28 Şubat 2023

#Çınar'dan seçmeler.

Hello canlarım,

Size bir adet boyuna göre market arabası bulduğu için sevinçten ağzı kulaklarına varan Çınar ve Çınar'dan seçmeleri getirdim. :)

1. Bu aralar kafayı polislikle bozdu bizim oğlan;

Ben: Babaanneni neden tutukladın?
Çınar: Çünkü babaannem dedemin kalbini çalmış.

2.Çınar'ın odasındaki oyuncak sepetinin en üst bölmesine boyu yetişmiyor. Babasına oradan istediği şeyleri söyledi, babası da Çınar'a uzattı.

Çınar: Sen çok iyi bi babasın.

3. İkea'nın meşhur tren setini bir kurup bir kaldırıyoruz. Yine bir akşam kurduk, bana nasıl sürüleceğini öğretti ve şöyle dedi;

Çınar: Hey çocuklar sizde böyle tren oyunu oynuyor musunuz? Yorumlara yazın, hoşçakalın.

Yemin ediyorum çocuk değil youtuber doğurmuşum diye bir tırsmadım değil...

4. Çınar benim terliklerimi giymiş geçen gün şöyle bir şey söyledi;

Çınar: Ben anneyim, benim başım dönüyor.

Bunu yazarken başım yine bir tur dönedurdu, ne olacak bu halim benim, başım fır fır...

5. Her akşam bir tur Çınar'ı yatağa yatırmak için ikna seansına başlıyoruz. "Pijamalarımızı giyelim, yatağa yatalım, çizgi film açalım." dedim. Cevap olarak bana;

Çınar: Immm bu çok sıkıcı.

6. Marketten Çınar'a bir kitap almıştım. Uzun bir zaman sonra dikkatini çekti. "Hadi bunu okuyalım." dedi. Ben okudum, dinlerken kötü kalpli avcı karakterine kafayı taktı. Sonra kitabı eline alıp, o bana hatırladıklarını anlatmaya başladı.

Çınar: İşte kötü adam buradan ağacın tepesine çıkmış, buradan böyle kaçmış.
Ben: Aaa öyle mi?
Çınar: Kötü adamın yanına geldik.
Ben: Kötü adamın yanına mı geldik?
Çınar: Bak bu kötü adam işte.
Ben: Vay canına.
Çınar: Şu ters bacaklıyı görüyor musun?
Ben: O ters bacaklı mı?
Çınar: Evet bak bi ayağı burada, biri burada, ağzı burada, sinirli, baykuşlara yardım etmek istemiş, kafesleri görüyor musun?
Ben: Görüyorum.
Çınar: Bunlar böyle kötü adama yazıklar olsun diyolar...
Ben: Öyle mi diyorlar.
Çınar: Hımm.
Ben: Peki.

Not: Arada bir Çınar'la konuşurken ses kaydı alıp teyzesine atıyorum, bunu da o anda kaydetmiştim. Sonra kayıttan yazdım diyaloğu, buraya eklemeyi becerebilsem ekleyecektim ama olmadı, maalesef. 

7. Bir sabah uyandık, ben şöyle kollarımı kaldırıp bir gerindim, bana baktı ve şöyle dedi.

Çınar: Anne seninde kolunda sakalların var mı?
Ben: Sakal mı ne sakalı?
Çınar: Hani böyle babamın oluyor ya siyah siyah..
Ben: Hımm benim yok ondan.
Çınar: Benim de yok.

Bonus: Bu aralar ilginç bir şekilde telaffuz ettiği kelimeler aşağıdaki gibidir.

