13 Kasım 2023

2023 Ekim Ayı Okuma Raporu


11 kitapla ekimi de geride bırakmış bulunuyorum. Kışa doğru modumu iyice buluyorum sanırım. Yazın insana nefes almak bile zor geliyor, kitap okumayı siz düşünün.

Slyvia Plath'ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi: Nilgün Marmara yolculuğuma tüm hızıyla devam ediyorum. Nilgün Hanım bu konuda tez yazmış ve tez de sonradan basılmış. Slvyia Plath okumuş olsam çok daha anlanladırabilirdim belki de ama yine de sevdim. Bir oturuşta okunabilen yalın ve net bir eser.

Daktiloya Çekilmiş Şiirler: Nilgün Hanım intihar ettiğinde bir not bırakmış "Daktiloya çekilmiş tüm şiirlerimi yayınlayabilirsiniz." diye, bu kitabın ismi de oradan geliyor. Aslında yazarın yayımlanmasına izin verdiği tek eseri bu diyebiliriz. Beni biraz düşündürmedi değil, geri kalan tüm eserleri için yayımlanmasına izin verilmiş diyemeyiz bu noktada, düşünsenize ölüp gidiyorsunuz ve tüm notlarınızı yayınlıyorlar... Bi tık korkunç.

Hayatın Sesi: Gülseren Hanım'ın son çıkan eserlerinden, sesli olarak Storytel'de dinledim. İnsanlar Gülseren Hanım'a mektuplar gönderip sorunlarını yazıyorlar ve o da onlara verdiği cevapları sonradan kitaplaştırmış. Sanırım bu hanımefendi ile yolumuzun son kesişişi, eserleri bana çok etik gelmiyor açıkçası.

Ateş Sönene Kadar: Bu Hikaye Senden Uzun Osman ile yüreğimin ortasına taht yapıveren Aylin Balboa'nın bir diğer eserini okudum. Bu kitap öykülerden oluşuyor ve eğer öykü seviyorsanız bir şans verin derim. Aylin Hanım geleceği parlak yazarlarımızdan bence.

Dönüşüm: Geçen sene aldığım bu kitabı yerinden bile oynatmadığım için bir parmak toz tutmuştu desem yalan olmaz. İngiliz Merve'nin "Ben buradayken oku da konuşalım üzerine." demesine müteakip bir çırpıda okudum gitti. Düşündürücü, çarpıcı bir eser, zaten ben hariç herkes okumuştur eminim.

Ağaç Diken Adam: Açıkhava Serisinden okuduğum ilk minnoş kitap, içerisinde küçük bir öykü var. Öyküyü de çok sevdim gerçekten, tek bir kişinin bile dünyayı nasıl değiştirmeye muktedir olduğunu idrak etmek için çok güzel bir eser.

Beş Yıl Sonra: Almayı düşündüğüm bir başka kitap ile kapakları inanılmaz benzeştiklerinden yanlışlıkla aldığım bir kitap. Çıtır çerez diye düşünmüştüm başlarken ama kabuğu dişimde kaldı desem yeridir. Yani bir çırpıda okunmuyor, ilginç bir kurgusu olsa da yazarın istediği etki benim üzerimde durmadı mesela aktı gitti. Editörü daha iyi olsa çok güzel bir hikaye olabilirdi ama bu haliyle vasatın bi tık üstünde kalmış.

Anarşık: Şu kitaptan itibaren Fuat Sevimay benim gözbebeğimdir, nokta net. Yarabbi bu ne tatlı bir kitaptı, okurken hem güldüm, hemde çok düşündüm. Fuat Bey bence mükemmel bir yazar, mutlaka bir şans verin.

