Ayrılık, ah ayrılık...
Kendi memleketimde gurbetlik çeker oldum dostlar. Pandemi öncesi henüz doğurmamıştım ki çok sevdiğim arkadaşım Cansu dil okulu için İrlanda'ya gitmeye karar verdi.
Güle oynaya yolladık. Sekiz ay sonra kavuşacaktık neticede ama pandemi patlayınca kız orada mahsur kaldı. Oldu iki sene tabii ülke kolaylık sağladı bir şekilde kaldı orada şimdilik. Ama biz böyle uzun bir ayrılık için vedalaşmamıştık ki...
Hadi Cansu'nun yokluğu ile bir şekilde idare ediyordum ki, iş yerindeki en yakın arkadaşım Deniz'e Katar ofisi için transfer teklifi geldi. Deniz de uygun buldu kabul etti. Yıllardır şu şirketteyim. Lakin böyle jet hızı ile gerçekleşen transfer ilk kez gördüm. Bir ay içinde kızı Katar'a aldılar. Biz tabi home office bir yandan, Deniz'in halletmesi gereken yığınla evrak işleri bir yandan derken uygun vakit olmadığı için görüşemedik. Öyle bir sarılamadan, bir hoşçakal diyemeden... Bir sabah buradaydı, sonraki sabah yok...
Deniz'e alışamamıştım ki, bir sabah da Merve'nin İngiltere'ye aynı hafta gideceğinin haberi geldi. Merve benim fahri kızkardeşimdir. Aslında kızkardeşimin üniversiteden arkadaşı ancak yıllar içerisinde öyle içimize işledi ki, evimizin bir kızı o da bizim. Şansıma işte kız doktoraya kabul aldı alalı yurtdışından sinek bile girmesine izin vermeyen İngiltere'nin kapılarını açacağı tuttu. Mervem de bir hafta içinde kuş oldu gitti. Vedalaşmaları pek sevmediği için alel acele geldiğim şirket yemeğinden sonra kapıyı açtım, evime yığılmış olan kargo paketlerini verdim. Bir kucaklayamadan bile Merve gitti. Çocuğum Çınar da arkasından "Meyğve gitmeee." deyince Merve ağlaya ağlaya gitti.
Ama ben her gidenin arkasından bir parça daha eksildim. Eksilen yanlarıma yama bile yapamadım. Öyle sökük dökük, yarım yamalak kaldım. Durdum durdum ağladım. Ağladıkça da anladım.
Anladım ki benim doyasıya vedalaşmaya ihtiyacım var. Belki salya sümük, belki sımsıkı sarılmalı ama beni böyle vedalaşmalardan alıkoymayın. Eksik bırakmayın. Oturup ağlatmayın...
Off ne dolmuşum be.
Buraya kadar gelebildiyseniz vallahi tebrik ettim. Peki sizce vedalaşmalı mı yoksa çok da abartmamalı mı?
Not: Bu arada gidenlerin en çabuk geri gelecek olanının en iyi ihtimalle beş senesi var. Kimisi de temelli... Ah ciğerim... Bir de olurya Merve'nin kargolarının sizde ne işi var diye düşünen olursa bir hafta içinde gideceği belli olunca, bir sürü eksik gedik şey sipariş ettik. Gelenler Merve ile gider, gelmeyenleri ben iade ederim diye.
Yıllar, yıllar önce bir şiirde "Vedalar kısaysa hoş, zor sanılan ayrılık" demiştim. Geriye dönüp baktığımda pek değişen bir şey yok. Öyle merasimli ayrılık sahnelerini sevmiyorum ben. Her ne kadar hayatın bir gerçeği olsa da ayrılıklar, ben kavuşmaların ve başka güzelliklerin doya doya yaşanmasından yanayım.
YanıtlaSilŞiirin bağlantısını da buraya bırakayım. Belki okumak istersiniz.
https://biredip.com/gozlerim-senden-kacan/
Herkesin kendi tercihi efendim ne diyebilirim. Bende bugünlerde biraz ağlaşmak, sarılmak falan istiyorum. :)
SilVedalaşmak bana göre değil elzemdir bazen ama ben sevmem.
YanıtlaSilBir bitiş gibiler nokta koymak zorunluğu varmış gibi bir his uyanır içimde.
Keşke hiç vedalaşmak zorunda kalmasak... Ayrılıkları sevmiyorum.
Silvallahi evet bu kargo ne ki diye düşündüm. yahu öyle yazmışsın ki ağlıcaktım ben de yani. şimdi bunlar tamam da sen neden gitmiyon bir yerlere? :)
YanıtlaSilKargo mühim. Nereye gideyim canım Deep, döviz kurları malum almış almış yürümüş. Hiçbiri de ucuz bir yere gitmiyor ki, orda bir arkadaşım var uzakta diye kalkıp gideyim. :)
Silonu demedim ki, iş için sen neden transfer olmuyorsun yani :)
SilOyy aslında Katar'ı bana teklif ettiler ama minnoş çocuğumla oralar bana uymazdı. Belki bebem biraz büyüyünce şimdilik buralar bize emanet. :)
SilYaprak dökümü gibi olmuş :( Allah kolaylık versin sabır versin... Ben de bir sebeple arkadaşlarımdan birer birer koptum ve bu hissi biliyorum maalesef
YanıtlaSilO zaman sana sabırlar versin Özlemcim. Gerçekten zor ama olsun, yeni yeni arkadaşlıklara yelken açarız inşaallah.
Sil