16 Aralık 2021

#Durum Raporu

  • Yıl sonu zamanları üzerime bir boğulma hissi geliyor. İş iş iş kafamı kaldıramıyorum.
  • Bir haftadır tek sayfa kitap okuyacak fırsat bulamadım, depresyona girmeme ramak kaldı. 
  • Hiç plan programı olmayan bir insanken bir anda cumadan cumartesiye dopdolu bir ajandam oldu, hayretlerdeyim. Aylar evvel bir gösteri bileti almıştım. Unutmuşum resmen hatırlatma gelmese herhalde biletim yanacaktı. 
  • Cumartesi de doğum günümü kutlayacağız neticede insan kaç kere 31 olabilir ki? Ay resmen orta yaşlı oldum. Bir saniye lütfen şu maddeye iki üç gözyaşımı akıtayım.
  • Doğum günü kutlaması falan da yapacak mecalim ruhen yoktu fakat kuzenimin de doğum günü orta yerde buluşalım dedi. Seni mi kıracağım deyip kendim kırıldım. Tarihe not düşelim, ah benim bu köpek ciğerim...
  • İlla kutlamak falan isterseniz diye doğum günüm yılbaşında onu da not düşeyim. :)
  • Pazar da yeni gelin evine yemeğe davetliyiz. Vallahi ne yalan söyleyeyim yemeği ben yapmak zorunda olmadığım müddetçe herşeye varım. Yemek çok kötü de olsa umrumda olmaz. Hep çağırsınlar yeter ki...
  • Aslında güzel yemek yaparım ama yapma isteğim yok.
  • Pandeminin üzerimdeki etkisi de böyle arkadaşlar, hiçbir şey yapmak istemiyorum. Öyle saksı gibi durasım var. Ne diyorsunuz bir baktırsak mı bana? Yoksa herkes böyle de haber mi vermiyorsunuz?
  • İşyerinde millete laf anlatmaya çalışmaktan sesim kısıldı. Ama asla konuşmayan halimi kabul etmeyen iki yaşında bir bebem var. Kart bir sesten "wheel on the bus" dinlediniz mi hiç? Canını seven kaçsın yani o derece kötü. 
  • Her hafta yeni bir şarkıya takıyor çocuğum öyleli tükendim ki "Gel Gör Beni" söylüyorum bu hafta (yine kart sesimle) burdaki kelimeleri çözene kadar bir hafta daha geçer bence. :) Aklımı seveyim. Varsa ilginç şarkı öneriniz repertuvarımızı genişletmeye açığız. Minik adamımın favorileri de şu şekilde; Eklemedir Koca Konak, Mavilim Mavişelim, Selvi Boylum Al Yazmalım, Hani Sevduğum Hani... Şöyle bir baktım resmen gönül adamı yetiştiriyorum.
  • Gidip biraz kendimle övüneyim bari, beş dakika falan.
  • Sevgiler Applesoda'dan. :)

8 Aralık 2021

Anı: Romantik mi takipçi??

 
Eskileri yad ederken üniversitedeki trajikomik bir anım geldi aklıma ve dedim ki ben bunu neden yazmamışım?

Evet, çayımızı - kahvemizi alıp arkamıza yaslanıyoruz. Konu biraz uzun zira. Herkes hazır mı?

Yıl 2011 Konya - Bozkır üniversite ikinci sınıftayız. (Meslek Yüksek Okulu da diyebilirdim ama üniversite daha havalı.) İkinci sınıfın başları oturduğumuz eve yeni taşındık. İki de ev arkadaşım var Meltem ve İlknur.

Hikayede evimiz de önemli bir yer tutacağı için önce evimizden bahsetmek isterim. Caddeden içeri girince ikinci bina, dört katlı, giriş katı mezarcı, vallahi şaka değil girişi bina girişinden ayrı bir mezar dükkanı mevcut altımızda... Her katta bir daire var; ilk dairedekiler sadece yazın gelen yazlıkçılar, ikinci dairede bir memur oturuyor sadece haftanın iki günü ilçeye geliyor, üçüncü katta biz varız, üstümüzde de çatı. Fakat nasıl bir çatı derseniz daire katı gibi birisi gelse yukarı çıkıp saklanması çok muhtemel.

