- Bugün sizce de çok güzel bir gün değil mi? :) Bence öyle şekerlerim.
- Yağmurun en nihayetinde dinmeye karar vermesine müteakiben trafiksiz bir güne uyanmak, kendi işimi kurmuş da patron olmuşum gibi sevindirdi beni. :)
- Her ne kadar yataktan sürünerek kalksam da ve kendi kendime "Ah noluuur 2 dakika daha.." diye ağlasam da otobüse bindikten hemen sonra yolun açık olduğunu gördüğüm an gecenin bir yarısı güneşi görmüşüm gibi oldum. :) Sonrası bir huzur, bir güzellik. :)
- Tüm yol boyunca kitabımı açtım ve yavaş yavaş okudum. Rabbimin hikmetinden sual olunmaz işte günlerdir bitse de kurtulsam dediğim sıkıcı kitabın bile bir anda güzelleşesi geldi günün şahaneliği karşısında.. :)
- Şimdilik herşey olağanüstü bir sessizlik, sükut ve huzur halinde seyretse de günün güzelliği her an bozulabilir. Zira henüz sevdiceğim aramadı ve bazı günler gerçekten hiç keyfi olmuyor. E onun keyfi olmayınca benim hiç ama hiç olmuyor. :( Ve tabii ki patron faktörü de var kendisi henüz teşrif etmediğinden bugünümüze nasıl bir olay getireceğini de bilmiyoruz.
- Doğum günüme son bir ay kızlar heyecanlanıyorum. Acaba bu sene neler istesem... Sanırım ilerleyen günlerde bu konu üzerine çalışacağım.. :)
- Eğer günü böyle güzellikle sonlandırabilirsek yarın bu keyifle dikiş nakış işlerine el atacağımdır sanırım. :) Bu hafta dikişleri hallettim, hallettim yoksa önümüzdeki üç hafta boyunca siparişlerimiz olduğundan pastalardan nefes almaya bile sıra gelmeyecek. :)
- Bir ara ciddiyetle ve hakikatle buraya o pastaların resimlerini koyacağım. Biliyorum inanmıyorsunuz ama koyacağım canlarım.. İnanın lütfen..
- Bana okuyacak kitaplar, filmler lazım. Siz casperların da artık bir işe yaramanız lazım ama lütfen yani bir yorum bırakın da blog şenlensin... :( Üzülüyorum farkında değilsiniz...
- Neyse artık gidip biraz çalışıvereyim bari ben.
- Resmi Niyans'ın blogundan çalıntıladım. Bilginize.
- Sevgiler, saygılar.
29 Kasım 2013
Cumalar Candır, Canandır...
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
Label:
cumalar candır
27 Kasım 2013
Yüreğinde isyan varsa gel yanıma, yanı başıma...
-Şarkının devamını hiç getirmiyorum, çünkü konu dışı kalabilir kendisi. O sebeple dinlemek isteyenleri şöyle alayım.
-Resim kesinlikle benim iş dünyamı yansıtıyor. Çalışmak istemiyorum ve bu içimde bir kara delik misali büyüyor, büyüyor, büyüyor. Neden bende işini seven insanlardan olamıyorum hiç bilmiyorum. Sanırım bu iş bana göre olmadığından ruh halim bekleye bekleye lapaya dönmüş mercimek çorbası misali şişti de şişti.
-Neyse ruh halimi geçelim. Geçmezsek ben bu baskıya dayanamayıp patlayacağım..
-Dünü kendime tatil ilan ettim ve de işe hastalık sebebiyle gitmedim, ki bu hastalık beni perişan etti, sürüm sürüm süründürüyor. Burnum tabiri caizse bir musluk misali kendini koyverdi. :(
-Bu aralar biraz film izlemeye verdim kendimi. Dün "Now You See Me"yi izledik sisterla ve de yaratıcı olmasına rağmen çok da açmadı ikimizi de. Daha öncesinde ise ben sırf Alexis Bledel uğruna "Violet&Daisy" filmini izledim ama kesinlikle berbat ötesiydi. Onun öncesinde ise "Suç Çetesi" ni izledim. Fragmanına bayılmıştım ve film de kesinlikle yanıltmadı. Biraz "Django"yu andırıyordu sonu ama mükemmeldi. :) Tabii Ryan Gosling de öyle. :) Bu aralar izlediğim hatırda kalacak güzel filmlerden biri de "Remember Sunday"di. :)
-Kendime okuyacak yeni bir kitap arıyorum. Önerilere açığım.
