17 Aralık 2011

Şimdilik


  • Her şey bıraktığım o noktada duruyor. 
  • Bazı konular var ki ne ileri gidebiliyorum ne de geri. Tam ilerlediğimi zannederken bir de bakıyorum ki en başa dönmüşüm. Nasıl bir hayal kırıklığıdır ki o yakıyor inceden.
  • İş yerindeki ilk başarısızlığımı elde ettim bugün. Hiç beklemediğim bir yerden pat diye geliverdi. Ne olduğunu bile anlamadım. Neyi anlıyorsam sanki zaten ben??
  • Yeni bir kitap aldım ama sıkıcı mı değil mi karar bile veremedim daha.. Pasaklı Tanrıça adı var mı daha önce duyan bilen??
  • Yorgunum inceden, inceden. 
  • Bıkkınlık yine geldi oturdu üzerime. 14 gün sonra 21 oluyorum. Bu bile bir önem arz etmiyor geldiğimiz şu noktada..
  • İyi geceler diliyorum hepinize. 
                                                                                                                          Charlie
12 Aralık 2011

Gün Ortası

özlemek diye bir şey aklımda
sanki zamansız bir şeyler
dönüyor içimde

şimdi özledim seni
komik bir film izler gibi özledim
susamak gibi
ve aralıksız sallanmak salıncakta

gün ortası çiçeği
özledim seni
gün ortası ve gece yarısı
sabah uykusu özledim seni
yoksullar sarayının dilencisi
yalnızlığımı biliyor
bu yalan değil
senin çocukluğunu
ve beni kızdırmanı da
özledim
ah adam görünüşlü yaratık
seni özledim demiycem
az olurdu...

herkes kadar yalnız/Betül Kaba

P.S: Liman Yayınevi gururla sunar. Küçük süprizler barındıran küçük tatlı kitaplardan..
9 Aralık 2011







İnsanların ayrıntılara boğulmadığı günlerden kalma güzel bir cümle vardır: "Göz gördü, gönül sevdi...

Muhsin Ünlü

Biriktirdiklerim..


  • Eteğimdeki taşları bir dökeyim ben artık canlarım...
  • Blogumun url'sini değiştirdim. Öyle böyle değil ciğerim yandı. Evlat acısı gibi koydu yeminle. Hala içim sızlıyor dostlar. Ama buna sebep olanlar utansın!! Allah onları taş etsin! Davul etsin! Bıktırdılar canımdan artık beni. 
  • Bir eski dost daha gitti. Gitmedi, gönderdim desek daha doğru olur. Vakti geleni bekletmemek lazım dedim. İyi mi ettin diye sorarsanız bilecek halde değilim vesselam. İçime ağırlık yapana yol veriyorum ufaktan işte.
  • Bu gece oniki buçukta geldim eve. İş değildi bu sefer dışarı eğlenmeye çıkmıştık. Eve geç getirdi ya beni  sevgili sevgilim. Getirirken de burnumdan getirdi. Bir daha yalvarsalar on sene boyunca gece dışarı çıkmam. Sevgilim diye demiyorum öyle bir evham yapıyor ki yemin ediyorum on sene yaşlandım, kırıştım, buruştum. Ayh daraldım.. 
  • Fatmagül'ün fragmanını gördüm. İki senenin sonunda öpüştüler. Bir seneye çocuk yapsalar. (Ancak tutar mayası.) Fatmagül onu da filler gibi anca iki senede doğurur. Bu dizi, bu yavaşlıkla Türkiye tarihinde en uzun süren dizi olan "Bizimkiler"i de yerinden eder diyorum başka da birşey demiyorum. (Bizimkiler 13 sene oynamıştı bilmeyenler için şey ettim.)
  • Hiç bir bölümünü tam izlemediğim, olay örgüsü nedir bilmediğim 'Adını Feriha Koydum'u iki bölümde bir izlemeye başladım. Türk dizisi izlemek nasıl bir saplantıdır bilir misiniz? Öyle korkuyorum ki kötü alışkanlığım olur diye. Korkuyorum izlersem bağlanırım diye. Ama Feriha'ya bağlanmam yani. Leyla ile Mecnun, Bizim Yenge varken Feriha kay kenara annem. Ama işte bağlanma korkusundan en boktan diziyi izliyorum. Nasıl olsa içim ısınmayacak. :)
  • Aklıma tüküreyim. Öyle de bir malım işte ben. Neyse. Ağzım bozulmuş gene benim ya.
  • Gideyim de yatayım ben yarında sabah gidecekmişim işe. Lanet girsin. Girmesin aman neyse. :) 
  • Öpüldünüz.... Charlie...
2 Aralık 2011

Bir babam olsun isterdim..

   İnsanlar hep eksikliklerini çektikleri şeyi isterler ya bende bir adet baba mevcut aslında. Ne kadar "baba" denilebilirse ona?? Arkasında babasının olmasının özgüvenini taşıyan insanlar gördüm. Öyle olabilmek isterdim. Gerçekten seve seve 'baba' diyebilmek isterdim. Özlemek isterdim babamı uzakta olduğunda. Derdim olduğunda dinlesin isterdim. Benim bir babam var evet, babalığını hiç görmediğim bir baba.

   Kendi ebeveynimizi seçme şansı verilmeli diye düşünüyorum bazen. Benim hayattaki tek şansım annem. Hayatı ailede öğrenir her insan. Ben babamdan yalan söylemeyi öğrendim. Vurdumduymazlığı, umursamazlığı, hayatı öylesine yaşamayı. İnsanları bir kalemde silip atmayı öğrendim. Ben aslında hayatta insana kaybettirecek ne varsa ondan öğrendim.

   Olmasa da olur diyebildiğiniz bir babanız oldu mu hiç sizin? Ben olmasa da eksikliğini hiç hissetmezdim. Varlığını hiç hissetmediğim gibi. Ondandır bendeki bu sahiplenilme arzusu. Gerçekten güvenip, sırtımı yaslayabileceğim bir insan olsun istedim hep şu dünyada.

   Bir babam olsun istedim.. Olmadı. Olmayacak.

Seni kırmayı hiç istemedim...

Bazen öyle hödük bir insan oluyorum ki tahmin edemezsiniz. 
Söylemek istediklerimin hepsi şarkıda zaten ben konuşmasam daha iyi.

~

Bazı insanları kaybetmekten çok korkuyorum. İçime bir acı oturuyor. Gitmediler aslından hiç bir yere ama ya gün gelir de giderlerse??

Hayatın bazen noktası.


  • Bazen hayatı ne ucundan, ne başından, ne sonundan yakalayamazsın. Kum taneleri gibi kayıp gider sevdiğin ne varsa avuçlarından, durduramazsın. Hayat yapayalnız kalmanı isterse, engel olamazsın.
  • Bazen bıkarsın, usanırsın, yorulursun. Herşey, herkes üstüne gelmeye başlar. Nefes alamazsın. Hiçbir eksiğin yoktur belki en içte birşeylerin yokluğu dışında. Hayat yıldırmak isterse seni, ne kadar güçlü de olsan karşı koyamazsın.
  • Bazen sevdiklerini mutlu etmeye çalışırken; kırarsın, incitirsin. Eline yüzüne bulaştırırsın onca uğraşıp emek verdiğin şeyi. Günlerce inşa edersin, sonra tek bir sözünle yıkarsın inşa ettiklerini. Hayat fazla karmaşıklaşırsa, çözemezsin.
  • Bazen çok kırılgansındır. Kendi kendine sararsın kollarını kimselerin yokluğunda.. Hayat sana daha fazla zarar vermesin istersin. Hayat çok üstüne gelir, kaldıramazsın.
  • Bazen hayat seçim yapmaksa gitmekle kalmak arasında. Gidersen aklın kalır. Kalırsan ruhun alır başını gider.
  • Bazen çok üzgünsündür. Gülümser dudakların, gözlerin acır.
  • Bazen çok yalnızsındır. Çok kalabalık, çok yalnız..
  • Bazen burdasındır. Bazen çok uzaklarda..

P.S: Hayatın o bazen noktasına geldiysen eğer, bir yerde bir şeyleri yanlış yapmışsın demektir. Bir yanlış diğerini doğurur. İki yakan bir araya gelmez o bazen anlarında. Sonrası hep bir bazen zaten. Bazen alıp başımı gidesim gelir yapamam. Bazen nefesim kesilir, kalbim sıkışır. Bazen ölüyorum sanırım, ölmem. Çaresi nedir hiç bilmem. Aslında işin özü şu; hayat çok boktan bazen.
30 Kasım 2011

Şiir...


Gelme çocuk!
Benim denizimde yüzemezsin sen
Kolların kısa kalır dalgalarıma
Ölürsün çocuk!
Bulaşma yalnızlığıma...

K. Tazeoğlu..

27 Kasım 2011

Düşünüyorum..