Rica ederim - hica ederim
Namaz - mamaz
Yuvarlak - yuvallak
Vanilyalı - valinyalı
Navigasyon - mamigasyon
Gitar - bitar

Not: Bu yazıyı şubatın başında yazmıştım. Olanlardan sonra yayınlamayı unutmuşum. Yeni bir ayın ilk yazısı olsun, bir parça gülümsemeye, biraz umuda ihtiyacımız var.
27 Şubat 2023

2023 Ocak Ayı Okuma Raporu


Bu yıl başka bir sürü şeye daha ağırlık verdiğimden geçen seneki kadar verimli okumalar yapamayacağım sanırım. Yılın açılışını 7 kitapla yaptım, bakalım sonraki aylarda neler olacak?

Gönülçelenler: Aralığı 14 kitapla kapatınca yeni yılın ilk okuması şöyle hafifçe bir şey olsun demiştim... Ali Novak'ın Walter Erkekleri ile Hayatım kitabını da okumuştum ama bu kitap kesinlikle çok daha güzeldi. Tatlı bir ilk aşk hikayesi... Şöyle hiç birşey düşünmeden biraz zaman geçirmek istiyorum derseniz öneririm.

Yalnız Sıkıcı İnsanlar Kahvaltıda Parıldar: İsminden ötürü aldığım bir kitaptı Oscar Wilde'ın bu eseri. Bir konusu var diyemem. Küçük paragraflardan oluşan bir çırpıda okunabilecek, altı çizilecek güzel sözlere sahip bir eser.

Aziz Bey Hadisesi: İtiraf etmeliyim ki Suzan Defter üzerine de Aziz Bey Hadisesi'ni okudum ama hala Ayfer Tunç'un neden bu kadar övülen bir yazar olduğunu kavrayamadım. Sanırım birşeyleri kaçırıyorum ama ne?? Kısa ama etkili bir kitap olmasının yanında çok çarpıcı bir eserdi de diyemem. Okumak konusundaki kararı size bırakıyorum.

Ya Yarın Yoksa: En yakın arkadaşların aşık olduğunu itiraf edememe sorunsalı üzerine bir kitap. Yer yer aksasa da genel anlamda hoştu diyebilirim. Ancak yazar ya çaptan düşüyor ya da ne yazsa satar bağlamında bastılar bilemiyorum ama çok daha iyi eserleri mevcuttur Jennifer ablamızın.

Goriot Baba: BKK Ocak ayı kitabı olarak okuduğumuz bir klasikti. Detaylı yazı için şuraya müracaat edebilirsiniz.

Çoğu Zaman Derbeder: İçeriği hakkında bir fikrim olmadan indirimden aldığım bir eserdi. Ollie ve Will'in bir yaz aşkı yaşayıp sonra hiç beklemedikleri bir anda yeniden karşılaşmasıyla başlayan bir hikayelerini ele alıyor, okurken ben keyif aldım. Ancak herkese hitap etmeyecektir, içeriği araştırmadan almamanızı öneririm.

Misafir Odası: Sanırım ayın en etkileyici kitabı Misafir Odası idi. Bir arkadaşınızın ölmek için evinize geldiğini düşünün... Aslında ölmek için değil tedavi için geliyor ancak durum o kadar vahim ki; herkes ölmek için burayı tercih ettiğini düşünmeye başlıyor. Çarpıcı, sarsıcı ama hepimizin başına gelebilecek bir içeriği konu alan bir eserdi. Öneririm.

Bende durumlar böyleydi, şubatta görüşmek üzere...

Adios.
13 Şubat 2023

Anne olunca ölmek de zor...

Selam,

5 şubat akşamı kuafördeydim, bir anda gelen bir istekle saçlarımı boyatmaya gitmiştim. Oradan çıkmadan sürücü kursundan arayıp direksiyon derslerinizi bu haftaya planlıyoruz dediler, olur dedim.

O akşam ben hala eski bendim. O akşama dönüp dönüp bakıyorum da ne kadar tasasızmışım... Sanki onsekizine yeni basmış başında kavak yelleri esen o kız gibi...