Ateşten Gömlek: Ofisteki kitap kulübümüzde cumhuriyetimizin 100. yılı şerefine seçtiğimiz bir eserdi. Bu eser için yıllardır "Kurtuluş Savaşı döneminde yazıldı o dönemi çok iyi yansıtıyor." sözlerini duymaktan ezber etmişim resmen ancak okuyunca "öhh" dedim. Bu kitap bayağı bildiğiniz bir aşk kitabı, arka fonda savaş var sadece yani ben bunu ummamıştım. Bulduğumu da beğenmedim.

Gelirken Ekmek Al: Bütün bir ekimi bu kitapla geçirdim diyebilirim. Öykü kitabı olduğundan her güne bir öykü diye diye kitabı yanımda her yere götürdüm resmen. Hatta bir akşam kitabın resmini story olarak paylaştığımda kocamda cevaben "Hayatım söylesen alırdım, burdan paylaşmaya ne gerek vardı." yazmış. Bir çok arkadaşım da "Kaç tane?" diye espri yapmışlar, sağolsunlar. Şermin Hanım gerçekten iyi bir yazar, okuduğum ilk kitabı ama daha önce bir çok yazısını okumuştum. Öyküleri çok çarpıcı, vurucu, ilginç ve aslında hep de bildik. Sadece Şermin Hanım anlatınca çok daha etkileyici olmuşlar. Görürseniz bir şans verin derim.

Seviş Yolcu: Malum Modern & Galataport gezimizde görüp sipariş etmiştim bu kitabı, derleyen de canımın canı Birhan Keskin olunca bir çırpıda okuyuverdim. İçindeki Cemal Süreya'ya ait çizimler çok güzeldi, yazarın bu yönünü hiç bilmiyordum açıkçası. Hatta ressam Cevat Dereli yazara "Arkadaş şiiri bırak diyemem. Resme başla." diye bir not da yazmış. Böyle anekdotlar okumak her zaman heyecanlandırmıştır beni. Kitabı da çok sevdim.

Evveeet, ekimi de böylece ardımızda bıraktık. Gelsin kasım, gelsin yeni kitaplar.
Bol bol kitapla kalın.
Çav.
10 Kasım 2023

Durum Raporu: Kafalar bi milyon...


