Bu haftaki çelınç konumuzda bir çocukluk anımızı anlatmamız isteniyor.
Şöyle eteklerime toplaşın size güzel bir hikaye anlatayım.. :)
Benim çocukluktan hatırladığım en değişik anım annemle babamın nikahına kız kardeşim ile
beraber katılmamızdır.
Yıl 1996 ben altı yaşındayım, kız kardeşim dört yaşında.
Annem, babam ve iki komşumuzla beraber Üsküdar Evlendirme Dairesi'ne gittik.
Merasim başlamadan önce memur geldi. O sırada biz tabii anasının eteklerinden
ayrılmayan sıpa imajı çizmekle meşgulüz. "Anne anne" diye dolaşınca
ortalıkta memur annemle babama dönerek "Sizin çocuklarınız mı?" diye sordu.
Bizimkiler de onaylayınca "Şahit niye getirdiniz o zaman? Sizin zaten
iki şahidiniz varmış." dedi.
Seneler sonra anlatılınca biz bu anıya gülüyoruz ama annemler o zaman
bir miktar da utanmıştır belki. :)
Bizimkilerin iki çocuktan sonra nikah kıyma sebebine gelirsek; evlendiklerinde Ordu'da nikah
işlemleri yapılmış. Tabi o zamanlar kağıtların askıya çıkması vs. gibi şimdi bilmediğimiz
bir sürü prosedür mevcutmuş.
Nikahtan bir süre sonra evlilik cüzdanı veriliyormuş sanıyorum. Lakin arkasından
atlı kovalıyormuşçasına düğün gecesi yollara düşüp İstanbul'a gelince
bizimkiler, gidip de evraklarını alamamışlar,
aklı selim bir aile üyesi de gidip almayınca bizimkiler evli olduklarını
ispatlayamaz olmuş.
Okula başlayacak bir garip kızçe olan bana kimlik çıkarılması hususu hasıl olunca da
gidip bir daha evlendiler.
Tabii bu onların bize anlattıkları hikaye, araya üç kağıt karıştırdıysalar hiç bilemiyorum.
:)
Sevgilerle, şahit Applesodaa.