25 Şubat 2022

Havalarım bulutlu...

 

Çınar'ın kreşten aldığı hastalığı bana satmasıyla beraber yeniden hasta oldum. Bu sene kaçıncı oldu bu ben sayamadım. Burun akıntısı ve halsizlik yoldaşlarım oldu, günü atlatmaya çalışıyorum.

Kreş maceramız sona erdi. Pazartesi kreşle görüşüp kaydımızı iptal edeceğim. Çok yıpratıcı ve de yorucu bir iki hafta oldu ancak şimdilik başka çözüm ile ilerlemeye karar verdik. Çocuğum iki haftada depresyona girdi desem yeridir. Bu kısmı belki sonra detaylıca anlatırım.

Şöyle rutin dümdüz hepsi birbirinin aynı olan günlere hasret kaldım. Bir gün olsun bir macera ile karşılaşmasam diyorum. Hatta diliyorum, azıcık rutin be, valla çok ihtiyacım var. Bugün elektrik kesintisi varmış. Planlı bir çalışma imiş ancak zahmet edip bir bildirimde bulunmadıkları için şak diye ortada kaldım işimin gücümün arasında, o kadar fatura ödüyoruz, gördüğümüz muamele içler acısı! Paramla rezil oluyorum resmen.

Ay bir de doğalgaz faturamız kesildi. Tam olarak 1057 Türk Lirası, yok yok vallahi evde hamam falan işletmiyorum. Bina eski, kombi eski, doğru düzgün yalıtım olmayınca resmen eziyet ya...

Kiramıza bayağı özel ve de güzel bir zam geldi. Bu doğalgaz mevzusu da üzerine tüy dikince kendi evimize Tuzla'ya geri dönmeye karar verdik. Yaz gelip geçsin, sonbaharda ufak bir tadilat sonrası yolcuyuz gibi duruyor. Kreş maceramıza da oraya gidince devam edeceğiz.

Bu arada daha önce beraber çalıştığımız ama sonra başka ekibe geçen bir arkadaş yakın zamanlarda bizim ekibimize geri döndü. Kendisini pek sevmem ama neticede iş işte, sevmek zorunda da değilim diye düşünüp kendimi avutuyordum ki bazı davranışları sinirimi bozmaya başladı. Bir kaç gündür kreş, Çınar'ın hastalığı falan derken işi biraz sallamak zorunda kaldım. Ekip liderim sağolsun her zaman anlayışlıdır ama bu diğer kişinin tavırları gerçekten sinirime kıymık kıymık saplanıyor. Beynimin arka planında bu olaya mana vermeye çalışıyordum heralde, önceki gün markette bir aydınlanma anı yaşadım. Adamın abuk dereceye varan bu tavırlarının sebebi benim küçük bir çocuk annesi olmam. Bu resmen ayrımcılıktır ama durum bu ya gerçekten, eğer çocuk yaptıysan evde oturup bakman gerektiğini düşünüyor. Herkes istediğini düşünebilir ama kalkıp bunun için bana tavır alamaz ve bu durum gerçekten sinirimi bozdu. Artık ya kendisi ile ya kendisinin üstü ile ama biri ile bunu görüşeceğim bakalım zaman ne gösterecek.

Durup durup sinirleniyorum. Tövbe estağfurullah ya..

İç dökme işlemi tamamladı, şöyle mutluluk saçan başka bir yazıda görüşelim isterim.

Sevgiler.

17 Şubat 2022

Güzel Havalar

Beni bu güzel havalar mahvetti,

Böyle havada istifa ettim

Evkaftaki memuriyetimden.

Tütüne böyle havada alıştım,

Böyle havada aşık oldum;

Eve ekmekle tuz götürmeyi

Böyle havalarda unuttum;

Şiir yazma hastalığım

Hep böyle havalarda nüksetti;

Beni bu güzel havalar mahvetti.

demiş Orhan Veli... 