  • Bu hafta tam memur vardiyasında çalıştım. Sabah sekiz akşam dört. Eve her geldiğimde "o" da bizdeydi. "O" dediğim komşugillerden bir zat. Düşünüyorum da be adam demezler mi hiç "Bu kız karga şey etmeden kalkıyor. Haliyle erkenden uykusu geliyordur. Her akşam oraya gidip de rahatsız etmeyelim." . Demezler mi? He, demezler mi? Derler!!! 
  • Delirttiler beni yemin ediyorum bütün hafta boyunca. Bir de babam bana misafirleri savunuyor. İstemiyorsan sen gelme eve dedi. Oldu paşam ya oldu! Elalemin herifleri benden daha değerli yeminle. Allah bu futbolun da belasını versin. Bu digiturku icat edenin de. Bu saatten sonra da takım makım tutmuyorum. Tutarsam şerefsizim!! Futbola hayır diyoruz dimi kızlar?? HAAAAAAAAYIR!!!
  • Bütün bu futbola hayır holiganlığıyla yorulduktan sonra gelelim diğer mevzulara. Cümle aleme dert olmuş siyaset, herkes en iyiyi biliyor, herkes en doğruyu söylüyor zaten. Yeter lan, susun artık. Hangi söylediğiniz devleti kurtardı?? Hangi söylediğiniz dikkate alındı?? Sabrıma yettiniz artık hepiniz. Bi defolup gidiniz!! 
  • Tayyip'i de Allah bin türlü davul etsin. Parayla askerlik mi olur Tayyip?? Sorarım sana sen vaktiyle para  verip de mi gitmiştin askere?? Bu ne saçmalıktır benim aklım dimağım almıyor. Parayı bastıran gitmesin askere tamam da. Fakirin fukaranın suçu ne?? Bundan sonra gelen şehit haberleri hep parası pulu olmayan ailelerden gelecek. Bundan sonra milletin canı ciğeri 30 bin lirası olmadığı için yanacak. Bunun hesabını sorarlar Tayyip. Nasıl verirsin orasını ben bilemem. Ama bundan sonra gelecek her şehidin hesabını misli misli sorarlar, demedi deme sonra.
  • Ben iyiyim, güzelim. Aramayın, sormayın, merak etmeyin. Böylesi iyi. Böylesi rahat, ferah. Huzura kavuştum yokluğunuzda. Yakında Konya seyahati yapmayı düşünüyorum. Diplomayı bahane ettim, Mevlâna'yı bir kez daha ziyaret etmek istiyorum. Bundan sonra gidip gelmek şansa kalmış nasılsa..
  • Fincana kahve koydum gel diye diye getirttim birilerini uzaklardan. :) Çok uzak mesafelerden... Aslında çok da yakından. :) 
  • Hadi bu kadar çemkirdiğim yeter artık benim. Gidip kişisel bakım yapayım. Ojedir, manikürdür falan. :) 

                                                                                                                        Charlie xoxoxoxoxox ;)
22 Kasım 2011

Ne yapsam olmuyor!


  • Ne yapsam olmuyorsa; olmadığı yerde mı bırakayım? Yoksa oldurana kadar mı uğraşayım??
  • Ne yapsam olmuyorsa; olmayacaksa.. Sonuna kadar mı savaşayım?? Olmazsa; uğraştım, savaştım peşinde koştum bu işin mi derim??
  • Ne yapsam olmuyorsa; bundan sonra ne yapsam da olmaz mı acaba bilir misin??
  • Ne yapsam olmuyorsa; hiçbirşey mi yapmayayım?? Yoksa elimden gelenden de fazlasını mı ortaya koyayım??
  • Ne yapsam olmuyorsa; olmadığı yerde mi bırakayım?? Yenileyim mi?? Yoksa zaten baştan yenik mi başladım??
  • Ne yapsam olmayacaksa; neden uğraşayım?? Olacaksa olsun artık daha ne yapmalıyım?? 
  • Ne yapsam olmuyor. Bazen değil hiç olmuyor. 
  • Ne yapsam da olduramıyorsam, boşa kürek çekiyorsam.. Bana ümit verip de yola çıkaranın ağzının orta yerine çakayım! Çakayım değil mi yapayım??

P.S: Ne yapsanız da olmaz ya işte bazen, olsun diye ölseniz de olmaz. Hayat sizi umursamaz ya bazen, gelin bana o zaman sizin yerinize de okkalı bir küfür basayım.. 

P.S: Amaçsız bir posttur. Her devede kulak, her gülde diken, her postumda da bir mana aramayın.

Canımı sıkıyorsunuz!


  • Öyle bir buhran halindeyim ki nedeni ne, bende bilmiyorum. Kimseyi istemiyorum. Tek bir ses, tek bir nefes hiç birşey istemiyorum. Kimsem olmasın. Amaan, akşamlar olmasın. Gün bitmesin, güneş batmasın. İçime bir sıkıntı yayılıyor ki sormayın..
  • Canımı sıkanın, canına kast edesim var. Öyle de şiddete meyyilli bir kız oldum çıktım işte. Sebep ne? Bilmiyorum. 
  • Feysbuku oyun oynamak dışında açmaz oldum. Bütün herkesi sildim, çıkardım hayatımdan. Yalnızları oynuyorum her gün en baştan. Büyük oyun, tek perde. 
  • Şu bloga işe yarar bir yazı yazmayalı çok oldu. Bu bıkkın halimden de bıktım. 
  • Koyverdim herşeyi. Koyveremediğime yol verdim. Yol veremediğime boş verdim. Verip veriştirdim gene de rahat edemedim. 
  • O bu değil de ben kendime, bu hallerime bir anlam veremedim?? Erken menopoza girdim desem değil yani. Depresyon desen o da değil. 
  • Allah sonumu hayır etsin de hiç iyi değil bu halim..
  • İyiyim merak etmeyin.
  • Değilim ama yine de etmeyin işte!
  • Neyse..
  • Hadi dağılın, siz de canımı sıkıyorsunuz. Gelip okuyorsunuz. Güya öyle diyor bu istatistikler ama bir yorum bile yazmıyorsunuz. Issız blog burası sanki. Hayır paralı yorum yazmak sanki niye bu cebimde akrep var havaları he niye??
  • Aman be neyse işte neyse.
  • Herneyse ne..

                                                                                                                   ve sonunda delirdi işte...
21 Kasım 2011

Günlerden bugün...


  • Bugün kargalardan önce kalktım kahvaltı yaptım. Sokak köpekleri uyanmadan yoldaydım. Bu nasıl bir iş ben anlamadım. Cümle alemin uykuda olduğu saatte biz kime hizmet vermek için işe gittik bilmiyorum. He o saatte daha yüzler yıkanmadan, gözlerdeki uyku akmadan hizmet almak için arayanlara bir anlam verebildim mi? Veremedim. Veremiyorum.
  • Gökmen'im canavarım dün beni aradı. Sesini yediğimi oyuncak müzesine götürmeye karar verdim. Biliyorum kendini kaybedecek. Biliyorum sinir harbi geçirip, bin pişman olacağım. Ancak bütün riskleri göze aldım. Sıpamla beraber gezmeye gideceğim ben. Zaten o pişmanlıkla on yüzyıl evden çıkmam ya o da ayrı tabi canım.
  • Hayat güzeldir. Hayat devam ediyor.. Bilimum içinde hayat geçen güzelim cümleleri şuraya yazasım var. Bazen tam da herşey yolunda gitmeye başlar. Aman nazar değmesin de tam da o bazen noktasındayım işte. :)
  • Alerjik olaylarla başbaşa vakit geçiriyorum şu aralar. Alerjim yeni bir boyuta ulaştı desek daha doğru olur aslında. Bilmiyorum ki bende nedir bunun sebebi, su içsem alerjim azıyo galiba artık. .s
  • Pek yazasım mı yok nedir. Bir saattir bir yazıyı bitiremedim. Gideyim en iyisi ben iş güç beklemez malum kargalardan erkenciyiz bu hafta zaten.
  • Bizim Yenge'den bir sözle bitiriyorum bu postu. "Katranı kaynatsam olur mu şeker? Cinsine yandığım, cinsine çeker." Bu sözün neresi beni cezbetti bilemiyorum ama oldu bir yakınlaşma aramızda ve zaten söz de blogumun sağ tarafında ebedi yerini aldı. :)
12 Kasım 2011

...Ayrılığa Dair


Canınızı yaka yaka, hiç tarak görmemiş yetim renkli saçlarınızı okşayarak tekrarlarlar:

‘‘Kendine iyi bak! Belki bir gün karşılaşırız bir yerde;
Bunun için ve en çokta benim için, kendine iyi bak!’’

Kan, dışa değil içe akarak zehirler tüm bedeninizi ve ömrünüzü.
Aynalara hasım olduğunuz ilk andır o.

‘‘Kendine iyi bak!’’ sözünü duyduktan sonra aramaya başlarsınız kendinizi.
Uzun yıllar sonra bir yerde, parmağınızı bile kesseniz,
Bilirsiniz:
Bir zamanlar içe akan siyah kanın devri daimidir bu yere damlayan kırmızı su.

Emre GÖKÇE~Ayrılığa Dair
10 Kasım 2011

Düşündüm de;

sonsuza kadar affetmeyeceğim insanlar var benim.

Bir şiir...


Ben seni sevdiğimde
İstanbul’a gün doğmamıştı
Balıkçılar ağ atmamış
Şairler henüz yatmamıştı

Neler yaşadık önce
Ben seni ne çok sevdim
Bir İstanbul ekspresinden
Halliceydi kalbim

Ve bir yemini körelttim şimdi
Yerine bir umudu biledim
Ve bir İstanbul ekspresinden
Halliceydi kalbim

Üstelik bilmiyordum Beşiktaş’tan
Beyoğlu’na kaç saatte inilir
Aşk nerdedir bu şehirde
Hangi sokakta gezinir

Dedim ya ben seni sevdiğimde
İstanbul’a gün doğmamıştı
Gün doğmadan neler doğar
Bunu gönlüm de ummamıştı

Uçakları hiç sevmem
Trenden de vazgeçtim
İzmir’den istanbul’a
Tam bir saatte geçtim


Yiğit Güralp

Şişşşşttttt!!