Bloga yazmak için sağa sola bir sürü şey not ediyorum. Sonra notlar mitoz bölünerek çoğaldıkça çoğalıyor ama ben hiçbirini yazacak zaman bulamıyorum. Neyse efenim hazırsanız başlayalım!
  • Babam yeniden açık kalp ameliyatı oldu. Durumu çok şükür iyi annem de ortalık velveleye vericisi ay pardon refakatçisi olarak başında. Ameliyat yüzünden annem hepimizi her an teyakkuzda tutuyor desem yeri de neyse artık. Valla stresten vücuduma ağrılar giriyor artık.
  • Bu süreçte tabii bende evde; hem iş hem çocuk döngüsündeyim yeniden. O sırada resmi olarak geçişim yapılmasa da yeni müdürüm beni yeni ekibimin toplantılarına eklemeye başladı. Eski müdürüm de bunu duyunca; iki haftadır bana gram iş vermiyorken şimdi iş veresi geldi. "Ayy sağdan soldan her yönden bana geliyorlar Taahsiiin...." modundayım.
  • Kocamın çok önceden yapılmış bir planı vardı arkadaşlarıyla yarın akşam itibariyle minik bir tatile çıkıyor kendisi. Bende işte Çınar'la tek başımayım üç gün... Ne yapsak bilmiyorum bu üç gün geçer mi acaba ya?
  • "Kurşun Döktürüyoruz" isimli WhattsApp grubumuzdan bahsetmiştim. En sonunda muvaffak olup kurşun döktürebildik. Fakat hocanın dini bütün olanına denk geldik, günah diye yorum yapmadı bize, sadece kurşun döktü ve gitti. Pek birşey anlamadık biz bu işten ama neyse...
  • Grupta dört kişiyiz ve her gün en az bir kişi "Ayy çok kötüyüm, beni bir okuyun." yazıyor. Galiba bizim hepimizin yıldızı düşük. Gruba maaşlı hoca almayı teklif ettim, İngiliz Merve de "Bizi hoca kesmez, bize şeyh lazım şeyh!" yazmış. Vallahi bakın çevremde ben dahil bir gram aklı olan kimse yok. Yok yani.
  • Aaa durun bakın bir de şey var: Kızkardeşim İskandinav ellerinde kem gözlülerden korunsun diye (cümlesi sarışın ve renkli gözlü olan bir milletle yaşayınca pek de mümkün görünmüyor ama neyse) nerde bir nazar boncuklu obje bulsak alıyoruz. Fincandır, bilekliktir falan... Geldiğinde valizine koyduklarımız yetmiyor, yanına giden herkesle de yolluyoruz bişeyler sürekli. :)
  • Arada mutfağa giriyorum, şöyle glutensiz sağlıklı birşeyler pişireyim diye o sırada instagramda önüme gözleme, poğaça, börek tarifleri düşmeye başlıyor. Sesli dinlemeyi geçip zihin okumaya mı başladılar nedir?
  • Şekeri bırakayım diye niyet ediyorum. Küçük danam gelip elini öptürüp öptürüp bayramdan kalan çikolata, şekerleri veriyor. Herkes sağlıklı beslenmeye karşı inanın ki...
  • Geçtiğimiz ay mecburiyetten en az üç düğüne katıldım. En son instagramda isyan ettim "Yeter artık davetiyelere iban ekleyin, gözünüzü seveyim." diye. Tamam zamanında sen benim davetime gelmişsin ama üzerinden de sekiz sene geçmiş, artık boş gezenin boş kalfası değilim ki... Düğüne davete de hiç hevesim yok. Atayım takımı geçeyim, beni bir salın yahu...
  • Geçen gün birisi masamdaki kitaplara şöyle bir göz attı ve şunu dedi: "Ben sadece ödül almış kitapları okuyorum.". Şimdi tabii ki herkesin tercihine ben hiç karışmam da söyleyişindeki tavır beni acayip uyuz etti. Buradaki kastı ödül alan kitaplar iyi oluyor bende onları okuyorum demek aslında, kendisini pek iyi tanıdım şu süreçte. İyi de her iyi kitap ödül almıyor ki? Kaldı ki bununla övünmek neden? Ben mesela kimsenin bilmediği kitapları okumaktan da zevk alıyorum. Ben sana bununla övünüyor muyum? Ayy valla herkes kendi reklamını yapmanın peşinde, yıldım.
Evet bakayım, başka hiçbir notum kalmamış. Durumlar böyle yani ortaya karmakarışık... Napalım bu senede birbirinin aynısı iki rutin günümüz olması kısmette yokmuş, harekette bereket vardır diyelim.

O zaman adios canlarım. 
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere...
8 Kasım 2023

#Çınar'dan seçmeler.

Uzun bir aradan sonra size Çınar'dan seçmeleri getirdim. Yanda dayısının nişanında giyinip süslenmiş bir adet Çınar görmektesiniz. Şimdi bakalım neler yumurtlamış benim minnoş danam. :)

1. Annemlerin evdeki kedi kızgınlık dönemine girmiş, sürekli oralara buralara sürtünüyordu. Çınar'a da kedinin bu halleri pek garip gelmiş. Annemler konuşurken de kızgınlık dönemini duymuş sanırım, akşam eve geldim. Bir heves bir heyecan koştu yanıma; "Anne biliyor musun, bizim kedi tribe girmiş." dedi. Sonuçta kızgın insanlar trip atabiliyorsa, kızgın kediler de atabilir diye düşündü sanırım.

2. Bir akşam evde bizi delirtti. Tutturdu illa onun istediği olacak. Dedik ki olmaz saat geç oldu, yatman lazım başka zaman yaparız. Kollarını kavuşturdu, geçti karşımızı "Bak ağlıyorum, ağlicam." diye bizi tehdit etmeye durdu. O halleri çok komikti ama yemedik tabii ki.