-Bir de Kore dizisi izlemiş bitirmiş bulunmaktayım. Benim izlediğim ilk Kore dizisiydi "The Master Sun" ve kesinlikle güzeldi. Hikaye sıkmadan 20 bölümde final yapmaları ise beni cezbeden başka bir unsur oldu. Tavsiye ederim. :)
-Biraz oradan, biraz şuradan, biraz buradan toplama bir yazı oldu ama hastalığıma verin üzerime gelmeyin.
-Applesodaa. Ofis. (Mesai saatinden çaldım sizin için...)
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
22 Kasım 2013
Zor değil..
Deniyordum seni, sen seversin bunu..
Sevmediysen peki, sen tamamla sonunu...
Aslında zor da değilmiş gibi yapıyoruz.
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
21 Kasım 2013
Bu aralar, şu sıralar...
- Aşure mevsiminin gelmesiyle beraber annem de ömründe ilk kez aşure yapmaya meyletti. Bakalım sonucunu bu akşam göreceğiz. Zehirlenmezsek eğer canlarım bu yakınlarda yine gelirim.
- Babam evdeki cevizler bitmesin diye akşam çaylarını kayınpederimde içmeye karar verdi. Eee onlarda ceviz çokmuş ama öyle diyor.
- Bu aralar canım bir kabak tatlısı çekiyor ki anlatamam size. Lakin anneme ben şimdi kabak tatlısı yap desem. Yine bana hasret, yine bana hüsran olacak. Çünkü annecim son iki senedir tüm kabak tatlılarını istisnasız yaktı. Şimdi bir kabak daha mundar olmasın, gönlüm elvermeyecek.
- Bu sırada çok mükemmel bir doğum günü pastası yapıp, sattık. unutmazsam eğer onun da resmini eklerim bidenelerim. :)
- Havaların tamamen kararsız olmasından dolayı, bende kararsız bir hastalık geçiriyorum. Turp gibi olmama rağmen sesim nereye gitti belli değil. Günler geçti, sen gelmedin be güzelim. Neredesin ey insafsız... :(
- Gideyim bir kış çayı daha içeyim ben. Selamlar saygılar...
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
Evrene mektubum var..
Şu evrene mesaj yolladım, pozitif enerjimi yolladım vesairelerine hiç inanmasam da denedim yavrularım. Sırf sizler için kendimi ne hallere soktum görün, duyun...
Neyse işte konuya gelirsek, ne zaman evrene mesaj yollasam.
Evren cevaben bana kocaman bir sessizlik yolluyor.
Ama artık çok sıkıldım bu evrenin beni takmamasından şimdi de evrene iadeli taahhütlü mektupla şu resmi yolluyorum..
"Hep istedim, hiç olmadı." Eee artık "Daha da Davos'a gelmem!" yani. Senden bir şey istersem bir daha bu daha iki olsun canım.
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
Susmadım, susamadım..
Sylvia Plath kimdir bir fikrim yok canlarım.
Google amcama sormaya da üşendim..
Ama şu resimde yazan söz yeminle bak beni anlatıyor.
İç sesim benden ayrı yaşıyor gerçekten, sus desen susmaz.
Kendi kafasına göre takılıyor işte.
Burada yazdığım bütün yazılar da bu iç sesimi susturma çabalarımdan.. :)
Susmuyor ne yapayım?
Yakında roman falan da denemeliyim bence işte o denli geveze bu iç ses...
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
51. Gün
51. günün öğleden sonrası şimdi. Gittin gideli kendi kendime yetmeye çalışıyorum. Yetemiyorum tabii ki..
Sen gittin gideli sabahın köründe beni kaldırıp, hadi diye götürdüğün kahvaltılara hasretim..