  • Ölüyorum hastalıktan, sesim kısıldı gitti. Evde yatmaktan içime fenalıklar geldi. İçim sıkım sıkım sıkıldı. Salep, ballı süt vs. içmekten içim dışıma çıktı. Ah, ne iğrenç birşeysin sen hastalık...
  • Gökmencim ve bilimum tatlı bebekler bayram sırasınca ziyaretimize geldi ancak ben hiçbirini sevemedim. :( Çünkü ben hastaydım...
  • İşyerinde bile doğru düzgün çalışamadım. Öylece oturdum boş boş. Hepsini geçtim de sesim geri gelsin ne olur ya. Aaa delireceğim ama artık he! Yeter hastalık, git başımdan ben sana göre değilim!
  • Şişşşşştttt çok hastayım diyorum yahu. Bir duyan yok mu??
4 Kasım 2011

Bazen hayat...


~tosunum~

  • Bazen hayat cuma günü izinli olmak. O kadar sıkıcı yani. Herkes çalışırken dışarı çıkmak istesen yanına birini bulamazsın. Evde ağrı ve sancılarınla oturmak zorunda kalırsın. Ahh, iğrenç!!
  • Bazen hayat Atiye'nin reklam şarkısı 'Bu mudur?' u sevmek ama şarkının aslını hiç sevememek... Yorumsuzum. :)
  • Bazen hayat ıssızlık. Kahve fincanım, bilgisayarım ve ben 140 metrekarelik evde tek başımızayız. Evden bir ses gelse 3,5 atacak durumdayım yani o kadar.
  • Bazen hayat digiturk kadar boş. O kadar para veriyoruz şu merete bir tane de düzgün film yok izleyecek. Ben böyle işe...
  • Bazen hayat halsizlikten Gökmen'i sevmeye gidememek kadar tatsız.. 
  • Bazen hayat aşksız. 
  • Bazen hayat Starbucks'ın cappucino'su kadar şekersiz.
  • Bazen hayat kahve fincanı kadar karanlık.
  • Bazen hayat bir çocuk filminde Taylor Lautner'i görmek kadar hayal kırıklığı..
  • Bazen hayat annenin bütün işleri sana bırakması. 
  • Bazen hayat bayramda çalışmak kadar can sıkıcı.
  • Bazen hayat içinde patlayan şekerler gibi vızıldayan bir umut baloncuğu.
  • Bazen hayat beklenmeyen bir anda gelen tatlı bir davetsiz misafir. :)
  • Bazen hayat kararsızlık, güvensizlik.
  • Bazen hayat çok karmaşık. Allah'ım sen yardım et.

P.S: Bazen hayat böyle de saçma bir post işte. Resimdeki tatlı canavar da Gökmen'im! :)
2 Kasım 2011

Çok zor günler bu günler.


  • İşin gücün dibine vurmuş durumdayım. Ama sosyal hayattan da geri kalmıyorum maşallahım var he. İşten fırsat bulduğum her vakitte orada burada günümü gün ediyorum. :) Bu kadar sosyal olmak çok pahalı bir iş yalnız aman sakın siz denemeyin. Bütçeye zarar mazallah.
  • İnsanlardan öyle böyle değil bunalmış durumdayım. Bıktım, usandım. Bazı insanların utanması falan da yok arsızlar aşmış gitmiş. Tiksindim öyle böyle değil!!
  • Bu ara bir hal geldi bana. Bir anda bir öğürme geliyor. Kustuğum falan yok ama öğürmekten içim dışıma çıkar oldu. Konuşurken, yemek yerken bir anda içim dışım bir oluyor. Fenalardayım dostlar.
  • Feyste sims'i hızlandırma çalışmalarına başlamışlar. Oyunumu oynayamıyorum yahu! Öyle böyle değil çok canım sıkıldı bu konuya çoook!
  • Dostlar x-men başlıyormuş. Başka lafa gerek yok ben gidiyorum tv izlemeye. :) 

                                                                                                             Öpüldünüz xoxoxoxoxox
                                                                                                                        Charlie 
27 Ekim 2011

Kendini Oyalama Yöntemleri Vol. 3


  • Çalışın, çalışın, çalışın! İnanın hiç birşey yapmaya vaktiniz kalmıyor ve kimseyi düşünecek halde olmuyorsunuz. Bütün gün çalışıp, gece uyuyorum ya da tam tersi. Düşünmeye vaktim bile yok, ohh relax yani. 
  • Umursamayın. Şu çok kroca söze geliyor işin sonu ama kafana tokadan başka birşey takmayacaksın abi. :D Allah'ım iğrencim ama asıl mevzuyu anladınız sanıyorum. 
  • Boş kalan her vaktinizi sosyal aktivitelerle değerlendirin. Ama ağlamaklı filmlere gitmek ya da sahilde öyle tek başına takılmak yok. Nerede kalabalık orada siz olun. Aman sabahlar olmasın! :D 
  • Herşeye yeniden başlayın. Herşeyinizi yenileyin. Sevdiklerinizi bile. 
  • Çok gereksiz canınızı sıkan insanları hayatınızdan komple çıkarın. Bir de onlara canınız sıkılmasın. :)
  • Baktınız hiç olmuyor yeni birini bulun. Çivi çiviyi söker, budur bunun ilacı.. :)
26 Ekim 2011

Utanıyorum...

Annemle babam birbirlerini telefonla aşkitom diye kaydetmişler. Allah'ım ebeveynlerimden utanıyorum :S

Zamanı yitirirken...

   Zamanımı çok boş şeylerle harcadığımı farkettim birden. İşe gidip gelmek dışında ne bir insanla görüşür oldum, ne de başka bir şey yaptığım var. Zamanı yitirirken ben hala dönüp dönüp arkama bakıyorum, yeni farkettim. Kaybettiklerim çok, hemde öyle çok ki... Düşünüyorum hayatımın dönüm noktalarını, zamanı o noktalara geri alasım geliyor. En başa dönebilseydim eğer;
  • 18 yaşıma giderdim. İlk erkek arkadaş edindiğim o noktaya ve hemen vazgeçerdim o kararımdan. Övünmek olsun diye demiyorum ama işe yaramaz erkek seçmekte üstüme tanımam. Çıktığım üç adet adamın her biri de birbirinden boş ve gereksizdi. 
  • O en sadık kardeş, dost dediğim adamla arada mesafeler bile olsa da saatlerce konuştuğumuz o noktaya dönerdim. Bazı insanlarla onu hiç tanıştırmazdım o zaman ve bir yanımın ömür boyu geri gelmemecesine beni bırakıp gitmesine izin vermezdim.
  • O en eski noktalardan birine dönebilseydim eğer çook eskiye lisenin başlarına.. O zaman hayatımın yarısına eşlik eden o insana o kadar değer vermezdim. Bir gün gelecek ve elimi uzattığımda o değilde bir başkasını bulacağımı bildiğimden acıtmasına müsaade etmezdim.
  • Üniversite başlarına geri dönebilseydim eğer insanlara hiç güvenmezdim. Güvenmezdim ki sonrasında yaptıkları canımı yakmasın.
  • Çocukluğuma dönebilseydim eğer bugün burada olmazdım. Bu yazıyı yazmazdım. Bu kadar çok canım yanmamış olurdu. Ben başka bir yol, başka bir hayat seçmiş ve hiçbirinizi tanımamış olurdum. Tek pişmanlığım Gamze ve Elifleri tanımamış olmak olurdu o zaman. Onlar olmadan olmazdı yine de itiraf etmek gerekirse. Belki yan yana ve aynı yolda yürümüyoruz. Belki eskisi gibi görüşemiyoruz. Ama ne zaman ki bir derdin olsa üçünü de elini uzattığında bulabilirsin. Bakarsan belki et ve tırnak değiliz. Canımın canı dediğin insanlar kadar yakın bile görünmüyorlardır belki de. Ama asıl can onlardır. Ne zaman neye ihtiyacın olduğunu onlar bilir. Ne zaman ki ihtiyacım var desen onlar gelir. Onlar herşeydir. 
  • Yelit çikolatası için birşey demeye gerek duymuyorum. Kendisi tam bir baş belası olduğundan gelip o hayatta da beni bulurdu eminim.
  • Kübra'cım. Canımın canı. Gözümün bebeği! En başa dönsem kardeş olalım isterdim. Kan bağımız olmadan da kardeşiz biz onunla. Her zaman yanımda. Yanındayım. Senle olmaktan yana nasıl pişman olurum ki. Başka bir hayatta da olsam yine seni bulmak isterdim. 
  • İsmi geçen değerli şahıslar dışında hiçbirinizi tanımamış olmaktan pişmanlık duymazdım. Yoluma bakar pişman olacağım yeni yanlışlar yapardım. Belki umursamaz biri olurdum da canım bu kadar yanmazdı.. O zaman siz olmazdınız ve ben başkası olurdum. O zamanlara geri dönebilseydik güzel olurdu. O zamanlara geri dönebilmek gibi bir ihtimal bile olsa olurdu..
22 Ekim 2011

Bizim evin mutfağında :)


  1. Annem "Kapuska mı koyayım, pırasa mı?" diye sorar. Pırasa dersin ama o tabağına kapuska koyar. :)
  2. Babam evde yalnız kaldığında taze fasulye yapar. Ama yemeğe tuz yerine şeker koyar. :) 
  3. Kız kardeşim temiz kepçe bulamadığında yemeği cezve ile koyar. :) 
  4. Kuzenim Türk kahvesinin içine şeker yerine tuz koyar. :)
Özetle; bizim evin mutfağı sizin bildiğiniz evlerin mutfaklarına benzemez. Hiçbirşey normal değildir. Sanırım hiçbir zaman da olmayacak. Bizim evin mutfağında yemek pişirirken Çikolatamla göbek atarız biz. :) Güleriz, eğleniriz. Yemeklerin tadı süper diyemiyorum. Yani şekerli taze fasulye ya da tuzlu kahve tahmin edersiniz ki hiç güzel değil. Ama bizim evin mutfağı şenlikli, neşelidir. :)
20 Ekim 2011

Selamlar, sabahlar...


