31 Aralık 2015

Happy New Year :)


Yılın en sevdiğim gününden hepinize kucak dolusu selamlar...

Karlı bir sabaha uyanmanın en güzel yanı işe
gitmemek diye düşünmüştüm.
Lakin baktım kar, işe gitmeyi engelleyecek seviyede değildi. :(

En nihayetinde kalktım geldim. :)

Canım Gamzem'in doğum günü hediyeleri de böylece
bu sabah elime ulaşmış oldu. 

Doğum günü ganimetleri ile ilgili bir yazı sonra yazacağım.

Şimdi yılın son gününün tadını çıkaralım birlikte. :)

Bugün bu yılın son günü,
bugün yaptığımız herşey ertesi gün geçmiş bir yıla ait olacak.
Bunu iyi değerlendirmeliyiz bence.

Applesodaa yılın son gününden canlı bildirdi.
Bol karlı günleriniz olsun.
Sevgilerle...
28 Aralık 2015

Pazartesileri hiç sevmem...


Depresyonik bir pazartesiden merhabalar canlarım.

Ne kadar da bahtsız şu pazartesi.
Her hafta binlerce insan verip veriştiriyor, halbuki günün suçu ne?
Haftanın ilk günü olmayı da o seçmedi ya...

Lakin işte Fatmagül'ün de suçu yoktu neticede ama olanlar ortada...

Sabahın kör bir vaktinde uyanmaktan gram memnun olmayan bünyem şu anda
sağlıklı şeyler yazamıyor canlarım. Aklımı başıma
toplayamadım henüz.

Sizlere Kaan Tangöze'den "Bekle Dedi Gitti"yi armağan edip,
çalışmaya gidiyorum.

Applesodaa hepinize güzel bir gün diliyor.

Not: Kendinden 3. tekil şahıs olarak bahsetmek hangi hastalığın belirtisi acep?
23 Aralık 2015

Bir mumdur, iki mumdur, ev yansın haberim yoktur...

Mum yakmayı, ev yakmakla karıştırmış da olabilirim.

Bendeki her sevdanın sonunda başıma bir dert açılıyor illa ki...
Elimi attığım kül oluyor a dostlar.

Gelelim başıma gelenlere, vallahi "kendim ettim kendim buldum"
cümlesinin ayaklı kanıtı gibiyim.

Resimde üstte yer alan minik mumlukları geçenki Mudo ziyaretimizde Müdürem
bana hediye etti. Alttaki tatlılıkları da ben balayında
Muğla-Dalyan'dan almıştım.

Bir mum ve mumluk sevdasına kapılmamla beraber bulduğumu zulaladığım doğrudur.
Zula yapmakla da kalmadım ara ara yakıp denemeler de yapıyorum.
En son Mudo ganimetlerimi yakayım bir dedim ki....
Zaten ne olduysa, orada oldu.

Ben mumlukları yaktım bir güzel.
Sonra çamaşır makinesinin bitiş sinyalini duyunca arkada odaya çamaşır asmaya gittim.
İşim bitince de şu mumlukları da söndüreyim de yatayım diye düşündüm.
Mumluğun yanına vardım ki az daha tv ünitesini yakıyormuşum.

Minicik mumluk, o resimde gördüğünüz yerde beş dakika yanarak,
o üniteyi nasıl ısıtmış belli değil.
Azıcık geç kalsam hakikaten yanacakmışız.
:(

Demek ki neymiş; beni evde tek başıma bırakmak maddi-manevi
her türlü zararlıymış.

Bu sırada kocam koltukta mışıl mışıl uyuyordu.
Evle beraber yanacaktı garibim, dünyadan habersiz...

Allah bana akıl fikir ihsan eylesin.

Sevgilerle.
Applesodaa yemek öncesi bültenini sundu.

Kendime not: Ateşle oynama!

Balkabaklı Pastalar Aşkına

Bir "balkabaklı pasta" yaparım, yanağını dayar uyursun 
demek isterdim lakin diyemedim.

Eee ne de olsa bir Cafe Fernando değilim canım.

