On kitapla okuma rekoru kırdığım Eylül ayı raporuna hepiniz hoşgeldiniz efenim. Okumalara doyamadığım bir ay oldu. Ayrıca Veba Geceleri'ni sonunda okunmuşa havale edebildiğim için az kalsın parti düzenleyecektim. :)
Orhan Veli - Bütün Şiirleri: Aslında Bütün Şiirleri tarzı kitaplar almayı pek sevmiyorum ama nasıl olduysa bu kitap bizim eve gelmeyi başarmış. Akşamdan akşama üç beş şiir okuyup bütün ağustosu bu kitapla geçirdim diyebilirim, eylülün ilk haftası bitirdim. Orhan Veli sevdiğim şairlerden birisidir, bilmediğim pek çok şiirine de denk geldiğimden keyifli bir okuma süreci oldu diyebilirim.
İki Kraliçenin Savaşı: Geçtiğimiz ay ikinci ve üçüncü kitabını okuduğum Kan ve Kül Serisi'nin dördüncü kitabını da okudum. Serinin diğer kitapları henüz basılmadı ama ben bu yazar ablayı tanıyorsam altı yediye kadar varır bu iş... Fantastik türünü çok seviyorsanız okuyabilirsiniz ama çok iyi diyebileceğim bir seri değil.
Davetiye: Çok satanlar kontenjanından ne yazsa aldığım Vi ablamızın son kitabını da okudum. Okurken eğlendiren ama bitince üç güne unutulan kitaplardan birisi, keyifli bir iki saat geçirmek isteyenlere öneririm.
Geri Döndüğüm Yerler: Bu kitabı bloglardan birinde görüp almıştım. Banu Hanım kitaplar hakkında yazmayı çok seven birisi ve bu eserinde de sevdiği kitapları anlatan yazıları var. Bir oturuşta bitecek bir kitap değil, zamana yayarak okudum. Okurken çok keyif aldım ve bu kitapta anlatılan bir çok kitabı da sipariş ettim. Bu açıdan beni çok masrafa sokan bir eser oldu diyebilirim.
Sonun Bacakları: Sevgili Buraneros'un önerisiyle yazarın Başa Dönemeyiz kitabını okumuştum, sonrasında yazarın nasıl öykü yazdığını merak ettiğim için bu kitabı da aldım. Makbule Hanım'ın çevirmenliği ne derece iyi bilmiyorum ama yazarlık şapkasını çok iyi taşıyor diyebilirim. Kitapta çarpıcı, güzel ve düşündüren öyküler mevcuttu. Öneririm.
Kral Kaybederse: Bu kitabı Storytel'de sesli dinledim. Üç yıldır her sezon dizisi çekilmek istenip de çekilemeyince, nedir yani diye bir merağa düştüm. İlginç bir şekilde kitabı sevdim. Aynı yazarın bir kitabını daha sesli dinledim ve kani oldum ki Gülseren Hanım iyi bir yazar değil, bir şeyi bilmek ya da vakıf olmak bir mesele onu gerçekten iyi anlatabilmek başka mesele. Ortak bir yazarla çalışması ya da çok daha iyi bir editörle çalışması daha iyi olurmuş diyebilirim.
Jason Thorn'u Sevmek: Kısa sürede okuyup keyifli bir kaç saat geçirmek amacıyla aldığım kitap amacını yerine getirdi ve beni de pek mesut etti. Hikayeyi gerçekten sevdim, ayrıca yazarın dili de güzeldi. Saçma sapan uzatmadan yerli yerinde bitti. Öneririm.
Veba Geceleri: Allahım evlerden ırak bir kitap, bir daha Orhan Pamuk okumayı kati suretle düşünmüyorum. Orhan Bey çok iyi bir yazar olabilir ama benim tam olarak tahammül edemediğim bir yazar tiplemesi var ki o da budur. Gerçekten konunun saçma sapan uzatılması mı dersiniz, olmayacak milyon tane detay mı dersiniz, karakter kalabalığı mı dersiniz, ne ararsanız var. Burada Orhan Bey yoktan bir ada var etmiş, bu adayı ve halkını da Osmanlı zamanına yerleştirmiş. Bir çeşit İhsan Oktay Anar çeşitlemesi gibi geldi bana ama olmamış azizim. Onu da sevmemiştim bunu da sevmedim. Allahtan Storytel'de vardı da, oradan dinleyerek sonunda nihayete erdirebildim, çok şükür.
Aramızdaki Uçurum: Çok uzun zaman önce aldığım bir gençlik kitabıydı. Yazarın başka kitaplarını okumuştum seneler evvel, bu kitabını ise diğerlerinden daha çok sevdim ama herkese hitap edeceğini sanmıyorum. Araştırmadan almayınız.
Ejderhaların Kısa Tarihi: Bu küçük kitapları o kadar sevdim ki bulduklarımın hepsini alıyorum. Bu kitapta da ejderha efsanelerinden bahsediyor. Nerede hangi erjerhalar var, kaç yıllarında ortaya çıktı, ortaya çıkış sebepleri neler gibi bir sürü bilgi içeren küçük bir hazine... Çok severek okudum.
Evet dostlar Eylül böyleydi, Ekim dökümünde görüşmek üzere çav.