Sayın casperlar,
Hepinizi bu güzel ve demokrasi dolu günde sevgiyle kucaklıyorum.
Yine bir kendin yap çalışması ile karşınızdayım. Gelelim ne yaptığıma...
Burada görmüş olduğunuz dört adet renkli ürün, haşhaş. Eşim en son Amasya'ya gittiğinde getirmişti.
Dışı su kabağı gibi ahşabımsı bir görüntüye sahip, en önde yer alan zaten boyanmamış orjinal hali. Birini orjinal bırakıp (eşim istemese onu da boyardım), diğerlerini akrilik boya ile boyadım.
Sadece boya beni kesmedi. Üzerlerine simli ojeler ile ikinci bir kat geçtim. O kat buradan net görünmese de ışık altında, çok hoş oluyor. Orjinal olanın başı kel kalmasın diye onu da vernikledim.
Sonrasında elde ettiğim bu dört objeyi oda kokusunun şişesinin içine koydum.
Saygılar,
Applesodaa Art Craft sundu.
19 Temmuz 2016
Applesodaa Art Craft #2
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
Label:
acemi ev hanımı,
aman ne hamaratım,
applesodaa art craft,
ben yaptım,
çalışıyoruz,
depresyon mod on,
diy,
do it yourself,
elime sağlık,
i like this,
kendin yap
4 günde neler oldu?
"Dünyada seni koruyabilecek tek insan, senin insanlarındır."
Son dört gün içerisinde Türk Halkı tarihin akışını değiştirdi diyebiliriz.
Darbe haberleri ortaya çıktığında eşimle Tem Otoyolu'nda, Tuzla istikametine (eve) doğru gitmekteydik. Facebook üzerinden gördüklerime inanamamışken, radyolar darbe haberlerini son dakika olarak geçmeye başladılar.
Otoyol üzerinde Sabiha Gökçen ve Orhanlı çıkışları kapalıydı.
Eve gidebilecek miyiz diye düşünürken, İstanbul'a girişlerin de kapatıldığını gördük.
Eve gelebildik nihayetinde, hararetle haberleri izlerken Cumhurbaşkanı sokaklara çıkın dedi. Sonrasında oturduğumuz sitede bir genç kız pencereye çıkarak şöyle dedi
"Uyanın, devlet elden gidiyor. Siz böyle oturmaya devam mı edeceksiniz? Bugün evlerinde oturanlar, yarın sokaklara çıkamayacaklar."
Bu sözler üzerine gaflet uykusundan uyanıp tüm site halkı sokaklara döküldük.
Mahalle halkının karakola siper olup, askerler gelirse bu karakola giremeyecekler
dediklerine şahit olduk.
Eşim ve ben Tuzla sokaklarındayken, babam ve erkek kardeşim Boğaziçi Köprüsünde ateş altındaydı.
Eşimin arkadaşı Boğaziçi Köprüsünde yaralandı. Kurşun belini sıyırıp geçti.
Komşularımızın oğulları yaralandı. Kurşun birinin kalbinin üstünden geçti,
diğerinin bacağını deldi geçti.
Eşi Atatürk Havalimanı'nda mahsur kalan kuzenim,
kızı ile beraber evde tekti ve bütün gece askeriye evlerinin etrafına bomba yağdırdı.
kızı ile beraber evde tekti ve bütün gece askeriye evlerinin etrafına bomba yağdırdı.
Arkadaşımın kardeşi Ankara'da Hava Kuvvetleri'nde zorunlu askerlik görevini yapmaktaydı.
Sabaha kadar bombardıman altında kaldılar.
Kuleli'de öğrenciler sivil halka ateş açtı.
Hepimizin adını bilmesekte sima olarak tanıdığımız bir genç vefat etti.
Ve daha bir sürü şehit verdik...
Arkadaşlarımız sabahlara kadar yaralılara yardım edip, kan revan içinde evlerine döndüler.
Bu sefer olay, uzaklarda patlayan bombalar değildi. Bu sefer savaş Suriye'de Irak'ta değildi. Bu sefer sadece haberlerde okumadık tüm bu olanları.
Ölenler arkadaşlarımızdı, tanıdıklarımızdı! Ateş altında kalanlar ailelerimizdi! Bombalar başımıza yağdı! Savaş bizim sokaklarımızdaydı!
Çok şükür ki bu millet alnının akı ile bu sınavı verdi.