Neyse buraları geçelim şimdi. Ben bir balkabaklı pasta yaptım canlarım.
Fena da olmamıştı hani, gayet güzeldi, afiyetle yedik.

Öncelikle "Neden balkabaklı pasta?" diye soranlara cevap vereyim.
Sevgili eski iş arkadaşım Cerenciğim daha önce Hacıbozan'da yemiş, ve de aylarca 
anlata anlata bitirememişti.
Biz de Ceren'in evlenmesine müteakip ev ziyaretine gideceğimizden,
ay dedim yapayım, arkadaşımın gönlü şenlensin.

Nasıl da mükemmel bir arkadaşım yalnız. :) Evet evet gene üzerimden mütevazilik akıyor.

Gelelim Balkabağı'nın güzelliğine; yani nasıl yaptım?
Hafta içi yapacak olduğumdan üzerimde fil kadar bir üşengeçlik vardı.
Bende herşeyi hazır kullandım. :)

Kabakları marketten hazır doğranmış aldım.
Yıkadım. Tencereye attım, bir kase şeker koyup 3 saat kadar beklettim.
Sonra da kısık ateşte pişirip tatlı yaptım.

Bu canım güzelim tatlıdan azıcık yiyip, kalanını çatalla ezdim.
(Mikserden geçirmedim, çünkü koyu kıvamlı birşey olsun istedim.)

Pasta keki olarak Uno kullandım.
Keki azıcık sütle ıslatıp, Dr. Oetker pasta kremasını üzerine sürdüm.
Sonra üzerine balkabağını yaydım. Krema ve sütle ıslanmış kekle kapanışı yaptım.

Üzerini canınız nasıl isterse süsleyebilirsiniz.
Biz bir gece dinlenmiş halini tattık, çok beğendik.

Applesodaa gururla sundu.

Adeta bir Emine Beder değilsem vursunlar beni. :)

Gözlerinizden öperim.
Saygılar.
12 Aralık 2015

Sing for you...


Müzik söylenemeyen ve hakkında sessiz kalmanın imkansız olduğu şeyleri ifade eder.
Victor Hugo

Cumartesi sabahı siz yatağınızın sıcaklığında keyif yaparken,
ben geldim çalışıyorum Casperlar.

Güzel bir cumartesi olması dileğiyle.
Applesodaa
11 Aralık 2015

#şiirsokakta


Öyleyse iyi geceler...

Güzdüz iş kadını, akşam ev hanımı...



Malumunuz bir süre önce evlendim.
Henüz 2,5 ay olsa da ben 2,5 yıldır evli gibi hissediyorum kendimi....
İlk haftalarda neyi ne zaman yapacağımı şaşırsam da şimdilerde
biraz aklıma da kendime de sahip olabiliyorum. :)

EKBS 1: Bu akşam ne pişireceğim?
Evlendim evleneli şu yemek mevzusunu bir çözemedim gitti.
Yemek yapmayı bilirim, iyi de bilirim, lakin akşam olup da evin yoluna düşünce
"Ay Allahım Allahım, ben pişireceğim bu akşam!" diye düşünmekten
menapozlu kadınlar gibi ter basıyor beni.
Sanki bütün yemek tarifleri aklımda uçup gidiyor.

EKBS 2: Pişirsem bir, pişirmesem bin dert!
Yemek pişirmesem; aç kalacağız. Pişirsem; ziyan olacak.
Beş kişilik evden, iki kişilik eve transfer olunca
yemeklerin ayarını da tutturamaz oldum.
Azıcık pişirme konusunu çözemedim; bazen artıyor, bazen yetmiyor. :(
Sevdiceğim de her akşam yemekte evde olmadığından, kalınca kalıyor.
Hal böyleyken ne yapsam olmuyor, olmuyor.

EKBS 3: Yıkanarak çoğalan çamaşırlar!
Ödeye ödeye bitiremediğim borç çilesinden sonra şimdi başım çamaşırlarla belada!
Yıkandıkça çoğalıyor sanki kirli sepetinin nüfusu.. :(
"İki kişinin nasıl bu kadar çamaşırı olur?" sorusunun cevabı hala meçhul.

