Dünya tek, biz ikimiz...
Sarılırsak geçer mi?
Durum Raporu: Canım ben şimdi çileden çıktım nereye geleyim?!
Bu arada boşanma başvurumuzu da yapınca artık yavaş yavaş insanlarla da kararımızı paylaşmaya başladık. Kızlarla bir akşam buluşmuştuk, "Eee ne var, ne yok?" sorusuna "Boşanıyorum." deyince herkese kal geldi. Kimle konuşsam "Ay ne desem bilmem ki.." şeklinde yorumlar duyuyorum. Arkadaşlar "Hayırlı olsun." denilebilir mesela, çok da abes kaçmaz yani.
Ay bir de kararımı eşimle paylaştığım ilk günlerde ev üstüme üstüme gelince kafeye gitmiştim çalışmaya, eşim de sonra uğradı bir şey için, konumuz boşanma ama kafede "Sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir." çalıyor. B*k biliyorsun sen diyesim geldi şarkıcıya da diyemedim, içimde kalmasın size yazayım bari.
Daha önce de dediğim gibi kavga gürültü olmayınca, ortada insanlara mantıklı gelen bir sebep görünmeyince şımarıklıktan işte tutturdum bir boşanma, bana rahat battı havaları esiyor eşimin arkadaş grubunda.
Eşime "velayeti sen al, boşanmıyorum de bırak sürünsün mahkemede yıllarca" şeklinde akıllar veriyorlarmış. Adamı delirtmişler, elimden bir kaza çıkacaktı dedi. Allah insanı dost görünümlü düşmanlardan korusun.
Sevemedim karagözlüm ben senin arkadaş grubunu yıllarca diyemedim mi, yok valla dedim. Dedim yani içimde tuta tuta geldik buralara, artık saldım çayıra mevlam kayıra ama tabii saygı çerçevesinde. İstedim ki görsün ki uzak tutsun hayatından bu faydasız yaratıkları, ona da bi zararları dokunmasın.
Bir de bu gruptan birinin eşi bana nasılsın iyi misin, var mı bir ihtiyacın şeklinde bir mesaj attı. Üzerine yazışmaya başlamıştık ki "Görüşelim bizim de durumlar sıkıntılı zaten, benim konuşmaya ihtiyacım var." dedi. Bak dedim iki gün sonra boşanacağım dersin benden bilirler, sen gene de git başkasıyla görüş. Tabi ben aslında dalga geçiyordum ama o sırada kız bana "Neyse kocam geldi, sonra konuşuruz, şimdi senle konuştuğumu görmesin." yazdı. Galiba ben yasaklandım arkadaşlar, RTÜK herhalde bana da yayın yasağı getirdi. Ay şaka gibi... Ama gerçek.
Aaa bu arada şey demişler arkamdan, kararı çok kesin, gemileri yakmış. Gemileri yaksam ruhunuz duymazdı ben limanı dinamitledim aslında ama neyse...
Yani bir de neden arkamdan söylenen her söz de bir şekilde önüme geliyor ya, çekilin gidin hayatımdan yeter be yeter diye naralar atacağım en sonunda.
Bir de mesela bekliyorlar ki salya sümük ağlayayım, perperişan olayım. Tamam da o evreleri biz evin içinde yaşadık, üstelik de çocuğumuza çaktırmamak için deliler gibi çabalayarak. Ağladık, zırladık, bir noktada da tükendik. Sizi inandırmak için biraz da size mi ağlamamız lazım anlamadım ki?
Ben ağlayamıyorum artık şu noktada, işi bir miktar deliliğe vurmak beni daha güçlü yapıyor. Bende böyle yaşıyorumdur belki acımı, size ne yahu?! Sözüm tabii size değil çevremizdeki densizlere.
Gördüm ki çevremi güzel insanlarla donatmışım, kimse bana neden, nasıl demedi. Herkes bir karar vermeden enine-boyuna düşünüp öyle karar verdiğimin farkındaydı. Bana sadece bir ihtiyacın var mı, ne yapabiliriz senin için, çıkmak konuşmak ya da değişik birşeyler yapmak istersen söyle. Neye ihtiyacın olursa söyle şeklinde destekleyici yorumlar geldi.