O sabahtan sonra herşey değişti. Artık hiçbirşeyi ertelememeye karar verdim. Deprem ülkesinde hatta olası, devasa bir deprem beklenen bir ilde yaşıyoruz ama deprem çantamız yok. İlk işim bir deprem çantası yapmak oldu. Bir kaç gündür eksikleri topluyorum bu akşam herşeyi çantaya koyacağım inşallah.

Evdeki mobilyaları sabitleme işini kocama bıraktım. Bende koruyucu ailelik başvurumuzu yaptım. 

Koruyucu aile olmaya biz bugün karar vermedik, çocuğumuz olmadan önce verdiğimiz bir karardı. Hatta çevremizde de bilinen ve sıklıkla karşı çıkılan bir kararımızdı. (Detaylar mühim değil.) Çınar anasınıfına başladığında gerçekleştirmeyi düşünüyorduk ama yarınımız var mı belli değilken dedim ki ne için bekliyoruz? Neden erteliyoruz?

Hayat bir gün, o da bugünse eğer şimdi tam zamanı işte...

Yapabileceğim tüm yardımları elimden gelen herşeyi yaptım. Hala daha yapabileceğim birşey oldukça da peşindeyim bu işin. Eşim bu haftanın sonunda deprem bölgesine gidecek. Oradaki ekipler çok yorulduğu için kademeli değişim başlatıldı.

Oturup böyle saatlerce ağlayasım var ama ağlayamıyorum. Bir kere düşsem sanırım uzun bir süre kafamı kaldıramam ama düşemiyorum. İnsan anne olunca hislerini yaşamayı bile yarına bırakmak zorunda kalıyor...

Yaklaşık beş sene önce falandı sanırım uzun bir aradan sonra üniversitedeki ev arkadaşlarımızla bir whatsapp grubunda bir araya gelmiştik. O zaman aramızda anne olan tek arkadaşım şöyle bir şey demişti: "Anne olduktan sonra ben en çok ölmekten korkar oldum."...

Bazen olur birşey bir anda mıh gibi çakılır aklınıza... Çocuğum olduktan sonra da sık sık aklıma geldi. Hep beynimin bir yerinde dolandı bu cümle...

Ölmek korkum var mıydı bilmem üzerine hiç düşünmemiştim. Ben hamileyken deprem olmuştu, eşim gece nöbete gidecekti "Sen annemlerde mi kalsan?" demişti. Bende "Öleceksem de kendi yatağımda öleyim zaten rahat yatamıyorum, bir de başka bir yatakta perişan olamam." demiştim.

Ne laf!

Çok korkuyorum. Ölürüm de çocuğum ortada kalır. Onun iyi olduğunu, iyi olacağını bilmeden başıma birşey gelir. Başımıza bir hal gelir de onu koruyamam diye çok korkuyorum.

Anne olunca ölmek de zor...

Orada olanlara dertleniyorum, eve sığamıyorum. Acayip bir perişanlık içinde günleri atlatıyorum sadece...

Canım çok yanıyor, bir daha 5 şubat öncesindeki gibi tasasız bir gün yaşar mıyız bilmiyorum...

Hoşçakalın.
Sağlıkla.
1 Şubat 2023

Durum Raporu: Yorulmak Olmaz!

Canlarım ciğerlerim,

Görüşmeyeli umuyorum ki hepiniz iyisinizdir. Ben ise henüz yeni durulmaya başlayan fırtınalı bir deniz gibiyim.

*Geçtiğimiz bu süre içerisinde bir arkadaşım çalıştığı şirkette bana çok uygun bir pozisyon olduğunu söyledi ve CV'mi istedi. Sonra oturdum baktım, ay benim ondanım yok ki....

*Harıl harıl CV yaptım, yolladım. Allahın İsveçlisi ile Paris üzerinden İngilizce görüşeceğim diye türlü sinir stres geliştirdim. Sonuç? Bu pozisyon için benimle devam edemeyeceklerini bildirdiler. Ya zaten ben size başvuru yapmamıştım ki siz beni önce çağırıp, sonra niye reddettiniz. Aşk olsun, gerçekten pek kırıldım.