3. Annemin memlekette olduğu sürede bir iki gün Çınar'a bakmaya kuzenim Demet geldi. O sıralar da eylül başı hava malum ateş atıyor. Demet sürekli evde "Yanıyoruz Fuat Abi" diye geziyor. Benim yavrum da "Yanıyoruz Fuat Abi" yerine "Sıcaklıyoz Necati Abi" diyor. Necati Abi; Kral Şakir'den bir karakter aslında ama iyi denk getirmiş. Sonra hepsini unuttu bir ara Demet'e diyor ki "Demet sıcakladık, ne dicektik?".

4. Her Türk ailesinde illa ki istenilmeyeni yapan bir aile bireyi vardır. Bizde de bu babam oluyor, nerede çocuğa öğretilmeyecek birşey varsa mutlaka elini atar. Çınar biraz büyüyüp de pipisinin farkına varınca (sürekli bir pipi ile oynama sevdaları), babam da bir Karadenizli olarak oğlumun pipisine "hamsi" adını takmış. Fakat yeni nesil senin benim bildiğim gibi değil ki çiçeğim... Bir gün Çınar'ı tuvalete götürdüm, çıktığında üzerini giydirirken bana dedi ki: "Anne bu pipi ama dedem bunu hamsi sanıyor." meğer çocuğum dedesi yaşlı diye onun gönlünü eğliyormuş. Ne desem bilemiyorum.

5. Ordu gezimizde Yoroz'da zirveye çıkınca Çınar orda duran kayanın üzerine tırmandı ve şöyle dedi "Ben bu dağın kralıyım ve karıncalarımı koruyorum.", bende öyle baktım ne diyeyim.

6. Bizim kapıda gariban bir kedi var, doğurduktan hemen sonra annesine araba çarpmış. Bu garip de kalmış tek başına, o sıra bizde burada yoktuk, gözleri enfeksiyon kapmış. Dönünce eşim ve Çınar'ın ilgi alakası sayesinde bir gözünü kurtardık şükür. Çınar kediyi çok sevince eşimle mama almaya gidince tasma da almış. Sonra o tasma çalındı. Sonra eşim gitti yenisini aldı - tasma da yakışıyor tombik bir yavru kedi olduğundan- o da çalındı. Eşim son bir tur tasma aldı geldi, takarken de söyleniyor "Memleket hırsız kaynıyor, hırsız." diye. Çınar'da akşam anneannesine durumu anlattı üzerine de "Anane memletek hırsız kaynıyo hırsız" diyor. :)

7. Geçen gün dışarı çıkarken montunu giydiriyorum. Malum çocuklarda bir kıyafetin kolunun montun içinde sıyrılıp kalması durumu vardır. Tam o an bu durumu yaşadık, Çınar'da bana şöyle dedi; "Kolum içine kaçtı alla alla ya neden anlamıyosun sen bu işlerden"... Hem kıyafetini düzgün giyemiyor, hem bana söyleniyor. :)

8. Çınar'a takım elbise alacağım malum nişan için gösteriyorum hangisini alalım diye gidip en cart mavileri seçiyor. Baktım böyle olmayacak "Siyah alalım mı? Dayın da siyah giyecek. Dayın büyük damat, sen küçük damat olursun." dedim. Demez olaydım o da şöyle dedi "Peki gelin kim olacak, Şüheda da gelmiyor ki..."... Şüheda arkadaşımızın kızı, Çınar'ın kankası oluyor bu arada...

Bonus: Bu aralar ilginç bir şekilde telaffuz ettiği kelimeler aşağıdaki gibidir.