Akşamları, gece, sabah vakit ne olursa olsun seni arayıp da boş boş konuşmalarımla seni taciz etmeye hasretim.
Senle yola çıkıp da "Tuvaletim geldi, benzinlik yok mu?" demeye, Ankara tabelalarını saymaya hasretim...
Akşam yemeklerinde ara sıra göz göze geldiğimizde birbirimize yolladığımız minik gülümsemelere hasretim..
Sen gittin gideli, her şeyi koy bir kenara sana hasretim.. Özledim sevdiceğim çok ama çok özledim..
Bir de işte bu resim var ne zaman baksam kendimi görüyorum bu resimde.. Çünkü elimi uzatıyorum sen tutamıyorsun.. Gel de sımsıkı tutalım birbirimizin elinden...
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
15 Kasım 2013
Herkes bazen kaçmak ister.
- Herkesi bir kenara koyalım da en çok da benim kaçıp uzaklaşasım var her şeyden. Sanki üzerime bir fil oturmuş gibi hissediyorum. Ya da kamyon çarpmış gibi, silkinip de atamadığım bir ağırlık var üzerimde...
- Havalar da hiç yardımcı olmuyorlar sağolsunlar. (Bu havalar kaç kişiyseler artık? Ayrıca resmiyetime bakılırsa önemli iş adamı gibi görünüyorlar.) Sanki kar yükleniyor bulutlar. Bu sene kış erken gelecek derim hiç de engin olmayan hava tahmin tecrübelerime dayanarak.
- Hani hep deriz ya alıp başımı gitsem uzaklara. Sahi o nasıl oluyor? Nasıl olduğunu bilen varsa, ben bir kez yapmıştım diyen varsa bir el atsın konuya, bir fikir versin.
- Artık geceleri kabus görmüyorum çok şükür ki. Rüya alemim oldukça karışık olmakla beraber, rüyalarımı anlamaya çalışmak ise sanatsal filmleri anlamaktan daha zor inanın ki. Bir süre önce her gece kabus görmeye başladım. Aylar sonra normal rüyalara geçtik ama onlar da normal olmaktan biraz uzaktı. Uyandığımda gece boyu spor yapıp, uykusuz kalmış gibi bitkin oluyordum. Şimdilerde ise bebek gibi uyamama rağmen, sabah kalktığımda dayak yemiş gibi hissediyorum. Ya Rab hikmetinden sual olunmaz ama gör halimi artık...
- Sevdiceğimde bildiğiniz üzere (nasıl bilmeyeceksiniz ki her konuyu oraya bağlıyorum) uzaklara gitti yine. Hasretlik çok zormuş ben bunu öğrendim, artık bunu bilir bunu söylerim. Bir de o gittiğinden beri şu resim gibi siyah beyaz sanki her şey. Mazhar Alanson'un reklam müziğine geliyor konu "Hayattan rengi alın, geriye neyi kalır ki?" İşte sevdiceğim gidince hayatın tüm rengi, neşesi, eğlencesi, mutluluğu da gidiyor onunla beraber. Bana bir burukluk, surat asmak ve böyle her yere yaza yaza okuyan varsa eğer işkence etmek kalıyor.
- Dayanın canlarım son 11 ay.. :(
- Applesodaa. Sevgiler. Saygılar.
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
Bir yağmur bekliyorum, bizi bize anlatsın.
Ne zaman ki sevdiceğimi uzaklara yolcu edecek olsak, gün yağmura duruyor.
Zaman zaman inceden çiseliyor. Zaman zaman ıpıslak ediyor.
Ne zaman ki senden uzak kalacak olsam, sana güçlü görüneceğim diye ağlayamıyorum ya sevdiğim.
Gökyüzü yerime ağlıyor. Gökyüzü yağmur ağlıyor.
Anneme kalırsa bereketten, rahmet nihayetinde ama bana kalırsa işin hikmetinden.
Şimdi ne zaman yağmur yağsa orada bil ki, ben seni düşünüyorum. O yüzden tam da şimdi bir yağmur bekliyorum, bizi bize anlatsın.
Not: "Bir yağmur bekliyorum, bizi bize anlatsın." Abdurrahim Karakoç'un bir dizesidir.