Çok severim bu şiiri bugünde böyle içimden geldi güne şiirle başlayalım istedim.

Güzel bir gün dilerim, gökkuşağı tadında...

16 Şubat 2022

Asla iflah olmam ben...

 

Ayın başında itibaren evdeki eksik gediği bir türlü tamamlayamadım. Eskiden bir giderdik markete toplu alışveriş yapıp gelirdik. Şimdi herşey öyle zamlanmış ki oradan şuradan buradan bir sürü sipariş verdim. Yine de bir bulaşık makinesi tableti bulamadım istediğim fiyat aralığında...

Sonra işe mola vermiş internette bulaşık tableti ararken Amazon'da tahmin ettiğimden bile daha uygun bir fiyata buldum. Tam ona sevindirik olmuşken (ne hallere düştük yarebbim) dur bakayım başka neler indirimdeymiş dedim.

İşte bir baktım bu üç adet kitap da girmiş sepetime hayret bişey. :)

Amazon'da sağolsun kocaman kocaman kolilere koyup gönderiyor. Kocamın yüreğine indi ertesi gün paketler gelince, sitede ne varsa sipariş ettim diye. Neyse baktı ki bir kutu bulaşık tableti, bir paket bitki çayı, üç adet de kitap almışım. Demiştim ona oysa ki fuzuli bişey yok hepsi de ihtiyaç diye. :)

Fiyatlar öyle mertebelerdeki ucuza nerde kitap bulsam alıyorum, kitap konusunda asla iflah olmaz bir yapım var. Zamlardan önce kendimi sınırlandırıp elimde son kitap kalana kadar yenisini almazdım ama şimdi bugün var yarın yok bu fiyatlar...

Ne yapayım ben? 

Ne zamandır Murathan Mungan'ın "Yaz Geçer" kitabını alacağım unutuyordum. Diğer kitapların da benim olacağı varmış.

Siz bu aralar neler alıyorsunuz, yahut neleri alasınız var da elleriniz varmıyor?

Sevgilerle.

9 Şubat 2022

Ölü Ozanlar Derneği

 

Lise zamanlarımda Ölü Ozanlar Derneği'ni televizyonda izlemiştim. Yaşıtlarımla alakalı bir konu anlatıldığı için sanırım çok etkilenmiştim.

Bir iki sene sonra lise kütüphanesinde çalışırken kitabına denk geldim. O güne kadar kitaptan uyarlama olduğunu bilmiyordum. Kitabı okudum, çok etkileyiciydi ve izlediğim en iyi uyarlama olduğunu düşündüm. 

Aradan yıllar geçmişken geçenlerde tiyatroya uyarlandığını öğrendim ve gidip izlemeyi kafama koymuştum ki Üsküdar Belediyesi hizmeti ayağımıza getirdi.

Ayın etkinliği kapsamında Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi'nde kızlarla gidip izledik.

Aynı akşam bir başka blogger arkadaşımız da oradaydı. "Birpembesever" de blogunda tiyatro hakkında bir yazı yazdı. Şuradan  okuyabilirsiniz.

Ölü Ozanlar Derneği'nin bende yeri çok ayrı, çok ama çok sevdiğim bir kitap ve de film benim için... Ama belki de hem kitaba hem filme bu kadar aşık olduğum için tiyatrosunu sevemedim.

Genç oyuncuların performansı bence Todd Anderson karakteri hariç çok yerindeydi. Todd Anderson çok ama çok sessiz bir karakter tiyatroda canlandıran arkadaş zaman zaman diğerlerinin temposuna takılıp sürüklendiği için ben başka bir Todd'a bakıyor gibi hissettim.

Okul müdürü Mr. Nolan'ı oynayan oyuncu Tayfun Yılmaz sanki okul müdürü olmak için yaratılmış gibiydi. En bayıldığım izleme performansı kendisinindi diyebilirim.

Ama John Keating'i canlandıran Hakan Altıner'de kesinlikle aradığımı bulamadım. TV'de de sıkça gördüğümüz bir yüz olduğundan sanırım kendisine fazla umut bağlamışım. 