  • İşten geldim şu saatlerde bir yandan okunacak birikmiş yazılarımı okurken bir yandan  da kuru fasulye yiyorum. Evet zevk meselesi arkadaşım görünce canım çekti, ne yapayım. :)
  • Az önce karmaşık harflerden bir yazıya bakıyordum, gördüğün ilk beş kelime seni temsil ediyor yazıyordu üstünde de. Peki ben ne gördüm?? Şunları; zevk, mucize, kahve, üzgün, sigara. Bir insan bu kadar mı güzel anlatılır yani şoka girdim. Zevk sahibi bir insanımdır. Aynı zamanda ben bir mucizeyim sizinde bildiğiniz üzere. :) Kahve olmazsa olmaz zaten. Üzgünüm sebebi sensin, sen! Ve pasif sigara içicisiyim. Ben içmiyorum ama iş yerinde yoğun olarak dumanına maruz kalıyorum. Başladım sayılır yani. .s 
  • Yorgunum, ölüyorum. Sebebi belli olmamakla beraber akşamları ateşlenmeye başladım. Tam da iş saatime denk geliyor, olmuyor bu yoruyor beni daha çok. 
  • Bazı insanların IQ seviyelerinin 3,5 yaşlarından sonra hiç değişmediğini düşünüyorum. Sanırım haklıyım. .s
  • Cumartesi günü izinliyim. Gelin hep beraber kahve içmeye gidelim. Gelmezseniz eğer yalnızlığımı alır giderim..
  • Bazı insanlar zamansız terk ediyorlar. Bazı insanlar yanlış şehirlerde yaşıyorlar. Bazı insanlara elinizi uzattığınızda ulaşamıyorsunuz. Bazı insanlar ulaşılmak istemiyorlar. Bazı insanlar hiç yoklar. Bazı insanlar ha var, ha yoklar. Geriye bir başınalığınızla birlikte siz kalıyorsunuz sadece ve yalnızım demenin bile yasak olduğu bir memlekette..
  • Yatmaya gidiyorum artık. Bütün bir günü uyuyarak, geceyi de çalışarak geçireceğim. Evet bazen hayatınızın altı üstüne geliyor. Tam da o bazen noktasındayım işte.
  • Benim yerime de bir fincan kahve için. Bu gün şeytana uyun gülümseyin..


                                                                                                                      tatlı rüyalar :)
12 Ekim 2011

...yağdıkça

Yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü,
Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
Ve durmadan
Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
Çalan, çaldıran, yakalatan
Adı bende gizli bir kadındı İstanbul

Şehre bir yağmur yağdı
Ben ağladım

Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizans'tan
Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden
Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk sipariş edildi yeniden 


Bir şehre yağmur yağdı
Ben ağladım

Kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında
Hangisi talandı demli öpücüklerin
Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
Bir aşktan diğerine kaç saate gidiliyordu
Soyulur muydu kabuğu hayatın
Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?

Yağmur şehre bir yağdı
Ben ağladım

Ben en çok seni götürdüm giderken
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı

Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı

Ben,
Yağmur,
Ağladım...



-Yılmaz ERDOĞAN-

Buraya ağza alınmayacak küfürler gelecek!

  • Ben buraya yalnızım yazmışım da bana ne oluyormuş, ne saçmalıyormuşum falan filan! Size ne be!! Size ne?? Ben yalnızım niye biliyor musunuz?? Çünkü siz acıdan ölürken beni hatırlıyorsunuz sadece. İşiniz düşünce geliyorsunuz. İşiniz bitince defolup gidiyorsunuz! Sevgilisiyle ayrılan bana gelir, barışınca da sevgilisi benle görüşmesini istemez. Muhabbetimiz de arada bir selam vermekten ibaret yani yanlış anlaşılmalara mahal vermeyelim. Siz var ya çok şerefsizsiniz. Yalnızım ya sizle olmaktansa yalnız kalırım öylesi daha iyi!
  • Bir de yalnızım yazmama kızıp sosyal paylaşım sitelerinde sitem ederler ama bir mesaj atıp da neyin var diye sormazlar.. Gösterişiniz batsın!! -Buraya çok ağır küfürler gelecek!-
  • İş yerinde bir kız var ki çok canımı sıkıyor. Yakında bende gırtlağını sıkacağım o olacak diye korkulardayım. 
  • Yakında hayat hikayemin kısa bir özetini yazmayı düşünüyorum. Hayat hikayem: Sekiz bilinmeyenli denklem. İsmi de bu olacak. Ay biliyorum mükemmelim hatta ötesiyim. :) 
  • Herşeye rağmen hala kendime gülebiliyorum ya sanırım bundan ölmüyorum hala.
  • İnsanların egoları öyle büyük ki. Sadece bakıyorum, şaşırıyorum, umursamıyorum. Ama bu sözü aklımdan geçirmeyi de ihmal etmiyorum. Söz: "Your ego is my lego!" :) Ahahah! Perfect biliyorum.
  • Şu anda omzumda battaniye var ve hapşurmaktan gözlerimden yaşlar geliyor. Hasta oluyorum anlayacağınız bana bu hastalığı bulaştıranı bir yakalarsam ağzını burnunu dağıtacağım o kadar yani.
  • Bugün Londra'lı bir defter aldım öyle şirin birşey ki; ilk görüşte aşktı benimkisi.. Kaptırmadım kimseye aldım, koştum, geldim. :) Ama ne yazsam bilemiyorum. Ne yazabilirim? Öyle çok şey var ki dışarı çıkmayı bekleyen içimde.. Ama hangisini yazmalıyım? Hangi değmeyecek hikayeyle kirleteyim ki sayfalarını. Kıyamam ona. Yazamam. Yapamam.
  • Azıcık mutlu oluyorum. Sonra yine mutsuz. Bana bunu yapan her bir kişiye söylüyorum: "Yokluğunuza ana avrat sövüyorum!!"
  • Bugünlerde çok ağzı bozuk olmuşum, biliyorum. Geçecek elbet bekliyorum.

P.S: Yazıyı her okuyan üzerine alınmasın uğraşamam şimdi. Üstüne alınması gereken şahıslar zaten okumayacak merak etmeyin.

P.S: Hislendim, kimsem yok sana geldim bloğum.. Baktım hiç kimsem yok sana geldim.
3 Ekim 2011

Küçük Şeytan ;)

  • Fincana kahve koydum gel, bugün şeytana uydum gel... :) Ah bu şarkıyı bana söylesin biri. Benim için söylesin. :) 
  • Bugünlerde işten güçten pek yazamıyorum. Bazı başka şeyler yazıyorum ama buraya koymayacağımı belirtmiştim. İş kadını olmak çok zor velhasıl-ı kelam canlarım ciğerlerim. Ki benim eğitimim yarın bitiyor. Asıl dananın kuyruğu çarşamba günü kopacak yani.. Ay bana birşeyler oluyor... :)
  • Pek bir yalnızım ama nedenini bende bilmiyorum. Bazı arkadaşlık bağıyla bağlandığım insanlar neden sırra kadem bastılar hiç bir fikrim yok. Ama bazı başka birtakım insanlar var ki onlar da ha var ha yok yani.. 
  • Kola var mesela kadim dostum. Ah, annem de ilişkimize çomak sokmasa ne sevineceğim ama hayat zor canım. 
  • Süprizler var mesela. Aman sormayın komedi tadında yani.
  • Soğuklar geldi deri ceketim ve ben gene forever kankayız yani. Bir de motorum olsa var ya acayip klas bir kız olacağım da anlatamıyorum anneme. 
  • Gerçi o saçlarımı pembeye boyama hevesimi de anlamıyor ama pek yakında gerçekleşecek bu. Alışır zamanla. Gökçe'den şu en sevmediğim sana gelsin annecim "zamanla geçer zamanla".. :) Öldürecek beni. :)
  • Çok çok çok yorgunum ve yarın için giyecek birşeyler bulmam, ojelerimi değiştirmem, duş alıp, yatmam lazım. Ne de çok işim varmış beh! Hadi bana kolay gelsin. Sizi de tavşanlar kovalasın.. 
  • Dahiyim ben muah! ;)

Zerdaliler..

Fincana kahve koydum gel... Bugün şeytana uydum gel... ;)
1 Ekim 2011

Bir yastık hikayesi.

   "Yastığa başını koyduğunda 'O' geliyorsa aklına ne hissediyorsundur?" diye sordu birisi.
   
   Bir sürü cevap verdim. 'O' dediğin kişiye göre değişir dedim. 'O' herkes olabilirdi ve sen nefret de hissedebilirdin, tutku da hissedebilirdin.

   Düşündüm sonra. Böyle değildi. Yastığa başımı koyduğumda aklıma gelenleri düşündüm ve buldum cevabı. 

