9 Ocak 2011

Hatalarla Dolu Yüzyıl...

   Efenim tarihi severim ben. Önceki gün gazetede Muhteşem Yüzyıl diye bir dizi haberi gördüm. Hürrem'i Kanuni'yi anlatıyormuş. Dedim izleyeyim ben bunu. Kaçırdım ama sonra internetten bulup izledim diziyi. İnternet ortamında Meloş dizinin pek beğenilmediğine dair haber okumuş. Bende merak ettim. Oturdum, araştırdım. Valla beğenmemişler. Bütün hataları topladım sizin için buyrun bi de siz bakın tarihimizi nasıl katletmişler.... Ayıp valla!
  • Olaylar 1520'de geçmektedir. Oysa Topkapı Sarayı'na haremin gelmesi 1540'ta başlar. Bu tarihten önce harem, Beyazıt'taki Eski Saray'daydı. -Tarih danışmanı bunu bizde biliyoruz ancak dizi setini oradan oraya taşıyıp duramayız o yüzden böyle yaptık demiş. Ancak Küboş olumsuz buldu. Yapılabilirdi diyor.
  • Yavuz Sultan Selim'in Rodos seferi için 200 parça kalyon hazırlandığı söyleniyor. Osmanlı'da ilk harp gemisi 1644'te inşa edilmiştir
  • 16. yüzyılda adına Avrupa denilen müstakil bir coğrafya yoktu. Bu kavram 18. yüzyıldan sonra aydınlanma döneminde ortaya çıktı. 
  • Hareme kızlar, seçilerek alınır, ardından çok ciddi bir eğitimden geçirilirdi. Başta örf-âdet olmak üzere İslami ilimler ile kabiliyetlerine göre birer sanatta yetiştirilirlerdi.
  • Dizideki harem halkının davranışlarının, asırlar boyunca süzülerek gelen 'saray terbiyesi ve nezaketi'yle alâkası yok. -Hakikaten bende bir terbiye ya da saray adabı göremedim.
  • Harem halkının muhafazasını sağlayan ve dışarıyla ilişkilerine yardımcı olan harem ağaları, binanın dışında kendilerine ayrılan nöbet yerlerinde beklerdi. Harem ağaları da aynı terbiye ile yetiştirilirdi. -Genelde haremin içindeydiler ama...
  • Dizideki oryantal oyunlar ve müzik, Osmanlı eğlence anlayışı ve musikisini yansıtmıyor.
  • Babasının cenazesi ortadayken bir padişahın eğlence düzenlemesi inandırıcı değil.  
  • Kostümler Osmanlı'dan çok İngiliz dizisi Tudors'tan alıntı gibi...  -Kesinlikle katılıyorum.
  • Osmanlı geleneğinde padişahın huzuruna baş açık çıkılmazdı. -Dizinin çoğu sahnesinde kimsenin kafasında birşey yoktu valla.
  • Kanuni tahta çıktıktan sonra babasının nedimi Hasan Can’la görüşüyor. Hasan Can 60 küsur yaşında biri olarak görünüyor, oysa tarihi bilgilerimiz bize Hasan Can’ın Kanuni tahta çıktığında en fazla 30’ların başında olabileceğini göstermektedir. Hasan Can’ın oğlu Hoca Saadettin Efendi meşhur eserinde böyle bir konuşmadan bahsetmez, diyelim ki kurgu olarak diziye kondu ama Kanuni’nin babasının ölüm döşeğinde kendisini sorup sormadığını sorması üzerine Hasan Can’ın sürekli kendisinden bahsettiğini söylemesi önemli bir hatadır çünkü söz konusu eser Tac ut Tevarih Yavuz Sultan Selim’in ölüm döşeğinde yaşadıklarını verir ve böyle bir şeyden söz etmez.