Olayın mekanını iyice kavradıysak olayların açılışını yapıyorum. Günlerden bir akşam kızlar evden çıkıp TOKİ'de oturan arkadaşlarımıza çaya gidiyorlar. Bende kendimi ve yalnızlığımı sevdiğim için evde kalıyorum. Ben böyle yayılıp oyalanırken çocukluk arkadaşım aradı, evdeysen iki dakika uğrayacağım dedi. Tam gelmişti ki TOKİ'den kızlar aradı ve dediler ki çay içecektik şeker bitmiş bize Onur'la şeker yolla. Onur benim çocukluk arkadaşım aynı zamanda TOKİ'de ikamet eden kızlardan birinin de erkek arkadaşı. Şekeri verdim ve yolun açık olsun deyip saldım gitti.

Peki şeker niye marketten alınmıyor da bizim evden TOKİ'ye seyahat ediyor derseniz. Efenim ilçemiz güzide bir anadolu kasabası olduğundan o zamanlar akşam sekizde tüm marketler kapanıyordu. Kapanmasa da zaten TOKİ ilçenin çıkışında olduğundan orada market olmadığı için çarşıya gelinmesi gerekecekti. Bizim ev nerede peki çarşısının göbeğinde. :)

Akşam saat 10 - 11 sıraları crrannnkkk (bayağı yüksek bir metal kapı çarpma sesi bilmem anlatabildim mi) diye bir sesle yerimden zıpladım. Bizim binanın kapısı kapandı birden onu anlayınca kalktım tabii yerimde bir üç buçuk attım. Bu kadar kısa sürede Onur geri gelemeyeceğine göre binadan içeri kim girdi? O kapı neden açıktı? Binada anlattığım durumlar nedeniyle bizden başka kimse yok. Evde de ben tekim. Önce balkona koştum ama aşağıda kimseyi göremedim. Bu sefer bir koşu mutfak yapıp evdeki en büyük bıçağı kaptım. Kapı deliğine geçtim ve beklemeye başladım. Kalbim nasıl küt küt atıyor, yerimde duramıyorum. Korkudan aklım çıkacak! O sırada yüzünü de göremediğim birisi geldi, kafası da kapşonlu korku filminden bir sahne sanırsın. Kapının önüne bişey bırakıp, geri dönüp gitti. Dış kapının sesi geldi tekrar, ben yine koştum balkona ama mezar dükkanının saçağının altından yürüyüp gitti heralde kimseyi göremedim.

Kim geldi? Kapıya ne bıraktı? Ben şimdi ne yapacağım diye çırpınıyorum. Hemen Meltem'i arayıp durumu anlattım. "Ya kapıya ölü kedi falan bıraktıysa diyorum?". Hayır ölü kedi neden bıraksın onu da bilemedim ki... Neyse Meltem aklıselim ve ölümüne korkmamış bir birey olarak dedi ki; "İlknur'a bi mesaj geldi, evin kapısına çık yazıyordu. İlknur'da çıktı kapının önünde dedi." Sonra İlknur'u çağırdı. Biz o sıra yaptığımız konuşmada anladık ki kapıya bırakılan her ne ise İlknur için bırakılmış ama ne?? Korka korka açtım kapıyı bir de ne göreyim kırmızı bir gül... Güler misin ağlar mısın???

Ertesi gün markete giderken kızlara diyorum ki; "Hayır manyak mısın be adam? Üç kızın tek yaşadığı eve gecenin bir körü gül mü bırakılır? İnsan hiç mi düşünmez? Hadi bırakıyorsun git dış kapıya bırak, binada kimse yok. Niye insanı korkudan öldürüyorsun." biz böyle konuşarak alışverişi yaptık.

Ertesi sabah okula gidiyoruz. Saç, baş, makyaj yapmadığım için en son kalkıp en önce ben çıkardım evden, tabii çıkınca bir dumura uğradım. Dış kapıya sıkıştırılmış bir kırmızı gül. Kızlar da geldi toptan şoka girdik.

Ölümüne korktuk yine çünkü bizi takip ediyor demek ki, yoksa nasıl duysun ne konuştuğumuzu?! Her sabah kapıya bir kırmızı gül gelmeye devam etti. Bu sırada bizde ona İlknur'un sapığı demeye başladık. Sonra bir gün İlknur'a "Ben sapık değilim ama arkadaşların öyle deyince üzülüyorum." diye bir mesaj geldi. Sapık da alıngan çıktı iyi mi? İlçede çiçekçi falan da yokki, gidip her sabah gül alan bu manyak kim diye soralım?

Günlerce güller geldi, gittiğimiz yerleri, konuşmalarımızı ima eden mesajlar geldi. Bir akşam çay bahçesine gittiğimizde; "Afiyet olsun benim yerime de bir kivi iç." mesajı gelince bende kayış koptu. Dedim ki "Allah aşkına kimse bu çıksın ortaya bu gerilim beni deli ediyor.".