   Aslında yastığa başını koyduğunda aklına hiç birşey gelmemeli. Yastıkla arana hiç kimse girmemeli. Mutsuz olursun, huzursuz olursun. Yalnızlığınla kaybolursun o noktada. Ama yastığa başını koyduğunda aklına birisi geliyorsa 'O' seni çoktan üzmüş demektir. Ya da üzecektir. Yastığa başını koyduğunda aklını çelen hayırlara vesile değildir. 
25 Eylül 2011

Gelecekten Ses Veriyorum :))

   Bugünlerde benim düğün planlarımı yapmakla meşgulüz. Evlendiğim falan yok merak etmeyin canlarım. Hali hazırda bir aday da yok. :) Onlar kıyafet rengi, gelinlik model falan seçiyorlar. Bende benim ve kardeşimin çocukları arasındaki farkları tiyatro oyunu şeklinde ortalığa saçıyorum. :D
   Kızkardeşim ultra zekidir. Makine mühendisliği okuyor kendisi, ben onun yarısı kadar olamadım işte. :) Onun müstakbel kocası ondan da zeki olsun istiyor. Ben normal zeka seviyesine sahip bi insan olarak benim gibi normal bi koca istiyorum. Bu durumda çocuklar arasındaki diyaloglar şöyle gelişiyor canlarım. (Bu arada kurgularda onun bir oğlu var benim üç tane.)
  • Onun minnacık yavrusu gelecek, benim minnacık yavrularımdan birisi su içerken o içtiğin ne biliyor musun h2o diyecek. Benim tosun bi afallayacak tabi. Gel de şimdi tosunuma o haş'ın h harfi olduğunu hidrojen diye de bilindiğini vs. vs. anlat dur... Ne bilsin benim oğluşum ayol. :)
  • Onun aslan parçası gelip benim yavruma içine çektiğin havada neler var biliyor musun diyecek. Benim tosun neler var hava işte yani diyecek. Yavru aslan başlayacak azot var, şu var, bu var diye. Benimki azotta kalır zaten. Anne azot ne mazot mu? Yok yavrum azot o gaz gaz.... Gel anlat işte. :)
  • Onun oğlan gelip ben formula izliyom yea diyecek. Benimki daha iki tekerlekli bisiklet süremiyor ne bilsin formula ne.. :)
  • Aslan yeğenim gelip annemle biz Vettel'i tutuyoruz diyecek benim oğlan vestel uydu anlayacak.. 
   Ahh daha neler var neler işte. Ben bu durumda kendi akıl sağlığım ve çocuğumun yaşına uygun şekilde gelişmesi için kuzenlerini görmelerini yasaklamak durumunda kalacağım. Üzgünüm kadeşceğizim ama siz Fuzuli okurkene benimkiler Hansel Gratel okuyacak. Senin sıpalar klasik müzik dinlerken ben ne kadar istemesem de benimkiler kesin Demet Akalın falan dinliyor olacak. :)

P.S: Burdan anlıyorum ki ben evliliğe, çocuk çoluğa falan hazır değilim. Bugün yeğenimin anaokuluna başlamak için yaptığı masrafı duyunca zaten ben evde eğitim veririm dedim. Ana benim, evi de okula çeviririm. Al sana anaokulu!! Al işte ya benden anne olur mu?? Olursa nice olur bu memleketin hali.. :)
21 Eylül 2011

Kendini Oyalama Yöntemleri vol. 2


  • Yalnızlar Mektebi'ni dinlemek haftanın iki günü akşamları oyalıyor insanı. Arkadaşım diye demiyorum ama güzel yayın yapıyor yani canım.
  • En yakın arkadaşınla onun bunun dedikodusunu yapıp içini soğutmak da faydalı oluyor.
  • Yarın ne giysem diye düşünebilirsin mesela. Bu konuyu düşünmeye ayırdığım vakti Einstein'a verseler adam atomu milyon kere parçalardı biliyorum. :)
  • Tabi ki depresif olunca tatlı yeriz biz. O zaman herkes hemen çıkıyor dışarı ve alıyor tatlısını. Ben 'tiramisu' istiyorum!!
  • Kuzenine sarıyorsun hemen getir artık sevgilini tanışalım, evlenin biz de kerevete çıkalım diye. Sonra resmine pc'den bakmakla tehdit edince şifresini değiştiriyor. Bilimum şifre kombinasyonlarına saatlerimi harcıyorum şu an... Ah başım!!
  • Epilasyon partisi mi yapsak diye düşünmüyor değilim bir de. Evet, evet güzel fikir. Hazırlıklara başlayayım en iyisi ben. 
  • Baktın olmuyor hiçbirşeyden fayda göremiyorsun o zaman uyuyacaksın. Öpüyorum by by...

Bu adamı sevesim var!!

You will be the death of me bury it!
I won't let you bury it!!

Hızına yetişemiyorum.


  • Feyse girdim çıktım bi saat sonra tekrar girdim. Girmez olaydım herşey değişmiş. Ben boşa demiyorum beş dakikaya değişir herşey diye de.. Böyle de şok oluyor ama insan canım. Sevgili Mark canın sıkılıyorsa gel bize börek, kek falan yaparız, rahat bırak şu feysi aaa.
  • Kızların hoşlandıkları erkeklerin her gün değişmesi de ayrı bir mevzu. İnsan hoşlanır birinden takar ona kafayı. Onu düşünerek yatar, onu düşünerek kalkar. Hayır bari olmuyor haftada bir değiştirin şunu hergün hangi çocuk kimin anlamaya çalışmaktan yoruluyorum. 
  • Smslerimin günlük bitiş hızı beni öldürüyor. Öğlen olmadan 167 tane sms suyunu çekiyor telefon, olmayan TL'lerim ve ben başbaşa kalıyoruz.
  • Bu hiçbirşeye benzemeyen yazılar yazan halim de beni öldürüyor.. Kendimden soğuyorum..
20 Eylül 2011

Daraldım!


  • Ağzından çıkanı kulağı duymayan, haddini bilmeden davranan insanlara kıl oluyorum! Sonra bir de öyle patlıyorum ki onlara yüzüme bakamıyorlar. Ama umrumda değil. O saate kadar sabrımı zorlayacaklarına ayaklarını denk alsınlar. 
  • Eğitim sınıfımda bir tane yakışıklı çocuk, güzel kız yok! Ayrıca seviyesiz espriler, saçmalık ötesi konuşmalar da cabası. Bunalıyorum! Deliriyorum! Ve herkes sigara içiyor, ben nefes darlığından kesin hastanelik olacağım bu eğitim bitene kadar sınıfın tek yeşilaycısı olarak. 
  • Bir dünya yazı yazıyorum. Neden mi birtanesini bile buraya koymuyorum. İnsanlar acıdan ölüyorum sanırlar çünkü. Öyle olmadığını iddia etmiyorum ama o yazıları buraya koymayacağım. 
  • Kendini oyalama yöntemlerine devam ediyoruz tam gaz. Gerçi etki seviyeleri tartışılır ama neyse. Ve bir de kadınlar hakikaten de saçlarından çıkarıyorlar herşeyin acısını. Yirmi yıldır sağ tarafa yatmayan kahküllerimi o tarafa gelecek şekilde kestirdim ve ısrarla o yana yatırma çalışmalarım da sonuç vermeye başladı sonunda.. Peki, benim kahküllerimin suçu neydi ki?? Kim bilebilir??
  • Yeni bir arkadaşım oluyor sanırım. Konuşmaları bile neşe saçan bir insan. :) Umarım arkadaşım olur şu sıralar oldukça yalnızım... 
  • Bazı konularda çözümsüzüm. Yılan hikayesini, dallası falan geçti benim çevremdeki insanlar. Zamana bıraktım herşeyi zaman ya herkesin ilacı olacak ya da katili.. 
  • Haydi hayırlısı diyor ve iyi geceler diliyorum sizlere ıssız blogumun dilsiz okurları (yorum atmadığınızdan dolayı yakıştırıldı bu sıfat sizlere cancanlarım)...
  • Söz sende blogspot.
17 Eylül 2011

Kendini Oyalama Yöntemleri vol. 1


  • Git saçını kestir. Sonra o kadar pişman olacaksın ki üç gün üç gece ağlayacaksın. Biraz saçına biraz da başka şeylere ama saçım için diyeceksin herkese. Sonra geçecek üzüntü ondan sonra madde 2'ye geç.
  • Her parmağına farklı bir renk oje sür. Bu iş o kadar zahmetliymiş ki anlatamam dün akşam tam bir saat uğraştım bu işle. Bir de ben profesyonelim yani senin rahat bir 3 saatini alır.
  • En yakın arkadaşınla bir kase dolusu dondurulmuş kremşanti ye. Sonra mideni bozmuş olacaksın zaten. Biz az önce yaptık. Şimdi midemizin sinyal vermesini bekliyoruz. 
  • En hızlı ve akıcısından üç komedi filmini peş peşe izle. Bu seni oldukça yoracak kesin sızar kalırsın.
  • Yine sızıp kalmak için akıcı bir kitap okuyabilirsin. En azından uykusunda rahat edersin. 
  • Çık arkadaşlarınla gez, dolaş. Az sonra da bu uygulamaya geçeceğiz biz canlarım.

Nevermind, I'll find someone like you..