*Bu arada dışarısı fırtınalı iken sanmayın ki bizim şirketin içinde durumlar stabil... Ekibimin içerisinde çok sinsi kişilikler var. Yani gerçekten insan ekip arkadaşına da arkasını dönemeyecekse... Lanet olsun sizin kurumsal dünyanıza diye sövüyorum gün aşırı...

*Bu arada ben herkese kendimi fazla açıyorum sanırım. Yani zannediyorum ki herkes de benim gibi iyilik olsun istiyor. Bir fikrimi söylüyorum, o fikrimi çalıp kendisinin gibi lanse ediyor. Ben karşımdakinin kıdemlisi olduğum halde üstüne gitmiyorum, o kuş kadar beyni ile benim projemi lead etmeye çalışıyor. Ben içerde bir pozisyon için başvuru yapayım diyorum. Hem üstü olduğum, hem kendisinden altı sene daha fazla bu alanda deneyimim olduğu, hemde o pozisyon için üç yıldır eğitimde olduğum halde bende başvurcam diye yüzüme böğürürcesine bir ifadeyle geliyor. Kardeşim engel mi olduk? Ne b*k yersen ye yahu allah allah... 

*Ha bide ben valla fazla fazla açığım yapacağım iş görüşmesini bile ekip liderime söyledim. Yok ya ben kadın olmam (adam olmam çok cinsiyetçi geldi bir anda içime, çünkü kızdıklarımın hepsi adam cinsinden ya hani), akıllanmam ben...

*Bütün bu pozisyon, yeni iş streslerinin arasında birde annem ameliyat oldu. Refakatçilik görevimi başarı ile atlattım ve bir kez daha anladım ki "yaralı parmağa işememek" atasözü çok doğru. Tam lazım olunca herkes bir anda nasıl da ortadan kayboluyor değil mi?

* Dertlerim derya olmuş ben arasında başıboş bir kayık gibi salınırken bir anda Azerbaycan'a gitme mevzusu çıktı. Pazartesi gidebiliriz dediler. Pazar akşam yola düştük; uçağımız o kadar çok rötar yedi ki, gece birde varacağımız yere sabah dörtte indik, otele beşte vardık. Artık uyuyacak zaman kalmamıştı, o günü uyumadan atlattım ama bütün dengem şaştı yeminle...

*Tam eve döndüm sabahına kayınvalidemler yola revan oldular. Onları uğurlayıp ay ben bu evi nasıl temizleyeceğim diye iki gün depresyona girdim. Arkasından da aldım elime bezi başladım ovalamaya; orası bugün, burası yarın derken hallettim gitti. Daha da tam bitmedi ama akşamdan akşama ovalamaya devam, hemde stres atıyorum. 

*Bloguma yorum yapan arkadaşlardan anladığım kadarıyla tüm blog alemi diyette... Diyet etkinliği falan vardı da bana mı demediniz? Bak valla çok bozulurum. :)

* Bu arada bilmem fark ettiniz mi ama iki aydır her postta yaza yaza hepinize en az on kez doğum günü kutlatmışım. Bende az sinsi değilmişim hani. :)

Bende durumlar böyle, kahvaltı hazırlamaya üşendiğim için ofise geldim, şimdi de oje sürdüm. Ofiste adeta bir tatil havası var bende ona uydum gitti...

Sizde neler var, neler yok? Anlatın biraz.

Çüs...

BKK Ocak 2023 Okuma Raporu

Selam kitap kurtları, yoldaşlarım,

Blogger Kitap Kulübü'nün 2023 yılı için ilk okuması olan Sevimli Kitapların seçimi Goriot Baba üzerine tartışmaları açıyorum.