  • Valide Sultan saraya yeni gelen Hürrem Sultan’la Rusça konuşuyor, bir kaç sahne sonra Hürrem Sultan birine "Dilimizi nasıl biliyor?" diye sorunca "Kırım Hanı'nın kızıdır da ondan!" cevabını alıyor. O sıralarda Kırım Tatarları 250 yıl daha Rus egemenliğine girmeyecek bir topluluktur, Kırım’da Rus etkisi söz konusu değildir, Ayse Hafsa Sultan’ın Rusça bildiğine dair hiç bir yerde kanıt da yok. -Tarih danışmanı buna da şöyle tarihi bir yanıt vermiş efenim "Bilmediğine dair bir kanıt da yok."...
  • Bir vezir padişahın İbrahim Paşa’yı has odabaşı yapması üzerine "Bu dönmeyi nasıl has odabaşı yapar?" diye sızlanıyor. Has Oda ve hatta Enderun’un tamamı zaten devşirmelerden oluşur, hal böyleyken bir vezirin böyle bir kelam etmesi abestir.
  • Bir sahnede askerler "Cülus bahşişimiz verilecek!" diye seviniyorlar, askerlere bakıyoruz en genci 45-50 yaşında hepsi hımbıl adamlar... O yaşta kimse orduda kalmaz.
  • Padişahı eğlendirecek cariyeleri has odabaşı seçiyor, böyle bir garabet söz konusu olabilir mi, bu ne cahilliktir?
  • Cafer Ağa idam edildikten sonra Venedik elçisi geliyor ve biri onun idamı kaçırdığını söylüyor. Bir kaç sahne sonra başka biri "Venedik elçisi de idamdaydı, ödü patlamıştır!" diyor, bu ne çelişkidir?
  • Dizinin başından sonuna "sultan" kelimesi defalarca kullanılırken "padişah" kelimesi hiç kullanılmıyor, halbuki gerçek durum bunun tamamen tersidir.
  • Kanuni’nin ilk işi divan toplantısına katılıp bazı kararlarını aktarmak oluyor. Fatih döneminden beri padişahlar divan toplantısına katılmaz ve belki kafes arkasından dinlerlerdi. Kanuni’nin böyle bir divan toplantısı yaptığına dair bir tarihi delil var mıdır? -Tarih danışmanı demiş ki padişah sefere çıkılacağı zamanlarda katılırdı toplantıya. Ancak ben sefere çıkma durumu göremedim??
  • Kanuni divan toplantısında Cafer Ağa’nın yargılanmasını emrediyor. Bir kaç sahne sonra bir munadi   Kanuni’nin Cafer Ağa’nın idamını emrettiğini söylüyor. Burada bir çelişki var.
  • Kanuni Venedik elçisiyle konuşurken Sarlken ve Francois’nin mücadelesi için "bakalım kim kayzer olacak" mealinde bir söz ediyor. Burada kayzer kelimesinin kullanılması doğru değildir.
  • Kanuni Venedik elçisiyle konuşurken "Venedik duku" lafzını kullanıyor, bu kelimenin doğrusu "Doge"dur ve dilimize Doc diye geçmiştir, Kanuni’nin "Venedik Doc’u" demesi gerekirdi. Doge’un İngilizcesi duke’tur ama anlamları tamamen ayrıdır.
  • Dizide kullanılan Türkçe bugün sokakta kullanılan Türkçe'nin aynısıydı, tamam ortalama seyirciyi düşünerek o dönemin Türkçe'sini konuşsunlar demiyorum ama madem ki bu bir dönem dizisi o halde pekala ince işçilikle hepimizin bildiği Osmanlıca kelimeler kullanılması tercih edilebilirdi, şu haliyle çok özensiz duruyor.
  • Has odabaşı İbrahim Paşa dizinin hemen her sahnesinde başı açık geziyor, bu da doğru değildir.

P.S: Ayrıca Engin Günaydın harem ağasını canlandırıyor. Ancak yanlış harem ağaları zenci kölelerden olurdu. Engin Günaydın'a ak ağa denmesi gerekiyordu.


                                                                                                           Loves sassy girl...

0 yorum:

Yorum Gönder

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.