EKBS 3.1: Bir nevresim seremonisi.
Bu madde üst maddenin içeriğine dahil olmakla beraber
problemin yarısını oluşturuyor da olabilir.
Gelen-giden-kalanlara müteakip nevresimler çıkarılıp kirli sepetine atılıyor.
Sonra kirli sepetinin hali perişan, ben perişan, kimse yok iki mandal uzatan...
O nevresimlerse beni benden aldılar. 
Bütün takımlarımın çarşafları farklı renk, başlayacağım böyle estetik görünüşe...
Bir nevresim iki postada yıkanıyor bu durumda.
Gerisini uzatmaya gerek yok, siz beni anlarsınız canlarım.

EKBS 4: Temizlemeli mi temizlememeli mi?
Evi ne zaman temizlesem misafir geliyor.
O saatten sonra evin temiz olmasının bir anlamı zaten kalmıyor.
Evi temizlememe işini denedim geçenlerde, iki hafta geçti ne gelen ne giden...
Dedim bir temizlik yapayım artık, pisliğe karışacağız.
Temizliği yaptım, ertesi sabah (sabah namazından da önce hatta) kapıda misafir.
Bu işte de bir Murphy seziyorum lakin, kanıtım yok. :(

EKBS 4: Evlilik, bir çözemediğim olaylar silsilesi...

EKBS 4.1: Vaka 1 - Turşunun iyisi pet şişeye yapılmayandır.
Tam temizliği-yemeği yapmış, huzura ermiş, kocamı beklerken
dedim bir turşu çıkarayım. Ah demez olaydım!
İlk kez pet şişeden turşu çıkaracağımdan olayın mevzuatını da bilmiyorum.
Kapağını açarak işe girişeyim dedim ki....
Kapağı azıcık çevirmemle birlikte kapak tavandan sekti,
turşu suyu boyumu geçti, duvarda biber yaprakları...
Tam "perişanım şimdi" anı.
Sonrası...
Sonrası yer sil, duvar sil falan filan....

EKBS 4.2: Vaka 2 - Buzdolabımın etiketi alıp başını gitti mi?
Evde mevlüt okuttum. Yeni evliyim ya evimin bereketi olsun dedim.
Başıma ne geldiyse şu iyi niyetimden zaten...
Mevlüt sonrası buzdolabının etiketinin yarısının yerinde yeller estiğini fark ettim.
Ya etiket alıp başını gitti.
Yahut bir insafsız amaçsızca söktü.
Bilemedim.

EKBS 4.3: Vaka 3 - Maşallah dediğim üç gün yaşamıyorsa...
Birde sevdiceğimin traş köpüğünün nedensiz patlaması var.
Tam bir önceki gün banyoyu düzenlemiş, herşeyi yerli yerine koymuşum,
sonra kapıdan banyoya bakıp ne güzel oldu diye düşünmüşüm.
Sonraki gün traş köpüğü patlasın...

İki buçuk ayda ev hanımı olmaya dair yaşadıklarım bunlar.
Lakin iyi yaptığım şeyler de var canım.
Mesela geçen akşam ilk kez kabak tatlısı yaptım.
Yiyen memnun, yiyemeyen bin pişman. :)

Gündüzleri iş dertleri, akşamları ev dertleri...
Hem çalışıp, hem evli olmak sürekli iş yapmayı gerektiriyor kanımca.
Ben gene iyiyim hem çalışan, hem anne olanlara
Allahtan sabır ve enerji diliyorum.

Applesodaa evlilik yolunda son gelişmeleri bildirdi.

Acemi ev hanımı yanımdan sevgilerle...

Not: "EKBS" - Evli kadının başlıca sorunu manasında yapılan bir kısaltmadır.
Notun notu: Pet şişeye kurulan turşu öyle pat diye açılmaz, önce kıyısına kenarına bir delik
açılarak gazı alınır.
Tavsiye: Nevresimleri tek renk alın, sonra çok ağlarsınız.




Ziyadesiyle yorgunum...