Babalar ve Oğullar'dan sonra etkinlik kapsamında okuduğumuz ikinci klasikti, okunması yine benim tahmin ettiğimden çok daha kolaydı. 

Etkinlik kapsamında okunması en zor kitap rekorunu Şato hala elinde tutuyor diyebiliriz bu durumda. :)

Güncel olarak BKK üyelerinin Goriot Baba hakkındaki yorumları aşağıdaki gibidir:
Kitap hakkındaki en temel düşüncem evlerden ırak evlatlar görüp halinize şükretmek maksadınız varsa mutlaka okuyun, okutun.

Kitabı okurken dizlerini döven teyzelere döndüm iyice...
  • Yarebbim onlar nasıl evlatlardı (evlerden ırak)? 
  • O zavallı Goriot Babanın çektiği zulüm neydi? 
  • Hele ya o tıyniyetsiz genç çocuk Rastignac?!
  • Kafamdaki en delice soru ise; biz medeni kanunu bu Fransa'dan mı almıştık allah aşkına??
  • Sonuç Matmazel Victorine çok ucuz yırttın evladım...
İşte size kitabı kısaca özetledim sayın. Sevgili zavallı Goriot Baba'nın iki adet mendebur kızı var. Birisi kontes, obürü barones fakat evlat olamamışlar işte... Adamı yıllarca parası için sömürüp, parası bitince bir kenara atmışlar.

Evlatlarını görmek için yol kenarında bekleyip ordan geçmelerini gözleyen bir baba bizim bu Goriot Efendi... Gerçi kendisi de az kabahatli değil; yememiş yedirmiş, içmemiş içirmiş fakat terbiye edememiş...

Adam ölüm döşeğine düşünce yaptığı hatayı anladı fakat kızları hala baloda en güzel ben olayım derdinde idi...

Hele bu Fransızların evlilikleri beni benden aldı. Bir evlilik minimum üç veya dört kişiden oluşuyor. Bazen taraflardan birinin, bazense her iki tarafın birden mutlaka metresi oluyor. Gizli saklı yaşanan şeyler de değil alenen herkesin gözüne soka soka.... 

Bundan sonra Türk dizilerine laf etmeyeceğim vallahi beterin beteri varmış...

Bir de işte göya Goriot Baba'ya acıyıp ona yardımcı olan pansiyondan arkadaşı Rastignac vardı. Fakat her ne kadar adama karşı niyeti iyi olsa da kadınları sadece zengin olma yolunda bir araç olarak görüyor, hatta onlara aşık olduğuna da kendini bir güzel inandırabiliyor.

Bir Fosforlu Cevriye'deki mendebur, bir de sen Rastignac... Bu ikisini tanımlayacak en iyi sıfatlar; tıyniyetsiz, basiretsiz, cibiliyetsizdir! Ah bir karşıma çıksanız da ben sizi evire çevire bir dövsem. Vallahi bu karakterler adamı kangren eder, beni de şiddete meyyal bir şahıs haline getirdiler....

Velhasıl-ı kelam bu hikayenin en masumu sendin kuzum Victorine, çok da ucuz yırttın... Rastignac'ı Victorine ile evlendirmeye çalışan bir deyyus vardı fakat neyse ki kendisinin ne ipe sapa gelmez bir yaratık olduğu anlaşıldı da bu iş de olamadı çok şükür.

Kitabı okunma kolaylığı açısından sevdim. Ruslarınkine benzeyen isimlendirme tantanası yüzünden yoruldum. Ah yarebbim bunları da mı görecektik diye okurken dövündüm allah dövündüm. Oyy ben size neler diyeyim diye o yelloz kızlarına sinirimden kudurdum. Metresi gidip başkasıyla evlendi diye dağ başına inzivaya çekilen kadın yüzünden birinci evre kanser oldum. Allah topunuzun bin belasını diye söverekten de kapattım.

Yani tam olarak hakkını vere vere #neokudumbecanım....

Adios.

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.