Sözlendiğimden beri annem çeyiz diye tepeme bindi. Çeyiz namına bir çöpüm bile olmadığını düşünürken ben kıyıdan köşeden, gelenden gidenden derken tam bir kutu dolusu başörtü ve havlum oldu. Hepsini gelene gidene hediye edeceğim. Dantel falan beni bozar. :(
Sonrasında annem bir tutturdu hadi alışverişe gidelim hadi alışverişe gidelim. Gittik lakin gitmez olaydık. Sadece ev tekstili almamıza rağmen 1600 TL'yi gördüm kasada.. Hepi topu 4-5 nevresim, bir bornoz takımı. Bir de marka takıntısı çıktı başımıza vay efendim Taç olacakmış, Karaca olacakmış. Hayır sanırsın ki biz hep markalı nevresimde yatarak büyümüşüz. :( Annem beni çeyiz adı altında iflasa sürükledi de ruhunuz duymadı...
Ev tekstilini kenara koyunca tabak-çanak alışverişine el attım. Porselen yemek takımları içindeki neredeyse tamamı gereksiz parçalar yüzünden beni daralttığından sadece tabaklardan oluşan iki takım aldım, hafifledim. Hatta onları da netten sipariş ettim. Hiç yorulmadım. :)
Bunun dışında kızlar, teyzem falan derken ortalık bardaktan, fincandan geçilmez oldu. :)
Asıl komedi ise şunu da alalım dediklerinde hayır ben ondan istemiyorum deyince yaşanıyor. Misalen:
Annem: "Kızım yatak örtüsü alalım, bak bir model beğen sen."
Ben: Yatak örtüsü almayacağım ya gereksiz o sabah sabah bir de onu sermeye uğraşamam işe geç kalırım.
Annem: Aaa yatak örtüsüz gelmiş derler.
Merve: (Kızkardeşimin arkadaşı.) Valla derler.
Aynı diyalogda yatak örtüsü yerine çelik tencereyi de koyun şimdi. Birebir bu konuşmalara sürekli maruz kalıyorum. Hayır ne almayayım desem "O olmadan gelmiş derler oluyor." Sanki millet işi gücü bırakacak da ne getirdiğimi sayacak. Hayır diyelim ki dediler. Ben niye dert edeyim canım parası benden çıkıyor nihayetinde..
Bütün bunları gün aşırı yaşamayı bırakın bir kenara size anlatmak bile beni yordu gideyim de az dinleneyim. :)
0 yorum:
Yorum Gönder