Don't forget me diyen ağzını yerim senin kadın! 
Allah'ım bu nasıl bir sestir böyle kendimden geçiyorum..
Birisi bana böyle don't forget me desin varya onu unutursam şerefsizim!! 
16 Eylül 2011

Dear Future Lover

Gelecekteki sevgili;

Bu aralar gelmek niyetinde isen vazgeç hemen çünkü hiç seni çekecek halde değilim.
Sevgilin falan varsa onu da terket bi zahmet gelemem, çekemem öyle benim yok senin var falan.
Ayrıca benim karasularıma giriş yapmadan önce Judith Mcnaught'un ``Düşler Krallığı ve Linda Howard'ın ``Sweeney isimli kitaplarını oku. Ders al! Feyz al! İbret al! Öyle ol sonra gel!!
Ayrıca yalancının, üçkağıtçının biriysen de vazgeç şimdiden bu sevdadan bir de senin için üzülüp, ağlayamam.

İstiyorum!!

İstekleri hiç bitmeyen kız vol. 2

  • Ben gidiyorum dediğimde gitme diyen birini değil, bende geliyorum diyen birini de değil, beni göndermeyen, gitmeyen birini istiyorum! 
  • Bir sürü bol erkek tshirti istiyorum! Salaş salaş giyinip ortalıkta dolanmak istiyorum! 
  • 10 parmağımda farklı renk oje olsun istiyorum!! (Az sonra yapacağım bu işlemi.)
  • Saçlarım hemen uzasın yine gidip kestirmek istiyorum. (Sinirlerime iyi geliyor ne yapayım?)
  • Midemde uçuşan kelebekleri öldürdüm. Bir daha da uçuşmasınlar istiyorum.
  • Sarışın insanlar yeryüzünden kaybolsun istiyorum, kendim de dahil olabilir. Hatta esmerler de kaybolsun. Kızıllar, kumrallar kalsın yeter ya artık çok kalabalık oldu burası.
  • Kış gelsin, kar yağsın istiyorum. Karlarda yuvarlanmak istiyorum delice!! 
  • Cipsler sivilce yapmasın istiyorum.
  • Adele yanıbaşıma gelsin ``Someone Like You'yu bana ninni niyetine söylesin istiyorum.
  • Şu eğitim bitsin işe başlamak istiyorum.
  • Tv'deki saçma salak diziler kaldırılsın istiyorum.
  • Saçma sapan giyinip minik ikoncan bozmaları olarak dolaşan kızlar yeryüzü yarılsın da içine girsin istiyorum.
  • Benimle konuşurken 'xD' diye gülenin ağzını burnunu dağıtmak istiyorum!
  • Judith Mcnaught'un ``İçinde Aşk Saklı kitabını istiyorum! Hayrına biri hediye alsın bana ya ben kitapçıya gidecek gibi değilim bu günlerde.
  • Aman ne çok şey istedim yine ben öyle işte istiyorum!!! 
15 Eylül 2011

:@

  • Bazen bilgisayar bölümü okuduğum için kendime lanet ediyorum! Bütün pc sorunlarını bana hallettirmeye çalışan insanlardansa nefret ediyorum!!!!!!! 
P.S: Çoookk ama çoookkk ediyorum hemde!!!
14 Eylül 2011

Yalanlar yalanlar söylediniz..

Bu yeni birşey de değil herkes bana yalanlar söyler.

Hep söylüyorlarmış da ben şimdi şimdi farkediyormuşum. Aslında saf bir insanda değilim ama bazı şeyleri duyunca doğru olduğuna inanmak istiyorum.

İnanmak istiyorum, inanıyorum.
Bir gün geliyor öylece kalıyorum.
Adım atmaya çalışıyorum, tökezliyorum.
O noktada öylece duruyorum bir süre, kendi etrafımda dönüyorum.
Sonuç: Hiçbirşey.

İnandığımla kalıyorum. Kalakalıyorum.
Yanılıyorum.
13 Eylül 2011

Gizli-Saklı Yetenekler # 6


Sen gittikten sonra

Ne duygu kaldı ne düşünce,
ne heyecan kaldı ne coşku…
Sen gittikten sonra,
en sevdiğin çiçekleri bile,
sulamadım, kurudular,
ben gibi, kurudular.
Sen gittikten sonra,
en sevdiğin şarkıları bile,
açmadım, sustular,
ben gibi, sustular.
Ve sen gittikten sonra,
en sevdiğin beni bile,
artık sevmiyorum,
sen gibi, sevmiyorum…
bostancıoğlu devran

Herkes gider mi??

Gider!
Zaten bu lafın üstüne başka ne denilebilir ki??

Hiç kimse kara kaşın, kara gözün için yanında değildir. İşi düşen gelir. İşi biten gider.

Bu günlerde benim karasularımda kimse ikamet etmiyor. Yol geçen hanı gibi hayatım var. Yine de onca kalabalıkta bana sadece sen yakışıyorsun ya yalnızlık, adisin işte ne diyeyim...
10 Eylül 2011

Şimdilerde şekerler :)


  • Güzel ve hoş bir yazı koymak istiyorum aslında şekerler ama deftere yazıyorum. Sonra da geçiresim gelmiyor buraya.
  • Pazartesi işe başlıyorum. Heyecanlı falanım böyle çok garip. Bu durum herşeyi nasıl etkileyecek ayrıca da meraktayım.
  • Bazen böyle çok hüzünlü falan oluyorum birden. Nedenini de bulamadım. Ölümcül bir hastalığım var sanırım. :)
  • Tumblr'da gezerken bir şiir buldum. Aslında bu bir şiir mi onu da bilmiyorum ama neyse artık. Tekerleme gibi takıldı ağzıma. Buyrunuz, bakınız: Seni sevmeden ölmektense, ölürüm buna ölmek dersen, başım ağrıyor ölmekteysem, ölüm eşittir dönmek terse.. Yorumsuz. Çok şeker ama. :D 
  • İyi geceler diliyorum. Sevgi saygı ve saçma yazılarımla kalın... Sahi var mı okuyan?? 
P.S: Acı ama gerçeği yani cevabı biliyorum. Şişşt sus tamam duymasınlar..

Anne!!

   Annem youtube kullanmayı öğrendi dünya başıma yıkılıyorr... Diyorum ki: Anne gökyüzünde yalnız gezen yıldızları aç. (Evet öyle şeyler de dinliyorum ne var be??) O gidip türkü ismi yazıyor ama.. Ölmem lazım benim!!

P.S: Hayır türkü de dinliyorum ben ama annemin genç kızlığından kalanları değil canım aaa!!
8 Eylül 2011

Şey oldum... :)

   Aman ne olcam işe kabul edildim işte. :) Hastalığım iyileşme belirtileri göstermeye başladı. :) Ben çok gevezeydim şimdi bütün enerjimi orada konuşarak harcamaya çalışıcam. Bu da çok saçma bi post oldu ama ne yapıym artık. :)
6 Eylül 2011

Şey dicektim..

  • Öncelikle hastayım, ölüyorum diyecektim.
  • Sonra adamın birisi ölüyorum diye birşey paylaşmış ona da öl, geber diyecektim. (Ben hastalıktan ölüyorum da facede propaganda yapmıyorum. Bunlara ne oluyorsa!!)
  • Ondan sonra delianne bloguma yorum yapmış. Çok sevindim diyecektim. :)
  • İş görüşmesine bu hasta halimle gittim, beni kabul etsinler diyecektim.
  • Aman ben dedikçe derim böyle işte siz bakmayın bana diyorum. :)
P.S: İyileşince inşaallah gelir, güzel birşeyler yazarım. Tabi bir de ilham gelirse yani artık... Buyurun burdan dinleyin sevgili okurlarım. 


4 Eylül 2011

Biri farketsin artık!!

Bilmediğim bir neden yüzünden boğazım şişti! Öksürüyorum.. .( Ateşim var ve burnum da akıyor.. Ama kimse bu durumun farkında değil. Dahası annem gelmiş biz evi topluyoruz sende süpür diyor. Ölüyorum ya farketmiyor. Bazen anne sevgisi böyle birşey heralde.. Bazen çevrende gerçekten seni seven birilerine ihtiyaç duyuyorsun.. Bazen herşeye kendi başına yetemiyorsun.. Annemin bu depresyon halleri iyice canımı sıkmaya başladı artık.. Bazen çekip kapıyı, çıkıp gitmek istiyorsun ruhum biliyorum...
3 Eylül 2011

Delirdim.

Evde artık deliliğin son noktalarına geldim. 9 günlük bayram işkencesi bitmek bilmiyor. Bozuk plak gibi bu şarkı dinliyorum. İyi geliyor sizde dinleyin diyorum..
2 Eylül 2011

Haaaaa!!! :)


Allah'ım şu reklam yüzünde Hido'yu bilene seviyorum artık!!! :D 

Arıyorum!!

   Allah'tan belamı mı arıyorum. Hayır canlarım, iş arıyorum... Ama velâkin yok Allah yok yani. Yakında evde kalmaktan delirebilirim. Boş kaldığım süreleri ramazan davetleri vererek geçirdim. Yapmadığım yemek kalmadı. Şimdi canım ramazan da gidince yapayalnız kaldım. :( Annem beni yakında depresyona sokacak eminim. Her ne kadar Veronica Mars izlemek oldukça hoşuma gitse de acilen işe başlamam lazım. Yoksa çıldırmak işten bile değil benim için..

   Bayram bayram havasında geçmedi. Sıradan her zamanki günler gibiydi..
   Kız kardeşim ve erkek kardeşim de okula başlayınca evde annem, ben ve intihar girişimlerimiz başbaşa kalacağız. Belki beni son görüşünüz olabilir.. :(

   Aman çok duygusal olduysa okuma Allah Allah!
31 Ağustos 2011
28 Ağustos 2011

İçkim yok, sigaram yok...