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
Label:
iyi demiş
Her şeyden biraz kalır..
demiş Turgut Uyar.
Bazen öyle güzel söylüyor ki birileri, üzerine ne söylesen eğreti kalır.
O yüzden hiç birşey söylemeye gerek yok bence.
Ne söylesem zaten eksik kalır.
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
Label:
iyi demiş
Bahçada yeşil çınar...
Çalıkuşu'nu pek takip edemiyorum ama kızkardeşceğizimin severek izlediği tek Türk dizisi olması dolayısı ile kendisi konudan haberdar olmuş ve de sabah sabah beni de haberdar etmiştir. :)
Fahriye Evcen de gayet dinlenebilir yorumlamış. :)
Bu türkünün de bende yeri bir ayrıdır.
İlk kez sevdiceğimle beraber dinlemiştim bu türküyü hemde canlı performanstı. :)
"Bahçada yeşil çınar, boyun boyuma uyar. Ben seni gizli sevdim, bilmedim alem duyar."
Bu dörtlükte en sevdiğim kısmıdır. :)
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
Toplu taşıma heryerde sevgilim!!
Bu resmi çok beğeniyorum, ne zaman görsem hafif bir tebessüm oluşuyor yüzümde.
Devir şimdi modern Ferhatların devri.
Kimse kimseden dağları delmesini, imkansızı yapmasını beklemiyor da, "Gel" dediğimizde sorgusuz sualsiz gelecek bir sevgili cümlemizin hayali. :)
E bu durumda teşvik etmek lazım karşı tarafı kızlar.
Haydi şimdi hep beraber tekrar ediyoruz.
" Sevgilim Ferhat olmana gerek yok. Bin dolmuşa gel.."
:)
Sevgiler, saygılar.
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
14 Kasım 2013
Sevdiceğim...
Hayatımsın. Bunu bilmeni isterim.
En önce bunu bilmeni.
Canım, sevdiğim, yüreğim...
455 km. 6 saat 40 dakika.
İşte o kadar uzak olacağız birbirimize. Her nerede olursan ol benim kalbim gelir seni bulur..
İçimde bir acı var şimdi, gideceksin diye. Ah gitmen gerekmese keşke.. Ama olsun. Ben beklerim. Çünkü sen beklemeye değersin...
Seni çok seviyorum!
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
7 Kasım 2013
Bu yağmurlu sabahta...
- Bu sabah aklıma hepsi birbirinden alakasız olmakla beraber içinde yağmur geçen dünya kadar şarkı geliyor. Sanırım bu yağmurlar beni kötü etkiliyor. Şarkıları örneklendirirsek.
- Karmate - Yağarsa yağmur yağar ben zaten ıslamışım. :)
- Şebnem Ferah - Beni sevmezsen yağmurları sev.
- Barış Manço - Dün yine yapayalnız dolaştım yollarda, yağmurlarda ıslandım bomboş sokaklarda..
- Gripin - Durma yağmur durma!
- Yağmur yağar taş üstüne..
- Adele - Set fire to the rain!
- Ya evde yoksan??
- Ruh halimin karmakarışık olduğunu yukarıdaki şarkılardan anladınız sanıyorum. Velev ki bunda gün aşırı istifa etmeme rağmen istifamı kabul ettiremeyişimin etkisi oldukça büyüktür. Bunun yanı sıra (dert de hiç bitmiyor anasını satayım) sevdiceğimin izne gelişi yılan hikayesine döndü. Ha bugün, ha yarın diye diye iki haftayı devirdik. O yollar bizi birleştirmedi halen..
- Evden pasta, kek işine girdik hatunlar hepisinize duyurulur. Bilimum kek, kurabiye, pasta yanı sıra hediye paketleri, nikah şekerleri yani demem o ki Allah ne verdiyse biz size yaparız Gamze'mle. Ticari bir hamle olarak şimdilik fiyatlarımızı düşük tutuyoruz. Feys, tvikır ve instegramda bizi "Küçük Süprizler Dükkanı" adı altında bulabilirsiniz. Yakında internet sitemizi de hizmete sokmamıza müteakiben her yerden rahatsızlık vereceğimiz duyurulur. "Şekerim aklımda şöyle bişey var ama nasıl yapılır bilmiyorum?" ile başlayan tüm cümlelerinize derman olunur. :) Daha sonra bizim minnak tükkanla ilgili detaylı bir post ile dünya aleme yayında bulunacağımı da belirteyim. Bu madde çok uzadı geçelim lütfen.