Ne gelirse manasız, faydasız, çıkarcı, dedikodu yapmaya yönelik yorum eşimin çok sevdiği o arkadaş grubundan geliyor. Eh işte bazen de acı gerçekleri insan böyle zamanlarda görüyor. Gerçekten çevresindeki insanlardan bunaldı ve destek alacak da bir arkadaş bulamıyor. Onun için de durum çok zor ama elimden dua etmekten başka birşey de gelmiyor.
Boşanma talebi benden geldiği için eşimin bu fikre alışması zaman aldı. Dinledi, anlamaya çalıştı, hak verdi, bazı noktaları fark etti ama yine de boşanmaya gönülsüzdü. Bir yanı kabul etse de gerçekten bir yanı da direniyordu.
"Başvuru yapmaya gitmeden önceki gece sabaha kadar düşündüm. Gitsem mi gitmesem mi diye deliler gibi kafa yordum. Ama en sonunda dedim ki elinin değdiği ne güzel olmadı şimdiye kadar. Bir çok talebine direndim istemedim ama sonucu görünce de çok beğendiğim, tahmin etmediğim kadar güzel oluyordu her seferinde. Ya da direndiğim her kararın, güzel sonuçlara varıyordu, ancak sonradan görebiliyordum. O yüzden bunu istiyorsa, bunun herkes için iyi olacağına güveniyorsa vardır bir bildiği dedim." dedi bana.
Böyle düşünerek bulabilmiş içinde o gücü, ben kendisinden razıyım dostlar, kayıtlara geçilsin. Boşanmaya giderken bile bu kadar güzel düşünebildiği için ne desem bilemiyorum, azıcık da ağladım tabi...
Yine de nazar etmeyelim de bakın henüz boşanmadık, bu arada tarih 18 haziran olarak verilmiş, hakkımızda hayırlısı...
Görelim bakalım mevlam neyler, neylerse güzel eyler.
Not: Bu arada milletin ne söylediğini gram kafama takmıyorum, ama gün olur devran döner ilerde kim ne demişti diye hatırlamam gerekirse diye herşeyi kayıtlara geçmeye ant içtim. İntikam almam gerekirse ileride hanımefendi olmayabilirim yani kimseye öyle bir söz vermedim.
Alırım başımı, başım bir deli nehir...
Bu şarkıyı ilk dinlediğimde bu dizeyi çok sevmiştim. Çok "ben" gibi hissettirmişti.
Burası benim için bir günlük, hayatımın bir kaydı, hatta en zor anlarımda hep kendimi yazarak ifade ettiğim için hayatımın en zor anlarının belki de en önemli tanığı.
Şimdi bu şarkıyı başa sarıp sarıp dinlerken hayatımın en önemli kararlarından birini burada anlatmaya geldim.
Boşanmaya karar verdim. Boşanıyorum.
Kolay bir karar değildi. 4 yıl süren sevgililik dönemi, üzerine neredeyse 10 yıllık bir evlilik ve 5 yaşında bir çocukla bu kararı kolayca vermek mümkün olmaz, olamaz.
Boşanmayı ben talep ettiğim için, çok güle oynaya boşanmaya gidiyormuşum bir bir algı var bazı insanlarda. Oysa ki hayatınızın onbeş yılını kenara koymaya karar vermek, güle oynaya verilecek bir karar değil.
Hayatınızın bazı anlarında çevrenizdeki insanları yeni baştan tanıyorsunuz. Mesela ailelerimiz beklemediğimiz kadar destekleyici bir şekilde kararımıza saygı duymayı seçerken, bazı yakın arkadaşlarımızsa bu kararı onlarla neden paylaşmadığımızı, onlara neden danışmadığımızı soruyorlar.
Bence aslında soruyu kendilerine sormaları gerek, özellikle eşim çevresinde bu kararını paylaşıp, destek alabileceği kimsesi olmadığını gördü. Haliyle boşanmaya giderken de yan yana yürüyoruz bu yolu.
Zaten kavga, gürültü eşliğinde, birbirimizi kırarak-inciterek alınan bir karar değildi. Çocuğumuzu olabildiğince az hasarla bu işten nasıl çıkarırız diye düşünerek geçirdik günleri. Ama eşimin duygusal olarak destek alacak kimseyi bulamaması da bu yükü benle paylaşmaya yönelmesine sebep oldu.