Edebiyat öğretmenini canladırdığı halde okuduğu şiirlerin hiçbirini seyirciye geçirebildiğini çok düşünmüyorum. Çok hızlı okuyordu, kelimeleri yutuyor veya birbirine bağlıyordu. Şiir performansı kötüydü, ayrıca kendisi tam olarak John Keating rolüne girememiş gibiydi. Tabii benim dışardan bu kadar eleştirmem ne derece doğru bilemem. Ama kişisel olarak performansını beğenmediğimi söyleyebilirim.

En kilit rol olarak performansı bence çok yetersizdi.

Birde orjinal metinde yer alan "Captain, my captain." repliğinin sürekli olarak "Kaptan, kaptanım benim" olarak çevrilmesi beni rahatsız etti açıkçası. "Kaptan, kaptanım" olarak kullanılması naçizane kişisel görüşüme göre yerinde olabilirdi.

Kapanışta her oyucunun sürekli "Kaptan, kaptanım benim" diye peş peşe repliklerini sunduğu kısımda en azında "Kaptan, kaptanım" denilmesi daha etkileyici bir kapanış sağlardı diye düşünüyorum.

Gelgelelim güzel yanlarına derseniz müzikler çok ama çok iyiydi. Gençlerin performansları bana biraz umut ışığı oldu, hala güzel şeyler yapılabildiğine dair. Birde anısı kalmış oldu kızlarla bu güzel gecenin.

Eee ne diyorsunuz okudunuz mu? İzlediniz mi? Tiyatroda gidip görmeyi düşünür müydünüz?

Sevgiler.

6 Şubat 2022

2022 Ocak Ayı Okuma Raporu

 
Malum ben üşengeç bir insanım, o nedenle tek tek kitap tanıtım yazısı yazmıyorum. Ama aylık rapor olarak yapabilirim diye düşündüm. Öyleyse başlayalım. 

Ocak ayında 10 adet kitap okudum.

Güz Alacakaranlığı Ejderhaları: Instagramdan arkadaşım olan @kitapsokagi'nın online satışından aldığım bir seriydi. Annesinin favorisi olduğunu söyledi. Şahsen @kitapsokagi, annesi ve benim fantastik zevklerimiz çok benzeşiyor. O nedenle okumak istemiştim. Giriş kitabı olarak güzeldi, akıcı bir kitap ama kitabın kendi temposu var koşa koşa gitmiyor da hafif tempolu ilerliyor. Sayfa sayısı gözünüzü korkutmasın kitap kendisini sakince okutuyor. Sevdim ve ikinci kitabını da bu ay içerisinde okumayı düşünüyorum.

Kestim Kara Saçlarımı: Üstteki kitabı okurken araya aldığım şiir kitabıydı. Gülten Akın severim ama bu kitabı o kadar da sevdim diyemem. İnce bir kitap olduğu şans verilebilir.

Kendime Notlar: @kitapsokagi'nın bana alışverişimin yanında hediye gönderdiği bir kitaptı, içeriği denemeler şeklinde. @kitapsokagi'nın bile tahmin ettiğinden daha çok sevdim. Yazarın anlattığı bir çok deneyim benimde başımdan geçtiği için sanırım kendisiyle çok kolay bağ kurdum. İçeriği sizi cezbederse mutlaka öneririm, su gibi akıp giden bir kitap.

Aşkımız Eski Bir Roman: Yine bir Nevzat Başkomser romanı. Üç ayrı hikayeye bölünmüştü kitap ve sevdim. Ahmet Ümit her zaman bir şekilde kendini okutmayı başarıyor.