Şu dört günde çok şey gördük, çok şey yaşadık, hissettiklerimizden patlayacak kıvama geldik lakin unutmayacağımız, affetmeyeceğimiz insanlar var!
Bu milletin nasıl tek yürek olduğunu ölsek de unutmayacağız!
16 Temmuz günü sokaklara dökülüp kutlama yapan halk için
"O kadar şehit var, millet kutlama yapıyor." diyen haysiyetsizleri unutmayacağız.
Bu millet şehidini unutmadı ki, kutlanan el birliği ile kazanılan zaferin kutlamasıydı.
Emin olun şehitlerimize bizim canımız sizden de çok yandı.
Zaten ölenler bizim şehitlerimizdi, sizin değil! Asla değil, katiyen değil!
Siz sokaklara çıkmaya korkarken sokaklara çıkıp canını verenler bizim şehitlerimizdi!
Emir altında olduğu için ne yaptığını bilmediğinden ağlayan askerler, bizim askerlerimizdi. Asker üniforması içinde ortalığa dökülüp milleti katleden şerefsizler sizin olsun!
Ölen polisler de bizimdi, sivil vatandaşlar da bizim!
Sizin hiç bir şeyiniz yok! Olaylar olurken elini taşın altına koymayıp da hangi kuytu köşedeyseniz oraya geri dönün!
Biz şehitlerimizi sokaklarımızdan, mahallelerimizden, ailelerimizden, gönlümüzden uğurladık.
Şehit bizim, zafer bizim!
Size diyecek başka hiç bir şeyim yok.
Tüm yaşananların gerçekliği ortaya dökülmeden, askerle-polisi birbirine kırdırmak için
abuk subuk söylemler yayanları unutmayacağız!
Sayıları giderek artan şehit haberleri verilirken, "Askerimin bu hale düşeceğini göreceğime,
ölseydim." paylaşımlarında bulunanları unutmayacağız.
Masum askerlerimizi, ana kuzularımızı şehit verdik gönlümüz yandı!
Asker görünümlü, soysuzlara acımadık, acımayacağız!
Bu paylaşımların sahiplerine sözüm "Bunca şehit verilmeseydi, bu zafer kazanılmasaydı."
O zaman sizin ertesi günkü haliniz ne olacaktı?
Evden oturup sallaması kolay, sizin ananızı ağlatırdı o arkasında durduğunuz soysuzlar!
Lafını bilin, haddinizi bilin!
O gün olaylar olurken sokaklara dökülen, vatanını savunan ünlüler vardı.
Hatırlayacağız onları. (Sayıları ne kadar da azdı.)
Tüm olaylar yaşanıp, bittikten sonra.
"Çok acı günler geçirdik. Birlik olalım, ayrılmayalım." diye geçti Bor'un pazarı
sür eşeği Niğde'ye atasözünün hakkını göğsünü gere gere veren ünlüler vardı.
Unutmayalım unutturmayalım.
Bundan sonra uyumayalım ey halkım,
tüm dünya Türk'ün gücünü gördü!
Sağlıcakla!
Not: Sayfa başında yer alan cümle alıntıdır. Lakin nerede gördüm de, not ettim hatırlamıyorum.
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
Label:
darbeye hayır,
demokrasi,
demokrasi bayramı,
türkiye,
uyan ey halkım
17 Temmuz 2016
Kendimi hiç iyi hissetmiyorum...
Durum bu...
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
Label:
bana bu yaptığın,
delirdim,
depresyon mod on,
hiçbir şey günleri,
iyi değilim,
iyi değilim ben,
ruh halim
12 Temmuz 2016
Boş zamanımda başka neler yaptığımı merak ediyor olabilirsiniz.
Zamanın büyük kısmını kıçımın üstüne oturup televizyon izleyerek geçiriyorum. Ama bunu siz de yapıyorsunuz, o yüzden beni yargılamaya kalkmayın.
demiş Andy Weir, Marslı kitabında.
Son günlerde hayatımın özeti...
Tembellik genetik olabilir mi acaba?
Çocuklarıma bu geni aktarmak istediğimden emin değilim...
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
Label:
andy weir,
iyi demiş,
kim demiş,
marslı,
matt damon,
tembellik,
tv izlemek
11 Temmuz 2016
Applesodaa Art Craft #1
- Kendin yap dediler de yapmadık mı?