Eve gelen naçizane bir misafirimizden şimdi sizlere bir alıntı yapacağım can dostlarım. :)

Elmas Abla says: İçkim yok, sigaram yok, kahvem yok, kumarım yok! Bi kontör anasını satayım!! :D :D :D

Onun bedava dakikaları mevzu bahis olunca içgüdüsel olarak savunma yapma gereği duydu zağar. :) Belirtmeliyim ki en çok eğlendiğim iftar akşamıydı. :) Sen çok yaşa Elmas Abla!! :)

Mutfakta Deli Var .)

   Bugünlerde size ancak mutfakta neler yaptığımı anlatabilirim. Çünkü bütün günümü orada geçiriyorum. Eve gelen misafirler hiç bitmediğinden yakında orada yatmaya başlayacağım diye bir korku sardı ki içimi anlatamam. :) Tabi ben mutfaktayken çok enteresan şeyler oluyor bu da açıklık getiremediğim bir konu henüz. .p.p
   Öncelikle efendim ara soğuk olarak közlenmiş patlıcan salatası yapayım dedim. Sonra attım malzemeleri fırına kendi başlarına közlensinler diye o sırada da krema çırpıyorum. Bir ara geldim baktım iyiydiler. Beş dakika sonra bir geldim ki patlıcan patlamış. .D Benim canım fırınımın içini batırmak suretiyle kendini havaya uçurmuş. :) Resmini çekip de koyacaktım ama unuttum o telaşla.
   Öteki bir diğer konu ise dostlar profiterol mevzuu. :) Ben işin kolayına kaçıyorum ve her gelen misafirlere profiterol pişiriyorum. Yok aslında öyle çok kolay bir tatlı sayılmaz ama bana kolay geliyor Dr. Oetker'ciğimin enternasyonel un karışımını alıp kolları sıvıyorum. :D Çok da güzel oluyor. Misafirler de vay be nasıl bir yetenekmiş bu kız diye bir gaza geliyor sormayın. :) Velâkin annem ve kardeşlerim önümüzdeki ramazan ayına kadar profiterol görmek istemediklerini belirttiler. Hayır anlamıyorum. Ben zahmet edip yapıyorum da size yemesi niye zor geliyor ki canım aaa....
   Unutmadan dostlar Recep'in selamı var.. :)
25 Ağustos 2011

Anne!!

Geçen senenin başları öğrenci evindeyiz. Eve çıktığımızdan beri ilk kez tavuk sote yapıcaz. Annemi aradım;
Ben: Anne tavuk sote yapcaz da tavuklar yıkanıyor muydu ya??
Annem: Tabi kızım bi sudan geçirin şöyle.

Bu sene bizim evde annem tavuk sote yapıyor.
Ben: Anne tavukları niye yıkamadan attın tencereye?!
Annem: Kızım hiç tavuk yıkanır mı??

Ne diyim ki şimdi ben... .s .s .s
22 Ağustos 2011

Öyle yapıym .)

When nothing goes right, go left.. 
21 Ağustos 2011

Allahım içimde bişeyler oluyoo....

Allahım Allahım çok kötü hallerdeyim dostlar. Ramazan ayının gelmesiyle birlikte benim içimde bir Recep İvedik'in yaşadığı meydana çıktı. Yarabbim yemekte bana bir haller oluyor. Bir geğirmeye başlıyorum aman Allah düşmanımın başına vermesin yani. Sissy içindeki Recep'e hakim ol diye uyarıyor beni devamlı ama nafile içimdeki Recep aldı başını gidiyor.. 
20 Ağustos 2011

Hele Hele!!

   Hep aşk meşk yazıyormuşum.. Bu neymiş böyle saçmalık ve ötesi.. vs. vs. Ulan sanki zorla oturttum sizi pc'nin başına. Zorla yazılarımı okutuyorum. Madem beğenmiyorsun ne halt etmeye okuyorsun!! Akşam akşam ağzımı bozdurdunuz yine. Zevzekler!! Beğenmediysen kardeşim üstte kırmızı bi çarpı var basıyorsun gidiyorsun buralardan. Sen beğenmedin diye yazıları arzuna uygun yazacak değilim. Canım ne çekerse, içimden ne gelirse öyle yazıyorum! Öyle yazıcam! Beğenmeyen almasın küçük oğluna Allah Allah yaa!! 
   Bak sinirim zıplıyo yine.. Sana ne be benim ne yazdığımdan.. Eleştiri yapıo bi de utanmadan hele hele!! 


P.S: Eleştiriye açığım ama böyle yazılarımı yargılamadan infaz edenlere de gıcığım. Ayrıca beğenmiyorsan okuma zorlama yok bizde canım. İstersen gelirsin.. Hadi eyvallah.
P.S: Daha ne kadar sinirlenebilirim merak ediyorum. Annem yetmiyo bi de böyle şeylerle uğraş. Çok biliyorsan sen yaz da okuyalım. Tamam neyse sakinim!! 

The DON!


   The DON! Valla biz don desek ayıp olur ama The DON bi don markası. :) Kirazlı olanın üstünde de görüldüğü üzere.. :) Sosyetikseniz ve the don'ununuz yoksa çok ama çok ayıp yani size.. :D Yalnız hiçbiri değilde olur mu lan?? The Don... Çok garibime gitti paylaşayım dedim. :) Hala bakıp bakıp gülüyorum yaa.. :D

Gizli-Saklı Yetenekler # 5


Kal Öyle

Ey benim ıssız gecelerimin kadını,
Ey benim yarım kalmış tümcem,
Uykularımı kaçıran kafeinim,
Başımın tek dönme nedeni,
Tek korkum, tek arzum;
Artık ne gecelerime yanaş,
Ne de devrik tümcelerimde yer alma lüksünü tat.
Dengemi bozup vertigo'dan gebermemi bekleme! 
Yok artık beni sana bağlayan tek bir hücre!
Çekil git artık düşlerimden!
Git ki geceler hesap sormasın artık benden.
Bu genç yaşta hiç alamadığım o uykularımda…
Yanlış duaya “amin” demek kadar gereksizsin…
Umruma yanaşma ,
Kal öyle…


13 Ağustos 2011

Zeki ama zekasını kullanmıyo...

Canlarım, dostlarım aklıma birşey geldi bu akşamüzeri İstanbul'u bi ucundan diğerine kat ederken.. Hep derler ya hani.. Aman zaten hep bişeyler derler de neyse canım, derler işte bizim çocuk zeki ama zekasını kullanmıyooo... Bende olabilir derdim, yani tamam zekidir ama işine gelmiyordur böyle salak ayağına yatıyordu falan.. Lakin bu akşam düşündüm de olur mu lan öyle birşey zeki ama zekasını kullanmıyo. Ben size söylüyorum canlarım zeki olan adam zekasını sonuna kadar çatır çatır kullanır! Ha yok zeki ama zekasını kullanmıyo denilen bu zat-ı muhteremlere ise günlük hayatta bizler zekasız deriz. Yani yok öle zekiyim de çaktırmıyorum falan. Düpedüz zekasızsın işte kardeşim kabul et!! Oh bee söyledim rahatladım! :)
Zekiymiş de göstermiyormuş peh peh peh... 
11 Ağustos 2011

Babil'de Ölüm, İstanbul'da Aşk!


"Aşk sözcüğü zaten sözlükte sarmaşık demekmiş. Bir sarmaşık çınarları, servileri nasıl sarıp sarmalarsa, aşk da öyle sarıp sarmalarmış çınar gibi yiğitleri, servi boylu dilberleri ve her sarmaşık, sardığı ağacı kuruturmuş sonunda... Dıştan yemyeşil ve güzel gösterirmiş ama içten içe kurutur, çürütür, çökertirmiş."

Özlem~~


Bir gece,
Gecede bir uyku...
Uykunun içinde ben...
Uyuyorum,
Uykudayım,
Yanımda sen.


Uykunun içinde bir rüya,
Rüyamda bir gece,
Gecede ben...
Bir yere gidiyorum,
Delice...
Aklımda sen.


Ben seni seviyorum,
Gizlice...
El-pençe duruyorum,
Yüzüne bakıyorum,
Söylemeden,
Tek hece.


Seni yitiriyorum
Çok karanlık bir anda...
Birden uyanıyorum,
Bakıyorum aydınlık;
Uyuyorsun yanımda...
Güzelce.




Özdemir ASAF


P.S: Bu şiire kelimenin tam anlamıyla vuruldum!! :)

Gizli-Saklı Yetenekler # 4


BİR, İKİ, ÜÇ... SIFIR

Ay karanlık, gece pusuda, gözlerim yasta,
Bir, iki, üç
Hayalin karşımda!....

Bulutlar düşte,
İstanbul sessizlikte, ağaçlar gölgede,
Bir, iki, üç
Ben!... Senin hasretinde....

İstanbul güneşsiz, yağmur, çöl kuraklığında,
Ben sensiz,
Bir, iki, üç
Ay karanlık....

Sen, yorgun düşmüş bir kuş,
Bir, iki, üç 
Sevda uçtu, şimşekler sustu, geceler yorgun,
Bir, iki, üç,
Seni Seviyorum.

Kalbin mısraları, sözlerin çiçekleri, sevdanın prangaları,
Bu gece yıldızlar gibi,
Bir, iki, üç kayıp durdu.

