Bilmem ki size söyledim mi ama..? Canlarım, çiçeklerim ben hala oluyorum. :)
Herşeyin tam olarak bombok olduğu bir noktada bu güzel gelişmeye odaklanmaya karar verdim. Dedim ki hadi biraz bu iyi hissi büyütelim... Ve böylece Çınar'la beraber doğmamış çocuğa don biçme operasyonumuz başladı.
Çınar alışveriş genlerinin tamamını benden almış arkadaşlar, mağazada onu da alalım bunu da alalım derken, kasa da yüklü bir miktar ödeme yapmamız gerekti tabii ki. Ama inanırmısınız o noktada da battı balık yan gider modundayım. (Diş için olan ödemeleri yaptım da, kredi kartım ağlıyor, ektresi de beni ağlatacak gibi.)
Eve gelince kızlara fotoğraf attık, kuzenim Demet'de böyle olmaz deyip bize bazı örnekler gönderdi, süsleme yapacağız dedi.
Eh dedim tam olsun madem, Çınar'la işe gittik, işyerinin ordaki alışveriş merkezinden de süsleme eksiklerimizi tamamladık. Demet de gelince süsledik. Kendi içimizde büyüttükçe büyüttük, büyüttükçe eğlendik.
Erkek kardeşimle eşine de gelip alın dedik, malum bizim arabamız yok bu sıra. Onlarda yemeğe mi gelelim diye sorunca, olur dedim. Kızlara da diyorum hem hediye aldık, hem süsledik, hem yemek yapıyoruz. Bir yerde yanlış yaptık ama neresi emin değilim. :)
Neyse velhasıl-ı kelam son zamanlarda hayatımızdaki en güzel gelişme buydu. Bizde bir miktar buna tutunduk.
Gerisi gerçekten arapsaçı gibi... Annelik mesaim hiç bitmiyor, 7/24 Çınar'la birlikteyim, çalışırken yanımda ve çalışmak gerçekten ama gerçekten çok zor oluyor. Bütün bunların arasında kahvaltı, yemek hazırlamak, ara ara Çınar'la oynamak, sonsuz sorularına yanıt vermek.
Herhangi bir şekilde mola vermem mümkün olmuyor, çünkü babasının ne kaçta gelip alacağını, ne kaçta getirip bırakacağını biliyorum. Haftasonu iki, üç saat için alıp geri getiriyor. Herhangi bir şekilde boş vaktim kalmasın diye özel olarak çabaladığını düşünmeye başladım artık.
Ben böyle spontane bişeyler yapabilen biri değilim pek, plan-programlı ilerlerim genelde. O iki üç saat için dışarı çıkardığında bende evde kalakalıyorum. Geçtiğimiz cuma Çınar'ı almıştı akşam mesai bitiminde evde boğuluyormuş gibi hissettim ve kalkıp amaçsızca yürümeye çıktım. Deliliğin eşiği dedikleri yerdeyim sanki, bu ara gerçekten aklıma deli deli fikirler geliyor ama ya sabır diyelim.
Yürüyüş yaparken yol kenarında ayaklarını uzatmış oturan bir teyze gördüm. Sanki herkes ve herşey akıp gidiyor, o orada sabit kalıyordu. Herkesin zamanı akarken onunki durmuş gibiydi. Hayattan tek beklentimin emekli olmak olmasını düşündüm o sıra, aslında hiçbir beklentim yok mu demek ki bu? Bilemiyorum inanın bilemiyorum...
Anladım ki kendini iyileştirme yolculuğu yalnız yapman gereken bir yolculuk ve bol bol gözyaşı içeriyor. Ama en zoru da ne biliyor musunuz, kendine zaman vermek. Her konuda bu kadar aceleci bir insan olmam ruhumun bile başına bela oluyor...
Kentsel dönüşüm alanında yürüyüşe çıkınca da insan bir garip hissediyor. Yollarda bakıyorsun etrafına bir tarafın eski, bir tarafın yeni yapılarla dolu, sanki bir yanı geçmiş bir yanı gelecek. Attığın her adımın ardı geçmiş, önü gelecek...
Geçenlerde Çınar'la yürürken ilkokul öğretmenimle karşılaştık, durup da konuşmaya mecalim yoktu ve sadece yanyana yürüyüp geçtik. O an sanki şey gibiydi, çocukluğum yanımdan geçti, bense çocuğumun elini tutuyordum.
Bugünlerde kendi kendime mesaj atmaya başladım birde, konuşacak biri olmayınca insanın aklına gelen fikirleri unutması ne kadar kolaymış meğer... Oysa bugünlerde aklıma gelen herşey bence çok değerli ve unutmaya da gönlüm el vermiyor.
İşte durumlar böyle bu sıralar, ah bir de derin depresyon moduna giriş yaptım. Bir süre gerçekten ama gerçekten oradan çıkacak gibi hissetmiyorum.
Derin depresyon modunda ya hiç uyuyamıyor baykuş gibi sabahı sabah edip beş civarı yatıyorum ya da akşam Çınar'ı uyuturken uyuyup neredeyse on saatlik uykular uyuyorum, gerçekten her konuda ölçüsüz bir insanım.
Yine böyle sabahı sabahı ediyordum iki gün önce, 4:30 civarı sokakta inanılmaz bir gürültü başladı, bağırış-çağırış... Aman heralde kavga çıktı dedim -bendeki gamsızlık seviyesi-. O sırada seslere Çınar uyandı, ben ona su verirken inanılmaz bir gümleme oldu, Allahtan yattığımız oda arka tarafta ses oraya çok şiddetli gelmiyor. Çınar geri yatınca dedim bakayım noluyor, balkona bir çıktım yanıyor sokakta birşey ama ne bilmiyorum. Yan komşuyu balkonda görünce o da araba yanıyor, patladı dedi. Şok içinde bakarken arabanın camları patladı o sırada. Eve de çok yakın, millet sokakta arabasını uzaklaştırma derdinde, öyle hipnoz olmuş gibi kaldım bir süre. Tekrar gümledi, meğerse lastiği patlamış yanarken. O sırada da itfaiye geldi ve söndürmeye başladı. Bende gidip yattım, artık birşey olmaz diye. Bu da bir anımızdı koleksiyonunda yerini aldı.
Yine gelirim. Şimdilik hoşçakalın.
Applesodaa.
0 yorum:
Yorum Gönder