- Efendim benim zaman zaman gelen hobi krizlerim malumunuz. Bu yastığın ön yüzünde yer alan işlemeyi üç kış önce sanıyorum işlemiştim. Sonrasında iki yaz önce kendisini yastık yapıp, dikmiştim. O gün, bu gündür kendisi içinin doldurulmasını beklemekteydi.
- Geçenlerde eşim yastığının artık çok inceldiğinden şikayet edince onu yeni yastığa geçirirken eski yastığını bu şekilde değerlendirdim.
- Peki nasıl yaptım?
- Etamin üzerine internette gördüğüm bir deseni göz kararı bakarak çizdim. Sonrasında kendi seçtiğim renklerde işleyerek çizimi doldurdum.
- Etaminin boyuna göre fırfır ve arkası için kumaş hazırladım. Ben çok profesyonel bir dikiş nakış ustası olmadığımdan, elimdeki kumaşı ikiye katlayıp ütüledim. Sonrasında el yordamıyla pileler şeklinde katlayarak etamine iğneledim. Arka kumaşı da hepsinin üstüne iğneleyerek üç tarafını diktim.
- Geçenlerde içini elyaf ile doldurunca alt kısmı elimde dikerek kapattım ve yastığımı kullanıma açtım. Şimdi darısı bununla beraber üç kış önce işlemiş olduğum diğer dört yastığın başına...
- Bir fikir olsun diye de sizinle paylaşmak istedim. :)
- Sevgiler, Applesodaa.
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
Label:
applesodaa art craft,
ben yaptım,
dikiş nakış,
diy,
do it yourself,
etamin,
fırfır,
kendin yap,
yaptım oldu,
yastık
Pazartesileri birazcık sevmem...
- Günaydınlar tatlımlar...
- Uzun bir aradan sonra geri gelmiş bulunmaktayım. Bu sefer ki gelişim daim olur inşaallah.
- Ramazandan ne kadar korktuğumu duymayan kalmadı sanırım. Peki ne oldu diye sorarsanız? Bol uykusuzluk, feci derecede yorgunluk, oruç halsizliği ayrıca da bugün ne pişirsem stresi ile sağ salim ramazan ayını atlatmış bulunmaktayım, çok şükür elhamdülillah...
- Yalnız ramazanın son günlerinde artık bende hal kalmamıştı ve metro, otobüs Allah ne verdiyse kafamı koyduğum yerde uyumaya başlamıştım. Buna müteakip ineceğim durakları geçirmekten E5 üstünde yer alan bütün duraklara aşina oldum artık. :)
- Yeni evlisin, yeni gelinsin diye diye insanlar beni de yeni olduğuma sahiden inandırmıştı. Sonra şöyle döndüm bir baktım ki 9 gün sonra on aylık evli oluyorum. "Ne yeniliğinden bahsediyorsunuz siz kuzum?" demek istemedim değil hani.
- Ramazanı hayırlısı ile atlattık da bayram bir geldi, pir geldi. Eşim arkadaşlarıyla memlekete dedesini görmeye gidince bende anamın evine kamp kurdum. :)
- Annemleri gezdirmeye çıktığımız gün; gittiğimiz yerleri beğenmemek mi dersiniz. Ay burada oturacak yer yok, yürüyemem ben diye şikayet etmek mi dersiniz. Bir orman havası alsaydık diye yakınmalar mı istersiniz (Mihrabat Korusu'ndayız o ara.). Bir ara kendimi küçük çocuğumla dışarı çıkmış gibi hissetmedim desem yalan olur.
- Bayramı da bol yorgunluk ile arkamızda bırakır bırakmaz soluğu evimde aldım. Aldım da ne oldu, bildiğiniz yatmaktan depresyona girdim.
- Demek ki neymiş, alışmadık bünyede tatil alerji yapıyormuş.
- Yeter artık, ben çalışmak istiyorum diyerekten kendimi ofise attım.
- Bugünde pazartesiden nefret edemedim Casperlarım. :(
- Hepinize kucak dolusu bayram sevgisi gönderiyorum.
- Applesodaa Haziran ayı raporunu sundu.
- Saygılar.
Not: Resim Otağtepe Fatih Korusu'nda bizzat tarafımca çekilmiştir.
Author:
dövüşürken hanımefendi değilim
Label:
alerji,
bayram,
mihrabat korusu,
otağtepe,
pazartesileri hiç sevmem,
ramazan
Search
About
Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.
Copyright © 2008 dövüsürken hanımefendi degilim.... All Rights Reserved.
Design by Padd IT Solutions - Blogger Notes Template by Blogger Templates