Kim Bağışlayacak Beni: Birhan Keskin'e giriş kitabı diyebiliriz. Eskiden yayınlanan yanılmıyorsam üç kitabın (kontrol etmeye üşendi) toplanmış versiyonu. Bu kitabı da diğer kitapların aralarına alırım diye düşünerek başlamıştım. Ama gerçekten öyle sevdim ki, bazen sadece bu kitabı okudum. Bazen altını çizdiğim yerleri tekrar tekrar okudum. Şiir seviyorsanız bir göz atmanızı öneririm.

Bizi Ayıran Herşey: Çoksatan romanlardan biri, günümü şenlendiririm diye almıştım. Ancak çok satmasının bir sebebi varmış. Kitap benim beklemediğim birçok noktaya gitti. En sonunda kitabı sevdim ve kitap beni çok şaşırttı diyebiliriz. Sadece kadın başkaraman esrarını korusun diye bazı bölümler fazla zorlama olarak yazılmış gibi geldi ama o kadar da kusuru olsun diyorum.

Olmamış Kahraman Emeklisi: Üstteki kitabı okurken araya alarak devam ettiğim bir kitaptı. Ali Lidar'ın öykülerini daha çok seviyorum. Genel olarak Ali Lidar tarzıydı diyebilirim. Zaman zaman bana keyif veren dingin bir anlatımı vardır Ali Lidar'ın. Ama bu kitap öykü değil şiir kitabıydı. Bayıldım diyemem ama altını çizdiğim yerler oldu.

Suçlu Hemde Çok Suçlu: Bu yazarın bir diğer kitabı "Big Little Lies" adıyla diziye uyarlanmıştı. O kitabı hala bekletiyorum, çünkü yazarın ilk kitabının Suçlu Hemde Çok Suçlu olduğunu öğrenince önce onu okumak istedim. Çok farklı karakterler barındıran bir kitaptı ve okurken karakterleri gözlemlemek hoşuma gitti. Akıcı, asla sıkmayan, temposu düşmeyen bir kitap, hafif gerilim tarzında seviyorsanız öneririm.

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku: Kitabı sırf isminden dolayı merakımdan almıştım. Yazım tarzını takip etmesi gerçekten zor, bu tarz bir yazım şeklini en son Ağır Roman'da görmüştüm. Her ikisini de çok sevmedim diyebilirim ama her ikisi de kısa kitaplar olduğu için bir şans verilebilir. Bu kitaptaki çizimler ayrıca hoşuma gitti. Aman aman önerdiğim bir kitap değil belki de benim anlamaya yaşım ya da deneyimim yetmedi. Bir zaman sonra üstüne tekrar düşünmek istediğim bir kitap, ondan sonra kesin kararımı veririm.

Cemile: Aytmatov okumamış olmanın utancından kurtulmak için almıştım ve iyi ki de ayın kapanışını bu kitapla yaptım diyorum. Öyle güzel akıp giden bir anlatımı vardı ki, su gibi değil, ağır akan ırmaklar gibi... Okurken gözümde hep annemin, babamın, eşimin köyleri memleketleri canlandı. Gereksiz uzun uzun betimlemeler yapan kitapları sevmiyorum ve Aytmatov'un kısa ama kesinlikle etkili betimlemelerini çok sevdim. Sanırım zamanla tüm Aytmatov kitaplarını edineceğim. Cemile'yi çok sevdim ve kesinlikle öneririm.

Yıllık hedefin altıda birini bu ayda tamamladım vallahi. Verimli ve çeşitli kitaplar içeren bir okuma ayı oldu.

Sizde durumlar nasıl, bu sıralar neleri önerirsiniz?

Sevgiler.

5 Şubat 2022

Kreş seçmek, seçememek. İşte bütün mesele bu.

Gönül adamım üç yaşına gelince kendisini kreşe vermeyi düşünüyorduk. Malum kendisi bir pandemi bebesi, sosyalleşmesi açısından iyi olur diye vardı bir umudumuz.

Lakin evdeki hesaplar çarşıya uymadı. Babaanesi ve dedesi mart sonunda temelli memlekete dönüş yapmaya karar verince, kreş başlangıcını Eylül ayından Şubat ayına çektik ve de hummalı bir arayışa başladık.