- Ne zaman yağmurlu bir sabaha uyansam güne bir - sıfır yenik başlıyorum. Islanmaktan zerre hoşlanmayışımı, kendimi yağmurda eriyecek şeker zannettiğimi bilen bilir, bilmeyenlere selam ederim. Velhasıl ki ben yağmurun 'y'sini görse dize kadar çizmeleri çeken, işe giderken ıslanmaktan öleceğimi zanneden ve ıslandıkça şirretlik oranı yükselen bir insanım. Hal böyleyken otobüste, vapurda neler çekiyorum varın siz bir düşünedurun.
- Tabi bence sadece benle alakalı değil bu durum. Misalen bu sabah bakıyorum, yağmur herkesi birazcık gergin yapmış. Aman birinin şemsiyesinin suyu ötekinin papucuna düşmesin hemen karşıdaki kişiyi öldürüp, parça pinçik edip, o parçaları kedilere yem edeceğini ifade eden bir bakış yollanıyor.
- Buradan çıkarmamız gereken sonucu da yazarak konuyu bağlayayım iyice sırılsıklam olma yolunda ilerliyoruz yoksa.. Heh işte anafikre gelirsek; yağmurlu günler herkeste bir gerginlik bir mendeburluğa neden oluyor görüldüğü üzere, ben görmedim diyenlerin hemen bir toplu taşıma aracına binmesi salık verilir. Ayrıca yağmur ve romantik kelimelerini aynı cümlede kullanmaya kalkan adamın dilinden dolma yaparım. Kesinlikle yağmurlu günlerde hele ki yağmur altında el ele diz dize yürümeyle romantiklik falan olmaz. İnsan sırılsıklam olmuş, su bilmem bi yerinden çıkmış romantiklik de hangi gavurun oyunuymuş? Niye sinirlendim bilmiyorum lakin neyse herkese benden çay, selamlar, saygılar..
- Bu yazının asıl şarkısı Vega'dan "Bu sabahların bir anlamı olmalı." olsun. Çünkü bence bu sabah güzel bazı birtakım haberler alabilirim. Amin inşaallah. :)
- Applesoda, Etiler-İstanbul.
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
4 Kasım 2013
Bazı vedalarda hoşçakal denilmez...
Evet hoşçakal denilmez. Bazen istifa ediyorum denilebilir. Şahsımın az sonra yapacağı gibi; şu anda çay ve hoşbeş eşliğinde size sesleniyorum, sonra da istifa dilekçemi yazacağım. Peki ne mi oldu?
Ah ne çok şey... Şimdi her şeyi geride bırakmış ve kafamı toplamış olmamla beraber bana uzun süredir sıkıntı veren bu işten uzaklaşmaya yönelik aldığım kararın dinginliği var üzerimde. Bundan sonra ne mi olacak? Bilmiyorum ki bende, bekleyip göreceğiz hep birlikte.. Hayat bakalım bu sefer nereye savuracak. Şu sıralar hiçbir şeye üzülmemeye karar verdim artık. Çünkü sevdiceğim gelecek.
Ve herşeye rağmen işin ucunda ölüm de yoksa hayat güzeldir.
Bunun filmi de vardı izleyeyim bari bir ara.
Herkes bana yeniden iş baksın. Bu sefer bu dediğimi de ciddiye alın ama artık.
Gözlerinizden öperim..
Applesoda
Ulusa Seslendi.
Not: Başlık bir şiirden alıntı ama şimdi hatırlayamadım. Blogda arşivde var arayan bulur. ;)
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
Search
About
Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.
Copyright © 2008 dövüsürken hanımefendi degilim.... All Rights Reserved.
Design by Padd IT Solutions - Blogger Notes Template by Blogger Templates