Sebep, sonuç ilişkisi,
Tek büyünün sahibi,
Bedenin yüreği,
Bir, iki, üç
Bu gece, yorgun düştü.

Sana sözüm bir,
Bir, iki, üç
Zaman bir,
Geçen her saniye,
Haram, ziyan, sefil
Bir,
Bir, iki,
Bir, iki, üç,
Sevda bu gece yorgun düştü....
Bu gece
Ay karanlık vurdu, gök yüzüne....
Üç iki bir
Hayat ateşi söndü.....
Sıfır.....


1 Ağustos 2011

Gizli-Saklı Yetenekler # 3

Ey yar... 

Aşkın abdestini göz yaşlarınla aldığımdan beri, benden götürdüklerin birdaha gelmedi geri...



Gidişinin bu gün 3. günü ve hala aklımdaki yerin aynı... Biliyorum bunları sen duyup görmeyeceksin, kimseler sana bunları anlatmayacak... Bunlar benle geldi, benle gidecek…

Şu karanlık gecede şu beyaz sayfaya hayatımın senden sonrasındaki karanlıkları anlatarak bu sayfayıda karatıyorum sevgili... Masamdaki kahvem, elimdeki kalemim ve aklımdaki senle yazıyorum, yazmaya değer ne kaldıysa sevgili...

Bu gün gidişinin 3. günü sevgilim ve ben hala bizim bittiğimize inanamıyorum. Ne kadar mutluyduk bundan 5 gun öncesinde... Ne kadar heyecanlıydık çocuksu şeylerde bile...
Bizi biz yapan şeyler simdi nerdeler??
Senden vazgeçemem diyen diller şimdi ne derler?
Sen hayatımsın sensiz nereye bakar diyen gözler, şimdi nereyi izler??
Sesimi duymadan uyumayan sevgili şimdi kimi ister??

Ahhh sevgilim ahhh...

Ne kadar mutluyduk bi kaç gün öncesine kadar sevgilim.. Ahh...

Sen hiç farketmedin bile ama ögrendim sevgili ögrendim …
Kimileri bi aşkta kör olur, kimileri kütük…

Ben bu aşkta kör oldum, sen kütük…

30 Temmuz 2011

Gizli-Saklı Yetenekler # 2

Seni aldatmıyorum ve kandırmıyorum,
Yalan söylemiyorum,
Nedeni saklı değil, bunu sende biliyorsun,
Ölüm kadar gerçek olanı..
Seni seviyorum dokunamasamda,
Görmesemde seviyorum,
Nasip değilse de sarmak bedenini,
Ruhunu yani asıl seni istiyorum,
Ölümsüz yanını seviyorum,
Zamanın sonsuz olduğu yerde yaşamak seninle
Ve ölüm, bedenime gerçek..
Ben ölümsüzüm...
Aşkım sonsuz!!

Outlow

Aşka yanmak...

   İçten içe yalnızlıklar susarsın.. İçten içe kanarsın, yanarsın, parçalanırsın. Dıştan, gül bahçesinde gonca misali açarsın. Ay gibi parlarsın. Işıl Işıl, yıldızlara kafa tutarsın. O zaman sana bakan her aşk ehli anlar.. Sen acının dağladığı o güzel yüreksin. Sen; bazen layığını bulamayan, bazen dengesini tutturamayan, bazen gizlice sessiz sedasız sevensin. Yanmak çoğul eylem değildir ya. Ondan susarsın yalnızlıkları bilir aşk ehli.. Zaman ilacına tutunursun çaresizce, gururunu baston yaparsın kendine. Peki neden bir ses vermiyor, imdadıma yetişmiyor, öylece seyirci kalıyor diye sorma.. Aşk meretini içine nefes diye çekerken sen kime sordun ki? Kana kana yanınca aşk ehli olacaksın. Aşk ehli olunca, aşktan yanana kimsenin çare olamayacağını sende anlayacaksın..

Gizli-Saklı Yetenekler # 1

Düşünüyorum

Tam olarak ne yapmak istediğimi bilmemekle beraber türlü şeylere ve neredeyse her türden insana gıcık olasım var yine. Bazen böyle olur ya insan. Herkese gelirler ufaktan. Bu da öyle bir şey işte.

Neye sardırsam, kime gıcık kapsam diye bakınırken, hedefi büyütüp genel bir sinirlik haline girdim. Şahane de oldu gerçekten. Twitter’da  Vogue Turkiye şöyle buyurmuş: iyi çanta, yanına şık ayakkabılar ister. İyi valla, ne güzel dünya diyorum. Çanta ayakkabı olsun insanın en önemli sıkıntısı şu hayatta. Yoksa, 3. köprü, YSK, ÖSYM, dış borç, küresel ısınma falan boş konular. Geçiniz.

Meta ile var olan insanın küçük aklına erişmek istiyorum. Minicik bir dünyada mutlu mutlu yaşamak istiyorum."Yarın, ne giysem?" diye uzun uzun düşünmek istiyorum. Vogue alıp elime, Lucca’ya gitmek istiyorum. Böyle Tophane’de oturup durmak yerine, sanat sepet derdine düşeceğime Prada çantamla hangi ayakkabımı match etsem derdiyle yanıp tutuşaydım ne olurdu acaba?

Ne yapıcaz biz bu insanlarla acaba?

Düşünüyorum…


P.S: Bu yazının sahibi o mütevazi insana paylaşmama izin verdiği için çok teşekkür ediyorum. 

Yeni Bir Şey

   Yeni bir şey yapmak istedim. Değişiklik olsun dedim. Bir seri başlatıyorum. Serinin adı gizli saklı yetenekler olsun dedim. Bilmiyorum işte içimden öyle geldi. Bu seride her seferinde bir başkasının yazısını paylaşacağım. Eğer sizde benim de yazım olsun derseniz yazılardan birinin altına yorum yapın ben size ulaşırım. :) 
28 Temmuz 2011

Ölü Sevici ~ Emre GÖKÇE


Suçsuz olduğum bir cinayetten yorgun ellerim..
Acılarına yeni bir tohum atıp güneşsiz ormanlarında çürüyecek bir fidan daha sana bu hoşça kal..
...
Öldüğümü anlattım,konuşma..


Kalakalınca anlarsın
Bir ölünün sana selam verip alamayışını
Ya da aradan geçen onca zamanda öldüğünü anlamayışını..

Sen yine seni haklı çıkartan yanlarınla soğuk bakışlarıma meydan okursun..

Hiçbir şeyi denememişken;


- ''denedim'' diye çekilmene lanet olası
- ''denedim dedim'' diye uzaklaşmana devam edersin..

Oysa ben artık seni sevmiyorum..


Sadece,ellerinde kanım dururken insanların içinde beyazlar içinde gezmene dayanamıyorum!

Öyle bir ben işte..

   Hayatımın neresindeyim hiç bilmiyorum. Çok büyük tahammülsüzlüklerim var artık. Kendime bakmak istemiyorum. Bu gördüğüm de ben değilim sanki. 35 Yaş şiirindeki gibi düşman kesildim tüm aynalara... Kendi kendime bile iyi gelmiyorum. Öyle kesif bir yalnızlık kokusu var ki üzerimde.. Ağlamak istiyorum, gözyaşlarımda arınırım belki diye.. Herşeyi yıkıp, döküp, kırmak istiyorum! Savaşlar çıkarmak istiyorum, ruhuma iyi gelir belki diye.. Herşey belkiler için mi, belki de.. 
   Aslında öylesine bir yalnızlık olmalı ki benimki dostlarla kaynayan bir derya.. Öylesine bir ben olmalıyım ki yeniden, varlığı yokluğundan âlâ. Öyle bir hayat olmalı ki benimki yakınımdan geçemediğine yanmalı yüreğin. Ah ben öyle bir ben olmalıyım ki çok uzun zaman öncesinden çıkıp gelmişçesine saf, masum ve hala çocuk.
   Biliyorum yaşamalıyım bu hayatı soluk soluğa, nefes nefese.. Her bir anın değerini bilmeliyim. Hepsi bir mücevhercesine.. Gel Hayyam'a kulak verelim bu gece. Aldığımız her nefesi fırsat bilelim seninle, ot değiliz ya yeniden bitmeyiz be! 
   İnsanız ya yaşarken bile ölüyormuş gibi acı çekmeyi severiz. Varlığına duacı olduğumuz kadar yokluğuna bedduacıdır kırık kaplerimiz.. Her seferinde yaralarımızı saracak biri çıkar iyileşiriz. Bir gün yeni bir surette gelirsin aniden, çatlamaya başlar dıştan sağlam görünen kalbimiz, kanar yine en derinden..
   Bu hikaye yine başa döner. Yine yeniden bir boşluk. Kimdik, kiminleydik bilemeyiz.. Yine bir tahammülsüzlük hatırlayamadık. Yine, yeniden, en baştan!! Çünkü bir zamanlar insandık. Doğumumuzdan ölümümüze kadar sevmeye şartlandık. Bu yüzden her geleni dost sanıp, bağrımıza bastık. En derinden, en sevdiklerimiz tarafından umarsızca kanatıldık.. Ümitli bekleyişlerimizde hunharca katledildik.. Ama yine olsa yine sevmez miydik?? Severdik be canım severdik!!


P.S: Yazıyı yazdım. Sissy'e okudum. 10 üzerinden puan ver dedim. Tam 6.5 diyordu ki, bak ayağımı yastığına koyarım iyi düşün dedim. :) 9.0 dedi.. Biliyordum, ben bir dahiyim!! Muahh!! :D

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.