Hemen bir plan yaptık, çünkü neden yapmayalım. Dedim ki bu sapık demek ki burada, sen şimdi dışarı çık gel konuşalım de. Hilal sen sol kapıyı izle bende sağ kapıyı nerden çıkarsa takip edip, dışarıda sıkıştırıp "Derdin ne senin be adam!" diye çemkiriyoruz. Gerekirse de döveriz, neticede masada altı kızız değil mi?!

İlknur çıkıp mesajı attı. Biri soldan biri sağdan olmak üzere aynı anda iki kişi çıkmasın mı? Bizde Hilal'le ayrıldık. Benim takip ettiğim adam çay bahçesinden çıktı gitti, çarşı yönüne doğru uzaklaştı. Hilal'de "Benim takip ettiğim de diğer kapıdan çıktı kız yurdu yönüne doğru gitti." demesin mi?? Kaldık ortada. Bu sırada sınıf arkadaşımız Celal bu garip halimizi görmüş, geldi dedi ki "Hayırdır neyiniz var?" Biz orada güya İlknur'u kollarken bir yandan da Celal'e durumu aktarıyoruz. O sırada İlknur geldi, dedi ki; "Hani siz beni izleyecektiniz, adam burada değilmiş, geldi, konuştuk gitti. Sizde tık yok." E bize de yuh olsun artık tabi!

İlknur lisanı münasiple "Bak kardeşim bu iş korkutucu bir hal aldı. Ev arkadaşlarım da tedirgin, ben seni tanımam bilmem var git yoluna senle işim olmaz." demiş. Çocuk da gitmiş.

Ertesi sabah evden bir çıktık. Kapıda sarı bir gül. İlknur "Aaa yeter ama daha dün ben ne dedim bu adama ya deli mi ne?" diye söylenmeye başladı. Bende diyorum ki İlknur adam sana mesaj veriyor. Sarı gül bırakmış senden ayrılmış.

Okula gidene kadar da İlknur'un "O kim de benden ayrılıyor. Biz sevgili miyiz de ayrılıyor? O kim oluyor kim?" serzenişlerini dinledik tabii, çünkü arkadaşlık bunu gerektirir.

Bu da böyle bir anımızdı işte. Yüzde yüz yaşandı. Garip ama gerçekgillerden.

Yazarın Notu: Ünlü Türk düşünürü Pucca'nın da dediği gibi; "Yaşarken hiç komik değildi."

Yine Yazarın Notu: Tabii şimdiki aklımız olsa gidip şikayet falan ederdik ama o zaman öyle bir şey yapmak aklımıza gelmedi. Güller İlknur'a geldiğinden onu bir aksiyon almasını bekledik sanırım, o da biraz ilginin tadını çıkarmak istemiş olabilir. İlçede çiçek alan tek kızdı neticede. :) Neyse bizim başımıza birşey gelmedi ama adam cidden manyak da çıkabilirdi, vallahi Allah korumuş.

Yazarın Son Notu: Buraya kadar okuduysanız vallahi helal olsun. :)

Ne diyorsunuz var mı böyle değişik anılarınız?

Öperim gözlerinizden.

Applesodaa

4 Aralık 2021

2021'de Son Kitap Alışverişim

Efendim öncelikle kendimi peşinen savunmak için aşağıya bir hashtag koymak isterim.

#kitapalmakkitapokumaktanbağımsızbirbağımlılıktır

Bu fikrime katılıyorsanız yorumlarda buluşalım. :)

Aslında kitap alışverişine tövbeli idim. Çünkü bendeniz bir posta yüklü miktarda kitap alıyorum, son kitaba gelmeden yeniden sipariş vermiyorum.

Ancak uzun zamandır peşinde olduğum Harry Potter serisinin resimli kitapları deli dehşet bir indirime girince onları almak istedim.

Evde okunmayı bekleyen tüm şiir kitaplarını temize havale ettiğim için biraz da şiir kitabı stoklayayım dedim.

Tabii öyle arada "Aaa bu da çok düşmüş, dur şu neymiş bakayım." dediklerim de sepete eklendi.

Velhasılı kelam asla pişman değilim. Malum gelecek zammı da duymuşsunuzdur. Tek pişmanlığım maddiyattan ötürü bir bu kadar daha alamamış olmam. :( 

Bunu yazarken aklıma geldi. Son zamanlarda neler okudum mu yoksa okunmayı bekleyenleri mi yazsam. Varsa istek peçete ile yoruma gönderin.

Gözlerinizden öperim.
Applesoda.
 

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.