Flamingo - Fingalino - Filalingo (aklına hangisi gelirse)
Tarla - Talla
Şimdilik - Şimdicilik
Spider Man - Spaydur Men
Sıyırılmış - Sıvrık (Kolum sıvrık benim diyor.)
Egzersizimi - Egzersimizi
Hipopotam - Pipopotam
Bukalemun - Kalemun
Geğirmek - Gehirmek
Vezir - Rezil (Satranç oynarkan rezili aldım falan diyor, çok gülüyorum.)

Eveet, güncel olarak durumlar böyle. 
Favorinizi yorumlara bırakmayı unutmayın. 

Görüşmek üzere.
6 Kasım 2023

40. Tüyap Kitap Fuarı - Dünyanın Sonuna Yolculuk

Hola canlarım, 

Yine birgün durdum durdum, duramadım derken içime deli deli rüzgarlar esmeye başladı. İngiliz Merve'ye de verdim gazı, verdim coşkuyu ve Tüyap kitap fuarına gitmeye karar verdik.

Daha doğrusu ben karar verdim ve Merve'yi de yanımda sürükledim demek daha doğru olur. :) Gitmeden önce de "Yok ya zaten kitap falan almayız, internette fiyatlar daha ucuz şöyle bir gider dört bir yanımız kitap kokusuyla sarılı bir gün geçiririz." diye de birbirimizi kitap almamaya ikna ettik güya...


Anadolu yakasının güzide semti Çengelköy'den yola çıktık, Merve'nin sabahın körü şiddete maruz kalmadığı sürece uyanması mümkün olmadığından onu da geceden evde alıkoydum. Sabah işe gider gibi Çınar'ı anneme teslim etmemize müteakip yollara düştük ve resmen dünyanın sonuna gittiğimize beni inandıran bir süre boyunca kesintisiz metrobüste oturduktan sonra son durakta inmek suretiyle kendimizi fuarın giriş alanında bulduk.

Kapıdaki sırayı görünce "Ya bu ülkede bu kadar kitap okuyan insan yok, Allah aşkına kimin ne kadar okuduğuna göre sıraya dizsinler insanları." diye çemkiren Merveyi susturup giriş ücretlerimizi de ödeyip (20 TL) kendimizi içeri saldık. Fakat yanlış kapıdan salınmışız kendimizi test kitaplarının arasında bulduk ki biraz ürkmedim değil açıkçası...

Neyse buraları geç kitaplara gel diyorsanız eğer geleyim hemen.

Tüm kitapların fiyatlarını internette kontrol ettik ve gerçekten indirimde olmayan hiçbirşeyi de almadık. Eee kolay değil bunları bir de dünyanın sonundan eve taşımak var neticede. :)

BKK'da okuduğumuz Algernon'a Çiçekler kitabının yazarının yeni kitabını görünce almadan edemedim. Koşmak İstiyorum ise bir başarı hikayesi olarak lanse ediliyordu, sonu mutluluğa bağlanan drama kim hayır diyebilir ki? Şahsen bir Türk kızı olarak ben asla diyemem.

Koridor Yayınları'ndan sadece bu ikisini alarak yeni yeni sulara yelken açtık.

Metis'in standını gezerken çok keyif aldım, bir nevi kitapçı gibi içinde dolaşabiliyordunuz. Yatay pazar sergisi stili yerine kitapçı stili dikey raflar tercih etmişler pek hoştu.

Her kızın bir Didem Madak'ı olmalı diyerek şiir kitaplarını Merve'ye hediye aldım. Dünyaya Orman Denir de Ursula bebeğime olan özlemimden işte...

Fuar'dan almaya niyet ederek gittiğim tek kitap Nevernight serisinin son ktiabı Zifirşafak'tı. Gitmeden bir gün önce Pegasus'un kitabın ilk satışına fuarda başladığını öğrenince "ya allah bismillah" demiştim fakat en çok para bırakacağım standın burası olacağını düşünmemiştim. Gerçi hepsini de indirimli aldık ama "bestseller" şeyler okumak çok para arkadaşlar...

Diğer kitapların hepsini duymuştum fakan İki Kalp Bi Oda'yı rastgele seçtim.