Öncelikle görüştüğüm her kreşe mutlaka tavsiye ile gittim. Hepsinde tanıdığım bildiğim birinin çocuğunun olmasına ve dost tavsiyesi almaya özen gösterdim.

Çevrede kreş çok o yüzden bir liste yaptım. Önce telefon ile görüşerek hepsinden ön bilgi aldım. Sonra da yüz yüze görüşmelere Çınar'la beraber gittik.

Çınar'ın gittiğimiz ortama nasıl tepki vereceğini görmek istedik. Bir de kreş görüşmelerine başlamadan önce kendisine kreşe giden arkadaşlarımın çocuklarının videolarından biraz gösterdim. Okul nasıl bir yer anlattım.

Ara ara okula gitmek ister misin diye sorduk. Tepkilerini gözlemledik. Okulda arkadaşların olduğuna ve gitmek istediğine karar verdi. Bizde ilk görüşmeyi bundan sonra yaptık.

İlk görüşmeyi en iyi anlatacak kelimeyi bana sorarsanız. Tek bir cevabım olur "fiyasko". Çınar'ın eylül ayında geçirdiği ağır gripten sonra biraz hastane fobisi oluştu. Gittiğimiz kreşi beyaz önlüklü öğretmenler yüzünden hastane sandı. Ağlaya ağlaya bir hal oldu. Benim en büyük umudumu bağladığım kreş de yaşadığımız travma yüzünden liste dışı kaldı.

Bu süreçte; en beklemediğiniz yer çocuğunuz için en iyisi olabiliyor, ben yaşayarak gördüm. Sonraki tüm görüşmelerden önce Çınar'ın okulu hastane sandığından bahsettim ve ilk önce örnek sınıf görmek istediğimizi söyledim. Saatli olarak randevu aldım. Ama tek bir kreş dışında hiçbirinde herhangi bir özen göremedim. Hatta en pahalı olan kreş geleceğimizi bile unutmuştu. Bir tur da orayı hastane sanarak travmasal bir deneyim daha atlattık.

Bizim için çocuğumuzun iyi bakılması, pandemi şartlarına uygunluk, kreşin servisi olması çok önemliydi. Geleceğimizi unutmayan, hatta girişte yer alan yüksek raflardaki tüm dezenfektan vb. ürünleri kaldıran kreşi tercih ettik. Çünkü Çınar en çok orayı sevdi. Hatta hemen orada arkadaş bile edindi. Bu kreşin artısı genellikle 2-4 yaş arası çocuklarla çalışıyor olmasıydı. 

Bebeklere karşı diğer kreşlere göre daha hassastılar. Bu nedenle kreşin hemen girişinden çocukların göreceği şekilde dizayn edilen bir alıştırma odaları mevcuttu. Çocuğum orayı çok sevdi ve diğer kreş randevumuza yetişmek için oradan çıkartmaya çalışsak da başaramadık. Burada da kreş öğretmeni imdadımıza yetişti ve Çınar geldi. Anladım ki gerçekten işi bilene bırakmak lazım.

Ayrıca benim en istemediğim şey koca bir servis aracıyla çocuğumun saatlerce gezdirilmesiydi ki bu kreşte butik servis araçları ile çocuklar gönderiliyor ve maksimum serviste kalış süresi 20 dakikayı geçmiyor. Ayrıca servis hostesi kullanılmıyor. Çocuk asla okulla bağı olmayan kimseye teslim edilmiyor. Bu nedenle okuldan görevli getiriyor servisle çocuğunuzu.

