4 Mart 2025

Ben bu şehrin...

Ben bu şehrin en çok bana sunduğu vapura binebilme ihtimalini sevdim.

Havasını, suyunu, kalabalığını, kaosunu görmezden gelmeme tek sebeptir o güzelim vapurlar.

Olur ya bazen tüm dünya üstüme gelir. Sığamam kabıma, içim içimi yer... Gidip bir vapura biner, karşıya geçene kadar denizi seyreder, güzelim boğaz havasını içime çeker unuturum.

Bazen tüm bu kalabalıklar içinde çok yalnızımdır. O kadar anlamaz ki insanlar halimden, düşünür daha da yalnızlaşırım. Gider bir vapura biner, bir simidin yarısını martılara pay eder, kalan yarısını yerken de kimseye ihtiyacım yok aslında der avunurum.

Herşey üst üste geliyor da altında kalacak gibi oluyorsam, çırpınıp çırpınıp da bir yol bulamıyorsam... Gider bir vapura biner, karşı kıyıdaki insanları seyreder, eski günleri yad eder, kimler geldi kimler geçti şu şehirden der... Aradığım kuvveti içimde bulur, fani dünyaya aldanmaktan sakınırım.

Hiç sebepsiz, nedensiz içimde bir sıkıntı peyda olmuşsa... Elim böğrümde kalmış, aklım başımdan aşmışsa... Kendi kendime bile yabancılaşmaya başlamışsam... Gider bir vapura biner, o engin mavilikleri seyreder. Bu kadar be, dünya bu kadar işte der, mavinin huzurunu kendime yoldaş eder, yola revan olurum.

Herşey olabilir insanlık hali... Bunalırım, daralırım, sıkılırım...

İşte böyle anlarda binsem bir vapura Üsküdar'dan Beşiktaş'a geçsem, aradığımı da bulurum, aramadığımı da, hissederim o an içimde "halledersin" derim kendime.

Gitsem gidemem mi şu şehirden giderim.

Ama martıları, vapurları, en çok da alıp başımı gidip bir vapura binip, herşeyi arkamda bıraktığımı hissettiren o anları özlerim.

İşte ben bu şehrin gidecek hiçbir yerin yokmuş gibi hissettiğinde sana sunduğu vapura binebilme ihtimalini sevdim. 

Denizin tuzlu kokusunu içime çekerken rüzgarda salınan saçlarımın verdiği özgürlük hissini sevdim.

Martı sesleri eşliğinde; on dakika içerisinde bir kıtayı arkanda bırakıp, öbür kıtaya ayak basarken dünya küçükmüş gibi hissetirmesini sevdim.

Hani olur ya içiniz sıkılır, daralırsınız; gelin bir vapura binelim.

Hepsi geçer, eminim.

Sevgiler,
Applesodaa.

27 yorum:

  1. Vapurun inanılmaz bir güzellik ve kaçış şekli olduğuna katılıyorum..kıtalar arası o kısacık ama etkileyici geçiş insanın ruh halini kesinlikle daha iyi anlamda değiştiriyor ben de İstanbula geldiğimde vapur seferi yapmadan gidersem eksiklik hissediyorum,bir çok ülkede çok sayıda ulaşım araçları olabilir ama hepsini içeren az şehirlerden biri de İstanbuldur.
    Özellikle de nostaljik olanlar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Vapurun verdiği keyfi zevki bilenler biliyor. Oğluma da aşıladım bunu, yazın parka gidiyoruz sıkılınca hadi bir vapura binelim diyor.

      Sil
  2. Marmara ve boğaz olmasa İstanbul ,İstanbul olmazdı tabii ki. Vapurlar her İstanbullunun olmazsa olmazıdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Gerçekten öyle mi bilmiyorum, her İstanbullu gereken kıymeti vermiyor sanki. Eskiden her sabah vapurla işe giderdim, o kadar özlüyorum ki.

      Sil
    2. Belki de o yıllarda ki seni özlüyorsundur.

      Sil
    3. Sanmam, sadece daha çok her sabah vapura binebilmeyi özlüyorum diyebilirim.

      Sil
  3. Yıllar önce "eğer bir gün bu şehirden gidersem burası sadece İzmir olur, çünkü vapurları var" demiştim. Yıllarca işe Kadıköy-Karaköy vapuruyla işe gidip gelmenin keyfini yaşamış ve iş dışında da Boğaz ve Adalar seferini kullanan biri olarak yazdıklarını çok iyi anlıyorum. O zaman "yaşasın vapurlar" :))) <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Yaşasın vapurlar...
      Bende yıllarca Çengelköy Beşiktaş ve Beşiktaş Üsküdar hatlarını kullanarak işe git gel yaptım. Çok özlüyorum Momentos, anlatamam.