Evlilik çok garip bir şey arkadaşlar, on yılın sonunda çok iyi arkadaş olmuşuz, gerçekten kendisine minnettarım. Ama yolda bir yerde birbirimizi önemsemeyi, birbirimizi eş olarak görmeyi, sevgimizi göstermeyi bırakmışız.
Bazı şeyler; mesela sevgi gibi, pek ortalıkta görünmediğinde ise zamanla yok olabiliyor sanırım. Çünkü insan bir yerde karşısındaki kişi için önemini, ne ifade ettiğini, gerçekten sevildiğini bilmek istiyor. Ya da bana öyle oldu diyelim. Tabii ki her evliliğin dinamiği farklı, herkesin arayışı da elbet farklıdır.
Bugün aldığım karar bizi çok zorlasa da ileride herkes için en hayırlısının bu olduğunu düşündüğüm için bu yolu seçtim.
Bir arkadaşım "On yıllık evliliğiniz, bir çocuğunuz var." dedi. Evet var, bende kesinlikle farkındayım. Ama ben çocuklar için sürdürülen bir evlilikteki "o çocuktum", o hayat da tahmin edemeyeceğiniz kadar derin izler bırakıyor insanın ruhunda.
Bir başkası ise "İncir çekirdeğini bile doldurmayacak şeyler yüzünden yapmayın böyle." dedi. İncir çekirdeğini bile doldurmayacak kadar küçük şeylerin de insanları çok incitebildiğini farketsek mi artık?
Bir başka arkadaşımın ilk etapta sorduğu sorular beni çok sinirlendirse de sonradan anladım ki, duygularınız tavan yapmışken göremediğiniz bazı şeyleri birinin size göstermesi, sorması lazım. Acı ama bu da gerekli. Tabii bunu görmem için bir miktar zaman geçmesi gerekti.
Ben istedim ki karşılıklı saygımızı yitirmemişken, birbirimizi hala arkadaş olarak görürken ve değer verirken tam bu noktada yola nokta koyalım. Bu bir yoldu, hemde uzun bir yol, yürüdük ve bir yol ayrımına geldik, bu noktada hepimiz için en iyisini dilemekten ve bunun için çabalamaktan başka bir şey gelmiyor elimden.
Resmi başvurumuzu yaptık ve mahkemenin bize bir gün vermesini bekliyoruz. Yol uzun, biraz çetrefilli, duygusal olaraksa yükü inanılmaz ağır.
Sadece güzel güneşli günlere çıksın yolumuz diye umut ediyorum.
Sevgiler.
Applesoda
"Bazen hayatta hiç beklemediğin bir anda karşına bir şey çıkar ve parmağını uzatıp bir şey gösterir sana."
" Neymiş o şey?"
"Bir roman kahramanı mesela. Kitapta bir laf eder. Altı çizilecek cilalı cümlelerden değil ama, kendi halinde bir cümle. Bir tek sen cımbızlarsın onu kitabın kalabalığından. Sırf sana bir şey anlatır o cümle.
Başka herkese susar."
demiş Melisa Kesmez "Bazen Bahar" isimli kitabında.
Gezmelerden geldim.
Hayırdır inşallah...
Durum Raporu: Durumlar öyle böyle...
Kalbin Arka Odası
Boşlukları kapatmaya, pütürlerin üzerini örtmeye, kopan halkanın yerine uygun olanı bulmaya çabalarız.
Karanlıktan korkmayız, asıl korktuğumuz şey bilmediğimiz bir şeye dokunma ihtimalimizdir, karanlıktan korkmayız asıl korktuğumuz şey dokunduğumuz şeyle elimizi kirletme ihtimalimizdir, karanlıktan korkmayız asıl korktuğumuz şey dokunduğumuz şeyle kendimizi yaralama ihtimalimizdir.
Bir ihtimalden korkarız."
demiş Ayşegül Genç "Kalbin Arka Odası" isimli kitabında.
Temiz delirdim.
Ben bu şehrin...
O zaman dans...
Durum Raporu: Sanırım kocama güncelleme geldi...
Sihir başlasın...
Londra yolları dar daaar...
Search
About
Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.
Copyright © 2008 dövüsürken hanımefendi degilim.... All Rights Reserved.
Design by Padd IT Solutions - Blogger Notes Template by Blogger Templates