Görüştüğümüz kreşlerin hepsi hasta çocuk kabul etmediğinden bahsetti. Biraz burnu bile aksa eve gönderiyoruz dediler. Bu kısmı garip bulmamıştım aslında, lakin anlaştığımız kreş bana yakındaki bir hastane ile anlaşmalarının olduğunu ve herhangi bir hastalık vs. durumunda da hastane yardımı aldıklarını söyleyince aklımda bir ampül yandı. Mesela diğer kreşlerde böyle bir durum yoktu ve oldu ya acil bir durum meydana geldi velisi gelip çocuğu alana kadar bekleyecekler miydi? Açıkçası sonradan düşününce diğer kreşlerin bu konu hakkında bana bilgi vermemesi garip geldi.

Benim ayrıca en irite olduğum durum en pahalı kurumun, olası müşterilere karşı özensiz yaklaşımı ve çevredeki diğer kreşlere karşı takındığı kötüleyici tavırdı.

Görüştüğüm diğer hiçbir kreşte böyle bir tavır görmedim. Ekstra olarak kırtasiye masrafı isteniyor ancak ekstra yemek parası da isteyen bir kurum vardı ki fiyatları çevre ortalamasının da üzerindeydi. Bu durumu da ayrıca acayip buldum.

Anlaştığımız kreşte pandemi nedeniyle dışardan branş öğretmeni kabul edilmiyor. O nedenle bu sene tüm eğitimleri okulun öğretmenleri veriyordu. Diğer kreşlerin tek artısı ekstra verdikleri eğitimlerdi, ancak hiçbirinde de burdaki özeni göremedim.

Yine anlaştığımız kurumun bu süreçte hiç covid vakası yaşamaması ve bu nedenle hiç kapanmaması da benim tercih nedenim oldu. Birçok arkadaşım kreşten eve covid getiren çocuğu nedeniyle zor zamanlar atlattı. Zaten bir kez covid atlatan çocuğum tekrar yakalansın da istemiyorum açıkçası.

Yani işin özeti, bütçenize uygun ve çocuğunuzun en iyi tepki verdiği kreşi seçebilirsiniz bence. Kreşlerin zaten çalışabilmesi için tüm belgelerinin mevcut olması gerekiyor. Belgeleri görmek isteyebilir, öğretmenlerin hepsinin ilkyardım eğitimi olup olmadığını sorgulayabilirsiniz. Bu konular önemli.

Geriye kalan ek dersler vs. tamamen sizin bütçenize bağlı, çünkü ne kadar ek ders o kadar da ek masraf açıkçası. Kreşte olmayan ek eğitimlerden jimnastik için yakınlarda bir kurum var bende yazın bi kaç ay çocuğum için orayı değerlendirmeyi düşündüm. Böyle çözümler de oluşturabilirsiniz.

Umarım kafa karışıklığınıza, bir karışıklık da ben eklememişimdir.

Yeni kreş velisinden sevgilerle.

4 Şubat 2022

Cumalar candır, gerisi heyecan.

Günaydınlar,

Öncelikle çok rağbet gören Kaan'ın eskimo kulübesi yandaki gibidir. Uzun bir müddet erimedi, kapının önünden geçtikçe Çınar da girdi, çıktı herkese eğlence oldu.

Geçtiğimiz haftayı kreşler arasında mekik dokuyarak, geçirdik. Derya deniz bir dünya, kararsızlığımız tavan yaptı. En sonunda Çınar kendi istediğini seçti de olaya noktayı koyabildik.

Bu hafta işlerden başımı kaldıramadım. Neden bilmiyorum ama toplantılar arasında kayboluyorum. Bir günde bu kadar çok toplantı olmamalı bence, ne zaman iş yapacağız biz diye sorgulamaktayım.

Bir saatlik bir boşluk yaratabilsem, saç kestirmeye gideceğim ama henüz bunu yapmaya vakıf olamadım.

Geçenlerde ismini unuttuğum bir blog sayesinde webtoon okumaya başladım. O kadar hoşuma gitti ki siteden çıkmak istemiyorum. :)


Bizde durumlar şimdilik böyle, haftasonu gelse de iş dışında birşeyler yapsam diye beklemedeyim. 

Siz de ne var ne yok?

Sevgiler.

Applesoda.

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.