Destek Yayınları'ndan bu kadar kitap alacağımızı asla tahmin etmezdim ama bir süre sonra aldıkça alasınız geliyor ve Destek en son ziyaret ettiğimiz standlardan birisiydi, eh haliyle aldıkça aldık arkadaşlar...

Masalların hepsi Merve'nin bu ara da bir masal aşkına düştü ben sorgulamıyorum. Sevgi Masalı, Küçük Karabalık, Bir Şeftali Bin Şeftali'nin basımları o kadar güzeldi ki küçük danama yatırım olarak aldım. Oscar Wilde Öyküleri de aynı seri kapsamında olduğundan boynu bükük kalmasın dedim.

Aradakileri de anlık seçtim, tanesi 20-30 TL arasındaki rakamlara satıştaydı. -Size indirim var demiştim, yalan söylemiyorum yani.- :)


İlahi Komedya ne zamandır aklımdaydı, üçlü olarak 150 TL'ye bulunca da kaçırmayayım dedim. Bu arada tek tek satılan kitaplar setlere göre çok daha pahalıya geliyordu. Eğlenceli Çıkartma kitabını da Mervecim küçük danama doğum günü hediyesi olarak aldı.

Bir kitaptan daha iyi bir hediye olabilir mi? :)


Fuardaki, kitaplar hakkında gerçekten bilgiye sahip çalışanları olan tek stand "Siren Yayınları" idi. Gerçekten çok güzel önerilerde bulundular, bahsettikleri tüm kitaplar hakkında bilgileri vardı. Sırf onların güzel muhabbetinden ötürü şu kitapları aldık diyebilirim. :)

Balıklı olanı kapağından ötürü seçtim valla dış güzellik yadsınamaz bir gerçek, söz konusu kitap olunca. -Tamam durun taş atmayın.- :) Miras'ı geçen ay okuduğum Geri Döndüğüm Yerler kitabından biliyordum. Aslında ağır dram olan bu kitabı almaya hiç niyetim yoktu fakat baktım ki almışım. Diğerini Merve seçti ama neye istinaden seçti asla bilmiyorum.


Şu fuardan önce adını bile duymadığım Kapı Yayınları'nın tüm bu kitaplarını Merve aldı. Bunların bir kısmını da okumuş bu arada ama ne demiştim "almak bizde bir heves kardeşlerim". :) 

Psikolog Gülseren Teyze'den önce bu Mustafa abimiz varmış yani, eserlerinde Dr. Mavi isimli kurmaca bir karakter mevcut ve kitapları da kurgu temelli, psikolojik şeyler seviyorsanız aman duymadım demeyin.


Fuarda yaptığım en karlı alışveriş Dex'den oldu. Bu kitapların hepsini tanesi 25 TL'den aldım. :) Bu arada eski blogger olan Elif Doğan'ın -nam-ı diğer Blogcuanne- kitabını yılın başında 80 TL'den satışta görmüştüm diye hatırlıyorum. 

Buradaki eserlerin Meğer Ben Feministmişim hariç hepsi de iki saatte okunup iki günde unutlacak kitaplar ama olsun 25 TL'ye kahve satmıyorlar ayol, değdi valla. Bakayım, yok yok değmiş yani. :)


Herhangi birşey almaya niyet etmeden yanaştığımız Everest de fuarda en çok parayı bıraktığımız ikinci stand oldu. Bu rengarenk küçük kitaplar Açıkhava Serisi olarak geçiyor ve çok tatlışlar, bu duruma ben nasıl karşı koyabilirdim ki?? Hem de indirimdeydi...

Bizans'ın Fethi'ni "Zweig'in de böyle bir kitabı mı varmış ya, allah allah" nidalarıyla safi merakımızdan aldık. Dolandırıcılık ürünü falan değil dimi diye özellikle sordum, o kadar inanamadım yani. :)

Yaşam Kullanma Kılavuzu içinde ikibinden fazla karakter barındırıyormuş. Bu kitabı Merve bir gaz ve coşkuyla aldı ama okuyacağından da değil ben okurum da ona da anlatırım diye. :D Eee dostluk bazen de bunu gerektiriyor napalım...