      Sil
  4. Ben de İstanbul'da en çok vapurları özlüyorum. Göz alabildiğine denizi olan bir şehirde yaşamama rağmen bomboş bir deniz bana deniz gibi gelmiyor, illa vapur olmalı, illa denizin üstünde salınmalı. Bu yaz yine kısmet olsa da gelsem istanbul'a binsem vapurlara...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Ahh Leylak Hanımcığım ne güzel olur, vapur üstü bir blog buluşması da organize ederdik, tadından yenmezdi.

      Sil
  5. İç deniz olmadığımız için ne yazık ki vapurlarımız yok... ama biz çocukken Denizyolları'nın gemileri gelirdi, güzergâh muhteşem; Karadeniz'in bir ucundan İstanbul'a, İstanbul'un bir ucundan Karadenizin bir ucuna giden gemiler. Sinop limanına kesin uğrarlardı. İş seyahatlerimizi bile onlarla yapardık, kayıp zamanlarımızı düşünmeden, iş yükünden bir soluklanmaydı aynı zamanda. Her tarafı denizlerle çevrili ülkenin gemilerini de yok ettiler. Üzgünüm:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahhh, içim acıdı şu an. Böyle seferler olduğunu ben hiç bilmiyordum, cahilliğime verelim tabii ama imrendim de vapurla iş seyahati yapmak mı, çok canım çekti...

      Sil
  6. Bir zamanlar; karayolları, havayolları bu kadar revaçta değilken demiryollarımız, deniz yollarımız vardı. Hayalleri ve umutlarıyla her yöreden-her kesimden insan taşırlardı. Seyahat eziyet değil, zevkli-keyifli bir değişim ve gelişim olurdu. Kara trendi ama farklıydı. Hele vapurlar, mavilikler içinde düş yolculuğuna çıkarırdı zengini de-yoksulu da. Denizleri mi kuruttuk, çoğu vapuru hurdaya mı çıkardık ?
    Teşekkürler, anılarda İstanbul vapurlarında yolculuk iyi geldi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konya - İstanbul arası trenle de çok gitmişliğim var. Onlar da ayrı bir deneyimdi tıngır mıngır... Şimdi de aklıma tren seyahati düştü, iyi mi Makbule Öğretmenim? :)

      Sil
  7. Ben de tam İstanbul'un güzelliğinden bahsetmiştim heheh... Gerçekten İstanbul çok ayrı güzel bir şehir. O vapurlar ne çok şey taşıyor, değil mi? Yorgunlukları, özlemleri, yalnızlıkları, umutları… Hepsini bir kıyıdan diğerine usulca götürüyor. Ne güzel anlatmışsın, kalemine sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahh nerede bahsetmişsin hemen gelip göreyim, okuyayım. Vapurlar insanlardan çok hislerini taşıyor belki de kıyılar arasında...

      Sil
  8. Nasıl terennüm ediliyor du ?

    Ah, küçücük gemi sulara attın şimdi kendini, delisin !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Ah, yakarlar seni, dönmezsin bir daha geri, delisin. Dur gidip açayım, çünkü içimde çalmaya başladı.

      Sil
  9. adalar vapuru özelliklen :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O uzun sürüyor Deepcim, bana bu ruh halinde Üsküdar-Beşiktaş olmadı Üsküdar-Eminönü falan lazım. :)

      Sil
  10. Hayatımın bir kısmı boğaz hattında sadece kaçmak için değil, bir yerlerlere ulaşmak için kullandım. Ne şanslıymışım! Şimdi bozkırda mukimken doğduğum şehrin en çok da vapurlarını özlüyorum. Mutfak havalandırmamın üstümdeki şehir hatları bacası şeklindeki kağıt bardağa bakarak iç geçiriyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) O hisleri anlayabiliyorum, bende yıllarca Üsküdar-Beşiktaş vapuruyla işe gidip geldim. Bence bu şehrin bir insana sunabileceği en güzel imkan budur.

      Sil
  11. Öyle bir yazı ki bu, vapura binesim geldi ve hatta en yakın zamanda hususi olarak gidip bineceğim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana haber vermezsen küserim bak, buraya kadar gelip de beni görmeden gitme, ben seni gezdiririm. :)

      Sil
  12. Ne çok uzun, ne de çok kısa yolculuklar. Tam tadında, kendini dinlemene yetecek, kendini bulacak mesafeler:) Her ne kadar çok uzun zamandır binmemiş olsam da, Bostancı-Adalar arasını çocukluk yıllarımda defalarca gitmiş ve her yolculukta kendini sorgulamış biri olarak, büyük özlem duydum:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Ne güzel değil mi, bir araca biniyorsun yolda bazen kendini, bazen derdinin dermanını, bazense yıllarca bakıp hatırlayacağın güzel hisler buluyorsun.

      Sil
  13. Yaşarken hiç komik olmayıp, geriye dönüp bakıldığında gülümseten o nadir anılardan. :) Ne güzel olmuş ama.

    YanıtlaSil

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.