Hello,
Bazen kaybolduğunuzun farkında bile olmamışken işte buldular beni diye düşündünüz mü?
Tam anlatamadım, durun biraz açalım.
Haftasonu olmasına rağmen çalışıyordum, kargo dahil kimseyi beklemediğim bir anda kapı çaldı. Toplantıdaydım hatta, kapıyı bir açtım nenem.
Hiç beklemiyordum. Bu arada hiç bir aile büyüğüm maalesef hayatta değil, baba tarafından aile büyüklerim ben doğmadan önce vefat etmişler. Annemin babasıyla hemen hemen hiç anım yok yine erken vefat etmişti kendisi, anneannemle güzel günlerimiz oldu en azından.
Ama onların hiç birini tanımadan da önce nenem ve dedem vardı, manevi aile büyüklerim. Annemler ilk evlenip İstanbul'a yerleştiğinde onlarıın evini kiralamışlar.
Ben onların evinde doğdum, her zaman beni ilk torunum diye sevdiler. Annem-babam çalışıyordu, onlar göz kulak oldular. Çocukluğuma dair hatırladığım bir çok anımda onlar var.
Hatta zamanla kendi torunları oldu ama ne bana ne kardeşlerime asla öz torunları olmadığımıza dair birşey hissettirmediler.
Bugün böyle hiç bilmediğim bir yerimdeki bir boşluğu pıt diye elipyle bulup kapattı sanki nenem. "Ben seni çok özledim, bayram da geçti gelmedin, sen böyle yapmazdın." dedi.
O kadar kendi dertlerime dalmıştım ki gerçekten unutmuşum. Bayram da zaten bayram gibi geçmemişti, aklıma bile gelmedi.
Kaybolduğumu bile bilmediğim bir anda, çocukluğum gelip buldu sanki beni.
Haftaya gelirim oturmaya dedim, gelmeden ara dolma yapacağım dedi.
Hani demiştim ya bir kaç yazı önce, iyiliğimin gözetilmesi nasıl birşey bilmiyorum diye. Belki ondan oldu bilmem ama çıkıp gelip buldu beni.
Bu sıra biraz fazla yorgunum, daha önce hep dalgasını geçtiğim tükenmişlik sendromuna bu sefer kesin girmiş olabilir miyim acaba?
Neyse yazıya bir şarkı bırakıp kaçıyorum.
Sevgilerle, Applesoda.
Not: Resimdeki kutuyu çok beğendiğim için kendime ve kızlara hediye almıştım, kendime aldığımın içinden en sevmediğim kitaplardan biri olan "Kürk Mantolu Madonna" çıktı, inşallah kızlara iyi birşeyler çıkar.
Notun Notu: Ne demiştim size, "sizin kendinize vermediğiniz kıymeti kimse size vermez", yarın bu sözümü hatırlayıp kendinize ufak bir hediye alın.
Bazen küçücük bir dokunuş yetiyor. Kendinize çok yüklenmeyin.
YanıtlaSilBen yoruldum hayat gelme üstüme söylüyor olsam da arada iyiyim efenim. :)
SilDolma daveti kaçmaz :))
YanıtlaSilBence de. :)
SilBüyüklerimizin değerini bilmek ve onlarla iletişimde olmak o kadar değerli ki... Ananem ve dedem ile geçirebildiğim daha fazla zaman olsaydı keşke diye düşünmeden edemiyorum :(
YanıtlaSilKesinlikle öyle, sonra pişman olmamak için fırsat varken doyasıya yaşamak gerek onlarla. :)
SilBunaldığında hep yaz. Sen neleri aştın, bunları da aşarsın. Bu arada Kürk Mantolu Madonna’yı niye sevmiyorsun yahu :)
YanıtlaSilZaten bunalmasam yazmayacak gibiyim galiba, bunalım günlüğü oldu burası. Neresini seveyim o kitabın, vasıfsız bir adam güzellemesi başka da birşey yok.
SilEtrafında seni düşünen birilerinin olması çok güzel. Akrabalara falan dönüp bakınca öyle bağlı olduğum kimse yok. Belki de babam gereğinden fazla akrabalarına bağlı olunca beni iten bir duruma dönüştü bu.
YanıtlaSilO kitabı ben de sevmiyorum ya.
Ben gerçekten akrabalık, kan-bağı sevmiyorum ama bu benim sülalemin pek de iyi olmamasıyla da açıklanabilir tabii. :D
Silçok sevdim bu yazını :)
YanıtlaSilÇok kalp sana Deep. :)
SilNe güzel bir yazıdır bu canım benim :) Sen anlattın ben burada pamuk gibi oldum :) Bazen bir cümlede buluşup, dost olabilmeyi beceriyoruz ya tam da burada, ben de sana bir çay koyup senin için pişirdiğim kurabiyeleri ve de mevsim çiçeklerinden bir demeti de yanına koyup seninle sohbet etmek isterdim... Kimbilir belki bunu bir gün yaparız ve yapmalıyız da!! Benim dileğim evrende farklı bir şekilde yankı bulmuş gibi hissettim ben de... Böyle bir büyüğün olmasına çok ama çok sevindim❤🤗
YanıtlaSil:) Bence biz bunu lafta bırakmayalım artık, bir plan yapalım, böyle üç ay sonrası için bile olabilir mesela ama bekleriz, beklerken mutlu olarak hemde. :) Ya sen Miray'ı al gel, ya ben Çınar'ı alıp geleceğim.
Sil