Dövüşen Anlatsın adından, Deniz Duası da renkli baskısından mütevellit alındı.

Fuardaki en güzel çocuk kitap standı Sincap Kitabındı. İki kitap aldık ama torbamıza bir dolu hediye koymuşlardı, vallahi benim kalbimi kazandılar. Bundan sonra özellikle takip ederim ne basmışlar diye.

Bu kitapların da içi zarf zarf minik mektuplarla dolu, en arka sayfadaki mektuptan da balon çıkıyor. Çok tatlıydı biz çok beğendik.

Ren Kitap doğru salonu bulduğumuzda denk geldiğimiz ilk standdı ve Merve daha o anda isminden ötürü bu kitabı almayı kafasına koydu. Koskoca iki salon gezdikten sonra geri dönüp aldık. Eve getirince de Melike'yi kurban seçip ona verdik, ilk okumasını o yapıyor şu anda.

İçinden garip bir hikaye çıkacak kesin, hislerim karışık. :)

Demiştim size Merve masala sardı diye, Maya Kitap -ki adını fuardan önce hiç duymamıştım- standında bulduklarının hepsini aldı. Sonra gitti kalanları da Destek'in standından tamamladı ama inceledim derleyenler ve içerikler farklı gene de genel fikri aynıdır sanırım. 

Bu arada bu kitapların ayraçlarını çekmemişim ama çok mükemmeller, yaratıcı bir dizayn yapıp masal karakterlerinden ayraç yapımışlar. Benim gibi masalı ne yapcam ya diye düşünüyorsanız, yine benim gibi ayraçları ayrıca alabilirsiniz. :)

Sayılarla Dünya Tarihi de Merve'yi standın başından alamayınca sıkıntıdan bütün kitapları incelemem esnasında bulduğum bir kitap oldu, çok uygun bir fiyata aldım.

Notos ve Hep Kitap'tan almayı planladığım hiçbir kitap standlarda yoktu, bu standlardan eli boş döndüğüme bir miktar üzülmedim değil.

İthaki Yayın Grubu'na ait olan standlarda indirim falan yoktu. İthaki ile olan ilişkimi komple bir gözden geçireceğim bu gidişle...

YKY'ye Merve'yi yaklaştırmadım bile internette sürekli indirime girdiğinden vallahi kendimize yük etmemize değmezdi.

Standların yükselen kiralarından mütevellit Ayrıntı Yayınları bu sene protesto olarak fuara katılmamış, valla pek üzüldüm de diyemem çok da tercih ettiğim bir yayınevi değil.

Sel Yayınları'na şüpheli gözlerle yaklaştığımdan -nerde abuk bir şey olsa bu yayınevinden aldığım kitaplardan çıkıyor- Merve'yi de pek yaklaştırmadım.

Sonuç olarak aldıkça aldık, aldıkça aldık... Eve dönerken de kollarımız, omuzlarımız koptukça koptu. Maddi olarak ne kadar açıldığımızı dönüp hesap etmesek de -ne gerek var şimdi durduk yerde dertlere gark olmaya değil mi- kaç kitap almışız onu hesap ettik.

Hazırsanız gün sonu veriyorum:

  • Ben - 40 kitap
  • Merve - 24 Kitap
  • Çınar - 3 Kitap
Dur diyen, etme diyen, aklı selim bir kişinin yokluğu nelere sebebiyet veriyor görüyorsunuz. Kendinize güvenmiyorsanız aklı selim bir kişi ile gidiverin.

Sonuç olarak ohh be ne aldık ama. :)

Adios.

#kitapalmakkitapokumaktanbağımsızbirbağımlılıktır

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.