9 Aralık 2015

İlandır.


25 yaşında, yeni evli, çalışan bir bayanım.
Arada bir gidilip-gelinecek komşu aranıyor.

Not: İkram şart değildir.
Notun notu: Konum veriyorum "Tuzla Kiptaş 2. Etap".
1 Aralık 2015

Yüzsüzlükte bir dünya markasıysam...



İyi ki doğdum!

Şimdi casperlarım, canlarım doğum günüm münasebetiyle buraya toplanmış
bulunmaktayız.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da istediğim hediyelerin bir listesini yayınlayacağım.
"Neden?" diye soracak olanlar olur ise; "Çünkü yüzsüzlükte
bir dünya markasıyım." :)
Cevabım yeterli olmuştur sanıyorum.

25 yaşıma giriyorum, 50'nin yarısı olması ve de 20'li yaşlarımın son 5'ine gireceğimden
bu yıl doğum günüm ayrı bir önem taşıyor.

Ayrı bir önem taşımadığı bir yıl var mı ki diye soracak olan yoktur sanıyorum.
Çünkü ben her seneye bir kılıf uyduruyorum.

Gelelim hediyelerime;

Günlerdir kafama taktığım bir nesne olması nedeniyle hediyelerim arasında yerini almaya hak kazandı.


O kadar da aç gözlü değilim canım ikisini birden istemiyorum. Sadece kahverengi çanta istiyorum.
Benzerleri de kabulümdür. :)


Cüzdan
Alıcısına bıraktım. Cüzdan olsun benim olsun.
Not: Tatlı iç açıcı bir renk olsun lütfen, rica ediyorum.


Ben kıyafet almak istiyorum diyenler buraya lütfen.
1
2
3

Kitap alsam mı diye düşünenleri buraya alalım.
Kitabın günahı olmaz başka seçeneklere de açığım. :)

Her türlü, takı, çorap, aksesuar da hediye olarak kabulümdür.

Kocam bana ne alsın diye hala düşünüyorum.
Önerisi olan bir casper varsa, üşenmesin yazsın lütfen.
:)

Yüzsüzlük sınırlarını iyice zorladığıma göre artık gidebilirim.
Sevgiyle.

Applesodaa.

Not: Doğum günüm 31 Aralık / 1 Ocak'tadır. Aklınızda bulunsun dedim. :)



Harikayım, harikasın, hadi başlayalım!

   Bu sabah geç kalkmış olabilirim. Uzun uzak yollar gelmiş olabilirim. Velakin yorulmamış da olabilirim. :)

  Enerjimi iş yerinde yapacağım kavgalara sakladım. :) Dün iş açısından kötü hatta kötü ötesi bir gün olduğundan bugün için güç depoladım diyelim.

   Sema ile facebookta arkadaşlığımızın birinci yılını doldurmuşuz. Bunu kutlamaya karar verdik, kahve içeceğiz. :)

   Tarihler 1 Aralık'ı gösterdiğine göre artık doğum günü propagandalarıma başlayabilirim. Günün ilerleyen saaatlerinde konu ile ilgili bir post atacağım, takipte kalın.

   1 Aralık demişken; bir yılın sonuna ne çabuk geliyoruz değil mi? Geçen yıl bu zamanlarda burada işe başlayalı 1 ay olmuştu, şimdi bir yılı devirdik. Her ne kadar beklediğin bir şey olduğunda kaplumbağa hızıyla geçiyormuş gibi gelse de aslında çok hızlı geçiyor zaman. Yakalayabilene aşk olsun...

   Yakalayabilene birleşik mi yazılıyor bilemedim??

   Daha yazacaktım ama biraz işle meşgul olunca kafam karıştı, ne yazacaktım unuttum.

   Gözlerinizden öperim.

   Applesodaa.

   Not: "Bir şeye başlamak için harika olmaya ihtiyacın yok, harika olmak için başlamaya ihtiyacın var." üç aşağı-beş yukarı resim buna benzer birşey söylüyor. :) 

   Notun notu: Çevirilerim üzerinde sorumluluk kabul etmiyorum.

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.