Hayırlı günler olsun çiçeklerim,
Uzun zamandır yoktum. Enerjim olunca zamanım, zamanım olunca enerjim olmuyor. Haliyle biraz boynu bükük kaldı buralar. Nerelerdeydin derseniz orada, burada, şurada diyebilirim.
* Yılbaşı sebebiyle kocam memleketine gitmek istemişti. Yeni yıla maailecek Amasya'da girdik. Doğum günüm sebebiyle pasta almaya gitmiştik. Amasya'da aldığımız en büyük boy pastanın İstanbul'da aldığımız en küçük boy pastadan daha ucuz olması beni şoka soktu. O şoku atlatamadım.
* Amasya'dan dönerken otobanda arabamız bozuldu. Gecenin ikisinde çekici gelip sağolsun bizi oradan kurtardı. 2024'teki ilk başarım çekiciye binmek oldu böylece. Bunu da denemedim demem.
* Yılbaşı tatili yetmedi, hazır önümüz yarıyıl tatili Çınar'ı da alayım da Karabük'e eltimlere gidelim dedim. Çınar hep büyük otobüslere binmek istediğinden otobüs ile gittik geldik. Yolculuk kısmı dışındaki kısımlar çok eğlenceli idi. Çocukları bırakacak kimse olmadığı için jandarma komutanı olan kayınbiraderime çocukları bıraktık. O da asker başına bir çocuk emanet etmiş, biz gelene kadar bakmışlar. Düşündüm de bazen asker olmak da zor arkadaşlar. :)
* Karabük dönüşü evin salonunda büyük tadilat başladı. Salonun sıvası alıp başını evi terkedince tavanda tadilat yapmak gerekiyordu. Bende "elin değmişken de bir güzel boyarsın be kocacığım" diye verdim gazı, verdim coşkuyu. :)
* Çok güzel mis gibi bir salonumuz oldu. Bu arada boya alırken ben koyu renk düşünüyorum ama satış görevlisinin verdiği karteladaki renkler bana hep açık geliyor. Neyse en son bir renk seçtim ama aklımdaki renkten çok açıktı yine de. O sırada seçtiğim rengi gören satışçı kadın "Bu renk kartelada durduğu gibi durmaz, daha koyu olur." dedi. Bende "Aaa öyle mi süper, ben zaten daha koyu olsun istiyorum." dedim. Kadın şok, kocam şok. :) Evi koyu renk boyamaktan çekinmeyin arkadaşlar, zaten akşamdan akşama evi kullanan insanlarız neticede, güzel oluyor.
* Tadilat devam ederken cuma günü akşam aylık ödemelerimi yapınca cebimde kuruş kalmadığını fark edip sinirlendim ve kocamı aradım. "Seni çok seviyorum. Seninde beni çok sevdiğini biliyorum. O yüzden bu akşam çocuğa sen bakarsın diye düşündüm. Ben kızlarla dışarı çıkıyorum." dedim. Hemen akabinde de spontane bir buluşma ayarladım. O günden beridir de eve giremiyorum arkadaşlar.
* Cuma Ayşe ve İpek'le buluşmak ile başlayan serüvenim, cumartesi çocukları da alıp hamama giden kocalarımız sebebiyle boşa çıkan kızlar buluşmasına evrildi. Pazar akşamı İngiltere'ye gitmeden önce evdeki eşyalarını almaya gelen Mervecim ile oturduğumdan çocuğu gene kocam devraldı. Pazartesi günü İngiliz Merve'ye veda partisi minvalinde kızlarla yemeğe gittik. Salı günü kocam gece nöbetine gideceği için çocuğu ben devraldım. Bu akşam gene kocama devrettim. İşten arkadaşla dışarı çıkıyorum.
* Ay sanırım ben evin yolunu kaybettim dostlar. :) Kocam çok dışarı çıktığı bir dönemde ciddi bir kavga etmiştik ben lohusa olduğum süreçte, o da benle bugün dalga geçiyor, "Sen gelince ben büyük bir kavga çıkarayım da evde, sen gör." diye... Umarım şakadır.
* Bu arada evrene verdiğimiz tüm mesajlar dönüp dolaşıp yerini buluyor. Ya da bazen yürekten istediğimiz birşey düşündüğümüzden bile çok önce gelip önümüze konuyor. Geçtiğimiz yıl "
Manxcat" in Arya ile yaptığı seyahat yazısını okuduğumda
"Biz de bir gün Çınar'la böyle olacak mıyız acaba?" diye düşünüp içimden dilemiştim. Hatta yorum da yazmıştım. Düşündüğümden bile erkenden oldu...
* Bazen yaşamak güzel şey. :)
Sevgiyle,
Applesoda