağmur yağdı
Ben ağladım

Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizans'tan
Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden
Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk sipariş edildi yeniden 


Bir şehre yağmur yağdı
Ben ağladım

Kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında
Hangisi talandı demli öpücüklerin
Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
Bir aşktan diğerine kaç saate gidiliyordu
Soyulur muydu kabuğu hayatın
Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?

Yağmur şehre bir yağdı
Ben ağladım

Ben en çok seni götürdüm giderken
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı

Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı

Ben,
Yağmur,
Ağladım...



-Yılmaz ERDOĞAN-

Buraya ağza alınmayacak küfürler gelecek!

  • Ben buraya yalnızım yazmışım da bana ne oluyormuş, ne saçmalıyormuşum falan filan! Size ne be!! Size ne?? Ben yalnızım niye biliyor musunuz?? Çünkü siz acıdan ölürken beni hatırlıyorsunuz sadece. İşiniz düşünce geliyorsunuz. İşiniz bitince defolup gidiyorsunuz! Sevgilisiyle ayrılan bana gelir, barışınca da sevgilisi benle görüşmesini istemez. Muhabbetimiz de arada bir selam vermekten ibaret yani yanlış anlaşılmalara mahal vermeyelim. Siz var ya çok şerefsizsiniz. Yalnızım ya sizle olmaktansa yalnız kalırım öylesi daha iyi!
  • Bir de yalnızım yazmama kızıp sosyal paylaşım sitelerinde sitem ederler ama bir mesaj atıp da neyin var diye sormazlar.. Gösterişiniz batsın!! -Buraya çok ağır küfürler gelecek!-
  • İş yerinde bir kız var ki çok canımı sıkıyor. Yakında bende gırtlağını sıkacağım o olacak diye korkulardayım. 
  • Yakında hayat hikayemin kısa bir özetini yazmayı düşünüyorum. Hayat hikayem: Sekiz bilinmeyenli denklem. İsmi de bu olacak. Ay biliyorum mükemmelim hatta ötesiyim. :) 
  • Herşeye rağmen hala kendime gülebiliyorum ya sanırım bundan ölmüyorum hala.
  • İnsanların egoları öyle büyük ki. Sadece bakıyorum, şaşırıyorum, umursamıyorum. Ama bu sözü aklımdan geçirmeyi de ihmal etmiyorum. Söz: "Your ego is my lego!" :) Ahahah! Perfect biliyorum.
  • Şu anda omzumda battaniye var ve hapşurmaktan gözlerimden yaşlar geliyor. Hasta oluyorum anlayacağınız bana bu hastalığı bulaştıranı bir yakalarsam ağzını burnunu dağıtacağım o kadar yani.
  • Bugün Londra'lı bir defter aldım öyle şirin birşey ki; ilk görüşte aşktı benimkisi.. Kaptırmadım kimseye aldım, koştum, geldim. :) Ama ne yazsam bilemiyorum. Ne yazabilirim? Öyle çok şey var ki dışarı çıkmayı bekleyen içimde.. Ama hangisini yazmalıyım? Hangi değmeyecek hikayeyle kirleteyim ki sayfalarını. Kıyamam ona. Yazamam. Yapamam.
  • Azıcık mutlu oluyorum. Sonra yine mutsuz. Bana bunu yapan her bir kişiye söylüyorum: "Yokluğunuza ana avrat sövüyorum!!"
  • Bugünlerde çok ağzı bozuk olmuşum, biliyorum. Geçecek elbet bekliyorum.

P.S: Yazıyı her okuyan üzerine alınmasın uğraşamam şimdi. Üstüne alınması gereken şahıslar zaten okumayacak merak etmeyin.

P.S: Hislendim, kimsem yok sana geldim bloğum.. Baktım hiç kimsem yok sana geldim.
3 Ekim 2011

Küçük Şeytan ;)

  • Fincana kahve koydum gel, bugün şeytana uydum gel... :) Ah bu şarkıyı bana söylesin biri. Benim için söylesin. :) 
  • Bugünlerde işten güçten pek yazamıyorum. Bazı başka şeyler yazıyorum ama buraya koymayacağımı belirtmiştim. İş kadını olmak çok zor velhasıl-ı kelam canlarım ciğerlerim. Ki benim eğitimim yarın bitiyor. Asıl dananın kuyruğu çarşamba günü kopacak yani.. Ay bana birşeyler oluyor... :)
  • Pek bir yalnızım ama nedenini bende bilmiyorum. Bazı arkadaşlık bağıyla bağlandığım insanlar neden sırra kadem bastılar hiç bir fikrim yok. Ama bazı başka birtakım insanlar var ki onlar da ha var ha yok yani.. 
  • Kola var mesela kadim dostum. Ah, annem de ilişkimize çomak sokmasa ne sevineceğim ama hayat zor canım. 
  • Süprizler var mesela. Aman sormayın komedi tadında yani.
  • Soğuklar geldi deri ceketim ve ben gene forever kankayız yani. Bir de motorum olsa var ya acayip klas bir kız olacağım da anlatamıyorum anneme. 
  • Gerçi o saçlarımı pembeye boyama hevesimi de anlamıyor ama pek yakında gerçekleşecek bu. Alışır zamanla. Gökçe'den şu en sevmediğim sana gelsin annecim "zamanla geçer zamanla".. :) Öldürecek beni. :)
  • Çok çok çok yorgunum ve yarın için giyecek birşeyler bulmam, ojelerimi değiştirmem, duş alıp, yatmam lazım. Ne de çok işim varmış beh! Hadi bana kolay gelsin. Sizi de tavşanlar kovalasın.. 
  • Dahiyim ben muah! ;)

Zerdaliler..

Fincana kahve koydum gel... Bugün şeytana uydum gel... ;)
1 Ekim 2011

Bir yastık hikayesi.

   "Yastığa başını koyduğunda 'O' geliyorsa aklına ne hissediyorsundur?" diye sordu birisi.
   
   Bir sürü cevap verdim. 'O' dediğin kişiye göre değişir dedim. 'O' herkes olabilirdi ve sen nefret de hissedebilirdin, tutku da hissedebilirdin.

   Düşündüm sonra. Böyle değildi. Yastığa başımı koyduğumda aklıma gelenleri düşündüm ve buldum cevabı. 

   Aslında yastığa başını koyduğunda aklına hiç birşey gelmemeli. Yastıkla arana hiç kimse girmemeli. Mutsuz olursun, huzursuz olursun. Yalnızlığınla kaybolursun o noktada. Ama yastığa başını koyduğunda aklına birisi geliyorsa 'O' seni çoktan üzmüş demektir. Ya da üzecektir. Yastığa başını koyduğunda aklını çelen hayırlara vesile değildir. 

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.